hesabın var mı? giriş yap

  • bu adamlar öyle büyük oyuncu ki, aynı olay iki kez başıma geldi. evde olduğum halde "geldik bulamadık" dediler. bunlardan birisinde dayanamadım, bastım şubeyi. ne zaman geldin? kaçta geldin? hanginiz geldi? hangi binaya geldiniz? vs gibi soruları sormaya başlayınca çuvalladılar ve itiraf ettiler yetiştiremediklerini. şikayet de ediyoruz ama değişen bir şey yok.

    (bkz: en nefret edilen markalar)

  • diğerlerini bilenler akıllıdır, ama kendini bilenler daha akıllıdır, diğerlerini kontrol edenler kuvvetli olabilirler, ama kendini kontrol edebilenler, çok daha güçlüdürler demiş kişi.

  • hayatımda gördüğüm en arda turan'lı mekan. gözlüklü arda turan, uzun boylu arda turan, düz arda turan, abi yanlardan biraz daha al arda turan..

  • az önce bir akp'li ile bu konuyu konuştum. konudan haberi bile yok, bu adam bir ilin milli eğitim müdürlüğünde şube müdürü olarak görev yapıyor.

    + artık yüzde 8 vergi alınacak internete giren her aletten.
    - ya olur mu öyle şey, saçmalama.
    + yapmışlar işte.
    - aldım ben 670'e. 50 lira indirimle aldım. çok dokunmaz zaten.
    + öyle mantık mı olur, 2000 liralık telefon artık 2160 lira.
    - onu da 2000 liralık telefon alan düşünsün.

    işte bu zihniyet bizi avrupa'da temsil ediyor. bu düşünce yapısı bizim geride kalmamızın sebebi. böyle bir kabulleniş, böyle bir saçma düşünce yapısı var işte. yazık.

  • siradan baslayip muhtesem devam eden hikayelerin sahibi.
    bazen en basit satir icin bile dusunmeniz gerektigini hissettiren
    biraz da bulup cikarmayi seviyorsaniz kisa cumlelerde dusunce ansiklopedisi okudugunuzu sanmanizi saglayan kisi.

  • hastaligi kapma ihtimali yuksek ortamlarda bulunan kisiler surekli maske takmis olabilir. korelasyon ve nedenselligi karistirmamak lazim.

  • puan tablosunu 7 kere açtım baktım. dur gene bakayım, valla lideriz... bi daha bakim, lideriz ya lan.

    alışık diilim pek. normalde şu an izlandaya 6 atsak, andora ona 5 atsa, fransa türev alsa, moldova teğet geçse hesabı yapıyor olmalıydık.

    vay anasını ne güzelmiş böyle be. dur bi daha bakim... valla halen lideriz. ne güzel lan.

  • konsey içerisinde nizamettin güvenç ile birlikte en derin iki adamdan biriydi. israil menşeili ilişkileri yürütürdü ve esas olarak simgelediği nokta israil - amerika arasındaki süregelen dostlukta zaman zaman sürtüşmelere neden olan ince fikir ayrılıklarıydı. o dönem israil'in konjonktürel yapısında anında tepki mekanizması vardı. gerçi durum halen böyle, belki daha da fazla. yani rakiplerinin attığı adımlara karşı, geliştirmiş olduğu derin ve güçlü ilişkiler sayesinde anında bir cevap sunmasıydı. samuel işte bunu temsil ediyordu. bildiğiniz üzere mehmet karahanlı'ya yüklenilmiş en büyük görev büyük orta doğu projesinin türkiye'deki zeminini oluşturmaktı. bu zeminin hazırlığı hızlı tepkiler yerine ağır ve sakin planlar ile sonuca ulaşmaktı. ancak israil ya da dizideki temsili ile samuel vanunu kendi çıkarlarına ters işler yürüten rusları bertaraf etmek üzerine planlar kurmaktaydı. örnek mi? samuel vanunu aslan akbey suikastinin kimin emri ile işlendiğini mito'ya sorduğunda aldığı cevap "okyanus ötesi" olduğuydu. ancak bunu karahanlı'ya ruslar olarak lanse etti ve karahanlı da samuel'in burada bir açık bıraktığını daha sonra yakaladı. ardından karahanlı için hazırlanan ancak başarısız olan suikast planı. yine burada polat alemdar'ın yaptığı yorumlar ile suikast girişiminin istihbahrat örgütleri tarafından gerçekleştirildiğini ama hangi devlet ya da devletler tarafından planlandığının çözülemeyeceğini anlamıştık. ancak samuel'in karahanlı'ya bu planın ruslar'ın girişimi olduğunu belirtmesi ve hatta karahanlı'nın aklını çelerek polat alemdar'ı dolaylı yoldan ibrahim ahıskalı'nın üzerine sürmesi amerika'nın yaramaz çocuğu israil ile ters düştüğü noktaları gözlemlememize sebep oluyor. ancak karahanlı burada da samuel'e tokat gibi bir cevap yapıştırarak asıl niyetini ziyadesiyle anladığını belli etmiştir. samuel ile aralarında geçen konuşma bence dizideki hayati noktalardan biriydi.

    samuel: toplantıya gelmediniz. benimle görüşmek istemediniz. polat alemdar'ı görevlendirdiğinizi söylediniz. ben polat alemdar'ı ibrahim ahıskalı'yı öldürmek üzere görevlendirmenizi beklerdim. bütün şaşkınlığımın nedeni bu.
    karahanlı: aceleci buluyorum yaklaşımını. ama beni sevdiğinden emin olduğum için "doğal bir refleks" olarak değerlendirip bu aceleciliği mazur görüyorum. "senin gibi ince diplomasiye inanan birinin hesapsızca düşmana saldırmak istemesini gözardı etmeyeceğim."

    sanıyorum samuel vanunu'nun ölümü biraz da bu tutumundan kaynaklandı. yani israil'in çıkarlarını büyük ortadoğu projesinin üstünde görmesi onun sonunu hazırladı diyebiliriz.

    tabi bütün bu yorumlara şöyle bir karşı tez de konulabilir. samuel vanunu büyük orta doğu projesini hızlandırmak adına böyle bir yola başvurdu ve esasında bütün derdi projenin hayata geçmesiydi. ruslar'a olan kastı da buradan kaynaklanıyordu şeklinde düşünebiliriz. zira karahanlı'nın ölümünden sonra öğrendiğimiz bilgiler ölümünün bu projenin hayata geçmesi için yeterince mücadele etmemesinden kaynaklandığıydı. samuel de süreci hızlandırmak isteyen bir mekanizmaydı diyelim. o zaman samuel'e kurulan komplo bana biraz manasız geliyor açıkçası. samuel'in ölümü de anlamsızlaşıyor.

    öyle ya da böyle dizideki tüm karakterler gibi samuel vanunu da zaafiyet gösterdiği için ölmüştür. önemli olan sistemdir ve herkes bu sistem dahilinde harcanabilir konumdadır. samuel vanunu gibi orta doğu diplomasisinin önemli adamlarından biri bile.