hesabın var mı? giriş yap

  • yörelere göre değişiklik gösteren bir yiyecektir. gaziantep usulü olan versiyonu, ezilmiş sarımsak, kimyon, pul kırmızı biber, su ve tuz karışımının içine kızarmış patates konulmasıyla oluşur.yarım saat bekletilirse daha güzel olur.(bu tarifin gerçekliği konusunda şüphelerim var zira antepli olmayan bir insandan öğrendim ama şahane oluyor)
    ege usulü olan ise çökelek ile yapılır.kahvaltıların vazgeçilmezidir.daha çok aydın-söke ahalisi bilir.en güzeli de söke çökeleğinden yapılır.içine domates biber taze nane ve kekik konulur.zeytin ve kırmızı biber eklentisi ise ayrı bir hava verir.yanına da zeytinyağına batırılıp üzerine biber salçası sürülmüş kekikli kızarmış ekmek.
    (bkz: memleket özlemi)

  • adam yardır yardır gelen sorulardan sonra demiş ki: ''uçakta türk var mı bilgimiz yok. arkadaşlarımız araştırıyor. olumlu ya da olumsuz bir şey şu anda söyleyemiyorum. umarım yoktur"

    lan gerçekten mal mısınız amk ? adama türk yolcularla ilgili sorulmuş. o da temennisini bildirmiş. umarım hepsi türk yolculardır mı deseydi yani ?

    hayır akp ' den zerre hazzetmem ama haberi daha doğru düzgün okumadan adamın lafını cımbızla çekip linç etmeyin.

    siz olsaydınız ne açıklama yapardınız hakikaten merak ediyorum. nerenizle okuyorsunuz haberleri gerçekten bilmiyorum.

    edit: şunu eklemeyi unutmuşum eksik kalmasın. adamlar öncelikle merak içerisinde olabilecek türk yolcu yakınlarını düşünerek yapmıştır muhtemelen bu açıklamayı.

    sizin bir yakınınızın o uçakta olma ihtimalini düşünün ! hele de fransa cumhurbaşkanı tarafından türk yolcuların olabileceği yönünde bir beyanat verilmiş. tedirginlik yaşayan binlerce insan var türkiye'de belki de. ve adamdan alelacele birşeyler söylenmesi istenmiş muhtemelen. şu şartları göz önünde tutunca bunun yerine ne söylenmeliydi anlayamıyorum.

    nefes almadan yapılan muhalefet anlayışına yuh diyorum.

    ya benim yazım debe'ye girmesin. öyle bir derdim yok. ama bu başlığın ilk entry'si debeye girecekse daha da yazmayayım ben bu sözlükte

  • - elektrikli süpürge, hortumu olan ve bagiran korkunç bir canavar degildir. siradan bir temizlik aletidir.
    - ekmek kizartma makinesine çok yaklasirsam, kizaran ekmekler firladiginda korkudan tezgahtan düsebilirim. bunun için sahibe miyavlamaya hakkim yoktur.
    - televizyonun üstüne çikip, kuyrugumu ekrana sarkitarak bir o yana, bir bu yana savurursam, sahibimin televizyon izlemesini engellerim.
    - mamayı begenmiyorsam, ona bok muamelesi yaparak, üstünü kapatmaya çalismam, hiçbir ise yaramaz. bir süre sonra o mamayi yerim.
    - sahip uyumaya giderken aniden cinlesip oyun oynamamak lazimdir. saat gecenin körü olmussa, oyun oynanmaz. sahip sabah erken kalkip, ise gidecektir. birakayim da uyusundur.
    - içi sivi dolu olan her kapta su yoktur. öyle her bardaga lap lap lap diye dilimi sokarsam, canim aciyabilir. dikkat etmek lazimdir.
    - evin içinden, pencereye gelen kediye dayilanmak ayiptir. o kedi bir gün açik pencereden içeri girebilir ve kafama güzel bir pati patlatabilir.
    - sahibimin tirmalamam için türlü maymunluklar yaptigi sey, tirmalama tahtasidir. koltuklar yerine, onu tirmalasam hos olur.
    - koltukta oturan sahibi, patilerimle çaktirmadan iterek, koltuktan düsürebilirim.
    - buzdolabinin altina kaçan oyuncak, miyavlayinca geri gelmez.
    - su akan bir muslugun altina kafami sokarsam, kafam islanir. bunun için sahibe küsmeye gerek yoktur.
    - perdeye tirmanmak kolaydir ama inmek zordur. perdenin tepesine çikip sonra "beni indir burdan!" diye sahibe bagirirsam, o da bana bagirabilir.
    - yeni bosaltilmis bir valizin içine girersem, sahip orada oldugumu fark etmeyebilir. sonra o valizi kapatip, dolaba kaldirir. bütün gün orada miyavlasam da duyulmaz.
    - kablo isirmanin hiçbir bahanesi yoktur.
    - açik olan her dolabin, özellikle buzdolabinin içine girmek, tehlikeli ve yasaktir. dolap kapanabilir, kiçim donabilir.

  • türk kadın şarkıcıların kıyafeti ile kafayı bozmuş bir adam.
    ancak ben kendisini şöyle hatırlıyorum. zannediyorum sene 2008, cerrahpaşa tıp fakultesi son sınıfta öğrenciyim. acilde nöbet tutuyorum. izzet yildizhan'in da bir yakını mi ne acilde , kapıda bekliyor. o zaman böyle ayna camlı gozlukler meşhur, böyle kürk filan giymiş, tavus kuşu gibi kabarıyor, sen hesap et.

    bizim genel cerrahide bir asistan abi vardı, sanırım azeriydi, tarkan kadar ünlü olmadıkça bir turk arabest şarkıcısini tanımazdi ama sanırım bunu bir yerden gözü ısırdı. izzet yıldızhan in yanına geldi.
    -ben sizi bir yerden tanıyor muyum?
    - eee tabi, yani taninirim evet
    - paşa konağında mı çalışıyorsunuz?
    cevap vermeden hızlıca uzaklaştı.

    paşa konağı cerrahpaşa karşısında bir kebapciydi, orada çalışanlara benzetmiş. işte taa o zamanlardan beri ünlü olmaya çalışıyor. beceremiyor.

    debe edit: beni debeye taşıyan siz sevgili sözlük yazarları ve büyük sanatçı izzet yıldızhan'a çok teşekkür ediyorum.

  • sanirim bazi otobüslerde hangi düğmeden basıldıysa, sadece ona en yakın iniş kapısı açılıyor. böyle bir durumda bana yakın iniş kapısı açılsın diye, duracak ışığı yandığı halde dügmeye basıyorum.

  • o ağlayıp hiç susmayan bebe kürt çocuğu olaydı, empatinin dibinie vurup, demagojinin kaymağını yapıp, hepimizin yüreklerini dağlayabilecek performansa sahip, yazar.

  • atilla taş'ın niran ünsal'a fena ayar verdiği program olmuştur.
    okan : en sevdiğiniz bilim adamı
    niran ünsal : victor hugo
    okan : victor hugo ? bilim adamı ?
    atilla taş : doğru diyor, sefiller'i buldu.