ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
küçük kentlerdeki kokuşmuş merkez sağ atmosferi
-
nüfusun ne kadarının hangi partiye oy verdiğinden bağımsız olarak hükümdarlığını sürdürür. akp, chp, mhp'ymiş filan, bunlarla pek alakası yoktur.
merkez sağın her türlü pişkinliğini, iki yüzlülüğünü ve o yapmacık ahlak anlayışını her sokağında hissedebilirsiniz bu kentlerin. lisesinin müdür muavininden tutun, tapu kadastrodaki memuruna kadar o kentte büyüyüp yetişmiş insanların çoğunun üzerine sinmiş rezalet bir merkez sağ esansı vardır.
kendi ahlaki anlayışını diğerlerinden üstün tutarken bir yandan menfaatleri peşinde koşan küçük insanların, ufak tefek idari çıkarlar için maymun olmaları merkez sağ ekolünün imzasıdır zira. peşinden koşulan kazançlar bazen o kadar ufak, o kadar kişiseldir ki, yargı tarafından takibe lüzum dahi görülmez. bu hukuki tembellik, elbet çoğunun hoşuna da gider.
kırsalda veya büyük şehirlerde aynı havayı bulamazsınız. anlatması zor sayılır.
luis nani
-
podolski ile kıyaslayanlar olmuş. şahsen bir galatasaraylı olarak ben hiç düşünmeden podolski derim. çünkü düşünürsem nani derim.
makyaj sevmeyen erkek
-
benim bu erkek.. maskarayı hep gözüme sokuyorum mk..
yapıldığında iq'yu 50 puan düşüren şeyler
-
ev oturmasına gelen amca- teyzelerle sohbet etmek .
aziz bartolomeus yortusu kıyımı
-
1572 yilinda, 23 agustos'u 24 agustos'a baglayan gece fransa'da gerçeklestirilen protestan kiyimi. olayin devaminda yaklasik 20.000 huguenot katledilmistir.
protestan amiral gaspard de coligny'nin fransa'da etkisini arttirmasi üzerine kraliyet ile protestanligin arasini düzeltmek için henri de navarre(daha sonra henry iv) ile fransiz krali 9. sarl'in kiz kardesi margaretha evlendirilir. ülkenin önde gelen protestanlari bu dügün için koyu katolik olan paris'e gelir. dügünün ertesinde, 22 agustos günü gaspard de coligny'ye suikast düzenlenir. suikast basarisizlikla sonuçlanir ancak kral 9. sarl ve margaretha'nin annesi olan catherine de médicis ve katoliklerin en atesli savunucularindan hendrik de guise, huguenot'larin saldiri sonrasi intikam alacagini iddia ederek, krala saatler süren bir baski uyguladilar.
iddia'ya göre 9. sarl 'öldürün! hepsini öldürün ki kimse beni sorumlu tutamasin!' diye bagirarak katliama onay verdi.
bu emir üzerine sadece protestan liderleri degil, dügüne gelen tüm protestanlar 24 agustos sabahi ve devaminda halk tarafindan linç edilir. katliam sirasinda daha önce suikasttan kilpayi kurtulan gaspard de coligny'de öldürülür. 9. sarl'in engellemeye çalismasina ragmen birkaç gün içinde paris'te 2000 protestan, birkaç ay içerisinde ise fransa genelinde 20.000 protestan katledilir.
henri de navarre zorla katolik yapilir ve hapsedilir. 1576'da hapisten kaçan henri yeniden protestanliga döner.
daha sonra fransa krali olan henri bir kez daha katolik olur ancak 1598'te nantes buyrugu ile ülkeye din özgürlügü getirir ve 14. louis'nin fontainebleau buyruguna kadar protestanlar rahat içinde yasar.
istanbul'daki donut fiyatlarının %30 artması
-
gece devriyesinde arabada bekleyen polisleri panikletmiş artış.
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
bunu çok yakınlarım hariç kimseye anlatmadım. burada zaten kim olduğumuz belli olmadığı için yazmamda bir sorun yok.
yıl 2010, amerika'nın alaska eyaletindeyim*
orada yaşamaya başlayalı yaklaşık iki ay olmuştu. şehrin yaşam tarzına artık alışmıştık. mesela sokakta yürüyen bir tek insan yoktu. sadece biz türkler yaya idik, herkes arabayla geziyor.
birgün marketten çıktım bisikletimi bağladığım yere doğru ağır ağır yürüyorum. arabanın birinde şoför koltuğunun yanında bi tane yaşlı adam oturuyordu, adam aynı dedem. ama bukadar benzer yani. kendimi ona bakmaktan alamadım çünkü aşırı benziyor. o da bana bakıyor. artık o kadar uzun bakıştık ki adam elini yavaş yavaş kaldırıp bana selam verdi. yavaş yavaş diyorum çünkü galiba adam felçliydi, felçli tanıdığı olanlar bilir, hani ilkokulda hoca parmak uçlarımıza cetvelle vururdu ya, parmaklarımızı birleştirirdik, hah işte eli öyleydi. o şekildeki elini yavaşça başına kaldırarak selam verdi ve gülümsedi.
ben iyice heyecanlandım çünkü benim dedem de felçli. adamın yanına gitmek istedim ama hasta olduğu için birileri adama zarar vereceğimi düşünür diye çekindim ve gitmedim. arkama baka baka gittim ve adam da hiç gözünü benden çekmedi.
türkiye ile aramızda 11 saat var. yani alaskada sabahken türkiyede akşam oluyor. ben ertesi gün sabah yani türkiyede akşamken bizimkileri türkiyeyi aradım, normal konuştuk ettik. dedemin öldüğünü söylediler. ne zaman dedim dün dediler. yani benim o markette dışarıda o adamla selamlaştığım an.
dedem yaklaşık 25 sene felçli yattı, yatalaktı yani. çok zor yıllar geçirdi. ben dedemin normal halini hiç göremedim. bir kere bile sohbet edemedik yani adam zaten yatalak. ama hep sıcaklık hissederdim adamcağıza. severdim yani.
lafın özü bu olay bana pek tesadüf gibi gelmedi. dedemin zaten hayatımızda bir yeri yoktu ki hatırladım özledim aklıma geldi ölümü de ona denk geldi desem. adamın öldüğü anda benim birini ona sanki oymuş gibi benzetmem, elin amerikalısıyla vedalaşır gibi selamlaşmamız bana gülümsemesi kaybolana kadar birbirimize bakmamız..
dedemin kafamdaki görüntüsü hep o adamın görüntüsüdür, diğer hallerine dair gariptir ama hiç bir anı yok. hep o gülümseyip bana selam verdiği anı hatırlıyorum.
tam vücut nakli
-
muammer güler'e uygulanamayacaktır.
şafak sezer'in çekeceği yeni filme verilecek isim
-
(bkz: yeni şafak)
türkiye'den çıkacak nba takımlarına isim önerileri
-
laikler için:
sahil rocks
tezahüratları:
sahil rocks
bozkır sucks
islamcılar için:
green bursa rules
tezahüratları:
go green bursa rules
gavur izmir always lose
dtp'liler için:
hakkari lakers
tezahüratları:
one two three
let apo free*
herkese bir kere nick değiştirme hakkı verilsin
-
şahsen ben gözaltına alınacağım korkusuyla 2 aydır doğru düzgün entry giremiyorum . savcı karşısına alıp "5 sene önce neyi biliyordun da bu nickin aldın?" diye sorsa verecek tek bir cevabım yok. bitsin artık bu çile. yeni nickim de hazır. hakimiyet milletindir. ;)
baba kız diyalogları
mesajlaşmanın zahmetli ve bunaltıcı olması
-
böyle düşünen kaç insan vardır bilmiyorum ama mesajlaşma olayı bana oldukça zahmetli ve bunaltıcı geliyor. sürekli cevap yazmak zorunda olmak, pıt pıt telefon ekranında tuş aramak insanları nasıl darlamıyor anlamak mümkün değil.