hesabın var mı? giriş yap

  • kararlılıklarıyla şaşırtan bir güruh... hiç bıkmazlar, üşenmezler, yorulmazlar. sorarlar da sorarlar, sorarlar da sorarlar, sorarlar allah sorarlar... çocuklarına sorarlar, torunlarına sorarlar, olmadı eşe dosta esnafa sorarlar.

    - ikindi okundu mu? okudular mı ikindiyi?

    - yok dede okunmadı daha...

    - oh pek güzel...

    lan nesi güzel? ne oldu şimdi? valla çıldıriciim. öğle ya da akşam ezanı falan da değil, varsa yoksa ikindi. ikindi okundu mu, ikindiyi okudular mı, okudurlar mı ikindiyi... bu nasıl bir ikindi tutkusu anlamış değilim. ne var bu ikindi de çözemedim. hayır bilhassa ikindiyi soruyorlar çünkü. böyle "okudular mı ikindiyi koç yumurtası?" falan derken bir gün çıldırıp "evet okudular, hemi de bir saat oldu" falan demek geçiyor insanın içinden... böyle delice ve hoyratça "ooohoooaauuvv... ikindisi mi kalmış, akşam ezanı bile okundu az önce" desem ne olur acaba? valla hiçbir şey olmaz. çünkü dedeler nineler yaşlandıkça namaza ayarlı casio saat gibi oluyorlar. bir kere de okunduktan sonra sor be arkadaş... yok valla hep okunmadan önce soruyorlar.

    zaman konusundaki şu konsantrasyonun, şu hassasiyetin binde biri bende olsa öss birincisi olurdum valla. reklamlarda görürdünüz beni: "finalle çalıştım, kazandım" diyen gözlüklü, zayıf oğlanlardan biri olabilirdim ben de... ama yetiştiremedim lan... bizim senemizde bilhassa coğrafya soruları zordu çünkü zaman yetmedi... yetseydi iyiydi ama yetmedi. konuyu dağıttığımı hissediyorum ve hemen gidiyorum.

  • yarımadanın* gerçek hikayesi şudur:
    eskiden manhattan'da ikiz kulelerin bulunduğu alanda kızıldereli pazarları kurulur..bu pazarlarda beyaz adama sattığı şeyler karşılığında boncuklar, süs eşyaları alırlar..bir gün beyaz adam satışta hile yapar ve aralarındaki anlaşmaları bozulur..ve beyaz adam kızılderelilere saldırır..kızıldereli kabilesinin başıda onları ve bölgeyi lanetler ve "kötü beyaz adam" anlamına gelen "manhattan" olarak bölgeyi sonrasında adlandırılır (bkz: budur).

    edit1: 11 sene sonra hikayeyi ilk defa okumuş gibi oldum.
    edit 2: 11 sene mi dedim!yuh.

  • ilk basta size karisik gelebilen ancak her politikanin bir digerine baglandigini kaptiginiz an oyunu da anlayacaginiz simulasyon. bunun icin de sizin dunya gorusunuz etkili olacak. her secim sonucunda, political compass in ne tarafinda kaldiginizi goreceksiniz.

    - political compass icerisinde sol alt kisimda alan bir insanim dunya gorusleri olarak. yani devletin ekonomide soz sahibi olmasini istiyorum, ayni zamanda da insanlarin ozgurlugunu savunuyorum. dolayisiyla tum devlet politikalarini bu sekilde duzenledim. oyunu oynamadan once nasil bir dunya gorusu savundugunuzu bir dusunmenizi oneririm.

    -ulkede (seciminiz hangisi olursa olsun) siddeti dusurmek icin hapishaneleri iyilestirmek, size buyuk bir avantaj saglayacaktir. hapishanelerin ayni zamanda egitim ve rehabilitasyonunu artirmak icin daha fazla para vermek, sucun azalmasi ve "parents" kisminin artmasi acisindan onemli. ayni zamanda daha fazla is imkani sagladigi icin issizligin dusmesine de neden olacaktir. suç oranini ne kadar dusururseniz o kadar az polise ihtiyaciniz olacak yani ulkeniz cok daha az police state olacaktir.

    -bununla dogru orantili olarak herseyin nedeni egitim deyip, ordunun payini cok buyuk bir miktarda kismak size diger butceler, sübvansiyonlar, egitim, bilim gibi onem siraniza gore kendiniz secebilceginiz alanlarda daha fazla yatirim yapmaniza yardimci olur. sunu unutmayin, ulkenizin gelirini artirmak icin issizligi yenmelisiniz. devlet kurumlarina ne kadar fazla pay verirseniz, o kadar cok is imkani dogar. dolayisiyla egitim, saglik, bilim alanlarina yatiracaginiz her pay; size ileride buyuk bir sekilde donecektir. iyi egitim size iyi bir uretkenlik verecektir. uretkenlik ise iyi bir gdp ve uluslararasi ticaretinizi artiracaktir. ayni zamanda bilime yaptiginiz yatirim da size diger ulkelere gore teknolojik ustunluk verecek ve ulke gelirini artiracaktir.

    - ulkenin ulasimi size sectiginiz ulke acisindan zorluklar yaratabilir. ornegin abd kapitalizmin "ozgurluk" simgesi olan arabalari tercih ederken ben insanlara tren kullanmalarini istiyorum. tren ulkenizdeki fakir ve orta kisim icin mukemmel bir ulasim sekli. ayni zamanda arabalara gore cok daha ekolojik ve cok daha az karbondiyoksit salimi yapiyor. bunun yaninda temiz enerji programlarini uygularsaniz yani ulkenizdeki doga sorunlari, hava kirliligi ve dolayisiyla bas gosteren hastaliklari buyuk oranda azaltabilirsiniz. ben petrole cok daha az bagimli bir ulke gelistirmek icin ugrastim tum oyun. ne kadarda olsa otobus ve tren bile toplu tasima olarak petrole bagimli.. ama oyun size zaten bunu uygulayabilmeniz icin yeteri kadar program imkani sunuyor.

    -ordu: basiniza gelebilecek seyler, orta doguda cikan krizlerde ordu yollamaniz, konsoloslugunuz saldiriya ugruma olasiligi gibi olaylar. ben orduya verilen parayi oyunun en basinda surekli, ciddi bir sekilde kisiyorum. sonradan gelir gider farkindan, arttirabilirsiniz eger sosyalist politikalari iyi uygulayabilirseniz. zaten patriotismle alakadar degilim. ancak ulkemde bilim basarilari, uzay arastirmalari malesef patriotism'i surekli artirdi.

    -din: din ulkemde surekli en alt seviyelerde. okulda sadece evrim ogretiliyor, ileri bilim arastirmalari ve ozellikle kurtaj ozgurlugu cok etkili. eger secmeniniz dindar degilse sorun olmuyor avrupa icin ozellikle. ancak amerika icin size degisimleri akp styla yani yavas yavas sindire sindire yapmanizi oneririm.

    -egitim olsun, saglik olsun, vergi muafiyeti olsun ulkede gelir esitsizligini doguracak hic bir aktivite bulunmamasi ulkeniz insanlarinin daha esit olmasini saglayacak. vergi muafiyeti daha fazla uluslararasi sirketin yatirim yapmasina neden olabilir. dedigim gibi ben hic bir sag politika uygulamadim.

    -silahlari toptan yasaklamak. silahi toptan yasaklamak amerikayi secenler icin cok zor olacaktir. amerika toplumunun kulturunde cok onemli bir yere sahip. bunu ben basardim ve yine %91lerde oy aldim. daha once dedigim gibi akp usulu sinsi sinsi yaparsaniz sorun yok. silahlari toptan yasaklamaniz, size suc oranini buyuk oranda dusurmenize yardim edecek. dolayisiyla oyunda bahsedilen totaliter devlet gereksinimlerine ihtiyaciniz kalmayacak. (telefon dinleme, fisleme, polis dronlari vs gibi). sucu dusurmenin en iyi yolu egitim. ben idami, silahli polisleri bile yasakladim.

    -issizligi sifira yakin bir miktarda tuttugunuzda immigration a acik olabilirsiniz. uzun bir sure immigration'a izin verirseniz sonradan getto sorunlari ortaya cikabilir. dolayisiyla ulkeye göçü surekli kontrol altinda bulundurun.

    -en onemli kisimlardan birisi vergi. buyuk sirketlerden fazla vergi almaniz ulkeden yabanci sirketlerin kacmasina sebep olabilir. bu da issizligi artirabilir, ulkeye yapilan yatirimlar azalabilir.
    ben daha cok gelir vergisini yuksek tuttum. yaklasik %50 vergi size tum sübvonsiyonlari yapmaniza yeterli butce verebilir. ulkenin tum egitim, saglik sisteminin mukemmel olmasi, temiz ve yasanabilir bir yer olmasi aslinda %10 vergi artisina degecek bir sey bence.. ulkenin gelirinin artmasiyla devlet evleri yapabilir, insanlari buraya yerlestirebilir, ayni zamanda insanlara bedava saglik hizmetleri, otobus ulasimi vb vererek daha sosyal bir devlet olabilirsiniz.

    oyunun zevki ise her ideolojiyi deneyebileceginiz.. liberal kapitalizmi deneyemedim her denedigimde tekrar sollasiyorum nedense.. verebilecegim tavsiyeler bunlar.. ne kadar sola giderseniz devlet bunyesinde o kadar issizligi dusurur, o kadar uretimi arttirirsiniz. ayni zamanda ne kadar egitime onem verirseniz, ulkenizi o derece ozgurlukcu yapabilirsiniz. ulkede silahli polis, kamera ve hic birsey bulunmadan 0'a yakin suc oranina sahip olabilirsiniz.

  • kampüste bildiri okuyan devrimci delikanlının ezan okunmaya başlayınca söylevine ara vermesi. ülkücülerden önce alkış alması sonra dayak yemesi.

  • elin ingiliz'ine, elin amerika'lısına demediğinizi bırakmayın, bunlar size bahşedilmiş hak olarak görün, ama bir film de türkiye'nin falanca yeri berbat, orada uyanmadığım da mutlu oluyorum dediklerinde tü kaka.

    bu yaklaşımlardan bile kafa olarak aziz nesini anmak lazım "türkiye'nin %60'ı aptaldır" sözü için. beğenmek zorunda mı elalemin adamı senin yaşadığın orta doğu ülkeni? nerede ne zaman öleceğin bile şansa kalan, dışarıdan eve geldiğin de başına bir iş gelmediği için kendini şanslı saydığın bir ülke için az bile söylemiş.

    düzeltme: haber linki başka? ayrıca ekran görüntüsü linki uçmuş

  • adam gibi cümle kuracak vaktim olmadığından rezaletli başlık açamadım. bana göre rezaletlerin en büyüğü. sabah facebookta gördüğüm komikli paylaşımı da yazayım burda dursun. ' öğretmen arkadaşım 4 aydır tatilde, öğretmen olduğunu unuttu şimdi iş arıyor'. ben de özel sektörde arefe günü işe gidiyorum füze fırlatmaya. hoş, telekom sektöründe insanların yıllık izninden düşüp gelmeyin deniyor. en azından bunu zorunlu yapsınlar. pendikten 1.5 saatte bağcılara gelip 3 saat mesai yapıp 1.5 saatte geri dönen adamları gördü bu gözler. kreşi, okulu tatil olduğu için 3 yaşındaki bebesini sırtına sarıp kod yazan kadın gördüm.

    dün servisçiye yarın sabah geliyoruz dedik, adam ama ben gelmiyorum dedi. ahahahha. o bile ben gelmiyorum diye atar yapabiliyor. şu dünyada memur olmak varmış yemin ediyorum ya.

    edit: sen de öğretmen olsaydın, sen de memur olsaydın diye mesajlar alıyorum. size dokunmayan yılan bin yaşasın arkadaşlar. sen de öğretmen olsaydın demek yerine burda ağlayacağına örgütlenin adam gibi hakkınızı arayın yazanları daha samimi buluyorum.

  • başlığı açan yazarın iyi niyetini anlıyorum, yardım etmek isterken yaptığının çok doğal bir hareket gibi geleceğini de tahmin ediyorum, bana da öyle gelirdi ama zaten hiç kimseye izinsiz dokunulmaması gerekliliği bir yana, görme duyusunu kaybetmiş birinin birden sırtında bir el hissetmesi çok ürkütücü olabilir onun adına. şehirde binbir türlü insan var ve herkes iyi niyetli değil. kibar bir şekilde derdini anlatmış. anlayışla karşılamak gerek.

  • hasan'a "100 defa anlatıyoruz hala kural hatası yapıyosun" deyip oynadığı ilk oyunda kural hatasından elenen bozok online mı?

  • bunda anlaşılmayacak birşey yok. benim anladığım tek şey kızcağızın bunu ölüm korkusu ile yaptığı. çünkü bu manyak infaz yasası ile çıkacak ilk işi de "vay sen beni hapislerde süründürürsün ha" diyerek kızı canından edecek. zavallım bence kendince canını kurtaracak bir önlem aldı. başka türlüsü düşünülebilir mi? nasıl korkuyordur şimdi o kız uykuları kaçmıştır. :(