hesabın var mı? giriş yap

  • bunun aciklamasi yilin ilk alti ayinda 78.6 milyar lira acik veren butcenin ve 5 milyar lirayi bulan saray harcamalarinin bedelini halka yeni vergiler yoluyla yikmaktir, baska da bir sey degildir. hadi vatandas pamuk eller cebe.

  • elbette sadece beyaz show için geçerli değildir ama sık sık yabancı konuk aldığı için bu bağlamda söylenmesinde mahzur görülmemiştir.

    bugükü şovunda lost dizisinin bilmem neyini konuk edecekmiş. son bir can havliyle bir kez daha hatırlatalım dedik.

    beyaz show yapımcıları, ey beyazıt öztürk, türkiye'de yabancı konuk alan bilumum şovmenler, movmenler.. program yapımcıları, yönetmenleri..

    yeryüzünde "simultane çeviri" diye birşey var..

    bu konuda hizmet veren onlarca şirket var.

    bu şirketlerde çalışan iyi yetişmiş, canavar gibi, diplomatik-bilimsel düzeyde çeviri yapan insanlar var.

    lan niye hala konuk aldığınız yabancının yanına hiçbir çeviri yeteneği olmayan bir kızcağız-oğlancağız-adamcağız-kadıncağız dikiyorsunuz, programın ahengini bozuyorsunuz?

    simultane çeviri yaptırırsanız, aldığınız konuk, siz diğerleriyle türkçe konuşurken mal mal etrafına bakıp sohbetten kopmaz bari lan. neler konuşulduğunu duyar, belki söyleyecek birşeyi vardır.

    adı üstünde talk show

  • samimi iki arkadaş inşaat mühendisliğinden mezun olurlar. biri çalışmak için yurt dışına gider diğeri devlet memuru olur...

    beş yıl sonra yurt dışındaki arkadaş diğerini çağırır ve son derece lüks, havuzlu bir malikanede ağırlar.

    memur olan arkadaş sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 8000 dolar...

    - iyi de bu malikane ne kadar?

    - 1,5 milyon dolar.

    - nasıl oluyor bu iş?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - evet...

    - köprünün korkulukları 3 cm kalınlığında olacaktı.

    - eeee?!

    - 2 cm olmasına göz yumdum, böylece bu malikaneyi aldım.

    bir yıl sonra memur olan diğerini çağırır. boğazda bir yalıda ağırlar.

    yurtdışında çalışan arkadaş şaşırır sorar;

    - sen ne kadar ücret alıyorsun?

    - 5000 türk lirası...

    - bu yalı ne kadar?

    - 60 milyon tl...

    - nasıl oluyor?

    - şu karşıdaki köprüyü görüyor musun?

    - hayır ...

  • marketten bir seyler alacaktim sigara vs. kasaya geldim onumuzde bir baba kiz, babanin uzerinde eski bir mont ust bas perisan bir muz var elinde kasaya verdi kasiyer uzgun uzgun bakiyor. cebinden bozukluk cikadi verdi 1.40 lira mi ne pahaliymis dedi gercekten dedi. gozlerim doldu tutuldum kaldim o an uzaklastilar kendime geldim cikolata falan aldim kostum peslerine kiza verdim babasi utanarak tesekkur etti. ellerindeki muzu ikiye bolmusler uzaklastim agladim aglayacagim. sinemaya gidecektim kendimden utandim dolaniyorum avmde oyun katina geldim millet cocuklarini getirmis egleniyor oyle bakiyorum aklimda ikisi de. bilet almistim beklerken geldiler oyun makinelerine bakiyorlar kiz o icinde toplar olan sisme seyler var icindeki cocuklari izliyor. yok boyle bir aci bozukluklarimi topladim 10 liraya kart aldim kiza verdim babasi kartla oynasin diye verdim sandi, git oyna dedim kiza. babasi dolu mu diye sordu evet abi dedim tesekkur etti. kactim oradan icim yaniyor param da yok baska bir sey yapamadim. boyle bir adalet olamaz millet trilyonlarla oyun oynarken o kiz kis gunu montsuz gezemez, vicdandan dinden imandan bahsetmesin kimse. bugun de gidip arayacagim onlari mont alacagim o kiza babaya da para vericem utana utana. gitmiyorlar gozumun onunden ey sozluk bizler nasil insanlariz niye bu kadar koruz anlatin bana.

    bulamadim gezdim baktim saatlerce yok, bazen olmuyor o dakika bir yolunu bulmaliydim. kendi cocukluguma yenildim belki oynarsa, cikolata da var ulan ne mutlu olur simdi dedim cocukluk iste fukara bir cocukluk. para yoktu ama neler icin bulmadim ki kafam durdu kafam kaybolup gittim. su basliktan yazdiklarimdan ovgu alsam nolur one ciksa nolur ne yapacagim. insanlar muhtac insanlar ac gorun susmayin durmayin. yaptigim yardim degil sevabini da istemem cennetiniz de sizin olsun, populerlik hikaye. bizim hatamiz bunlar benciliz arkadas iste elestrim kendime.

  • almadan önce bir yelkenli kiralayıp farklı koşullarda 1 ay kadar kullandıktan sonra öğrenilen kurallardır.

    ben en önemli noktaları kısaca yazayım. gerisi ayrıntıdır.

    öncelikle almak istediğinizin gerçekten bir yelkenli olup olmadığına karar vermelisiniz. yelkenli ile motoryat arasındaki fark kamyon ile binek araç arasındaki kadar büyüktür. motoryat "genelde" daha pahalı işletilir. yelkenli ise aslında bakımı ve marina kirası hariç çok uzun süre masraf çıkarmayabilir. unutmayın ki insanoğlu sanayi devrimine dek yelkenlileri kullandı ve hatta savaş gemisi dahi yaptı. yani bir yelkenli ile aslında herşeyi yapabilirsiniz ve zaten bugün dizel motoru da olan yelkenli tekneler çok verimli araçlardır. bu nedenle bir motoryata kıyasla çok daha az masrafla dünya etrafında dolaşıp gelebilirsiniz. tamamen bedavaya olmaz elbette çünkü her zaman rüzgar olmaz ve liman girişi ya da bazı özel coğrafyalarda motor kullanımı elbette zorunlu olacaktır. yine de yelkenli hem keyif hem seyahat masrafı açısından daha elverişlidir.

    alınacak yelkenlinin motoru ayrı, yelkenleri ve arması ayrı incelenmelidir. bizde sürveyan denen adamalar bu işi yaptıkları iddiasındadırlar ama doğru dürüst yelkenli inceleyecek adamın gerçekten uzman br yelkenci da olması gereklidir. genelde motoryat türünden tekneler pvc, yatırma fiberglas maddeden yapılırlar ve bunların incelemesi standarttır ama yelkenlinin sadece ozmosis vb gövde malzeme incelemesi yeterli olmaz. kullanımına bağlı olarak armanın gerilime maruz kalan noktaları incelenmelidir. yoksa sürveyandan geçer not alan yelkelinin maazallah ilk yelken açtığında sereni ya da bumbası kopup adam bile öldürebilir. ayrıca mümkünse su altında da salmanın gövdeye bağlandığı noktalar incelenmelidir. içerden ise sintine dibi ve yine salma bağlantıları ile burun ve kıç eklemleri incelenmelidir.

    tekne ahşap ise çürümeye (pek olmaz), fiber ise ozmosa açık noktaları incelenmelidir. boyası yeni ve temiz görünen bir tekne aslında korkunç bir altyapıyı örtmek için makyajdan da geçmiş olabilir.

    bunun dışında motoru zaten bir motor ustası incelemeli ama tekne motorları farklı olduğu için bakılacak noktalar farklıdır. sonradan marinize edilmiş dizel motor ile marin dizel motorlar farklıdır. dikkat edilecek en önemli nokta (çünkü en çok sorunun çıktığı yer burasıdır) şaftın motora bağlı olduğu nokta ve uskura çıkış verdiği yataktır. şaft yatağı sorunluysa tekne su da alabilir, yangın da çıkabilir. yakıt boruları da bir elden geçmeli elbette. ayrıca pis su ve maseratör bağlantıları da incelenmesi gereken noktalardır. kısacası teknenin dış gövdesine çıkış veren delik konumundaki her tür bağlantı bir risktir ve incelenmelidir.

    diğer her şey eskiyse ya da bozulursa yenisi ile değiştirilerek halledilebilir ama bu yazdığım noktalar tüm tekneyi riske sokup kullanılmaz hale getirebilecek noktalardır.

  • jfk, gandi, franz ferdinand, sezar, lincoln hatta john lennon gibi efsaneleri düşündükçe aklıma gelen sorunsal. bizde böyle büyük suikastler hiç olmuyor nedense:/

  • anilari okunursa akdenizde gemi birakmadigi anlasilacak turk denizci.
    anilarindan bir alinti yapmak gerekirse;
    "kisi tunusta gecirdik, baharda 10 parca tekneyle acildik, sicilya yonune gidip barut, kursun, zeytinyagi, bugday,s eker dolu 20 kafir teknesi ele gecirdik, sonra sardunya aciklarina 10 ispanyol kafiri teknesi gorduk, 5'i batti, kalan 5'ini ele gecirdik, mora aciklarinda bizi arayan ispanyol donanmasiyla karsilastik, 28 parca gemiden olusan donanma bize saldiri hazirligindayken biz saldirdik, kafirler sasirdi, o sirada cok sevdigim bir reisim yanimda yaralaninca cok sinirlendim, 15-20 kafirin ortasina girdim. cenk cok cetin gecti, 120 kafiri esir ettik, 538 kafiri kilictan gecirdik. bizim 130 levendden 30 sehit verdik. 28 parca gemiyi yanimiza alip midilliye gittik. elde ettigimiz ganimetle sılamıza kavuşunca taze can bulduk. bütün akraba ve dostlarımız geldiler. hal, hatır sordular. yedi gün, yedi gece kazanlar kaynatıp, adanın bütün fakirlerini doyurduk. sünnetsiz çocukları sünnet ettirdik. ersiz kızları evlendirdik. gönüllerini şad etmek için, büyük düğünler yaptık."
    10 tekneyle acilip 60 tekneyle donuyorlar. ayrica nasil savastiklarini hayal bile edemiyorum, nasil bir deliliktik nasil bir gozukaraliktir ki 130 kisiyle 700 kisilik orduya daliyorsun.
    kendi tabirleriyle; "biz korsan değil, elhamdülillah mücahit gazileriz. din yolunda cenk ederiz."
    saygı duyuyorum.