hesabın var mı? giriş yap

  • iner misin cikar misin yarismasinda hayvan taklitleri yapmaya calisip asansorun alcalmasiyla gorunmez hale gelen adam icin hissettigimiz duygu. simdi de kopek hav hav. simdi de horoz: uuuururuuuuuuruuuuu.

  • bir kız babası olarak korkarak okuduğum entry'ye konu olan şofördür. soğukkanlı kalabildiği için kızınızı, kendini ifade etmekten korkmayan bir kız çocuğu yetiştirdiğiniz için sizi tebrik ederim. umarım bu şoför bozuntusu gereken cezayı olur. allah ya da inandığınız her ne varsa tüm çocuklarımızı korusun

  • - alkol
    - küçük bir çocukla muhatap olmak
    - premiere league
    - kız arkadaşının sesi
    - iğde ağacı kokusu
    - deniz sesi
    - gece araba kullanmak ve radyo dinlemek
    - yağmur
    - özel playlistler
    - ayakkabı boyamak
    - yavru kedi videoları izlemek
    - öykü denemeleri yazmak
    - sıcak suyla duş alırken düşünmek
    - kimseciklerin olmadığı ıssız bir doğada sonuna kadar bağırarak rahatlamak

  • fenerliler hiç kıvırmasın. n'dombele de size 15 milyon kazık girdi diyip cengiz'i unutturamazsınız.

    cengiz ünder dediğin futbolcu taş çatlasa 75 kg. yani kilosu 200.000 euro.
    tanguy ndombele ise en az 100 kg. yani kilosu en fazla 150.000 euro.

    gördüğünüz gibi cengiz için %33 daha fazla ödemişsiniz, hala gelip burada tatava yapıyorsunuz.

  • * arkadaşlar son durumu aktarmak boynumun borcu. :)
    amfi çıkışta beni işten aldığında, sevindirik olmuş gözümün içine bakıyorken, üstelik beni hala ekşide olan bitenden habersiz sanıyorken, (saat 17:30 civarı gördüm bu arada*) o heyecanla acele acele bir şeyler karalamak istemedim. (kendisini yarım saat kadar hiçbir şeyden haberim yokmuş gibi kıvrandırıp, beni ekşiye girmem için dolaylı yollardan yönlendirme çabalarıyla eğlenip, birazcık işkence ettikten sonra) o yanımdayken vereceğim cevap sözlükteki cevaptan daha önemliydi haliyle, ama sonucu merak edenleri de daha fazla bekletmek istemedim... gerçek cevabım odun gibi olmadı yani endişelenmeyin. :)

    tabii amfinin daha anneyi, babayı, iki tane abiyi ikna etme faslı da var.
    bizim birbirimizi her halimizle tanıyacak zamanımız oldu, kelimelere döküp soru-cevap beklemeye ihtiyacımız yok artık zaten, sorular da cevaplar da belli. bundan sonraki süreç tamamen kısfmet.

    diğer taraftan, ofiste cuma gününün sonuna doğru gelen muazzam mutlulukla, hadi artık çıkalım gidelim modunda ekşide oyalanayım derken; "abla evleniyonuz mu, evet dedin mi yenge, çocuğun adını ne koyacaksınız, çeyreğimi aldım bekliyorum" temalı mesajlarınızı görmesem ve "o_o noluyo len" dumuruyla linkleri takip etmesem, gerçekten de entryi açıp okumaya durumum olmazmış. başlığın taşınmasına rağmen up'layan, mesajlarıyla entryleriyle desteklerini ve sevgilerini ileten herkese teşekkür ediyorum.

    düğün hediyesi olarak bize harika bir anı bıraktınız zaten, çeyrekleri çocuğun sünnetine falan saklayın.
    entryleri tekrar tekrar okuyup kopuyorum, ve uzun zamandır bu kadar sandalyeden düşercesine güldüğümü hatırlamıyorum gerçekten. :)

    son olarak amficiğime hayatımın badisi olduğu için teşekkür ediyorum.
    iyi günde ve kötü günde beraber olmaya devam edeceğiz.
    so say we all.

  • hıdrellez mayıs ayının 5. ve 6. günlerini kapsayan bilindiği üzere baharın gelişi simgeleyen bir bahar bayramıdır.

    orta asyadan günümüze gelen bu bahar bayramı, eski çin kaynaklarına baktığımızda karşımıza ilk olarak biz türk kültüründe hunlarda görmekteyiz. tabii ki diğer türk toplumlarında da benzerlikler olacak şekilde aşağıdaki gibi kutlamalar ve ritüeller yapılmaktadır.

    hun imparatorluğunda baktığımızda her yılın 5. ayında(mayıs) büyük toplantı ismiyle görmekteyiz. bu kutlamalarda atalara, göğe, yere, ruhlara ve tanrılara kurbanlar verildiğini söyleyebiliriz. bunun yanı sıra at yarışları ve çeşitli müsabakaların yapılması, şarkıların söylenmesi gibi etkinliklerin de yapıldığı bilinmektedir. tam bir festival havası olduğu söylenebilir.

    yine tabgaçlar zamanında tapınak görevini gören taş-ev de denilen mabetlere gidilerek gök tanrı’ya, ata ruhlarına kurbanlar sunulduğu, bölgeye kayın ağaçları dikildiği görülmektedir. yöresel benzerliklerden, daha doğrusu coğrafi yakınlıklardan dolayı bu şenlik, çinlilerin senenin 5.ayının 5. gününde yaptıkları ejder kayığı şenliklerini andırmaktadır.

    göktürklere baktığımızda ise yılın 5. ayının ikinci yarısında karşımıza çıkan bu kutlamalar, tamir ırmağı kıyısında gök tanrı’ya, göğe, at ve koyun kurban ederek şekillenirdi ayrıca bu ay içerisinde atalar mağarası denilen yer ziyaret edilirdi.

    uygurlar da ise aynı göktürklerdeki gibi yılın 5. ayında topluluk halinde şehirden uzakta olan mabetlere, kılıç, yay ve oklarını kuşanarak atlarına binip gidilirdi.

    eski türk dinine bağlı kalan moğol imparatorluğunda ise bu bahar bayramına örüş sara(sürüleri otlatmaya çıkarma ayı) bayramı denilmekteydi. bunun dışında kazaklarda, kırgızlarda ve başkurtlarda kımız murunduk diye isimlendirilirdi, ayrıca başkurtlarda sadece kadınların katılım gösterdiği karga toy ismiyle de bir kutlama dahi görmekteyiz.

    yine yakut türklerinde ise bu bahar kutlamalarına ısıah adı verilmekteydi ve bu kutlamalar ayı toyon(beyaz yaratıcı ruh) şerefine adanmaktaydı. bu törenlerde şöyle bir ritüel bulunmaktaydı; oluşturulan topluluklar ritüel gereği dans ederek şu şarkıyı söylerlerdi.
    --- spoiler ---

    “hey çocuklar, ağalar! sevinçli günler geldi, eski yıl gitti, yeni yıl geldi, bütün yeryüzü yemyeşil oldu... çocuklar doğuyor, inekler, kısraklar yavruluyor”
    --- spoiler ---

    daha sonrasında da kam(din görevlisi) gelir ilk toplanan kımızı tanrıların büyüğüne sunarak şu ilahiyi söylerdi.
    --- spoiler ---

    “ar toyon sana şükürler olsun, bu bahar mevsimini bize sen verdin. buzağılar, taylar, tatlı sütleri bize sen gönderdin. ağaçlarımızı güzel yapraklarla donattın, otlaklarımızı
    güzel yeşil otlarla süsledin. bu kımız dolu ayağı (fincanı) sana sunuyoruz...”
    --- spoiler ---

    ilahinin ardından ateş tanrısına kımız ve yağ dökülürdü.

    dokuzoğuz türklerinde ise bu günlerde su bulunan ağaçlık yerlere giderek buralarda fal bakılıp yılın nasıl geçeceğini öğrenirlerdi. ilhanlılar zamanında da bahar bayramı geleneği görülmekteydi. mayıs ayının ilk haftasında olduğu düşünülen bu bayramda beyaz kısraklar takdis edilir, kımızlar dağıtılırdı ve yine bir şölen havasında geçerdi.

    yine kırım türklerinde ise baharda toprağın ekiminden, işlenmesinden hemen sonra yemekli olarak kutlanan ve aile fertlerinin tamamının katıldığı eretle pedeyesmane adı verilen bir bayrama rastlanmaktadır. baharın gelişindeki bu kutlamaların genel çerçevesi hep benzerlik göstermesine karşın sadece isimlerin değiştiğini görmekteyiz.

    hıdrellez ismine gelecek olursak bu ismi daha çok islamiyet sonrası türk toplumlarında görmekteyiz, yüz yıllardır kutlanılan baharın gelişini hızr ve ilyas kültüyle birleştirerek günümüz şekline evirmişlerdir. günümüze kadar gelen bu gelenekte genel olarak kırlara çıkma , eğlence yapmak, yemek verme, ad verme, ateş yakma, kabir ziyaretinde bulunma, kurban kesme ,dilek tutma ...gibi pek çok şey yapılmaktadır. anadolu'da daha çok yörük ve türkmenlarin bulunduğu yerlerde bu kutlamaları halen görmekteyiz.

  • lan helal olsun adamlar siyasal islamı kullanarak bayat ekmekleri bile cahil kesime itelemenin yolunu bulmuşlar*