hesabın var mı? giriş yap

  • edit:

    gelen mesajlardan sonra anladım ki bu insanımsı varlıklara müstehak bir toplumuz. içimizdeki gerçekten iyi insanlar kusura bakmasınlar.
    bizim toplumumuz bu insanlıktan nasibini alamamış, görmemiş şempanzelere layık maalesef.

    diyorum ki su veren itfaiyenin hortumunu. pılımı pırtımı toplayıp en kısa zamanda defolup gideceğim buradan. aklınız varsa siz de yapın bunu.

    edit2: şunu da söylemeden gidemeyeceğim. "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıyla olmaz. o yılan döner bir gün sizi de ısırır.

  • klavyede malum bir arf bozuldu, basmıyo. artık internet ayaatıma trakya ağzıyla devam ediyorum. epten battık.

  • şeyma'dan önce nil vardı.

    hafızasız bir toplum olduğumuz için biraz geriye gitmek istedim.

    nil'in nasıl ünlü olduğuna dair proloğu şurada yazmıştım: (bkz: zeynep bastık/@ug tek)

    ama asıl olay elbette ki ünlü olmasının nasıl sevgilisi tarafından ayarlanması ve tüm parayı turkcell'in ödemesi de değil.

    serdar erener, o dönemlerde serra erener ile evliyken çalışanı olan nil karaibrahimgil ile birlikte olmaya da başlıyor.

    2000 yılında nil türkiye'ye özgür kız olarak tanıtılıyor.

    eşi ikilinin beraber olduğunu öğrenince evi terk eden serdar erener 2001'de eşiyle boşanıyor.

    nil-serdar erener ilişkisi, 2006'da son buluyor.

    hem gecce'nin hem de vatan gazetesinin haberlerine bakarsak nil, o dönemlerde ozan çolakoğlu ile birlikte oluyor. gecce'nin iddiasına göre, ilişki başladığında ozan çolakoğlu evliymiş.

    neyse, aradan zaman geçiyor ve 2010'da serdar erener ile evleniyor nil.

    geçmiş, geçmişte kalıyor.
    türk halkı onu prenses, peri sanmaya devam ediyor.

  • özet: kanzuk, artık ne ara yaptıysa, bir de eskiden uçurulmuş yazarların nick'lerini yeniden kullanıma açmış. sözlüğün ilk yıllarında kullanıldığı için alamadığınız, özendiğiniz nickler varsa, yeni hesap oluşturup almayı deneyin. bakarsınız clairvoyant, author, onkaimeon, gibi kült yazar nick'lerine siz de sahip olabilirsiniz!

    ~

    ön not: malum şahıs muhteşem bir hamleyle entry silmeyi de yavaşlattığı ve otomatizasyonunu zorlaştırdığı için, 5774 entry'min tümünü silebilmek için, her çalıştırıldığında 100 entry'yi 50 dakikada silebilen script'i tam 58 kere manuel olarak başlatmam gerekiyor. günde 5-6 defa yapsam, 10 güne tüm entry'lerimi silmiş olurum diye düşünüyorum. şimdiye kadar 800 kadarı silindi ancak. (niye teker teker siliyorsun, hesabı kapa diyenler olursa, biraz aşağıyı okuyun. nick'imin başkaları tarafından tekrar kullanılmasını istemediğim için hesabı entry'siz şekilde açık tutacağım)

    ~

    ekşi sözlüğü birakma konusunda bir süredir çekincelerim vardı, ancak şu iki nokta kararımı kesinleştirdi:

    1) saniyede binlerce request'i process edebilen sözlüğün server'larını, sırf tepkilerini ortaya koyan yazarlar entry silmekte zorlansın, belki de bundan vazgeçsinler diye dakikada 2 entry silme limiti koyması. digiturk'ü iptal ettirmek için fax dayatmasından en ufak farkı yok bunun. (server yükü diyerek de aptal yerine koymasın bizi. an itibariyle türkiye'nin en çok ziyaret edilen 5. sitesinde yüzlerce yazarın birkaç saat içinde binlerce entry'sini silmesi bile, server yükününde ciddi artışa neden olmaz. kaldı ki saniyede sadece 1-2 entry siliyordu bu aralar hepimizin kullandığı entry silici script. abuse eden bir yanı da yoktu sözlügün serverlarını)

    daha da önemlisi:

    2) 2004 yılında emanon nick'iyle kaydolduğum 6. nesil yazar hesabım, formata uymamam (ilk entry'de tanım yapmama, başlıktaki entry'lere fiziksel referans içerme) gibi nedenlerle uçurulmuştu. hoş gerçi şimdi format da kalmadı, tanımsız entry'ler, @2'ler her başlıkta karşımıza çıkıyor, neyse bu konumuz değil.

    neyse, 2006 yılında tekrar hesap açmak istediğimde, emanon nick'i daha önce kullanıldığı (ve uçurulduğu) için aynı nick'i tekrar almama izin verilmemişti. o sırada komik bir gazete haberinde çıkan kafam kadar gülşah karakterinden esinlenip yeni nick'imi almıştım. bu 2. yazarlığım süresince arada bir nostalji yapıp modlog'a bakardım, eski nick'imin kayıtlarına, o zaman yaptığım format hatalarına.

    birkaç ay önce baktığımda ise, uçurulmuş (yeni adıyla leyla) eski nick'imin benden bağımsız çaylağın birine verildiğini gördüm. bu konuda ne söyleyim bilemiyorum. eski nick'lerin geri dönüşüme uğraması, aynı mahlasların yeniden farkli kişiler tarafından kullanılması nasıl bir işbilmezliktir? hadi benim yazarlığımı değersiz bulabilirsiniz, ama mesela, popüler kültür'e kezban terimini kazandıran author'un anısının üzerine, yarın bir gün feminist bir author'u mu yazar yapacaksınız? (edit: gerçekten de author'dan alakasız birisi bu nick'le çaylak hesabı açıp entry'ler girmiş iki yıl önce) ekşi sözlük'ün temeline, tarihine, nostaljiye, mahlasların kullanım amacına, her şeye ters düşen bir durum bu!

    bravo kanzuk! entry sansürleme, tema dayatma, kullanım koşullarını habersiz düzenleme, entry'leri düzenleyip kar amaçlı kullanma, bunlar güzel fikirlerdi, ama kullanılmış nick'leri başka kişilerin eline vermek özellikle muhteşem bir fikir olmuş. tebrik ediyorum.

  • ben de işyerimi sgk’ya şikayet etmiştim ve bilgilerimin gizli tutulmasını istemiştim. ertesi gün “sen bizi şikayet etmişsin.” diyerek işten kovdular.

    kvkk neden işlevsiz bırakılıyor anlamıyorum. sizi ifşa ettikleri kişi sizin başınıza bir iş açsa sizin bilgilerinizi paylaşan polis görevden alınmalıdır. ama bilgiyi gizli tutması gereken memur neden “aha bu ihbar etti seni.” diye kişiyi gösterir? bizim can ve mal güvenliğimizden sorumlu meslek erbabı değil mi bu insanlar?

  • kiracım var ve bende bir kiracıyım. kiracımdan kirayı alamazsam bende ev sahibime kirayı ödeyemem. ev sahibim benden para almazsa muhtemelen yaşayamaz. hadi gel çık işin içinden. devlet yardım etmedikçe olabilecek bir şey degil. tamamen ütopya

  • habertürk'teki köşesinde sarı eşkiyalar başlığıyla yazdığı yazıdır.

    sarı eşkıyalar

    birisi şu istanbul’daki taksi sorununa allah aşkına el atsın.

    artık istanbul’da pek az taksi, bolca sarı eşkıya var.

    özellikle de kentin merkezinde.

    bunların türk müşteri ile pek alakaları yok.

    hepsi turist peşinde.

    genelde taksim, laleli, mecidiyeköy cevahir alışveriş merkezi gibi özellikle arap turistlerin yoğun olduğu bölgelerde konuşlanıyorlar.

    işleri turist dolandırmak.

    taksim’de bizim gazetenin önünde her gün kavga var.

    50 liralık yol için 100 dolar istiyorlar.

    olay çıkıyor.

    bu taksiler çift çift geziyorlar ve olay çıktığında turistin etrafını sarıp, argo tabir ile boğuntuya getiriyorlar. turist canını kurtarmak için parayı vermek zorunda kalıyor.

    bu taksileri yolda görürseniz asla durmuyorlar.

    bir an önce yeniden karargah haline getirdikleri yukarıda saydığım bölgelere ulaşıp, yeni bir turisti söğüşlemek için hızla yerlerine dönüyorlar.

    türk vatandaşları ile tek alakaları, yolda bir türk sürücü ile sorun yaşarlarsa onu kadın erkek demeden dövmekten ibaret

    bunlara doğru düzgün bir denetim falan da yok.

    benim saydığım yerlerde konuşlandıklarını da herkes biliyor ama buralarda ne bir polis ne bir denetim.

    denetim olsa evrak sormaya gerek yok. zaten tipine bakıp lisansını iptal edersin ama zaten çoğu lisanssız.

    plaka sahipleri otomobillerini istanbul’un bildik, efendi taksicilerine değil, bu serserilere kiralamayı tercih ediyorlar çünkü daha fazla yevmiye veriyorlar.

    bu yüzden de düzgün taksici esnafı iş bulamıyor. kiralayacak taksi plakalı otomobil bulamıyor.

    kötü şoför iyi şoförü kovuyor.

    ve ak parti’nin kontrolündeki ibb meclisi, bu rezaleti bir nebze olsun zapturapt altına alacak taksi projesine bir türlü izin vermiyor.

    istanbullu çileden çıkıp tehlikeye dönüşen bu duruma katlanmak zorunda bırakılıyor.

    haberturk

  • sanırım "bir yerden başlamak lazım abi" diyerek işe başlamışlar. ya da çocukluk hayalleridir belki, bilemiyorum ama şu şeyi hayata geçiren her kimse bir 10 dakika oturup konuşmak isterdim.*