hesabın var mı? giriş yap

  • vay be, yıllar önce recep ivedik serisi başladığında, recep ivedik figürü; kaba sabalığın, cahilliğin, barbarlığın temsilcisiydi.

    aradan geçen 20 yılda toplum o kadar geriye gitti ki, şimdi recep ivedik figürü, toplumdaki kültürel ortalamanın ilerisinde kaldı, doğa için mücadele eden, rantı ve ekonomiyi eleştiren, aktivist biri oldu.

    debe editi: sonbaharın güzelim yağmurları, güzel ve yalnız ülkemin onurlu insanlarına umut olsun.

  • çocukluğumdan beri önüme dünya haritası alıp da ezberlemeye çalışan bir garip mahluk olarak, o günlerden bu yana ne zaman görsem üzüldüğüm ülkelerdir bunlar.. haritanın ölçeği küçüldükçe daha çok ülke bu gruba dahil olurken bazı ülkeler vardır ki 1/12903129037019247019247 ölçekli haritada bile isimleri sapasağlam durur..

    özellikle avrupa ve batı afrika'da göze çarpar bu durum.. akla gelen ilk örneği liechtenstein olacaktır, nasıl olmasın? bizim mahalle kadar bir alanda kurduğun ülkeye 13 harfli isim vermeye kalkarsan haritada ismini "liec" diye yazarlar onun da yarısı avusturya'nın üstünde olur.. san marino diye iki kelimelik isim verilir mi lan küçücük ülkeye.. italya'da bir şehir sanar haritaya bakan..

    bu ülkenin vatandaşları rusya'ya bakıp, çin'e bakıp nasıl içlenmesin? kossskocaman alanda çin yazıyor.. ç i n.. yay yayabildiğin kadar.. ç i n.. en fazla china yazar.. o alana ergenekon destanı yazılır ki zaten o taraflarda yazılması tesadüf mü sanıyorsunuz bu destanın.. hıh..

  • kimsenin yardım etmesine gerek olmayan hasta kadın. fas'a uçak kaldıran sağlık bakanlığı bir zahmet bu kardeşimizin tedavisini üstlensin.

    kendi vatandaşına bu kadar düşman bir iktidar yoktur tarihte.

  • üreten türkiye projesinde kullanılması gereken kişi.

    uçsuz bucaksız tarlalarda çapa yapacak. taş ocaklarında taş kıracak. günde tek öğün yemek. yemeğini, temizliğini kendi yapacak. kazandığı para darüşşafaka'ya gidecek. ürettiği ürünler ekonomiye katkı sağlayacak. bu manyaklar en fazla hapiste yatacaklarını bildikleri için böyle enerji patlaması yaşıyor. madem yaşıyor, o enerjiyi üretime çevireceğiz. yatırmayıp çalıştıracağız. çakmak çakmayı biliyorsa çapa da yapabilir. iktidarımızda tüm suçlular üretime katılacak. norveç refahına kavuşturacağız ülkemizi. "ama bu insan haklarına aykırı" diyen liberallere projenin abd menşeli olduğunu göstereceğiz.

  • 20 yaşındayım ve hala eve misafir geldiğinde odamdan çıkmamazlık ettiğim oluyor.
    bu entryimi odamdan yazıyorum. üst komşum selahattin bey gidin artık lan evden. 2 saattir 4 duvar. sıkıldım iyice.

    asosyal değilim. kan uyuşmazlığı var selahattinle aramızda.

  • dikkat uzun entry! bu entryde genel olarak bulut morfolojisini ele alacağım. daha sonra yine bulutlar üzerine, bu sefer daha teknik detaylara girerek nasıl oluştukları, hareket ettikleri ve haklarında diğer daha bir çok detayı açıklayacağım bir entry daha gireceğim. bu entrynin konusu farklı görüntüye sahip bulutlar ve aralarındaki temel farklılıklardır.

    bu entryde hakkında merak edebileceğiniz bir çok şeyi açıklamaya çalışacağım, izlemesi çok keyifli olan aerosol kümeleri. ilk olarak aerosolden başlayacağım. aerosol bir gazın içerisinde çözünmüş katı veya sıvı parçacıklardan oluşan bir süspansiyondur. bir süspansiyon ise genelde gözle görülebilen heterojen karışımlara verilen genel bir isim. dünyadaki temiz su kaynağının başlıca kaynağı bulutlardır ayrıca, bulutlar olmasaydı ne içmeye temiz su bulmak, ne de tarım yapabilmek mümkün olmazdı.

    bulut, gezegenimsi bir cismin atmosferinde oluşan ve genelde gözle görülebilen aerosol süspansiyonlarına verilen genel bir isimdir. güneş sistemimizdeki gezegenlerden pluton-charon ve merkür hariç hemen hemen bütün gezegenlerde bulut bulmak mümkün. bulut denilince akla ilk su gelse de bu bir kaide değildir, dünyamızda en yaygın bulutlar sudan oluştuğu için böyle düşünsek de diğer gezegenlerde işler değişebiliyor. mesela satürn'ün uydusu titan'da metan gazı bulutları bulunur. keza jupiter'e baktığımızda da yüzeyinden ziyade atmosferindeki bulutları görürüz, bu bulutlar hidrojen, helyum, amonyak, sülfür ve metandan oluşurlar. venüs'e de baktığımızda yoğun bulutlardan yüzeyini göremeyiz mesela. satürn, neptün, uranüs ve mars'ın hepsinde bulutlar bulunur. mesela mars yüzeyinden bulutlar.

    bu güzel yapıların dünyamıza özgü bir yapı olmadığını da söylediğimize göre, artık dünyadaki bulutlara dönebiliriz.

    bulutlar bulundukları yükseklik, oluşum şekilleri ve kompoziyonları, bunların yanısıra çevrelerindeki coğrafyadan nasıl etkilendiklerine göre bir çok farklı şekilde sınıflandırılırlar. bu sınıflandırmalardaki isimlerin hepsi latincedir. başlamadan en genel 3 irtifa sınıflandırmasından bahsetmekte fayda var. alçak bulutlar 2.000 metrenin altında, orta bulutlar 2.000 ile 7.000 metre arasında, yüksek bulutlarsa 7.000 metrenin üstünde bulunan bulutlardır. bulut türleri yüksekliklerine bağlı olarak farklı ön veya son eklerle isimlendirilirler.

    ilk olarak stratus tipi bulutlar var. bu bulutlar genelde alçakta olurlar, 2000 metrenin altında bulunurlar. nadiren bir şekle sahip olurlar, genelde puslu bir görüntüye sahiptirler, tıpkı bir battaniye gibi gökyüzünü kaplarlar. su buharından oluşurlar. stratus bulutları yer seviyesinde oldukları zaman bu duruma sis adını veririz. stratus bulutlar gökyüzünü kapladıkları zaman güneşi seçemezsiniz, hatta bulutlarla kaplı bir havada bulutlara dair hemen hemen hiç bir detayı ayırt edemiyorsanız çok yüksek ihtimalle stratus bulutlarla karşı karşıyasınızdır. stratus tipi bulutlar genelde yağmura sebep olmazlar.

    stratus'un kelime olarak kökeni latince katman anlamına gelen strato kelimesine dayanmaktadır. her ne kadar 2000 metre ve altında oluşsa da bu bulutlar, bazı durumlarda epey yüksek irtifalara ulaşabilirler. az önce bahsettiğim ön ekler de burada devreye giriyor. bir bulut tipi orta katmanda yer alıyorsa isminin başına alto-, yüksek katmanlarda yer alıyorsa isminin başına -cirro eki gelir. eğer birden fazla katmanı kapsayabilen bir bulut türüyle karşı karşıyaysak nimbo- ön eki kullanılır.

    altostratus, 2 bin metrenin üstünde 6 bin metrenin altında olur genellikle. çiseleme dediğimiz ince ve hafif yağmurdan sorumlu olan bulut tipi budur. altostratus'u stratus'tan ayırmanın en basit yollarından birisi güneştir. eğer güneşi yuvarlak bir nesne olarak gözünüzle seçebiliyorsanız altostratusla karşı karşıyasınızdır.

    cirrostratus ise 5.500 metreden 13.000 metreye kadar bulunabilir. çok incedirler ve su buharından ziyade buz kristallerinden oluşurlar. bu bulutlar da yağmur dökmezler, ama yaklaşmakta olan bir sıcak hava dalgasına işaret ederler ve 6-24 saat arası bir süre içerisinde yağmur yağabileceğini gösterirler. cirrostratus'un 2 yaygın türü vardır. cirrostratus fibratus çizgi çizgi bir görüntüye sahiptir, bu görüntüsü sayesinde ayırt edilirler. cirrostratus nebulosus ise yine klasik stratus bulutları gibi ayırt edilebilecek bir şekle sahip değildir, puslu bir görüntüleri vardır. cirrostratusların genel bir özelliği ise su buharı yerine buz kristallerinden oluştuklarından ışığı daha fazla kırarlar ve güneş veya ay gibi bir ışık kağnağından gelen ışığı halo ismi verilen rengarenk bir çembere dönüştürebilirler.

    cirrostratus fibrous ve güneş. cirrostratus nebulosus ve güneş

    diğer tiplere geçmeden stratus'un son iki türüne gelelim. nimbostratus bulutlar 3 bin metrenin altında bulunan stratuslardır. normal bir stratus 2 bin metrenin üzerinde bulunmazken nimbostratuslar 3 bin metrenin altında dikey olarak yüzlerce metreyi kapsayabilirler. nimbostratus bulutlar yağışa sebep olabilirler, ama türkçe karşılığını bulamadığım, virga ismi verilen bir tür yağışa sebep olabilirler ancak. virga yağışlarını gözünüzle görebilirsiniz, ama altında durup ıslanmamanız dahi mümkündür. çünkü bu yağış türü genelde yere ulaşamadan dağılır.

    ve son stratus tipi için, polar stratospheric clouds. bunlar mümkün olabilecek en havalı bulut tipidir. çünkü rengarenk olurlar. deniz seviyesinden 15 ile 25 kilometre arası yüksekliklerde bulunurlar. bu bulutlar normal şartlarda görünmezler genelde ve çok zor oluşurlar. -80 santigrad dereceden daha düşük sıcaklıklara ihtiyaç duyarlar ve neredeyse hiç yoğun değillerdir. ama kış aylarında güneş ufkun 1 ila 6 derece aşağısındayken yansıttıkları ışık sayesinde görülebilirler ancak. hayatınız boyunca muhtemelen hiç görmemişsinizdir, çünkü türkiye'de oluşamazlar. kutuplara yakın bölgelerde atmosferin incelmeye başladığı enlemlerde yerel kış aylarında oluşabilirler ancak. göründükleri zaman dilimine civil twilight denilir, güneşin ufkun altına battıktan sonra bile hala etrafın aydınlık olduğu zamandır bu.

    bir diğer bulut tipine geçelim, cirrus bulutları. saç gibi dağınık bir görüntüye sahiptirler. yükseklik olarak en yüksek bulut tipidir genelde. 5 kilometrenin üstündeki herhangi bir irtifada oluşabilirler, ancak daha alçakta bulunamazlar.

    kasırgalar genellikle cirrus tipi bulutlardan oluşurlar. yüksek oldukları için yere ulaşabilecek bir yağışa sebep olamazlar, ama genellikle yağmurun geldiğine işaret ederler. yine yükseklikleri sebebiyle su buharı yerine buz kristallerinden oluşurlar ve halolar oluşturabilirler. ama halolardan daha ilginç bir fenomene daha yol açar bu bulutlar. sun dog ismi verilen bu optik fenomen, gökyüzünden birden fazla güneş görmenize sebep olabilir. hem de havada hiç bulut dahi göremezken. https://i.redd.it/j3gffucay3601.jpg

    cirrus tipi bulutlar ince uzun ve kavisti görüntüleriyle rahatlıkla tespit edilebilirler. cirrusları oluşturan ince uzun filamentler cirrostratus fibratus'ların oluşumuna da yol açabilirler. jet hava akıntılarıyla hareket ederler. yeterince yükselen cirruslar polar stratosferik bulutların oluşumuna da yol açabilirler. bunun yanısıra daha da yüksekte bulunabilen noctilucent bulutlar da cirrus tipi bulutlardan oluşurlar. noctilucent bulutlar gece parlamalarıyla bilinirler. astronomik twilight'ta gözlemlenebilirler sadece. bunları da hiç görmemiş olabilirsiniz, çünkü türkiye'den görülemezler. sadece 50-70 kuzey veya güney enlemlerinde, yaz aylarından görülebilirler. astronomik twilight ise güneş'in ışığının gökyüzünü aydınlattığı son anlara verilen isimdir. noctilucent bulutlar bilinen en yüksek bulut tipidir ve 75 ile 85 kilometre arası irtifalarda oluşurlar. gündüz güneş ışığı altında görülemezler çünkü hiç yoğun değillerdir ve çok sönük dururlar. ancak güneş battıktan sonra ufkun altından bu bulutları aydınlatabilir ve görünür kılabilir. çok nadir gözlemlenen bir bulut tipidir.

    ve son olarak cumulus türü bulutlar var. muhtemelen bulut denilince hepinizin ilk aklına gelen pamuk gibi bir görüntüye sahip olan bulutlar bunlardır. cumulus'u sona bırakmamın sebebi bir çok farklı sınıfı ve tipi olduğu için. en yaygın bulut türüdür. isim kökeni latince yığıntı anlamına gelen cumulo kelimesine dayanır. hava parçalı bulutluysa eğer bol bol cumulus gözlemleyebilirsiniz. standart cumuluslar genelde 2000 metrenin altında oluşurlar, ama benim tabirimle standart olmayan cumulus tipleri bir çok irfitada bulunabilirler. cumulus tipi bulutlar genelde yağmura sebep olmazlar, ama yağmura sebep olan bulutlar cumuluslardan oluşurlar.

    sıcaklık ve neme bağlı olarak belirli bir irtifanın altında oluşamazlar. bu yüzden genel görüntüleri sanki görünmez bir yüzeyin üzerinde duruyorlarmış gibi olur, bu yüzden bu bulutların altları düz olur genelde. 2000 metrenin altındaki cumulusların bir diğer genel ismiyse stratocumulustur. 2000-6000 metre aralığındaki cumuluslara altocumulus, 5-12 kilometre arası irtifalardaki cumuluslarsa cirrocumulus bulutları oluştururlar. bu üç cumulus tipi havadaki konveksiyon akıntılarından etkilenirler. yükseldikçe küçülürler, yani stratocumulus altocumulus'tan, altocumulus ise cirrocumulus'tan daha büyük olur. altocumulus bulutları kalın çizgilerden oluşan dalgalı bir görüntüye sahiptirler.

    cirrocumuluslar ise tıpkı altocumulus gibi yine dalga dalga olabilirler, ama genelde daha dağınık kümeleşmelerden oluşurlar. bir dalga düzeninde dizilebilir bu kümeler, ama dalga hatları altocumulus kadar belirgin değildir genelde.

    bir de altocumulusların sabit duranları vardır. bunlara lenticular veya altocumulus lenticularis denilir. 12 bin metreye kadar oluşabilirler. bu bulutlar yuvarlak oluşlarıyla rahatlıkla ayırt edilebilirler ve genelde yer şekillerinden etkilenerek oluşurlar. sabit duruyorlar derken, yerlerinden pek kıpırdamazlar. oluştukları yerde dağılırlar yani, pek yer değiştirmezler. genelde dağların üstünde oluşurlar.

    bu cumulus tiplerinin yanısıra farklı irtifaları kaplayabilen ve konveksiyon akımlarından çok daha fazla etkilenen bir tür daha vardır. cumulonimbus bulutları. yüksek oluşlarıyla ayırt edilebilirler, yağmur bulutlarının büyük çoğunluğu bu sınıftadır. örs şeklinde olabilirler. yıldırım, şimşek, sağanak yağmur ve hortumları oluşturan bulut tipi cumulonimbustur.

    bunların yanısıra konveksiyon akımlarından etkilenmeyen cumulus tipleri vardır bir de. cumulus mediocris 500 metreden 3 bin metreye kadar oluşabilirler. genelde biraz yükseltiye sahiptirler. cumulus humilis ise genelde yine aynı yüksekliklerde oluşurken yer şekillerine bağlı olarak 6 bin metreye kadar oluşabilirler. dikey olarak gelişmezler yatay bulutlardır genelde. glider pilotlarının en sevdiği bulut tipidir aynı zamanda, çünkü altlarında bulunan ve yükselen sıcak hava dalgaları motorsuz havaaraçları için iyi bir yükselme sağlar. havayolu pilotlarıysa bu bulutları pek sevmezler çünkü aynı yükselen sıcak hava dalgaları türbülansa da yol açar.

    görseldeki kısa yatay bulutlar cumulus humilis, yüksek olanlarıysa cumulus mediocris'tir. bir de cumulus congestus vardır ki, bu bulutlar da yine 6 bin metreye kadar bulunabilirler ve cumulus mediocris ile cumulonimbus arasındaki bir geçiş evresidir. bir patlamadan sonra yükselen dumana benzerler.

    bunların dışında farklı bulut tipleri de vardır ama en genel bulut tipleri bunlardır diyebiliriz. başka bulut tiplerine, bu sınıflandırmaların neye dayandığına ve daha bir çok teknik detaya bir başka entryde değineceğim. şimdilik bu entrynin yeterince uzun olduğunu düşünüyorum ve burada noktalıyorum. buraya kadar okuduysanız ilginize teşekkür eder, bulutları izlerken keyifli vakitler geçirmenizi dilerim.

  • dc'nin sinematik evrenine can vermek için radikal kararlar alan yazar/yönetmen/yönetici. bu kararlardan biri de henry cavill'ın superman rolünden kalıcı şekilde alınması oldu.

    dc, mcu'nun yakaladığı başarıyı —ya da benzer bir başarıyı— daha kolay tarifler ile elde edebilirdi. en başta yakalayamadıkları havayı, daha sonra ''marvel'a yetişmeliyiz'' telaşıyla panik hâlinde yakalamaya çalıştılar fakat yine sıçtılar. yöneticilerin saçma kararları, zack snyder gibi bir yönetmene karşı yapılan anlamsız hamleler, kaliteli birkaç yapımın kalitesiz devam yapımları derken süreç daha saçma kararlar, daha kalitesiz yapımlar ile yürütüldü. sonuç olarak —bir anlamda bir şok tedavi olması amacıyla— işleri toparlaması için james gunn'ı başa geçirdiler. guardians *ile patlayan gunn'ın formülü basit ama çalışıyordu; başarılı müzik seçimleri ile birlikte mizah tonu yüksek bir aksiyon. gunn, guardians 1,2 —ve kuvvetle muhtemel 3—, peacemaker, suidice squad gibi yapımlarda hep aynı formülü kullandı ve her ne kadar bir yerden sonra kabak tadı vermiş olsa da başarılı oldu. dc, herkesin farkında olduğu bu başarıyı toparlanıp sıçrama yapmak için kullanmak istedi ve sonucunda gunn başa geldi.

    beyaz perde tarafında dibe vurmuş olan dc için alınacak hiçbir kötü karar yok gibi gözüküyor. sonuçta tekrar yükselmek için dibi görmek lazım. dc de şu an tam anlamıyla orada. o yüzden gunn, radikal kararlar almaktan çekinmiyor. entry'nin başında belirttiğim gibi henry cavill ile yolları ayırmaktan bile çekinmedi. bana kalırsa tartışmalı bir karar. çünkü cavill, dc sinematik evreninin yüzü olabilecek tek oyuncu. kendisini ve can verdiği kahramanı sevmeyenler bile hak vereceklerdir ki kendisi superman rolünde gerçekten çok iyi. hem karaktere uyumu, hem de kendisine duyulan sevgi ile cavill, iyi pazarlama stratejileri ile epey kullanışlı olabilirdi fakat bu noktada, elden ''demek ki james gunn'ın bildiği bir şey var'' demekten başka bir şey gelmiyor. belli ki dc için çıkış stratejisi olarak tamamen yeni bir şey düşünüyor. bu yeni tasarı içinde eski dönemden bir element görmek istememiş olabilir. kararın doğru olup olmadığını zaman gösterecek ama şu an net bir şekilde söylenebilir ki dc'nin geleceği epey muğlak bir hâlde.

  • sozluk ergenlerinin cig ve seviyesiz yorumlarini bir kenara birakirsak, cok cesur bir adimdir.

    angelina jolie 39 yasinda. annesi, anneannesi ve teyzesi yumurtalik kanserine yakalanip genc yasta olmusler. hatta annesi 49 yasindaymis kanser teshisi kondugunda. doktorlar da angelina jolie'ye kansere yol acabilecek genlerden bazilarini tasidigini, %50 ihtimalle bu hastaliga yakalanacagini ve eger onlem olarak ameliyat olmak istiyorsa annesinin hastaliga yakalandigi yastan 10 sene evvel olmasini soyluyorlar (kanser belirtileri basgostermeden). o da bugune kadar bekliyor ve nihayet ameliyati olmaya karar veriyor. 6 cocugunu kucuk yasta kanser yuzunden annesiz birakmamak icin; yumurtaliklarindan, bir daha gebe kalma ihtimalinden ve ostrojeninden vazgeciyor kadin. ameliyat sebebiyle aninda menapoza girecegini ve vucudu henuz menapoza hazir olmadigindan bu sureci cok agir gecirecegini bilmesine ragmen, henuz 39 yasindayken bu karari veriyor. iste annelik ve kadinlik boyle seyler. kafanizin almadigi konularda yorum yapmayin evladim, gidin az otede oynayin.