hesabın var mı? giriş yap

  • izlerken inanamadığım durumdur. üst üste beş haber oldu, akp'yi öven hiçbir cümle olmadığı gibi ince ince sürekli eleştiriyorlar.
    bir örnek vereyim, soylu'nun "kendinize gelin ayıp yahu" dediği kadına şiddet olayları haberlerini verdikten hemen sonra kadın spiker "kendinize gelin demek kolay elbette" dedi ve bu haberin ardından üst üste iki tane kadın cinayeti haberi verdiler. şu anda da kadın cinayeti sayıları üzerine konuşuyor spiker. ilginç bir durum.

  • çocuk merkezli aileler tarafından üretilen bir model.

    * doğum yeri, kütük şeysi, vatandaşlık vs. gibi detayları planlanır mümkünse yurtdışında falan doğurulur.
    * sonra yurda dönülür, boyu posu eksik kalmasın diye doktorlarla, diyetisyenlerle, hizmetçilerle, dadılarla büyütülür.
    * namı almış yürümüş kolejlerden birine kreşten sokulur, liseden çıkarılır.
    * namı almış yürümüş özel üniversitelerden en birincisine sokulur. zira diğerleri ona layık değildir. hele devlet üniversitelerinin hiç şansı yok.
    * asla yurtta falan okutulmaz.
    * mecburi hizmet, tayin gerektiren meslekleri tercih etmesine izin verilmez. doğuya falan asla gidemez.
    * koca arama yaşları gelene kadar saraydan ayrılmaz.
    * saray sabittir. kız eşşek kadar oluncaya dek şehir değiştirilmez, mümkünse hiç taşınılmaz. küçük yaşta sık sık okul değiştirmek, genç yaşta arkadaş çevresi değiştirmek vb. şeyler psikolojik minik travmalar yaratabilir diye prensesimiz korunur bu tip olaylardan.
    * çünkü "bizim kızımız biraz şeydir, o öyle şeyleri beceremez, yapamaz"... (evet, prenses yetiştiren bir aileden ben bunu duydum)
    * namı almış yürümüş şirketlerden birine sokulur. modaya uymak, kariyer havasına bürünmek lazım tabii...
    * yurtdışında masterla falan avunmak istiyorsa ona izin verilebilir. çünkü zaten orada yerleşik bi amca, bi teyze, bi kuzen, bi bişii vardır. ama prensesimiz sanki sap sap yaşıyormuş, kimseleri tanımıyormuş, kendi ayaklarının üstünde duruyormuş gibi havalara bürünür. (bkz: çaktırma pampa)
    * yaşadığı steril ortamda, yine prens gibi yetiştirilmiş bir erkekle tanışır ve evlenir. (ya da arkadaş vasıtası, aile çevresi ayaklarına bildiğin modern görücü usulü tanıştırılır, evlendirilir)
    * çocuk da yapar kariyer de... ama arada çocuklarını yetiştirmek için uzun molalar verir.
    * yeni prensler ve prensesler yetiştirir.
    vatana millete hayırlı olsun...

  • bağırmak çocuğun kendini ifade etme tarzıymış. onu da öğrenmiş olduk. o zaman bırakalım sizin çocuklarınız kendini bağırarak ifade etsin. biz çocuğa daha sağlıklı bir biçimde kendini nasıl ifade edebileceğinin yollarını öğretmeye çalışalım.
    konuya dönecek olursak;
    ebeveyn çocuğuna sağlıklı yani istediği olana kadar bağırmadan, tepinmeden, yırtınmadan iletişim kurma becerisini katmakla yükümlüdür. bunu bile sağlamaktan aciz bir ebeveyn zaten ulu orta kuduran çocuğuyla da ilgilenmez.

  • cuma akşamı işten eve döndüğümde giydiğim pijamaları pazartesi sabah çıkarıyorum.

  • bekarları "niye evlenmiyorsun", evlileri "niye çocuğun yok" diye sıkıştırmak. evet türk halkı bunlardan sapıkça bir zevk alıyor!

  • marjane satrapi'nin resimlediği ve iran'da devrim zamanı küçük bir kız çocuğunun başındna geçenleri, çok nahif ve bir o kadar da etkili bir şekil anlattığı çizgi romanı. (persepolis: the story of an iranian childhood). çizgi romanın ikinic bölümü de (the stroy of a return) piyasaya çıkmıştır. bu bölümde buluğ çağında iran'lı kızımızın avusturya'yı nasıl algıladığını ve nasıl etkilendiğini öğreniyoruz. sonrası, savaş ertesi iran ve insanların kendilerini nasıl ayakta tuttuklarına dair bir sürü incelikli, samimi hikaye.

  • 100 tane avukata açtır o marka karalama davasını eğer bir tanesi kazanırsa anırıp videosunu ekşi sözlük'e koyayım dediğim rezil cevap.
    türkiye'de çalışma hayatında güç sahibi olan kadınların toksik dünyası.
    allah çalışanlarına ve varsa eşine sabır versin.

  • bebeklerin doğduktan hemen sonra yıkanmasının, bebekleri dış etkilere karşı savunmasız hale getirmesi.

    kanada hastaneleri tarafından ailelere bebeğin doğduktan minimum 8 saat sonra yıkanmasının tavsiye ediyor.

    bebeğin doğar doğmaz yıkanması american journal of obstetrics & gynecology dergisinde yayınlanmış bir çalışmaya göre bebeğin e. colli, b strep vb. gibi doğum sonrası enfeksiyonlara karşı çok daha savunmasız olması ve bebeğin vücut sıcaklığını sağlamakta zorlanmasına neden oluyormuş.

    bebeğin ilk doğduğunda cildinde bulunan mukoza tabakası, doğal bir nemlendirici ve enfeksiyonlara karşı koruyucu bir tabaka imiş. kir ya da pislik değilmiş. temiz bir havlu ile silinip, yıkanmadan temizlenmesi gereken bir tabakaymış.

    hatta ingiltere'de sezeryanla doğan bebeklerin bağışıklık sorunları yaşamaması için, doğum sonrası vücuduna doğum sıvısı sürülmesi tavsiye ediliyormuş. ayrıca bebeğin ilk aylarında, zorunlu kalınmadıkça antibiyotik kullanılmamasına da vurgu yapılıyor.

    https://www.todaysparent.com/…lay-babys-first-bath/
    https://www.bbc.com/news/health-43785523

  • görgüsüz olmakla köylü olmayı eşdeğer gören insan hezeyanları.

    dün bir asker uğurlaması gördüm, bağdat caddesinde, bmw'den audi'nin üst modellerine kadar geniş bir yelpazede dörtlüleri yakmış kornaya basıyordu en az 10 araba. bunu yapanların kağnı arabasının neye benzediğini bildiklerini sanmıyorum.

    rahatsız olunan görgüsüzlükse eğer bunu sadece "köylü gibi olan insan"lar yapmıyor.