hesabın var mı? giriş yap

  • şanslı nesildir, o put gibi adamı sınav kağıdına çizdiği tank, uçak, helikopter gibi resimlerle gülümsetebilmiş ve sınıfın en yüksek notunu almış bireyleri vardır bu neslin.

  • aynı şeyi ev sahibime yapmıştım ama o doktor değil* whatsapp üzerinden kira pazarlığı yapıyorduk yazışarak, ben her hitabımda "siz" yazdıkça o ısrarla "sen" diyor, en son "senin dediğin gibi olmuyor" diye yazınca hemen telefondan aradı gerildiniz sanırım diyor, yoo dedim sende nerden çıkarıyorsun böyle şeyleri diyerek ardından yalancı bir kahkaha patlattım. bir daha asla sen demedi.

    size "sen" dilini kullanan kim olursa olsun "siz" dilini kullanmayın, başka dillerde olanlar o dilin kullanıcılarının sorunu, bu dilin nezaket kuralları var ve nezaket karşılıklı olursa bir anlamı olur...

  • geçenlerde sahile kahvaltıya gittik. hemen yan tarafımızda üç kız iki oğlan (15-16 yaşlarında) termosla çay getirmişler piknik tarzı kahvaltı yapıyorlardı. kahvaltıları bitince top oynadılar, fotoğraf çekindiler , hiçbir taşkınlıkta bulunmadılar. güzelce vakit geçirdikten sonra kızlardan birinin babası geldi almaya.gençleri evlerine bırakacak muhtemelen. kızının nerede kiminle olduğunu biliyor kafası rahat. işte bu kızlar kocaya kaçmazlar . bu kızlar üç beş çocuk peydah edip sokağa salmaz .genelde ailesinin düşüncesini önemser , zamanı gelince doğru tercihler yaparlar.

  • bir profesyonel fotoğrafçıyı yemeğe davet etmişler...
    yemek sırasında çektiği birkaç fotoğrafı jest olsun diye ertesi gün evin hanımına hediye olarak getirmiş,
    - evin hanımı; çok güzel fotoğraflar bunlar, kameranız çok iyi olmalı, teşekkür ederim
    fotoğrafçı; rica ederim, sizin de dün geceki yemekleriniz harikaydı tencereleriniz çok iyi olmalı!

  • kitabın akışında önemli etkileri olan, genellikle aforizma olarak kabul edilebilecek cümlelerdir. ya okurken altı çizilir ya da bir kenara not alınırlar. kimi zaman bir cümledir, kimi zaman ise komple bir paragraf.

    "tanrım, bana değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etme gücü, değiştirebileceğim şeyleri değiştirme cesareti ve bu ikisi arasındaki farkı anlayabilme sağduyusu ver."

    marlo morgan - bir çift yürek

  • ülkenin niye tayyip erdoğan tarafından yönetildiğini izah eden bir çıkarım.

  • korkunç acılar yaşattığı söylenen tehlikeli hastalık. (bu tanım, tetanozun en yaygın türü içindir*) en çok acı veren hastalıklar listesinde sanırım kuduz ile birlikte en üst sırada yer alır, tanrı korusun hastalığın son evresi şu çizimden de görülebileceği üzere korkunç ağrılı spazmlara neden olur ve istemsiz olarak kasılmaktan kaburga kemikleri ya da vücuttaki hemen her kemik kırılabilir. baldırımıza bazen giren minik kramplarda bile kanter içinde kalıp nasıl acı çekiyoruz. işte onun 100 mislini düşünün! çünkü tetanoz nörotoksini bilince hiç dokunmaz yani bütün o ağrılar çekilirken bilinç (ve dolayısıyla acıyı hissetme), kristal berraklığında açık kalır. tetanozdan ölüm oranı %30 civarındadır. en iyi ve modern tedaviler uygulanırsa bu oran %10'a düşer. ancak çok şiddetli geçen bir tetanozdan sağ çıkılabilse bile kişiyi ömür boyu sakat bırakabilecek sekeller gelişebilir (bir ihtimal) ama tam iyileşme de görülebilir. (diğer bir ihtimal) ufak tefek sorunlarla da bu savaştan çıkılabilir. eğer tam iyileşme olacaksa bile bu, genellikle 6 ayı bulur. çünkü tetanoz toksini akson terminallerini yok eder vücudun bunları yenilemesi de epey bir zaman alır.

    yaygın inanışın aksine pasın kendisinde tetanoz bakterisi yoktur. ancak pas, sadece oksijensiz ortamda yaşayabilen tetanoz bakterileri (ya da sporları) için barınma alanı olabilir. tetanoz mikrobunun asıl yaşam alanı toprak, gübre ve hayvan dışkısıdır. bu nedenle örneğin bir gül dikeni çiziğinden ya da toprakla direkt teması olan bir nesne kesiğinden tetanoz kapma ihtimaliniz, evinizdeki bir paslı çividen tetanoz kapma ihtimaline kıyasla çok çok daha yüksektir. nemli ve sıcak iklim bölgelerinde, soğuk ve kuru bölgelere kıyasla çok daha fazla tetanoz bakterisi vardır. iyi temizlenmiş ve içinde parça / pislik kalmamış yaraların tetanoz kapma ihtimali, kirli yaralara göre çok daha düşüktür.

    tetanoz belirtileri muhtemel tetanozlu yaralanmadan 3 ila 30 gün arasında ortaya çıkar. çoğunlukla ilk belirti çenedeki anormallikler, minik çene ağrıları, spazmlarıdır. tetanozun şiddeti ile belirtilerin ortaya çıkma hızı doğru orantılıdır. yani belirtiler yaralanmadan sonra ne kadar çabuk ortaya çıkarsa tetanoz o kadar ağır geçer ve ölüm tehlikesi de o kadar yüksek olur. dolayısıyla belirtileri yaralanmadan sonra 6. günde ortaya çıkan bir kişi büyük ihtimalle yoğun bakımda yaşam savaşı verebilecekken belirtileri 28. günde ortaya çıkan biri hastaneye bile yatmadan antibiyotik kullanımıyla hastalığı atlatabilir. (tabi kesin bir dil kullanılamaz yine de ) tetanoz başlangıcında semptomlar henüz tam ortaya çıkmamışken ama çıkmak üzereyken doktora gidilirse doktor basit ama geçerli bir test yapar. boğazınızın içine, üst tarafa uzun bir nesneyle dokunulur, eğer öğürürseniz tetanoz değilsiniz demektir ama eğer çeneniz istemsiz olarak kapanıverirse tetanozsunuz demektir. bu testin geçerliliği ve güvenilirliği bilimsel testlerle kanıtlanmıştır.

    tetanozdan korunabilmenin yolu vardır. o da tetanoz aşısı. ancak bu aşı ömür boyu koruma sağlamaz ne yazık ki. sanırım 1980 ve sonrasında doğanlar (ve okullarda aşıları tam olarak yapılmışlar) için tek doz bir tetanoz aşısı 10 yıl koruyor. ama aşılar geçmişte tam olarak yapılmadıysa arayla 3 kere tetanoz aşısı olmak gerekiyor koruma için.

  • 18-19 yaşlarımdayken yaşadığım utanç verici bir olay ile yaşadığım andır.
    (ön bilgi: fazla kilolardan muzdarip bir kızcağızdım o zamanlar)

    kalabalık bir bijuteri dükkanında takılara bakıyordum. dükkan sahibi de iki adım ötemde, bir arkadaşı ile sohbet ediyordu. gözüme takılan bir küpeyi elime aldım, standın arkasında diğer bir renginin daha olduğunu görüp, onu da incelemeye başladım. bu sırada dükkan sahibi bana bir şeyler söyledi. ne dediğini anlayamadığım için, "bana mı dediniz?" dedim.

    böyle dememle adamın yüzünün bembeyaz kesilmesi bir oldu. birden özür dilemeye başladı. "yok hanımefendi size demedim yemin ederim" (bu arada adamın bu aşırı tepkileri üzerine etraftaki herkes bizi izlemeye başladı) "yemin ederim hanımefendi size demedim, arkadaşın soyadı tosun biz ona hep öyle tosun diye hitap ederiz"...

    dışarıdan bakınca şöyle bir diyalog olmuş:

    -tosun
    -bana mı dediniz?

    iyi ki efendim dememişim :(
    oooff offf...