hesabın var mı? giriş yap

  • trafikte sürekli basıma gelen olaydır.
    başlarda gercekten özgüvenim olmadıgı icin kusurluyumdur benim hatamdır diye düsünüp hemen sag seride dogru kayıp insanları rahatsız etmeden gitmeye calısırdım.
    böyle böyle yüregim agzımda araba kullanmaya basladım ve bu durum acayip canımı sıkmaya baslamıstı. kafaya taktım bu mevzuyu
    sonra bir gün canım yine sıkkın bindim arabaya yürü kızım dedim bugun kesinlikle biriyle kavga ediceksin hadi bakalım. neyse bastık gidiyoruz basladı haydutun biri korna calmaya camdan elimi uzattım hayırdır isareti yaptım bi yanıt alınca hemen yanıma dogru sürdü aynı hizada gidiyoruz. hafif de gülüyo gevsek hosuna gitti heralde. ben göz kırparak hayırdır diyorum o da göz kırparak gülüyo neyse kırmızıda durduk boş boş gülmeye devam ediyo.
    velhasıl orda anladım bunun da yine bu erkeklerin can sıkma merakıyla ilgili oldugunu ve hicbir hatam olmadan kusursuzca araba kullandıgımı.
    yapmayın etmeyin kardesler kimsenin karısına kızına korna calıp da cesaretini kırmayın bırakın biz de sol seritte özgürce akıp gidebilelim..

  • seviyeye bak...
    ilkokul 3.

    bu kafayla siz daha çok galatasaray şampiyonluğu görür, daha çok bu kompleks altında ezilirsiniz.

  • uc kurusluk opera'da okunan siirininin rivayeti soyledir ki, bir gün padisah manyaklasarak "efendi vehbi.. bana oyle bir lagirdi et kü ilk misrasinda kellenik urmak, ikincu misrasinda isse senu ödüllendirmek isteyeyum" demistir.. ve karsilik olarak şu şiir cikmistir ortaya:

    azm-u hamam edelim, sürtüştürem ben sana,
    kese ile sabunu, rahat etsin cism-u can.
    * * *
    lal-u şarap içurem ve ıslatıp geçirem,
    parmağına yüzüğü, hatem-i zer drahsan.
    * * *
    eğil eğil sokayım, iki tutam az mıdır?
    lale ile sümbülü kakülüne nevcivan.
    * * *
    diz çökerek önüne ılık ılık akıtam,
    bir gümüş ibrik ile destine ab-ı revan.
    * * *
    salınarak giderken arkandan ben sokayım,
    ard eteğin beline, olmasın çamur aman.
    * * *
    kulaklarından tutam, dibine kadar sokam,
    sahtiyenden çizmeyi, olasın yola revan.
    * * *
    öyle bir sokayım ki, kalmasın dışarda hiç,
    düşmanın bağrına, hançerimi nagehan.
    * * *
    eğer arzu edersen, ben ağzına vereyim,
    yeter ki sen kulundan lokum iste her zaman.
    * * *
    herkese vermektesin, bir de bana versene,
    avuç avuç altını, olsun kulun şaduman.
    * * *
    sen her zaman gelesin, ben vehbi'ye veresin,
    esselamun aleyküm ve aleykümesselam.

    işte televizyon yok, radyo yok, osmanli böyle eglenirmis soguk ve uzun kış gecelerinde.. yoksa geçmez yahu.. sırf sıkıntıdan sefere gider insan..

  • ülkeye bak, nereden nereye geldi.

    bizler 90'lı yıllarda yıldız'da barbaros kampüsünde elimizde bira kutuları ile üniversite şenliğinde sorunsuz takılırdık. ne müslüman gençlik denen oluşum ne de herhangi başka bir dini fraksiyon bakmazdı, görmezdi bile. kimsenin de umrunda olmazdı.

    şimdi ise çöpte bulunan bir bira kutusu için rezillik deniliyor.

    yazık.

  • bir önceki çağda yaşanan bir olayın neden-sonuç ilişkisini şimdiki çağın dinamiklerine göre değerlendirmek aklın yüzerek yunan adaları'na kaçtığını gösterir.

  • osmanlı elestirilince tweet atıp bağıran çağıranlar, konu bu çocuklar olunca susuyor, ulan başlatmayın ecdadiniza, çocuklar istismar ediliyor lan sizin yonettiginiz ulkede.
    akp iktidarında istismara uğrayan binlerce çocuktan biri için söylenen cümle

  • gün içerisinde yazılan entrylerden görüyorum ki kendilerini "bilinçli jenerasyon" addedip buranın kahvelerine ve fiyatlarına bok atmayı "kapitalizm karşıtı" duruş olarak gören bir güruh var.

    iyi hoş tabii dile getirsinler düşüncelerini.

    4,5 liraya kahvesini alıp oturup keyif yapan adama skimsonik siyasi ideolojileriyle sataşmaya kalkışmalarının saçmalığından dem vurmuyorum bile.

    ister istemez merak ediyorum bir yandan, bu sataşan kesim gidip köşedeki tekel'den 2,5 liraya alabileceği biraya beyoğlu'nda herhangi bir mekanda 6-8 lira arası bir fiyat ödemedi mi hiç? aynı mantık değil mi lan?

    köhnemiş binanın 2. katındaki bardaysan içtiğin biraya olması gerekenin 3 katı fiyat ödemen normal, sistem karşıtı olabilirsin. bir amerikan şirketinde kahve içiyorsan kapitalistsin. vay anasını.

    yerim lan seni. asi şey.

  • erkekler arasında bir problem tartışılmış ve konu uzlaşarak kapanmışsa bir daha sen şu tarihte bana böyle yapmıstın veya bunu söylemiştin diye asla yeniden eski defterler açılmaz .problem çözülmemişse barışılmaz çözülmüş ve barışılmışsa asla tekrar gündeme gelemez.
    kadınlardan ayıran en önemli kural bu sanırım.

  • son zamanlarda sıklıkla yaptığım eylemdir. iki paragraf yazıyorum, sonra "bana ne lan?" deyip göndermeden siliyorum. hatta bu entryi de silecektim, zor tuttum kendimi. harbiden, bana ne lan?

  • defalarca tarifi verilmiş, o konuya hiç girmiyorum ama -neyi niçin yaptığınızı- bilmenizde fayda var.

    ılık su ile ıslatmanın sebebi nişastanın çabuk çözülmesidir. suda bekletin. içine tuz atarsanız çözülmeyi çabuklaştırır.

    musluğun altına pirinci koyup suyu birden açmayın kırılır. elinizi siper edin. daha sonra ben "bişey yapmadım kieaaa bu pirinç dandikmiş ama yaa" gibi ergen stajyer moduna girmeyin

    teflon tencerede (!) başlayın mümkünse, o tencerede mükemmel yaptıgınıza inanıyorsanız sizi alüminyum tencere ya da bakır tencereye buyur ederiz. "teflon tenceredeki tadı hiçbir tencerede alamıyorum" diyenleri odunla kovalarım. bari kendinize dürüst olun. pilav dediğin bakır tencerede olur. bakır alaşımı pirince ayrı bir tat verir. çelik en sağlıklısıdır.

    pirinciniz ne kadar fazlaysa pilavınız o derece iyi olur. 30 kilo ile yapacağınız pilavda fazladan eklediğiniz 1-2 litre suyu o pirinç kapatır ama 200 gr pirinçten yapılan pilav zordur. ona göre ayarlayacaksınız. baldo pirince 1'e 1,5 su oranı iyidir.

    tavuk ya da et suyundan kullanmıyorsanız siz ot tüketiyorsunuz demektir. o hazır tabletleri et suyu yerine koyuyorsanız neyse ben bir şey demiyorum

    pirinci iyice kavurduktan sonra bir çay kaşığı şeker ilave edin. bu şeker ısının etkisiyle birlikte karamelize olur ve pilava kendine has bir tat verir. pilav ile birlikte karamelize olan tadı dilimiz algılayamaz, uyumlu olduğu için değişik gelir. dikkat edeceginiz nokta şekeri gidip suyuna ilave ederseniz pilavınız şekerli olur. evet bildiğiniz şekerli.. sizi gidi çaylaklar!

    limon suyunu idareli kullanın derim. pilavınız gereğinden fazla beyaz olur. ben hafif ekşi tat aldığım için kullanmam. bu tadı aldığım pilavı yapanlara saygı duyarım işini biliyor demektir ama bokunu çıkarmaya da gerek yok. rahmetli babam anneme limon tuzu atmayı öğretmiş ama ne işe yaradığını söylememiş.. bende keşfedemedim. hiçbir etkisi yok. hurafe.

    çok fazla su eklediginizde kapağını kapatmadan önce bayat ekmek koyun, fazla suyu emer, tuz attığınızda ise patates vb bunları biliyorsun işte..

    suyunu verdiğinizde tencerenin kenarında yapışanları da içine ilave edin. onlar sert kalır ve ağıza geldiginde hoş olmaz

    suyu verdikten sonra ocagın altını kısmayı biliyorsunuz lakin tamamen kapatmadan önce sonuna kadar açıp içinizden 5' e kadar sayın sonra tamamen kapatın. bu tencerenin ısısının muhafazası için iyidir, hoştur, güzeldir.

    bu liste zamanla güncellenecektir.

    edit: güncellenemedi