hesabın var mı? giriş yap

  • birkaç gündür instagramda art arda sanat dünyasının 150 başyapıt resmini paylaşması nedeniyle takipçi sayısı 609 bin'den 607 bin'e düşen fazıl say bu bilgiyi paylaşmış.
    acun biti hakan hatipoğlu hangi akla hizmetse altına yorum yapıyor: aynı şey bana da oluyor bayram tebriki paylaşınca :)

    sonrası uygulamalı cringe. fazıl say: "siz ne işle uğraşıyordunuz?" diyor. sonrası h.h. için karanlık... onu bir daha gören olmadı. yorumunu siliyor tabii.
    fazıl say klavyene sağlık. doblo bilmeyen vedat milor'dan sonra en nazik insan ezme bu olurdu herhalde. içimin yağları eridi. evet.
    http://m.hurriyet.com.tr/…s-yapiyorsunuz-41025688/4

  • akıllara freud'un şu sözünü getiren durum;

    "bir insan bir yere bakıyorsa, orada ilgilendiği bir şey vardır. bir insan bir yere hiç bakmıyorsa, orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır."

  • delta plus varyantı vakalarından birinin istanbul'da olduğunu söyleyen koca, "bunlardan biri istanbul. ankara'da yok. diğer iki ili söylemeyeyim" dedi.

    neden? devlet sırrı mı bu? o illerde bulunan insanların daha dikkatli olmaları için gerekli değil mi bu?

    ekleme: turizm...

    "anan baban ölsün kardeşim bize ne biz niye eve kapanıyoruz?" diyen yazarları ortaya çıkaran durum. insan mıyız arkadaşlar?

  • eğer asosyallikle, sosyal ilişki tesisinde zorluk yaşayan bireyden bahsediliyorsa, asosyalliğin bir sonucunun yalnızlık olacağını düşünebiliriz. yani asosyaller yalnız olurlar denebilir. ancak tersi iddia edilemez. her yalnızın asosyal olmadığı açıktır. insanlarla sosyal ortamlarda, sosyal ilişki tesisinde hiç zorluk çekmeyen bir insanın kendi içinde yalnız olması, daha doğrusu sosyal ilişki kurmakta hiç zorlanmadığı insanları kendisine yeterince yakın hissetmediği için kendini yalnız hissetmesi son derece doğaldır. siz hiç "yahu çok sosyal bi insanım aslında, ama yalnızım" diyene rastlamadınız mı?

  • “hızlı akan ve güçlü kurgusuyla okuru kendine bağlamayı başaran bir başyapıt.”
    -- vladimir nabokov

    gogol, "rus romanının gür ırmağı, bütünüyle, kafkasya'nın karlı zirvelerinde doğan bu berrak kaynaktan kopup gelmektedir." şeklinde selamlıyor zamanımızın bir kahramanı'nı. dostoyevski, "hepimiz gogol'ün paltosundan çıktık." dese de kim bilir, belki de her şey lermontov ile başlamıştır. bunun birçok gerekçesi de var. birazdan değineceğim.

    öncelikle romanın anti-kahramanı peçorin modern bir kişiliktir ve izleri sonraları sartre'ın bulantı'sında ve camus'nün yabancı'sında bile görülecektir. camus zaten inanılmaz bir rus edebiyatı hastasıdır. peçorin, babalar ve oğullar'ın bazarov'unu da etkileyecektir.

    rus edebiyatının diğer büyük yapıtları gibi nesillerin romanıdır. saf kötülük ve nedensiz şiddetin yön verdiği karanlık portresiyle peçorin taşrada dillendirilerek yarı efsanevi bir kimliğe gömülür. tıpkı tolstoy'un oyuna getirilip yok edilen hacı murat'ı gibi. nitekim tolstoy, zamanımızın bir kahramanı için şöyle der: "bizde böylesine kusursuz, güzel ve rayiha saçan bir nesri henüz kimse yazmadı."

    peçorin iyilik ve kötülüğün ötesinde eyleme geçen ve vicdandan arıtılmış biridir. varlığın karanlık yanlarını gören ve şiddetin trajik sonuçlarını düşünmeyen biridir de. ötekilerin mutsuzluğu, mahvoluşu için çabalar. sadizmin ötesinde. asker üniforması da sadistik kuvvetin kirli bir süsüdür adeta. böylelikle neden nesillerin romanı olduğu daha iyi anlaşılacaktır. özellikle de rus istilası anbean devam ederken!

    diğer rus klasiklerinin gölgesinde kalan unutulmaz bir başyapıt kısacası. rus edebiyatının yeraltı ırmağı dersek abartmış olmayız. es geçilmemesi lazım.

  • artık o günlere dönüş yoktur. ancak insan düşünmeden duramaz. özellikle zor zamanlarda. ayrı bir hayatı sürdürmeye çalışırken önce anna ya da babadan biri hayata veda eder. tek başına kalan anne ya da baba için olağanüstü bir emek harcanır. tam işler yoluna girerken başka yakın akrabalar ya da kardeşlerden biri bir dram yaşar. bu drama tanık olunur. bu arada ayrı olarak sürdürülen hayatın sihiri kaybolur. başka sıkıntılı durumlar başgösterir. işte bu durumda sık sık flashbackler yaşanır. şen şakrak pazar kahvaltıları, küçükken topluca gidilen tatiller, uzak akrabaların düğünlerinde yaşanan saçma/komik hikayeler vs. faydasızdır ama kardeşim. mücadele bizi bekler. sağlam durmak gerekir. haydi, toparlan bakalım.

  • 350 tlden satışa koyduğum, 17 fonksiyonlu, belki 40tan fazla parçası olan yarı profesyonel ve sıfır mutfak robotuna
    "kuran kursumuzun mutfağına hediye edebilir misiniz?" diyen sakallı ve sarıklı tiptir.
    sanırım kuran kursu mutfaklarında smoothie falan yapıyorlar