hesabın var mı? giriş yap

  • sakatlandı sanıyorsun, 30 sn şarj olup kaldığı yerden devam ediyor. john connor'ı korumaya mı geldin mübarek?

  • asagidaki soru-cevaplar ile taniyabilecegimiz ucak.

    1. ne kadar hizli ucar?
    ses hizinin uc kati hizinda. bu saniyede yaklasik bir kilometre demektir. gunesten daha hizli ucar diyebiliriz hatta, istanbul'da kahvalti yapip, ardindan london'da bir kahvalti daha yapabilir, kesmediyse new york'ta, ardindan da los angeles'ta bir kahvalti yapabilirsiniz. 30-06 bir kursundan daha hizlidir.

    2. x-15 en hizli ucakti lan.. bizi skiyosun?
    x-15 en hizli ucaktir. dogrudur. ama x-15 roket motorlu en hizli ucaktir. sr-71 en hizli jet ucaktir.

    3. ne kadar yuksekte ucar?
    sr-71 abimiz 85.000 feette ucar. kralini tanimaz. hatta o irtifada dunyanin yuvarlakligini gorebilirsiniz deyim anlayin.

    3. peki bu irtifada kimseyi vuramaz? bomba da atamaz? amaci nedir ipnenin?
    casusluk.

    4. kac para eder? bi tane de biz alsak? (eheh alem'e cikarsin rabillalemin)
    ilk yapimi 33 milyon dolar tutmustur. digerleri 34 milyon dolar.

    5. hangi maddelerden yapilmistir?
    ilk ciddi ciddi radara yakalanmayan ucaktir. titanyum ve plastikten imaldir. inis takimlari dunyada yapilmis en buyuk titanyum parcalardir. amerika birlesik devletleri'nde yeteri kadar titanyum bulunmadigindan, butun gereken titanyum rusya'dan alinmistir.

    6. allasen nasi ses hizinin uc kati hizinda ucar bu?
    dis kaplamasi uzerinde 600f-900f arasi bir sicaklikta ucar. j-58 motorunun egsozunda sicaklik 3200f den fazlaya cikabilir.

    7. kac tane yapilmistir?
    degisik dizaynlarda 50 tane. akabinde kaliplari yokedilmistir ki baska bir ulke planlari ele gecirip tekrar aynisindan yapamasin

    8. iyi casusluk yapabilir mi bu eleman? kameralari nasildir?
    80.000 feetten bir golf topunu gorebilir ipne. kameralari saatte 110.000 mil kareyi goruntuleyebilir.

    9. niye siyah?
    siyah boya o irtifada 75f daha soguk tutar dis kaplamayi (radyasyon). ayrica radar emme ve gece gorunmeme ozellikleri de onemlidir burada.

    10. kac tanesi indirilmistir simdiye kadar?
    hic indirilmemistir. 1981'de kelly johnson diye bir eleman ucaga karsi o gune kadar 1000 tane fuze firlatildigini soylemis, hicbirisinin de isabet edemedigini gururla belirtmistir. aksam da karisi cok gururlanip adamimiza vermistir.

    11. bu ucakta kilo kaybedilebilir mi?
    basinc giysisi icindeki pilotlar saat basina 2.5 kilogram kaybederler. sismansaniz otesi yok, on saatte 25 kilo.

    12. bilgisayarla mi yapildi?
    cetvelle. herseyi.

    (http://www.wvi.com/~lelandh/srqt~1.htm)

  • cindy crawford ve asim bir gemi kazasi neticesinde issiz adaya
    duserler.ne yapsinlar can sikintisindan sabah aksam sevisirler. ancak
    bir sure sonra asim , durumdan zevk almamaya baslar .
    cindy cildirir, asim'a ne oldugunu sorar, ne isterse yapabilecegini soyler.
    her turlu fantaziye her seyiyle emrine amade oldugunu, nerede
    hata yaptiysa duzeltmeye calisacagini anlatir. asim inatla cindy'ye
    "istedigim seyi yapabilmen mumkun degil" der.
    cindy caresizlik icinde israr eder ve her seyi goze aldigini
    soyler.asim en sonunda bir denemeye karar verir... once cindy'nin
    saclarini kisacik keser. sonra ustunu ortecek bicimde ceketini
    giydirir. kestigi saclardan biyik yapar. cindy, ne oldugunu anlamaya
    çalisirken asim onu mumkun oldugu kadar erkege benzettikten sonra
    aksam olunca sahile gelmesini soyler.
    aksam olur ve cindy erkek kiliginda sahile gelir bakar ki, asim mukellef bir raki sofrasi hazirlamis ve masayi mezelerle doldurmustur.
    asim ve cindy masaya otururlar ve asim elini kanka modunda,cindy'nin omzuna koyar, bardagini cindy'ninkine tokusturur ve soyle der:
    "ulan cemal bir aydir kimi goturuyorum soylesem inanmazsin !!!

  • öyle bir milli takım yaratmıştı ki hakikaten sorunun elimizde iyi oyuncular olmaması olduğuna inanmıştım ben.

    her şeyi affetsem sercan sararer denen odunu izlemek zorunda bırakmasını affedemem. gene iyi almanya'dan geldi diye meryem uzerli'yi oynatmamış.

  • yeni bir yaşa giren birinin yazabileceği bir başlığı bulamadığım için girdiğim yaş olan 26'nın altına bir şeyler karalamanın uygun olabileceğini düşündüm. izninizle:

    çeyrek asrı geride bıraktım, 27 yaşında ölen starlara 1 senecik daha yaklaştım. bu bir seneye 2 single, 1 uzun metrajlı film, 3 anadolu turnesi sıkıştırmayı düşünüyorum. hehhh, güldürme çocuk. 1 senelik ömrün kaldı, gez dolaş eğlen, seni bekliyorum öptüğüm yerde dese azrail; ''önümüzdeki 1 sene o kadar yoğunuz ki başımı kaşıyacak vaktim yok, çok çalışmam lazım, bilgilerinize'' deyip cc'ye allah'ı, bcc'ye de müdürü eklersin.

    sigaram, kokom, otum yok. alkol desen, kim yataklara düşmüş şuncacıktan. kumar hiç bilmem, ki iddaa hiç oynamadım, hatta elime geçen tek kupon babamın oynadığı sayısal lotolar, onu da teleteks'ten sonuçlara bakarken elime alıyorum. yemekleri tuzlu yemem. sadece sabahın ilk çayını ağzım tatlansın diye şekerli içerim, diğer sıcak içeceklerime şeker atmam. bununla beraber biraz böbrek taşım, mütemadiyen burun akıntım ve tatlı bi baş ağrım var. gözlüksüz göremediğim, gözlüğümü bulamadığımda da emekleyerek gözlük aradığım bir gerçek.

    bana çok konuşmuyorsun, çok sessizsin, dinlemiyorsun diyorlar. 26. yaşımda da demagoji, küçüksemecilik ve samimiyetsizliğin olduğu her ortamda suskunluğumun ve somurtkanlığımın devam edeceğini cânı gönülden umuyorum. prosedür gereği ve bir iki güzel hatıranın hatırına bunlara katlanıyorum.

    26. yaşımda da sokaktaki her kedi ve köpek benim kedim, köpeğim; her bebek benim bebeğim. onları siz de sevin. başlarını okşayın, gülümseyin. kedilere pisi pisi, köpeklere moh moh, bebeklere de abiiiiiiim ablaaaaaam diye seslenin. karıncaları ezmeyin, lamalara tükürmeyin, horozları dövüştürmeyin, ayıları oynatmayın. gül dikin ellerinizin değdiği yere, atlara su verin, daha bir sevin dağları.

    seviyorsanız konuşun, hiç ayrı kalamıyorsanız evlenin. hediye olarak saksı çiçekler alın, onları birlikte besleyin, büyütün. çocuk yapın çocuk. güzel isimler verin bebeklerinize. benim oğlum olsa bir adına da münir korum mesela. kızım olursa da nihal ya da yonca, belki zarife. annesi ne der bilmem ki, vardır aklında onun da isimler. konuşuruz.

    barbunya, biber dolması, karnabahar, mantar, kapuska, bezelye, taze fasulye, yumurtalı ıspanak, havuçlu sulu patates gibi yemekleri çok seviyorum. umarım bunları son nefesime kadar yiyebilirim. etsiz yapın şunları lütfen. sebze yemekleri etsiz güzel. dışarıda yediğim hiçbir yemek annemin yaptığı yemek kadar güzel olamadı. ben razıyım dışarılarda doymamaya; annem çok yaşasın, çok eli ayağı tutsun, yapsın yine en güzel yemekleri.

    26 senede konuşacak bir şeyler birikti, anlatmak isterdim. araya bi vtr girip yaşamımdan kesitler izletmek isterdim. çay koyup sizleri de dinlemek isterdim. ama ocakta yemeğim var, gitmem lazım.

    benim adıma son sözü orhan veli yazacak, ezginin günlüğü söyleyecek. ben zaten en çok orhan veli gibi yazar, ezginin günlüğü gibi söylerim:

    ''bakakalırım giden geminin ardından;
    atamam kendimi denize, dünya güzel;
    serde erkeklik var, ağlayamam.''

  • şu an sadece tepki veriyorlar ama 10 sene sonra neden saçın açık diye dayak atacaklar.

    mültecilerin "kabul edilme" sebebi de buydu, yüksek derecede islam yaşatmak.

  • "su kıtlığı olabileceği 1,5 yıl önceden belliydi ama allah nasip etmedi, yağmur yağmadı. biz nasıl olsa yağmur yağar diye su getirme projelerine önceden başlamadık. şanssızlık, kısmetsizlik oldu. bu yüzden kesintilere başlamak zorundayız" diyerek ankara'nin susuzluk sorunun sucunu allah'a havale eden ve bu bahaneyle kendisini temize cikaran(!) bir belediye baskanina oy vereceklere mal demis yazar.

    ne terslik var ben anlamadim sahsen.

  • geçmiyor keke geçmiyor bu süreç.

    okul bitti, staj başladı o da biter. okul staj askerlik bunlar hep biter zaten. bazıları evlenir, bazıları yurtdışına gider. herkes yolunu çizer de sanki o süreci bir sen yaşarsın, ortada kalırsın.

    bu sene bu ülkede tek mezun olan insanın ben olduğuma yemin edebilirim.

    daha fazla yazamayacağım yatağıma çapraz yatıp ağlayacağım.