hesabın var mı? giriş yap

  • annesi ilkokul mezunu olan bir yazar olarak söylüyorum ki, imkanları olmadığından zamanında okuyamadığı için 3 çocuğunu da üniversitelerde okutmuş ömrümden ömür versem hakkını ödeyemeyeceğim kişidir.

    anneliğin diplomayla yapılmadığını bilmeyenlerin beyanıdır.

  • bir seyin de icine sicmayin amina koduklarim, bos vaktiniz varsa oturun doktora siddet icin cozum uretin.

  • bir gece ablamin bir arkadasinin bizde kalacak olmasi. tam o sirada benim yeni aldigim siyah eldivenleri ve bereyi ablama gosteriyor olmam. akabinde ablamin arkadasinin apartmanin icinde fare gormesi ve cigligini en ust kattan duyup kosmam. tabii benim gibi cigligi duyan herkesin kapilarini acmasi ve merdivenlerden asagi kosan siyah bereli ve eldivenli insan figurunu duyduklari ciglikla da birlestirince hirsiz sanmalari ve pesime dusmeleri. pesimden kosanlardan birinin elinde kurek olmasi. bunlar niye geliyo diye aniden arkami donunce bir anda en ondeki adamin korkup dusmesi. ben asagi indikce cigliktan kacan farenin ablamin arkadasiyla aramda kalmasi ve ona dogru gitmeyi secmesi, yeni cigliklarin yukselmesi. arkamdan kosan annem ve babamin "hirsiz degil o, durun" diye apartman sakinlerini yakalamaya calismasi. sonucta o kuregin fareyi oldurmek uzere kullanilmasi.

    edit: imla

  • (bkz: uzun seviyorlar demek)

    edit: bir kaç ay önce girseydim debeye telefonla arayıp "debeye girmişim" diyebileceğim biri vardı. burada edit falan yapacaktım hatta. hep düşünmüştüm bunları. şimdi son bir haftada ikinci kez basit bir bakınızla da olsa 14. sıradan debeye girmişiz. ama artık o kadar da büyük bir anlam ifade etmiyor. yine de debeye girmek güzel tabi oylayanların ellerine sağlık.

  • 24 temmuz 2020 cuma günü tekrar ibadete açılacak olan ayasofya'da ilk namaz cuma namazı olarak kılınacak ve namazı diyanet işleri başkanı ali erbaş kıldıracak.

    buraya kadar her şey normal; (müze-cami dönüşüm tartışmasına girmiyorum mevzu başka burada)

    namaza katılacak 500 kişilik cemaate davetiye yollanmış. buyrun davetiye
    (yoğun tepki üzerine özışık bu twitini silmek zorunda kaldı)

    1. 18 yıllık akp döneminde vip müslümanlık (very imanlı person) diye bir müessese kurdunuz da bizim mi haberimiz yok?

    2. davetiye gönderilenler kimler? neye göre seçildi? işte ayasofya davetiyesi

    3. haydi namaza, haydi felaha diye günde beş vakit tekrarlanan ezan namaza çağrı/davet değil midir? allah'ın dinine yeni yorum getirdiniz de bizim mi haberimiz yok?

    4. davetiye gönderilmeyenler namaza iştirak edemeyecek mi? bu namaza katılmak isteyen onlarca inançlı/mümin insanın vebalini diyanet işleri başkanlığı üzerine almış mıdır?

    5. cami içerisinde saflar protokol derecesine göre mi belirlenecek? davetiye alanlar yada vip müslümanlar hangi bölümde namaz kılacak?

    6. vip davetiye alabilmek için müslümanlar hangi hatrı sayılır kişileri devreye sokmalıdır? diyanette çalışan akraba falan yeterli olmakta mıdır? yoksa bakanlık, cumhurbaşkanlığı seviyesinde mi adam sokmak gerek araya?

    7. vip müslümanlık kapsamında başka hangi icraatlarınız var? önümüzdeki günlerde gerçekleşecek olan kurban bayramında da vip listesi oluşturacak mısınız? kurban kesecekler-kurban kesemeyecekler diye?

    8. vip davetiye uygulaması ile olayın tüm maneviyatını silip süpürdüğünüzün farkında mısınız?

    9. türkiye'de ehl-i islam başka adam kalmadı da gazetecilere davetiye gönderiyorsunuz? başka kimler var davetiye listesinde buna benzer?

    10. davetiye gönderirken bir iman ölçer mi kullanıyorsunuz? yoksa sadakat/biat ölçer yeterli mi?

    özetle: ayasofya içinde namaz kılabilmek için gerekli şartlar nelerdir?

    not: bana böyle bir davetiye gelse utancımdan yerin dibine girerdim o ayrı.

    dipçe-1.: davetiye caminin açılı töreni için, namaz için davetiyeye gerek yok diyenler buyurun

    dipçe-2: davettiye tören için namaz için davetiye yok diyen çomarlar, bu soytarıların boynunda ne yazıyor?

    dipçe-3: yavuz bahadıroğlu kim amk

    dipçe-4: diyanet işlerinin davetiye arkasına yazdığı ayet (tevbe 9/18)

    keşke davetiye arkasına tevbe 107-108 ayetini yazsaydınız

  • bambaşka bir film. yakın dönem amerika siyasetine her ne kadar tam anlamıyla vakıf olmasak da, filmin genel yapısı "ne nixon'a geçireyim ne frost'u kahraman ilan edeyim; şiş de dursun kebap da" düsturuna denk düştüğünden, yalnızca hikayedeki karakterlerin strateji savaşlarına konsantre oluyorsunuz ister istemez. o savaşlar ki, tadından yenmez.

  • sovyetler birliği'nin ilginç hikayelerini seviyorsanız işte bu hikaye tamda size göre diyebilirim. hikayemize hızlı bir girişle başlayalım isterseniz; o bir kozmonot, o bir zaman yolcusu, o bir sscb'nin(sovyetler birliği) son vatandaşı ve ne yazık ki o bir unutulmuş kişi.

    kimden bahsettiğimi bazılarınız hemen anlamıştır, tam ismi sergei konstantinovich krikalyov olan bu ünlü kozmonot, hepimizin bildiği yuri gagarin gibi meşhur birisi alında.

    bu ünü nasıl kavuştuğuna hep beraber bir bakalım.1985 yılında kozmonot seçilen krikalyov, 1986 yılında temel eğitimini tamamladı ve bir süre buran shuttle programında görevlendirildi . 1988'in başlarında, mir uzay istasyonunda ilk uzun süreli uçuşu için eğitime başladı. kozmonot olarak kariyeri hızlı ve başarılı bir şekilde sorunsuz ilerlemekteydi.

    yine bir uzay programı için soyuz tm-12, uçuş mühendisi olarak görevlendirilen krikalyov, komutan anatoly artsebarsky ve ingiliz astronot helen sharman ile birlikte 19 mayıs 1991'de tekrardan mir uzay istasyonuna fırlatıldı. bu arada bazı aksaklıklar nedeniyle bazı uçuşlar ertelendiği ve bire indirildiğinden kendisi mürettebat değişiğini sürecinde uzay istasyonunda kalmayı kabul etti.

    tabii ki krikalyov'un aklı bilim yapmakla meşgulken aşağıda yaşanan olaylardan biraz habersizdir. tarihler 26 aralık 1991'i gösterdiğinde moskova'nın kızıl meydanı'nda tanklar yürümeye başlamıştı ve insanlar köprülere, sokaklara barikatlar kurarak çatışıyorlardı, dönemin devlet adamı mihail gorbaçov ve sovyetler birliği tarihin tozlu raflarının yolunu tutmaya başlamıştı. krikalyov da dünya'dan 350 km uzaklıktaki mir uzay istasyonundan bunu izliyordu.

    aşağıyla iletişime geçtiğinde yaşadığı ülkenin olmadığını ve 15 ayrı devlete bölündüğünü öğrendi. daha sonra krikalyov'a onu geri getirecek bir paranın ve statünün olmadığı söylendi. bir ay sonra yine aynı yanıtı aldı ardından bir ay daha geçmişti ama yine cevap aynıydı ve bu böyle devam etmişti.

    kendisinin dediğine göre ;
    --- spoiler ---

    mir'de, acil bir durumda dünya'ya dönüş yapmak için tasarlanmış bir dönüş kapsülü vardı. ama burdan ayrılmanın , onu yani mir'in sonu anlamına gelirdi.

    bende programı tamamlamak için hayatta kalma gücüm olup olmadığını merak ettim. emin değildim . kas atrofisi, radyasyon, kanser riski, bağışıklık sisteminin her geçen gün zayıflaması... bunlar uzayan bir uzay görevinin olası sonuçlarından sadece birkaçı olduğundan bazen öleceğimi düşündüm.
    --- spoiler ---

    bu sözlerinden dolayı en sevdiği oyuncağını bırakmayan küçük bir çocuk gibi uzay istasyonunda kalmaya devam etti ve uzayda 311 gün veya 10 ay geçirdi ve bu süreçte farkında olmadan bir dünya rekoru kırmış oldu. krikalyov nihayet 25 mart 1992'de almanya'nın yerine geçecek olan klaus-dietrich flade isimli astronot için 24 milyon dolar ödemesinden sonra dünya'ya dönebildi ve tarihin unutmadığı hikayeleri arasında yer aldı.

    hatta dünya öyle etkilenmişti ki bu durumdan out of the presentbir belgesel, sergio ve sergeiadlı bir film çekilmiştir. ve son tom hanks'in oynadığı the terminal filmini herkes biliyordur, bence bu filmin de bu olaydan esinlendiğine adım kadar eminim diyebilirim.

    *****son******

    kaynak:1,2,3

  • adım adım anlatacağım insanlardır.

    1. bir ürünü feci şekilde takıntı yaparlar. bunu aldıktan sonra siteye bir daha uğramazlar. siteye bir daha uğramaları ancak saplantıya dönüştürüşebilecek yeni bir ürün bulabildikleri zaman olur.

    2. saplantı haline gelen üründe indirim olup olmayacağını öğrenebilmek için gerekirse doğubank' taki ithalatçıyı ararlar. araştırmacı ruhları bir dedektifinki kadar gelişmiştir. (ithalatçı veya distribütörü arayanlar genelde sitenin ağır abileri falandır)

    3. siteye ürün ile alakalı bir başlık açılır ki mardin' den edirne' ye tüm fiyat ve promosyonlar öğrenilebilsin.

    4. 8999 liralık televizyonu ne yapıp edip bir yıl sonra dahi olsa 3999 liraya alırlar. takip ve hedef odaklı kilitlenme özellikleri çok gelişmiştir.

    5. 5000 lira karlı çıkarak 3999 liraya aldıkları tv nin fotograflarını siteden paylaşırlar. ücret ve magaza bilgisi de bunlara dahildir. şayet gerekli olduğuna inanırlarsa ürünü aldıkları personelin adını, saç rengini, boyunu hatta cep telefonu numarasını bile sizinle paylaşırlar. paylaşımcı ruhları çok gelişmiştir. not: haset etmezler.

    6. alışveriş bilgisini sitede paylaştıktan sonra diğer kullanıcılardan gelen yorumları ve övgüleri beklerler. bu konuda çok hassastırlar. zira bu paylaşım siteye verilen bir veda busesi gibidir. iş bitmiştir ve en az iki yıl uğranmayacaktır. bu aşamada 5000 liralık kardan dolayı yüzleri çok güleç olur.

    7. bu esnada başka bir kullanıcıdan beklemedikleri bir yorum alırlar. zira aynı ürünü aynı fiyata satan başka bir elektronik mağazası 3999 tl lik alışveriş yapan herkese ayrıca bir de 39.99 liralık flash bellek hediye ediyordur. bu aşamada dünyaları yıkılır. televizyona içten içe söverler. lanetler okurlar.

    --- spoiler ---

    hayat ve zaman artık onlar için durmuştur.

    --- spoiler ---

    8. aldıkları ürünü 39 liralık promosyonu kaçırdıkları için iade etmeye karar verirler. zira satıcı onları adeta kazıklamıştır. (39 liralık hediye verilmez mi hiç?) satın aldıkları ürünün kutusunu açmamaya karar verirler. mızıkçılıkları adeta ormanda on kaplan gücündedir ve almakta takıntılı oldukları kadar iade etmekte de takıntılıdırlar.

    9. artık ne o televizyondan ne de hayattan bir zevk alamıyorlardır. ürünü iade edebilmenin yollarını öğrenmek için forumda tekrar bir başlık açarlar.

    forum donanım ölücüleri için alışveriş süreci ve hayat böyle sürer gider.

    edit: madde numaraları