hesabın var mı? giriş yap

  • mevlana der ki:
    "aşk; topuklarından etine kadar işlemiş bir nasırdır, ya canın acıya acıya adım atacaksın, ya da canını acıta acıta söküp atacaksın...her iki yolda da, tek bir gercek olacak; canın çok ama çok acıyacak!!"

    karışmayın, dokunmayın, konuşmayın.. susun yanında.. varsın yaşasın acısını...

  • zamana ayak uyduramayan eski kafalı insanların "madem bu işlere kafamız basmıyor, o zaman kafası basanların işine çomak sokalım" demesidir.

    tipik ortadoğulu kafası işte.

  • önceleri komşuların getirdiği yemekler ikram edilirken şimdi genelde kıymalı pide ve ayranla yerine getirilen saçma bir adet. hele bazi arsız akrabalariniz varsa sabah kahvaltıda bile koşa koşa cenaze evine gelirler. mantık da "orası cenaze evi nasilsa yemek vardir."

    neyse sinirlendim bak durup dururken.

  • (bkz: üst komşu tolganin eşi)

    tolga ismi bizim apartman için sanki bir ahmet bir mehmet. hem alt hem üst komşumun adı tolga. alt komsularimla samimiyim eşini çok severim sıkıntı yok. ama üst kat tolganin eşi ile ilk kez geçenlerde muhabbet ettik hep sadece selamlasiyorduk. kadınla 2 sene önce -o zaman taşıdılar evi- tanıştık adını söyledi ama ben unuttum. renk vermemek için kadına sürekli "ahaha canim" falan dedim muhabbet ederken. sonra numarasini aldım kaydederken de böyle kaydettim. şimdi bir punduna getirip adını öğrenecegim. stres oldum ya

  • biz gazeteci yaşlı bir köylüye sormuş;

    -65 yıl nasıl bir yastığa baş koydunuz?

    köylü teyze cevap vermiş.

    “bizler yırtık elbiselerin yamandığı, söküklerin dikildiği, kırıkların tamir edildiği bir zamanda doğduk, kullanılıp atıldığı ve yerine yenisinin alındığı bir zamanda değil...”

    bokunu yiyim ben o köylünün.

  • arda'nın olası bir "tamam lan ver" cevabı sonrası muhtemelen messi'nin, sol elinin işaret ve orta parmağının arasına baş parmağını sokarak "al sana forma" diyeceği önermedir.

  • meşhur bir hikaye vardır.

    arjantinli ünlü golfçü robert vincenzo yine bir ödül kazanmış, ödülünü alıp kameralara poz vermiş. ardından klübüne uğramış, eşyalarını toplayıp otoparktaki arabasının yanına doğru yürümüş. o sırada yanına bir kadın yaklaşmış. vincenzo’yu kutladıktan sonra ona küçük bir bebeği olduğunu, bebeğin çok hastalandığını ve hastane masraflarını karşılayamadığını onun her gün biraz daha ölüme yaklaştığını anlatmış bir çırpıda. kadının anlattıkları vincenzo’yu çok etkilemiş. hemen çek defterini çıkarmış ve turnuvadan kazandığı paranın bir bölümünü yazıp imzalamış. çeki kadına uzatmış. o sırada kadına; “umarım bebeğin iyi günleri için harcarsın”demiş. ertesi hafta vincenzo klüpte öğle yemeğini yerken golf derneğinin bir üyesi yanına yaklaşmış ve; “otoparktaki çocuklar, geçen hafta siz turnuvayı kazandığınız gün bir kadının yanınıza yaklaştığını ve sizinle konuştuğunu söylediler.”demiş. “evet” demiş vincenzo, “bunun neresi garip?”, “garip değil tabii ki.” demiş adam, “ama size bir haberim var. o kadın bir sahtekarmış. sizin gibi zengin kişilere yaklaşıp hasta bir bebeği olduğunu söyleyip para koparırmış. korkarım sizden de koparmış.”

    vincenzo şaşkınlıkla; “yani ölümü beklenen bir bebek yok mu?” demiş. “yok”demiş adam. “işte bu hafta duyduğum en iyi haber” demiş vincenzo.

    eğer bir insanı mutlu etmenin bedeli buysa 50 tl ile katılabileceğim kampanya. paylaşmak sizi nedrn mutlu etmiyor ki?

  • "apartmanda sensörlü lambayı yakıcaz diye bize afrikanın yerel dansını yaptıran teknolojinin amk."

  • yavşaklar buzulların altındaki biyolojik oluşumları deşiyorlar, aslında çok tehlikeli.

    o solucanın üzerindeki bir bakteri veya virüs insanlığın binlerce yılda geliştirdiği bağışıklığa uymadığında ne olacak ? beraber yaşadığımız hayvandan geçen visrüste şaftımız kaydı. adam başka zaman diliminden canlı getiriyor.

    entrydeki üslup sorununa takılmazsanız ki takılmayın, buzul kazmak çok ciddi ve sıkıntılı iştir.