hesabın var mı? giriş yap

  • olması gereken tavırdır.

    yeter ya, adamlar ne dese ferman sayılıyor

    kimse padişah değil. burası türkiye cumhuriyeti, laik bir hukuk devleti.

    isteyen zemzem içer isteyen rakı, bırakın ortaçağ zihniyetini

    üç beş marjinalin komplekslerine ve şahsi ego tatminine göre yönetilmeyecek kadar büyük bir ülkeyiz.

  • “toby insan kaynaklarında, teknik olarak şirket için çalışıyor. yani ailemizin bir parçası değil. ayrıca toby boşanmış, yani kendi ailesinin de bir parçası değil.”

    -michael scott.

  • muazzam bir gameplay videosu gosterdiler. o akicilik ve animasyonlarin dogalligi agzimi acik birakti. siddet seviyesinin artmasi da daha bir geriyor insani. yalniz ilk oyunun da ilk gameplay videosu icin “script bu ya” diyenler olmustu. ama cikan oyun aynisiydi. ayrica buyuk ihtimal joel da oyunda olacak.

  • bunun 3-5 bin isteyeni 10bin isteyeni de var.
    adaletli hakime saygılarımızı sunarız.
    kimse gazeteci diye hapse girmeyecek doktor diye hapse girmeyecek diye birşey yok.
    çatır çatır milleti yolarken iyi.
    yargılanmaya gelince ben doçentim yok.

  • evindeki, arabasındaki, bisikletindeki tamir/yenileme vs. işleri yapmak isteyenlere küçük ipuçları.

    delme vidalama işleri;

    - beton delecekseniz matkapin "darbeli" moduna almalisiniz (matkapin üzerinde cekic seklinde isaret olur).

    - fayans veya derz delmek icin matkapin "vidalama" modunu kullanmalisiniz. yoksa fayanslar kirilir.

    - matkapla delim yaparken elektrik süpürgesinin ucunu 5 cm kadar delik deleceğiniz yerin altında tutun, etraf batmıyor.

    - duvara bir şey (cok agir olmayan basit seyler) vidalayacaksanız (matkapla deldikten sonra) dübelle uğraşmayın, kürdan alın 2 liraya bi tomar. "delik küçük geldi vida büyük" geldi sorunu yaşamazsınız.

    - akıllı telefonunuza "su terazisi" uygulaması indirin. her anlamda işinize yarayacak.

    - iş eldiveni ve gözlük kullanın.

    edit: agir durumlarda isin ehline birakin buradan bakip tv montaji yapmayın. dubelle bile olsa...

  • bu adamın ismini duyunca aklıma iki anı gelir. nedense anlatasım geldi.

    birincisi sanırım young boys maçıydı. izmir'de bir kahvehanede izliyordum. 0-1 gerideyken bu adam fırlayıp ceza sahasının içine girdi. sanıyorum fenerbahçe'nin ilk ciddi pozisyonuydu, kahvedeki herkes 'düş yere', 'atla ulan' diye bağırmaya başladı. stoch sanki bizimkileri duymuş gibi bıraktı kendini yere. ardından ikinci sarı kartını alıp oyun dışına atıldı. kahvede atla diye bağıran adamlar bu sefer ana avrat sövmeye başladı. çok ilginç bir manzaraydı.

    ikincisi gençlerbirliği maçını antalyada bir otelde izliyordum. stoch ceza sahasının dışından birkaç şut denedi ama isabetli olamadı. önceki maçta türkiye milli takımına güzel bir gol atmıştı. izleyenler 'ulan anca türkiye'ye atarsın, bize gelince böyle vurursun' minvalinde bir şeyler söylemeye başladı. birkaç dakika sonra stoch fifa puskas ödülünü alan, yılın en güzel golünü attı.

  • arkadaşım eşek'de geçen

    "ayrılık geldi başa
    katlanmak gerek" sözlerindeki katlanmak'ı katlanmak olarak anlardım.

    küçüktük o zaman, evler de küçüktü. hiç bir çocuğun kendisine ait yatağı yoktu. her gün yatak yapılırdı, toplanırdı. yer yatağı kablinden bir düzenek. annem sabah erken kalkar, çarşafı katlar, yorganı katlar, battaniyeyi katlardı. yatağın üstünde debelenirken beni de katlardı. ayaklarımı başımın arkasına doğru bastırır, beni iki kat eder, öperdi.

    sanırdım ki, katlanmak, öpülmek gibi bir şey. bir nevi sevilmek. yine sanırdım ki barış manço'nun da başına ayrılık gelmiş. köyünden, annesinden ayrılmış. ilk fırsatta gidip annesi tarafından katlanıp öpülmesi gerek.

  • bildiğiniz gibi bir haftadır ferit şahenk'e ve sahibi olduğu şirketlere karşı yürütülen bir boykot var. garanti bankası'nı boykot etmek isteyenler kredi kartlarını, mevduat hesaplarını iptal ediyor. nusr-et'i protesto etmek isteyenler ise lokantanın karşısında mangal yapıp insanlara ücretsiz et dağıtıyor.
    benim çözümüm boykottan öte lokantayı direk batırmaya, iflasa sürüklemeye yönelik olacak. planımı açıklıyorum.

    öncelikle ferit şahenk'in sesini taklit edebilecek bir arkadaşa lokantayı aratıp "bülent hanım'dan kesinlikle hesap almayın arkadaşlar" dedirteceğiz.
    ardından bülent ersoy'u arayıp nusr-et'e yemeğe davet edeceğiz. ilk iki ziyaretten ağır hasarla çıkacak lokanta, bülent hanım'ın üçüncü ziyaretine dayanamayacak ve kesinlikle iflas edecektir.

    lütfen paylaşalım.

  • yani, trol vs asla değilim girdilerime bakabilirsiniz. linç yiyeceğim, kaşınıyorum biraz biliyorum ama yazmazsam olmayacak.
    atatürkçü bir öğretmenim. 10 kasım atatürk 'ü anma etkinliğinde alkış olmaz, dans olmaz. dün biz de anma programı hazırladık, alkış yoktu. adı üstünde' anma'. siz kalkıp herhangi bir cenazede dans ediyor musunuz?
    başlığı açanın niyetini bilniyorum, nickaltını incelemedim. sadece başlıktaki girdiye baktım. izlediğim görüntüye çok fazla dayanamadım, anma gününde gülerek dans eden kişilerin alkışlanması nasıl bir görüntü? isimlere göre reaksiyon gösteriliyor artık ekşi sözlük'te. arkadaşlar bir şey ya doğrudur ya yanlış. burdaki yanlış. kim yapmış olursa olsun yanlış. ve burda söz konusu atatürk, farkında mısınız? tüm siyasetin, her şeyin üstünde olması gereken kurucu liderimiz.

  • 16 yaşında lise öğrencisi. kurban eti dağıtıyordu. 16 yaşındaydı, oğlumun yaşında. içim ezildi. nasıl bir nefret sizinkisi. çocuktu lan o. çocuk. kurban eti dağıtıyordu. kurban olduğum...