ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
tabu diyalogları
-
iki sevgili olan arkadaştan, kız olan evliliki anlatmaktadır, oglan arkadas bulmaya calismakta, soyle bir diyalog gecmistir.
kız : biz simdi napıyoruz?
ogl : cikiyoruz
k : ilerde ne yapıcaz?
e : cikicaz
k : daha ilerde ne yapıcaz?
e : cikmaya devam edicez...
k : ama daha da ilerde diyorum.
e : bana o sözü söyletemezsin..
milletvekillerine 150 milyonluk akıllı bina
-
iyi olmus. ulke yonetimine akli bir yerden dahil etmek gerekiyordu.
otuz beş yaşında ergen gibi sözlükte takılan adam
-
35 yaşındayım ergen gibiyim.hatta kanıtlayayım.
ben sözlükte takılayım, sen de gel bununla takıl.
kol gibi hesap ödedikten sonra akıldan geçenler
-
"geçen iddaa'dan 30 lira tutturmuştum, onu bundan düşünce normal ödemiş gibi olduk sanki. evet evet aynen öyle oldu."
evlilik
-
failili yazinca kendi hikayem aklima geldi.
isteme olduğu gün tam bir faciaydi. hava yaklaşık bin derece, aylardan ağustos. önce eşim ve ailesi evi bulamadi. sonra onlar gelince kahveler yapıldı ve kahve taştı. ateist kayinpederim ve annem tartışti. kayınpederim isterken "allahın emri peygamberin kavli" demeyince, hacı olan annem "sizde allah kitap yok galiba" diyerek meselenin ortasina daldı ; kayinpederimse "genel olarak yoklar zaten" diyerek yangını körükledi. tam tartışma büyüyecekken eniştem "hadi yüzükleri takalim" dedi. yüzük takilacakken elektirik kesildi. mum ışığında yüzük takılırken o zaman ortaokulda olan yeğenim "noluyo amk bu ne kalabalik?" diyerek ter içinde eve daldı.
sonra elektrik geldi, ikram yapilacakken pasta kuzenimin elinden yere düştü. aksilikler burda son buldu diyorduk ancak öyle olmadı. sıcaktan kayinvalidem koltukta uyuyakaldi. o gece başka bir facia olmadan sonlandi.
nikah tarihi bulamadığımız için sabahın kör vakti nikah yaptik.*
dolayısıyla en yakinlarimiz harici kimse yoktu. nikahtan hemen sonra eşimle kavga ettik.
nasıl başlarsa öyle gidiyor evlilik. evren mesajlari gönderdi ama almadik demek.
nişanlı olanlara duyurulur.
edit: sanırım en çok mesaj gelen entryim bu, çoğunlukla sonucu ne oldu diyorsunuz: boşandık sevgili yazarlar.
ikinci ya da üçüncü entry'nin hep debe'ye girmesi
-
facebooktaki ergen sayfalarinda olan durumun aynisinin sozlukte de olmasidir. bir cumle yaziya bir bakiyorsun 200 fav gelmis, ucuncu sayfada yazsa tek oy alamayacak entryler bastaci oluyor, biz de girip eli yuzu duzgun entry okuyacagimiza debe listesinde recep ivedik ayarinda entryler okuyoruz.
bir oy çatı adaya bir oy zafer partisi'ne
-
önümüzdeki genel seçimlerde yapacağım tercih.
(bkz: suriyelilerin 20 tl vermeyen çocuğa kezzap atması)
yetti artık. iktidar göndermeyeceğiz diyor, sarı muhalefet ise gönüllü olanları göndereceğiz diyor. kim gönüllü olarak gitmek ister ki? aptal mı kandırıyosunuz be!
gerekirse zorla göndereceğiz diyebilen tek parti zafer partisi, tek lider de ümit özdağ.
millet ittifakı denen oluşum çatı aday olarak kimi aday gösterirse ona mühürü basacağım, kemal dede aday olsun, ona bile mühürü basacağım ama milletvekili seçiminde oyum zafer partisi'ne gidecek. hem de mühürü öyle bir vuracağım ki, sesi brüksel'den duyulacak!
yetti lan artık, biz bu vatanı sokakta bulmadık. türkiye'yi de rakka'ya çevirmelerine izin veremeyiz.
çok favlanan entryleri kopyalayan yazar
-
neden takılmasın amk? insanlar cidden delirdi bu salak yerde ya.
herifin teki gelmiş milletin yazılarını çalıyo insanlar ne var ki abi takılıyo diyolar.
cidden hastalıklı bi ortam.
edit: ben bu entriyi yazmadan önce 5 6 kişi falan vardı burda ne var abi yaa hasta mısın asıl sen neden bunla uğraşıyosun işin mi yok falan yazmışlardı başlığı açan arkadaşa. tabi tepki gelince oldukları birer yavşak gibi kaçışmışlar entrilerini silip. keşke ss alsaydım.
bebeklere iki isim koyma çılgınlığı
-
evlenmeden önce kırmızı çizgilerimden biri de doğacak çocuğa çift isim ve ebeveyn ismi koymamaktı. çocuk doğmadan dedesi ölünce tutturdular dedesinin ismi de dedesinin ismi diye. çocuğu doğuracağım diye aylarca gözler tavanda yatalak olan ben, 9 ay boyunca 1 kere arayıp sormayan, bir ihtiyacın var mı demeyen tipleri çocuğumun ismine karıştıracak değildim. hâlâ bayramlarda falan hayatımda ilk kez gördüğüm tipler niye dedesinin ismini koymadınız diyor. bir gün birine çünkü eşşeğin sikinden ötürü deyip sıkacağım gırtlağını o olacak.
debe editi:
2 gündür mesaj kutumu ve beğeni butonunu patlatan arkadaşlara teşekkür ediyorum. aynı dertten muzdarip çok fazla insan varmış, yalnız değilmişiz.
nadir de olsa hakaret edip bela okuyanlara ise tek lafım; devran dönüyor, geleneksel toksik aile yapınızın içinden geçeceğiz, bu daha ne ki ahahahaahasslkj ruh hastaları sizi :)))
matthauspassion
-
matthäus passion'u ilk kez duyacak da olsanız, yüzlerce kez dinlemiş de olsanız, bence dinleyebileceğiniz en güzel yorumları karl richter ve philippe herreweghe'ye ait olsa gerek. bulabileceğiniz çoğu yorum, yavaş yavaş içinize işleyen/işleyecek o seslerin üstünde ya hiç ya da gerektiği kadar durmadan, bi' yere yetişmesi gerekiyormuş gibi ilerler. sanki, bach'ın duyulmasını istediği, bunun için yazdığı o güzelim değişimler, duyulamadan gerilerde kalır. hele richter'in 1971 kaydı var ki; koronun üstünde asılı duran o devasa beyaz haç, 'chorale'deki seslerin ağırlığını sanki daha bir hissedilir kılar.
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - karl richter 1971 [3:16:49]
"matthäus-passion bwv 244" j. s. bach - philippe herreweghe 1999 [2:43:19]
[edit: bağlantılar yenilendi]
bursa'da aranan kişinin vurulma anı
-
böyle bir olayda polisin yapmasını istediğim şey, vergisini veren, suça karışmayan bir vatandaş olarak bu!
eleşireceklere şimdiden bir şey söylemek istiyorum, ülkemizde katil, sapık, deli, psikopat çok biliyorsunuz...
ya yarın annenizi yürürken delinin biri çevirir de boğazına bıçağı dayarsa?
polise diyeceğiniz ilk cümle ''abi vurun allah aşkına'' olur.
böyle olaylarda polis, kendinden emin olduğu anda vurmalı.
hem bu şerefsizlere ders olur!
''ulan bıçağı silahı elime alıp artislik yaptığım an indirirler beni'' demeli!!!
ama yapma kardeş etme kardeş dedikçe psikopatlar bir şey olmaz diye sokakta pompalıyla sıka sıka geziyor.
tanım: hakkımın helal olduğu polistir.