hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşları olan biz bekar erkekleri doğal pezevenkleri olarak görürler. olum bizde de bize kadar var.

  • hoşlanılan kişi akla düştüğünde bir tane atılır, hemen arkasından karşılık gelir ama bu karşılık o an için fazla anlam taşımaz.

    kişiyi asıl havalara uçuracak olay, ertesi gün aynı döngünün karşıdaki kişi tarafından başlatılmasıdır.

    hey gidi hey, içimden sıcacık bi' şeyler aktı geçti lan.

  • - en son kiminle çıktınız peki?
    - semra ile efendim, okulda tanışmıştık.
    - ezgi ile çıkmadınız mı?
    - hayır efendim.
    - açıkcası ben en az bir ay ezgi tecrübesi olmayan insana kız verme taraftarı değilim.
    - aslında tam çıkmak üzereydik, araya askerlik girdi malumunuz...
    - peki beş sene sonra kendini nerede görüyorsun delikanlı?
    - sizlerle birlikte yazlıkta okey masasının başında görüyorum efendim, hatta siz okeye dönüyorsunuz.
    - güzeeel, hanım benim kanım kaynadı bu çocuğa.

  • yıllar sonra,
    moda'da, ikimizin de yanında çocuklarımız var...
    beraber dondurma yediğimiz dondurmacının önünde sen o çok sevdiğin tutti frutti, çilek ve çikolatalı dondurmanı sipariş veriyorsun... 6-7 yaşlarındaki oğlun benim kafada, çikolata karamel ve fıstık istiyor... kızım da tutti frutti nin ismini sevmiş olmalı ki "babacıım ben de o teyzenin dondurmasından istiyorum" diyor...
    sen "o teyze" sıfatı ile gülümseyerek dönüyorsun seni minik parmağı ile gösteren kız çocuğuna, kızın olsun isterdin, hatırlarım... ve gözgöze geliyoruz... elindeki dondurma oğlunun ayakkabısına düşüyor... gülümsüyorum, gülümsüyorsun...
    sana bir gülümsemede "nasılsın ? mutlu musun ? beni arıyor musun ? hatırlıyor musun ?" diye soruyorum sen ise bir gülümseme ile bana "iyiyim, mutluyum, ya sen ? seni unutmadım ama neye yarar ki? " diyorsun... kızıma sesleniyorum, ikiniz birden dönüp bakıyorsunuz...
    elinden tutup yürüyorum, ah evet, o gün de arkamı dönüp yürürken ağlamamaya çalışıyordum...
    belki başka bir hayatta.....
    .......

  • lady diana'yı oynamaması gereken tek insan olabilir. gerçekten bak. bu kadının hem zekası, hem kalbi, hem gözlerindeki muzip parıltı, gülümseyişindeki hayat tutkusu, merhameti... bunları nasıl verebileceğini gerçekten merak ediyorum. hiçbir şekilde ortak noktaları yok bu anlamda. bunu kristen'ı aşağılamak için söylemiyorum. kristen güzelliğiyle de, yaşam tarzıyla da, aurasıyla, bakışlarıyla, yaydığı enerjisiyle de çok farklı bir kadın.

    diana bir efsane ya. bu kadar efsanevi bir kadını, dünya'nın en çok fotoğraflanan, yıllardır isminin geçmediği tek bir gün olmayan kadın. en iyileri bile kolay kolay altından kalkamaz bu rolün. kıran kırana bir cast seçimi olmalıydı. tüm ingiltere'yi dolaşıp, tiyatroları okulları gezip belki de hiç tanınmayan ama bu kadının ruhuna sahip birisi bulunmalıydı.

    kristen 18 yaşındayken bir prens'e aşık olmuş, sevildiğine inanmış, sonra aldatılmış, hem kırılgan hem de cesur, yaşama aşkıyla dolu bir kadını nasıl anlayabilir. mesela diana anaokulu öğretmenliği yapmış bir süre. kristen'da çocuklarla karşılaşsa nasıl davranacağını bilmeyecek, eli ayağına dolaşacak bir hava var.

    nereden baksan her yönüyle çok kötü bir cast. filmle ilgili tek sevdiğim şey de filmin adının "spencer" olması. diana'nın sadece diana olduğunu, herkesten bağımsız, kraliyetle anılmasına gerek olmayan bir kadın olduğunu vurgulamışlar. başka da bir artısı yok benim için. hak etmeyen birisinin hak etmeden elde ettiği roldür. hakkı verilmemiş bir film olacaktır.

  • http://www.flythy.com/…orum/topic.asp?topic_id=1125 adresinde can erertem hocamızın detaylı açıklamalarına göre uçak o anki diyarbakır yerel basıncı olan 1021 milibar a geçmesi gerekirken standart deniz seviyesi basıncı olan 1013 milibarda kalmış,böylece normalden daha alçaktan yaklaşmıştır.34 pistine yaklaşan uçak minimum denen inip inmeme kararı verme noktasına geldiği zaman çok daha alçaktaydı.cvr kayıtlarına göre pistin sonunu görüp inmeye çalışan pilotlar normalden çok daha alçak geldiğinden pas geçip yeterli bir yükselme varyosu elde edemeyip yükselemeden yere çarpmışlardır.pas geçme olayı normalde pistin başında yapılır minimum denen karar noktasına gelindiğinde ya inilir ya da pas geçilir fakat burda pas geçme olayı pist bittikten sonra yapılmıştır bu yüzden yükselebilmek için artık çok geçtir çünkü altimetre normal basınca ayarlanmadığından daha alçaktan gelinip havada görünürken yere çarpmıştır.bu kazada altimetrenin yerel basınca ayarlanmamasının rolu çok büyüktür.altimetre olayı çok küçük fakat çok önemlidir ve sonucu bu şekilde acı olabilmektedir.altimetre hatası ve görüş yokken inme çabaları birleşince bu elim kaza meydana gelmiştir.

    ayrıca http://www.zaman.com.tr/…dar&trh=20041031&hn=107135 adresinde bulunan cvr kayıtlarında geçen kaptanın iki adet lamba var gibi sözleri pek gerçekci gelmemektedir.

    ayrıca daha önce burada yazıldığının aksine görüş 3500 metre değil 300 metre imiş.

  • bunu diyen doktor, öğretmen, akademisyen olsaydı bu başlık altına 1000 entry girilir haram edilirdi ama kabzımalsa sorun yok, onunki alınteri.