hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış soru. çekiyor.

    bak şimdi, troll falan demeden anlatıyorum. kütle çekim kuvvetini f = g.m1.m2 / d^2 ile hesaplıyoruz. yani etkileşimde bulunan iki cismin kütlelerini evrensel çekim sabitiyle çarptıktan sonra, iki cisim arasındaki uzaklığın karesine bölüyoruz.

    evrensel çekim sabitinin değeri, mks sisteminde 6.67 × 10^(-11)

    google'dan ortalama ağırlıklara şöyle bir baktım. bir karpuzu uç değer sayılabilecek şekilde ortalama 7 kilo alalım ki çekim gücü en yüksek olsun. elmayı da büyük boy seçip ortalama 150 gram alalım. bu da kilogram olarak 0.15'e eşit.
    şimdi formülde, pay kısmında bulunanların hepsini çarparsak yaklaşık 7 x 10^(-11) çıkar. aradaki mesafeyi de küçük alalım ki sayının tamamı en büyük olabilsin. mesela aralarında 1 cm olsun. mks sistemi gereği metreye çevirirsek 0.01 eder. karesini alırsak ve ilk bulduğumuz değere bölersek elde edeceğimiz son sayı 7 x 10^(-7) olur. yani 0.0000007 newton. karpuzun elma üzerindeki kuvveti bu kadar. elma da karpuza buna eşit ama bununla zıt yönlü bir kuvvet uyguluyor. yalnız bu esnada ikisi de yeryüzü tarafından aşağıya doğru, daha büyük bir kuvvetle çekiliyorlar. dolayısıyla elmanın, dünyanın çekim kuvvetini yenerek karpuza doğru gitmesinin imkânı yok.

    evet, huzura erdin mi bunu öğrenerek sayın yazar?

    edit: bir arkadaş entry'de ciddi bir hata olduğunu ve kütle çekimini bir mıknatısın kolayca yendiğini söylemiş. aslında söylediği "kütle çekim en zayıf kuvvet" gerçeği, benim söylediğimi çürütmez, destekler. elektromanyetik kuvvet, kütle çekim kuvvetinden güçlüdür ama karpuz ve elma manyetik özellik göstermez. dolayısıyla kütle çekiminden daha ağır basan bir etkileşimleri yok. muhatap oldukları ve yenmeleri gereken makro boyutlu tek temel kuvvet kütle çekimi. bu durumda bileşke kuvvete bakarız. o da yer çekimi lehine olur.

    sürtünme zaten her türlü harekette hesaba katılması gereken bir şey ama başlığın konusu bu iki cismin birbirine çekim kuvveti uygulamadığı iddiası olduğuna göre daha derin hesaplar yapmaya gerek yok bence.

  • - baba, para lazim.
    + (elini cebine atar) ne kadar lazim?
    - cok para lazim baba.
    + dukkana gel.
    - cok para dedim baba.
    + iyi. bankaya gidiyorum 1'de. oraya gelirsin, hallederiz.
    - bankada halledilebilecek gibi degil.
    + arabayi mi sattiracaksin bana? ne kadar istiyorsun!

    kendisinden para istendiginde ne icin para lazim oldugunu sormak yerine nasil temin edebilecegini dusunmesi.

  • yolcular yüzünden yine bozulmuş.

    boş giderken hiç sorun yok halbuki. insanlar binince bozuyorlar. bence insanların binmesi yasaklanmalı artık. geç bile kalındı ya.

  • 99 yazindan beri almanya'da yasiyorum. oglum burda dogdu. önümüzdeki ay ilkokula baslayacak. evet, okul agustosta basliyor.
    dün kreste son günüydü. özel falan degil, standart, devlete bagli bir kurum.
    iki koca klasörle eve geldi cocuk. 4 sene boyunca yaptigi bütün resim, karalama, yazi vs ne varsa güzelce dosyalayip vermisler.
    bir de 54 sayfalik rapor. cocugun fiziksel gelisiminden tut, dilbilgisi, kelime hazinesi, diger insanlarla iliskiskisi, matematiksel zekasi, müzige, spora, dansa ilgisi ve yetenegi, rasyonel düsünebilme yetenegi vs vs, daha aklima gelmeyen bir ton sey. bunlari 4 yil boyunca incelemis, raporlamis, yildan yila degisimi gözlemlemis, gereken yönlendirmeleri yapmislar.
    yuh dedim. kres falan yoktu bizim cocuklugumuzda, olsa bile lükstü, evin karsisindaki arsada büyüdük. ama ilkokul ögretmenime sorsalardi, herhalde 54 sayfayi birak, hakkimizda anlatacak 54 kelime bulamazdi.
    nasil bulsun anasini satiyim, 60 kisilik, bir sirada 4 kisinin oturdugu sinifta kadincagiz neyin gözlemini yapacak.
    seviyorum seni iftinur hocam:)

  • çalışırken son derece disiplinli, kuralcı, ama eğlencede asla kural sınır tanımamalarından kaynaklanır.
    bizde ise tam tersi amk çalışırken asla kural tanınmaz, iş eğlenceye geldi mi, kuralına göre eğlenmeye çalışırız, o yasak, bu günah vs. saçma sapan düğünlerimiz de buna güzel bir örnektir.

  • ciroya bakarak yatırım yapılıyor, adamlar da bug'ını bulmuş işin, bakkal dükkanını dijitale uyarlayalım, 1 liraya alırım, 1 liraya satarım, maksat ciro artsın. geri kalan masrafı da yatırımcıdan çıkartırız zaten, harika business plan, pandemi olmasa çoktan ufalmıştı, şansları yaver gitti, hype oldular. yatırımcılar da ayrı çakal, kusura bakmayın, hype olan bir şeye giriyor, hype bitmeden hissesini başkasına satıp/çakıp çıkıyor.

    pandemi öncesinde de aynısını savunuyordum, yine aynısını savunuyorum. hem insan eforu açısından, hem global ısınma açısından, nereden bakarsanız bakın inanılmaz gereksiz bir iş bu. gece vakti ilaç ihtiyacın olsa tırım tırım eczane arıyorsun ama dondurma istediğinde birisi kapına kadar geliyor.

    amerika'da şehir merkezi dışında yaşayan insanların çoğu markete/bakkala onlarca km uzaklıkta yaşıyorlar ve haftalık/aylık planlamalar ile alışverişlerini yapıyorlar. bizim nasıl bir satın alım gücümüz var ki böyle bir ayağa hizmet peşindeyiz.
    (bkz: ayranı yok içmeye taht-ı revanla gider sıçmaya)

    ekleme :
    ben de bir girişimciyim, sektörde tanışmadığım mentor, görüşmediğim vc kalmadı.

    kripto para kovalayanlardan farkları yok. yatırım alan firmaları ölümüne zorluyorlar kendi paralarını katlamak için. unicorn çıkartır mıyız? decacorn çıkartır mıyız? derdindeler tamamen.

    sürdürülebilirlik umurlarında bile değil. hangi yaraya derman oluyoruz, doğaya nasıl bir etki yapıyoruz umurlarında bile değil.

    konuşunca da unorthodox oluyorum işte. hepiniz çok iyi biliyorsanız bu işi, açın etohum sitesini, 10 sene önceden başlayıp yatırım alan firmalara bakın kardeşim, at gibi koşturmasanız çoğu işletme ayakta kalırdı, yatırım alanların hemen hemen hepsi uçuk hedeflerinizi tutturamayıp kapattılar.

    mütevazi ve sürdürülebilir bir büyüme amaçlayan hedefler koyunca da küçümseniyorsunuz sektörde maalesef.

    neyse daha çok şey yazarım da, şimdilik yeterli.