hesabın var mı? giriş yap

  • adı uğur olan arkadaşımın arkadaşı biriyle tanıştık. uğur eski kuyumcu ve müteahhit ama alkolden pavyondan 2 apartman ve kuyumcu dükkanını yemiş. şimdi sürünüyor. kafa adamdı allah var.
    birgün uğur beni aradı. ala kafam bozuk geleyim mi sende kalsam olur mu dedi. olur gel abi dedim.
    elinde 2 tane battal boy pazar torbasıyla geldi. yemek falan getirdi zannettim sevindim. meğer içeriz diye 10ar tane bira getirmiş. ben zaten bira sevmem. neyse 1 saat falan oturduk ben 1 tane içtim. o 4 tane devirdi. telefon geldi. 1 saate gelirim dedi gitti.
    1 saat sonra yine battal boy bi torbayla geldi. bu sefer de 10 tane bira almış. dolabı açtı. "e amk sen ne içtin duruyor malzeme ben bitirdin zannettim de aldım!" dedi. dolapta 25 tane bira var. o ara dershaneden arkadaşlar aradı. biz geliyoruz diye. uğur dershaneden arkadaşın arkadaşı. gelin dedim uğur da var.
    meğer uğur o bir saatte bunların yanına gitmiş. gelin alanın keyfi yok adam bi bira içemedi demiş.
    neyse bizim ekip geldi.2 tane 100lük rakı, 20 tane bira. 5 6 çeşit meze de yanlarında.
    caner dedi gurban olduğum tadın yokmuş ondan geldik. (caner neşet ertaş hastası. aynı memleketten olduğu için konuşmasını taklit ederdi)
    sonra derdimin olmadığını anlatmaya çalıştım. ama yok adamlar anlamıyor.
    1 saat oturduk öyle. neyse kapı çaldı. caner açtı kapıyı.
    saz ekibi getirmiş. bir de çiğ köfteci.
    biri çiğ köfte yapar. 2 kişi aşık atışması yapıyor. ben dumur haldeyim. kafam da gitti biraz. sonra bana sen de söyle hadi dedi. adam gitti bilmediğim bir türküye girdi sazla. baktım baktım. izmir'in kavaklarını söylemeye başladım. nedense söylerken efkar sardı beni. 5 aydır eve gitmiyordum. bitirdim ben. sazcı birisi dedi. hoca memleletini özlediysen biz gönderelim seni. öğrencisin sonuçta. sbi yok falan diyorum ama sallayan yok. bizim caner, muhasebeci abi ve adını unuttuğum sazcı kayboldu bi ara ortadan. bu arada ertesi gün dersane tatil, okulda da dersim yok.
    geri geldi canerler. hadi kalkın gidiyoruz. dediler. ben noldu demeye kalmadan bindik arabaya 4 kişi. (totalde 9 kişiydik 5 kişi gelmedi)
    dedim nereye gidiyoruz. ses yok. en son polatlıya geldik. caner dedi. gardaşım izmir'e gidiyoruz. anayla babanın elini öpüp geri gelcez" abi şaka mı yapıyorsunuz diyorum. yok adamlar ciddi. bu arada saat gece 3 falan. abi ne gerek var deli misiniz diyorum. sallayan yok.
    neyse yolda arabayı dönüşümlü kullandılar.saat 9 gibi izmir'e geldik. eve çıktık. caner, x abi ve kantinci. (isim spesifik olay isim vermeyeyim) kapıyı çaldık babam açtı. adam salak oldu. tansiyon hastası zaten. annemi çağırdı. çığlıklar kıyamet gibi. annem hemen kahvaltı hazırlamaya başladı. hepsini çok severdi annemler. caner "gurban olduğum anam yorma kendini. ala sizi özlemiş ondan geldik. zaten yol uzun. bir iki saat oturup gideriz." dedi.
    neyse oturduk kahvaltı yaptık. annem babam ağlıyor. caner de hisli adam onun da gözleri doldu. ben de ağlamaklıyım. hala rüyada mıyım diyorum.
    neyse öğlen 1 gibi çıktık yola. evden 2 koli erzak koydular. gidiyoruz.
    muhasebeci dedi ki. ya hazır buraya kadar geldik bi de istanbul'a mı gitsek? ben yok artık dedim istanbul ne alaka? ama tek anormal benmişim ortamda.
    gittik amk. ordan istanbul'a gittik. çiğ köfte alıp ankaraya döndük. sabah saat 7de vardık. 8de derse gireceğiz. patronu aradı muhasebeci. beyler üçümüz de izinliyiz. dedi. kantinci boynu bükük halde dersaneye gitti.
    meğer olayı caner, muhasebeci ve patron organize etmiş. beni mutlu etmek istemişler.

  • şu alkol boykotunu bir türlü beceremedik gitti. içmeyin amk bir süre... içmeyin de bir ne oluyor ya desinler... en büyük gelir kalemleri bu. buna zam yaptıkça biz de herhangi bir tepki vermedikçe yapmaya devam edecekler. bir organize olun bir ses getirin. birileri ön ayak olsun bir kitlesel mevzu olsun...

    (bkz: bir büyük alkol boykotu vardı ne oldu)?

    edit: çok mesaj geldi haklısın ama nasıl olacak diye? ben bu işlerden pek anlamam. doğru düzgün sosyal medya hesabım bile yok ki takipçim olsun. duyurayım. ama öncelikle kısa vadeli hedeflerle işe başlanır. bir tarih aralığı belirlenir 3 gün ya da 5 gün. günler öncesinden duyurulara başlanır. bir de güzel slogan bulunur. #ucuzbiraiçinbiraniçme vb. o üç gün tüketim yapılmaz... sosyal medya vb ortamlarda duyurulur. mekana gidilmez. mekanlar tekeller boş kalır. biraz onlar bastırır. biraz biz . bunu organize edebilecek gerçekten çok başarılı arkadaşlar var bu platformda. yeter ki el atsınlar...

  • hiçbir şey. sen o öğrenciyi dövüp sövüp sınıfı mum gibi yapsan paşamızın ağırına gidip ertesi gün çıkışta karnına bıçağı takmayacağının garantisi yok. bir sınıf dolusu asayiş vakaya bir tane öğretmenin çıkıp eğitim vermesi bekleniyor. devlet önce öğretmeninin can güvenliğini sağlasın sonra eğitim beklesin. şu durumda öğretmenin yapacağı suya sabuna dokunmadan maaşını almaktır.

  • takvimlerin,27 $ubat 1933 tarihi gösterdigi günün ak$amında almanya'nın berlin $ehrinde nasyonal sosyalistlerin ileri gelenlerinden joseph goebbels'in evinde ziyafet verilmektedir.davetliler arasında henuz yeni $ansölye olmu$ adolf hitler'de bulunmaktadır..yemek esnasında bir telefon gelir.telefondaki ki$i lakabı putzi olan ernst hanfstaengldir.hanfstaengl heyecanlı bir ses tonuyla telefonda "reichstag yanıyor..reichstag yanıyor.." diye bagırır..fakat goebbels bu iddiayı yeterince inandırıcı bulmaz ve ilk olarak durumu hitler'e bildirmemeyi daha uygun bulur.o sıralarda ise,ba$bakan yardımcısı evinde donemin cumhurba$kanı konumunda olan paul von hindenburg'u agırlamaktadır..onların bulundukları mevki ise reichstag'a oldukça yakındır ve dumanlar pencerelerden seçilmektedir..yangını gören ba$bakan yardımcısı,kendi arabasıyla hindenburg'u evine kadar emniyetli $ekilde ula$tırır.bu sırada durumu tekrar degerlendiren goebbels bir kaç telefon sonucunda reichstag'ın gerçekten alevler içerisinde olduguna emin olduktan sonra durumu hitler'e bildirir..ziyafet yarıda kesilerek anında reichstag'ın bulundugu yere gelinir*..hitler oldukça kızgındır.lakin ondan daha kızgın olan birisi varsa o da goebbels'dir..zira goebbels o gün,gestapo $efi rudolf diels'e döner ve "i$te komunist ihtilali ba$lıyor! bir dakika bile bekleyemeyiz.acımak yok.her komunist bulundugu yerde öldürülecek.bütün komunist vekilleri hemen bu gece sallandırılacak.." $eklinde emir verir..

    sonrasında nurnberg mahkemesinde dahi yangının,tam olarak iç yüzü aydınlatılamaz.fakat yangının naziler tarafından,kendi siyasi amaçları dogrultusunda çıkarıldıgına dair $upheye yer bırakmayan kanıtların mevcut oldugu su yüzüne çıkar..nazilere yönelik ve dogruluk payı yuksek olan iddialardan biri $udur;
    hitler'in yakınında bulunan isimlerden olan hermann goering'in oturdugu yer olan ba$bakanlık sarayından reichstag'a kalorifer borularını geçirmek için öncesinde bir tünel kazılmı$tır.sonrasında s.a isimli kıtaların lideri olan karl ernst,kendisine baglı hücum taburlarından birkaçını tünelden reichstag'a geçirir.ellerindeki bol miktardaki yanıcı ve kimyevi maddeyi reichstag'a dökerek geldikleri yoldan geriye dönerler.bu olayın birkaç gün öncesinde ise s.a'lardan birkaç ki$inin bar da rastladıkları bir kundaklama hastası,yarı kaçık hollandalı komunist marinus van der lubbe'yi ise ufak tefek parçalar yakması için içeri sızdırırlar.buldukları ki$inin komunist olması naziler için inanılmaz bir $anstır..ve onlar bu $ansı iyi degerlendirmeyi bilmi$lerdir..
    van der lubbe yangını ba$lattıgı gerekçesiyle hemen orada yakalanır ve sonrasında mahkemeye çıkarılır.mahkemede suçu sabit görülür,idam edilir.seçimlerden hemen önce meydana gelen bu olay nazilerin iktidar için göze alamayacakları $eyin olmadıgına dair en ciddi kanıtlardan biridir.fakat adolf hitler'in planları istedigi gibi yolunda gitmemi$ -en azından yangın sonrasında- ve istedigi oy destegini seçimlerden sonra alman halkından alamamı$tır..

    faydalanılan kaynaklar;
    william l. shirer-nazi imparatorlugu-1
    rudolf diels-lucifer ante portas

  • - ne muhendisisin sen abi ya?
    - kimya muhendisiyim.
    - e peki soylesene abi cama$ir suyunda ne var? icerik olarak yani?
    - ac arkasini oku.
    - hmm, bunlar bunlar bunlar varmi$, zararli midir bunlar?
    - degildir.
    - icebilir miyim yani $imdi?
    - icebilirsin tabi guvenle, kana kana ic...
    - yandim abi yaniyorum!
    - geber yarragimin kurma kolu...

  • a) yaaaylalaaaar yaylaaalarr
    b) hmm.. cv'nizi inceledik.. sizi hede departmanında......
    c) demek kızıma talip olan delikanlı sensin!...

    diyaloglarından kısa süre önce yaşanmış olması muhtemel durum...

  • epicfail: adam levine'den nefret ediyorum. behati'yi elimden aldı.
    siri: hangi elinden, sağ elinden mi sol elinden mi?

  • sene 1994 aylardan temmuz veya ağustos. hava hayvan gibi sıcak. mahallede top oynadıktan sonra caminin abdesthanesinde su içiyoruz. recep tayyip erdoğan o vakitler istanbul belediye başkanı. mahallemizde bir kuran kursunun açılışına gelmiş. kursta henüz öğrenci olmadığından açılış ve medya için görüntü yapsın diye mahallenin bütün bacaksızlarını toplamışlar. bizde suyumuzu içtikten sonra bedava yemek ve tatlı hevesiyle doluştuk kuran kursuna. yanımdaki arkadaşla ikimizi hemen girişte bir sınıfa soktular. girişte pamuk helva ve elma şekeri satanları görmüştük. acaba tatlı olarak elma şekeri mi verecekler demeye kalmadan sınıfa rte ve bir sürü adam doluştu. bir de o kadar sıra arasından geldi bizimkine oturdu. adam uzun aga. tartsan 40 kilo çekmeyecek iki tane velediz ama sığışamadı mini boy sıraya. çözümü, beni kucağa arkadaşı da koltuğunun altına almakta buldu. sonra beş dakika tayyibin kucağında bir sağa bir sola bakarak patlayan flaşlara poz verdik.

    itiraf ediyorum. bugünkü durumun suçlularından birisi benim arkadaşlar. daha o vakitlerden yaklaşan tehlikeyi herkese anlatmam lazımdı. adam şimdi koca ülkeyi kucağına aldı poz veriyor. bize en azından elma şekeri ısmarlamıştı, size o da yok...

    edit: arkadaşlar olay güneşli semtinde geçti. ikitelli'ye yakın bir mahallesinde ufak bir kurs. istanbul'un çeşitli semtlerini sayan bir sürü mesaj geldi. başından benzer olaylar geçen yazar arkadaşlar varmış. bence hepimiz bir araya toplanıp "anonim rte mağdurları" adında bir topluluk kuralım. arada yüksek tavanlı bir yerde toplanır, terapist eşlinde sandalyeleri çember yapar bir birimize yaşadığımız trajedileri anlatırız.

    hatta şöyle diyaloglar döner.

    ben: merhaba, benim adım shinigami.
    topluluk: merhabaa.
    ben: ... işte şöyle böyle oldu, sonra bi baktım beni kucağına almış ühühühü.
    terapist: acını anlıyor ve hepimiz yüreğimizin derinliklerinde paylaşıyoruz kardeşim.

    gerçi şimdi düşündüm de durup dururken kaç yıldır büyüdüğü yerden söküp taşıttığı ağaçtan tut, şemsiye ile dürttüğü güvercine kadar çok geniş bir kitle var. bırak kazlıçeşme'yi avrupa yakasına sığamayabiliriz. her hangi bir şehit yakını bize güneş altında konuşacak söz bırakmayacağı için o iş yatar genşler. vazgeçtim.