hesabın var mı? giriş yap

  • montajlamışlar, kötüye kullanmışlar, kandırmışlar ya kıyamam amkun vahşisi. sana bu ülkede yem ve su veren haysiyetsizlerin de abv!

    yallah talibana!

  • normalde pazartesi sabahi sendromu, cuma aksami mutlulugu olan biri degilim ama pazar gunleri uyandigimda gune mutlu baslarim hep.

    karsi apartmanin tam benimki hizasindaki dairede bir teyze yasiyordu. iki yil boyunca her pazar sabahi bu bayragi asiyordu, bugun oldugu gibi:

    http://i.hizliresim.com/e39avb.jpg

    yurt disinda yasadigimiz icin nadiren karsilasilan boyle seyler hosuna gidiyor insanin. iki yillik komsuyuz fakat neden sadece pazar gunleri bunu yaptigini merak ediyordum. ayni apartmanda olsak belki kapisini calar, kahvesini icerdim de, durum bu sekilde olunca sadece pazar sabahlarina mutlu uyanmakla yetindim uzun zaman.

    yaslica biriydi. ara ara balkona ciktiginda gorurdum. babanne minnoslugu vardir ya hani. aynisi iste. bundan bir ay kadar once teyze yine biraz rahatsizlanmis olacak ki, ayda bir eksik olmayan ambulans yeniden gelmis goturmustu fakat bu defa diger gun getirmedi. bir hafta oldu, bir ay oldu getirmedi.

    bir aydir pazarlarim bayraksiz geciyordu. yokluguna alismasi zor oldu. bugun uyandigimda bir baktim ki bayrak yeniden asilmis. cok mutlu oldum. iyilesmis teyze dedim. durumu facebook sayfamda anlatinca, arkadaslarim "gitsene ziyaretine oglum yaa" dedi hep bir agizdan. cesaretimi toplayip nasil becerdiysem kendimi karsi apatmanda buldum hasta ziyareti edecegim resmen.

    kapiyi bir adam acti, ogluymus. durumu basindan anlattim ayakustu, boyle boyle dedim iste en sonunda geldim. iceri buyur etti sagolsun, esi ve cocuklari da vardi ama teyzeyi goremedim salonda. herhalde icerde yatakta dinleniyordur dedim kendi kendime cunku bayrak var disarida. sonra basimdan asagi kaynar sular dokuldu "gectigimiz pazar kaybettik annemi" deyince.

    "ama bayrak disarida?" dedim, "hep o asardi pazar gunleri."

    anlatmaya basladi: "annem buraya kirk sene once, daha yirmi yasinda bile degilken gelmis istemeye istemeye. ondan sonra evlenmis, biz olmusuz, duzen kurulmus, is-guc derken bir daha mumkun olmamis ve geri donememis. annemler turkiye'den ciktiktiklarinda bir pazar gunuymus. icine dert olmus geri donus yapamamak ve neredeyse on yildir her pazar gunu bu bayragi asip gecmisi yad ederdi. ataturk'u, turkiye'yi hep cok sevdi. hepimize asiladi. simdi gelenek haline getirdigi bu bayrak gorevi bize gecti ve anisini yasatiyoruz. yine her pazar bizim tarafimizdan asilacak. cocuklarim da benden sonra asmaya devam edecek." dedi. bir yandan dinliyorum, diger taraftan dokunsalar aglayacagim gozlerin dolulugundan adami goremiyorum, kirpmaya korkuyorum. "hic komsum yok" diye mizmizlik ediyormus. "keske onceden gelseydin buraya ve tanissaydiniz" dedi. daha kotu oldum.

    "bilseydim gelmez miydim hic?" diyebildim sadece. teyze ile tanisamamak hayatimin sonuna kadar icimde yara kalacak sanirim.

  • mantığını bilmek. o uçağın düşmesi için çok absürd olayların ard arda başa gelmesi gerekiyor.

    uçakların kanatları dikkat ederseniz su damlası biçiminde yapılmıştır. bernoulli prensibine göre iki akışkan aynı doğrultuyu aynı zamanda alırlar. su damlası biçimindeki kanadın üst kısmı havanın yolunu uzatıyor, dolayısıyla üst taraftaki hava hızlanıyor. hızlanan akışkanın basıncı yavaş olandan düşük oluyor. hava ise yüksek basınçtan düşük basınca doğru hareket etmek zorunda kaldığından yukarıya doğru bir kuvvet uyguluyor. dolayısıyla yeteri basınç farkı yaratılırsa o uçağın düşmesi için hiçbir neden yok.

    uçağın düşebilmesi için bu durumda bazı olguların oluşması gerekiyor:

    1-) uçağın kanat alanının uçağın hepsine yetecek derecede havadan kuvvet çekememesi. bu havacılık tarihinin başında bir sorundu. iki kanatlı pırpır uçakların yapılmasının nedeni buydu. ne kadar kanat alanı, o kadar kuvvet. çözülmesi en kolay problemdi, rahatlıkla çözüldü.

    2-) kalkış anında basınç farkı için gerekli olan hıza ulaşılamaması. günümüzde yolcu uçakları kalkış anında 260-320 km hıza ulaşmakta. zaten bunun için bilinen v-1, vr, vr-2 gibi hız skalaları mevcut. araştırırsanız görürsünüz. benim de o konularda ayrıntılı bilgim yok.

    3-) uçak havadayken yeterli basınç farkı oluşmaması: bu durum çoğunlukla uçağın çok fazla dik kalkması durumunda oluyor. en sık kaza nedenlerinden biridir ya da biriydi. kanadın şekli bozulduğundan dolayı hava akımı bozuluyor ve uçak kuvvetsiz kalıyor ( sanırım stall durumu diye buna deniyor, emin değilim ). günümüzde bu durumu önceden haber verecek ekipmanlar mevcut ve standart donanım olarak kullanılıyorlar.

    4-) havada motorların durması, hava akımının yeteri kuvveti çekemeyecek kadar yavaş olması: en yaygın tip olan boeing 737 lerde çift motor vardır. tek motor dahi sizi güvende tutacak kadar güçlüdür. üstelik iki jet motoru bozulsa dahi normal bir motor ile de kontrol edilebilir.

    747 lerde 4 motor vardır ve yine bu motorların her biri acil bir iniş için yeteri kadar gücü sınarlar.

    5-) kanadın kırılması: 800-1000 kim/h ile giden bir araçta hepimiz düşünmüşüzdür. ya kanat kırılırsa? kırılmaz. eskiden aliminyum ağırlıklı olarak yapılan kanatlar bugün nerdeyse nanokompozit maddeler ile yapılmaktadır. oldukça dayanıklı, esnek ama şeklini kaybetmeyen malzemelerdir bunlar. hava akımıyla kırılmaları imkansızdır.

    6-) hava akımının olmaması: yolcu uçağıyla uzaya çıkmadıkça böyle bir olay uzun süreli olmaz. bazen yer şekilleri dolayısıyla hava akımının vakumlanmış olduğu yerler olsa da bunların hepsi önceden görülebilecek parametrelere sahipler. (bkz: bermuda şeytan üçgeni) (bkz: büyük kanyon)

    7-) yıldırım çarpması: tüm yolcu uçakları faraday kafesi prensibiyle yapılırlar. bilmeyenler için söyleyeyim, yıldırım uçaklar için tamamiyle tehlikesizdir.

    8-) motora kuş girmesi: sanırım dişe dokunur tek tehlike bu. tüm motorlara aynı anda uçak girmesi olayı pek yaşanmadığından dolayı çok çok düşük bir ihtimal.

    9-) pilotaj hatası: uçaklar yolculuk sırasında otomatik pilotlarla giderler. insan eli değmez. manuel kontrole alındığı için yaşanan kazalar olduğu da vakidir. tek riskli durum kalkış ve iniş sırasında pilotun verileri doğru okuyamayacak kadar mal olması ki, öyle pilotun ben ta amk.

    sonuç olarak uçağa bindiğinizde kalkışın, inişin, türbilansların tadını çıkarın. adrenalin iyidir. *

    not: işbu entry yazarın hatırladıkları kadarıyla yazılmıştır. ekleme, çıkarma, itiraz, düzeltme, hoplatma eylemleri için yeşillendirmekte serbestsiniz.

    edit: sen, okuyucu. 8. maddeden sonra motora uçak girerse bırak da düşsün mü dedin, yoksa hemen mesaj butonuna mı dokundun bilmiyorum ama çek o elini. motora kuş girecek, tamam. 123123 mesaj atmanıza gerek yok!!!111 ( değiştirmiyorum lan, o motora uçak girsin. )

  • olm akit başlığı açıyorsan "görsel" koyacaksın görsel. bu yazılı olmayan kuralı bilmiyorsan açma mnk başlık.

    okur görsele tıklayacak, 1 en fazla 2 cümle okuyacak, sonra basacak kalayı ve kapatacak.
    bu!! bu kadar!!
    süreç bundan ibaret. akitin bir kullanıcının hayatından çalması gereken maximum süre bununla kısıtlı olacak.

    görsel

  • 3 ev arkadaşı oturmaktadır ve bir tanesi üzerindeki elbiseyi ters giydiğini fark eder.

    1: aaa ben ters giymişim bu elbiseyi.
    2: olsun, annem "nazar değmez öyle olunca" derdi.
    1: benim annem "git çıkar onu, işlerin ters gider" derdi.
    3: benim annem "salak" derdi.

  • 1991 yılında odtü ve tübitak internet bağlantısının kurulması için bir proje başlattı. 12 nisan 1993 günü türkiye’de ilk internet bağlantısı gerçekleştirildi.

    atalarımızın ilk internet kablo hatlarını bağlarken yaptıkları hummalı çalışma takdire şayan.

    edit: 4. ve 5. fotolar aynıymış düzeltildi. @coottoosee adlı yazar arkadaşa bilgilendirdiği için teşekkürler.

    foto 1

    foto 2

    foto 3

    foto 4

    foto 5

    foto 6

    foto 7

    foto 8

    kaynak ve diğer fotolar

  • hele ki ailesi kendiyle birlikte kalkıp istanbullara geldiyse şanslı insandır. okulu bitireli 4 sene oluyor, üniversiteyi de ailemin yanında okumuştum. sonra istanbulda iş buldum, seninle gelelim mi dedi annem, gelin dedim. iyi ki de demişim. ne çılgın bi gece hayatım var ne de aman kapım açık sıçayım gibi bi derdim. işten geliyorum yemek hazır, çamaşırlar yıkanmış. kazandığım cebimde kalıyor. hoş bunlar olmasa da sadece yanımda oldukları için mutluyum. tek çocuk olduğumdan onları boynu bükük bırakmak istemiyorum belki de. hala arkadaşımda kalmak için izin istiyorum. ama erkek arkadaşım yemeğe gelip bizde kalabiliyor. ne kezbanım ne de asosyal. tam 25 senedir ailemleyim, allah onları başımdan eksik etmesin.

  • troller artık ne kadar düşebilir dedikçe daha da düşen, kadın pedini utanç malzemesi olarak düşünmekten utanmayan bir de bunu ekşide paylaşan trolün söylediği şeydir.

    bu resmen trollüktür. feministlerin ak parti yaparsa da onaylayacakları, olması gereken eylemdir.

    kadın pedi bir hijyen malzemesidir. ahlaksız olan bu gibi trollerin beynidir.