hesabın var mı? giriş yap

  • hep mülayim insanlara denk geleceğini sanan motorcunun hazin sonu isimli çalışma.

    edit: insanın olduğu yerde hata da hep olacaktır. trafikte de hata yapılabilir. kendi adıma "oh olsun" demiyorum ama şu motorcular, ayna kırıp kaçma huylarından bir vazgeçsinler artık.

    edit: imla, teşekkürler @xir ker.

  • gazeteci yazar fatih altaylı'nın ortaya koyduğu hakikattir..

    knorr, türkiye'de farklı ve avrupa'da farklı ürünler satıyormuş.

    içinde tavuk bile olmayan tavuksuyu çorbaları gibi.

    --- spoiler ---

    knorr’un aynı ürünü avrupa’da farklı, türkiye’de farklı içerikle sattığını, avrupalıların sağlığını korumakla kalmayıp, onlara daha kaliteli bir ürün sunarken türk tüketicisine içinde tavuk olmayan tavuk suyu bulyonu itelediğini yazdım.

    epey bir mesele oldu.

    her yerden ses geldi.

    iki yerden çıt çıkmadı.

    biri türk halkını kandıran knorr.

    diğeri türk halkının kazıklanmasına ve belki de zehirlenmesine seyirci kalan tarım ve orman bakanlığı’ndan.

    her ikisini de vurdumduymazlıklarından ötürü kutluyorum.

    belli ki aralarında iyi bir konsensüs var.

    belli ki söyleyecek, verilecek yanıt yok.

    belli ki sükut ikrardan geliyor.

    ve belli ki, aynı kaba pislemişler.

    bizim yediğimiz kaba.

    ama en azından biz görevimizi yaptık.

    knorr konusunda halkımızı uyardık.

    bundan sonra hala knorr kullanan var ise bile bile zehirleniyor, bile bile kazıklanıyor demektir.

    ona da benim karışacak halim yok.

    --- spoiler ---

    kaynak burada

  • okavanga düzlüklerinde sakince karnını doyuran bir canlısınız. bir anda bütün arkadaşlarınız bir yöne doğru koşmaya başlıyor. nedeninin ne olduğuna bakmadan hepsinden de hızlı koşmaya başlamakta (ya da süperorganizmanın kolektif zekasına teslim olmakta) büyük fayda var. yaşayan bütün hayvanlar, atalarının bu alışkanlığı sayesinde hayatta. koşmayanlar, yavaş koşanlar, üşenenler zaten nesillerini devam ettiremedi. aynı seçilimin ürünü olan insan hayvanıysa artık eski doğal ortamındaki kadar tehdit altında yaşamıyor. yeni doğal ortamında bu davranış zaman zaman dezavantaja da dönüşebiliyor. ama eski alışkanlıklar bunlar. birkaç bin yılda silinmiyor. demem odur ki sürü psikolojisi sadece bazılarımızda olan bir davranış değil. hepimizde var. bir sürüden bakınca diğer sürünün davranışı saçma geliyor*, hepsi o. atalarımızdan farklı olarak sürümüzü seçebildiğimiz bir dönemdeyiz belki.

  • zeka geriliği detected. cilveli reprezant, 6-7 kazanıyorlar. nasıl bu kadar kafanızda karikatürize ediyorsunuz? para mevzusundan başlarsak çok para kazansak doktorlar da çok paracı dersiniz, az para kazansak "kim lan bu doktorlar 5 bin liralık adam işte" diyorsunuz. kazancımızdan ne istiyorsunuz anlamıyorum ama isteseniz de istemeseniz de aç kalmayacağız. ayrıca hepi topu bir yıl içinde bir kaç kere reprezantlar ilaç sundu hepsi de erkekti ve verdikleri tek şey ışık kaynağı ve kalemdi. ve özgüveninizin kaynağı da var ayrıca, ve bu ne para ne pul ne de makamdan ileri geliyor. bugün 16 yaşında kalbi duran çocuğu hayata ben döndürdüm. geldiğinde kalbi atmayan kızı ben yaşattım. al sana özgüvenimin kaynağı. ben insan hayatı kurtarıyorum, ben insanların ağrılarını acılarını kesiyorum, ben hayatımı başka insanların hayatına adadım ve bunun da hem madden hem de manen karşılığını görüyorum. benim hastalarım bana, hiç tanımadıkları adama kurbanın olayım, allah razı olsun diyor. bu da bana yetiyor. aklınız almıyor ama biz doktorlar bu dünyanın şanslı seçilmiş kişileriyiz. kusura bakmayın. karşımızda kompleks yapıyorsanız bu sizin sorununuz.

    (bkz: haters gonna hate)

  • şimdiye kadar bir şeyler anlatılmaya çalışılmış fakat eksikler var. elimden geldiğince baştan sona anlatmaya çalışcam.

    kreatin vücudumuz tarafından üretilen ve kaslara enerji sağlayan bir bileşendir. kimyasal adı “metilguanidino-asetik asit”tir. kas hücrelerinde kreatin fosfata dönüşür ve bundan dolayı “fosfokreatin” olarak da adlandırılır. kreatin-kinaz enzimi tarafından yürütülen reaksiyon sayesinde kreatin daha yüksek enerjili fosfat gruplarına bağlanır.
    genel olarak bir insan vücudunun gün içerisinde ürettiği kreatin miktarı 2 gramdır. yani dışarıdan kreatin aldığınız takdirde bu kreatin yapısı fosfat grubuna bağlanır ve vücut gerekli olmayanları hücrelerde depolar; ta ki atp adı verilen kimyasal enerji için kullanılana kadar. bu tepkime gerçekleştiğinde kreatin kendiliğinden kreatinine dönüşür ve kandan giderek böbrek ve oradan da idrarla dışarı atılır.
    kreatin bakımından en zengin olarak bilinen gıdalar hayvansal gıdalardır. atletik performans ve yağsız vücut kitlesi arttırmak isteniyorsa, ek olarak kreatin alınmalıdır çünkü gerekli olan kreatini hayvansal gıdalardan karşılamak neredeyse imkansız olacaktır (vücuttaki kreatin depoları dolsun isteniyorsa 5 gün boyunca günde yaklaşık 4 kilo et yenmelidir. etin kilosu 60 tl.)
    (bkz: evi arabayı satıp ete yatırmak)

    ilk belgelenen kreatin kullanımı ’92 senesinde barselona olimpiyatlarında atletizm dalında britanya’yı temsil eden atletlere aittir.
    (bkz: linford christie)
    işin ilginci 1926’da “the journal of biological chemistry” dergisinde yayınlanan bir makalede “bodybuilding effects” olarak kreatinden bahsedilmiştir. ta o zamanlar bile kreatinin kütle kazanımına ve kas gelişimiyle ilişkili olan nitrojen dengesini geliştirilmesinde yardımcı olduğu belirtilmiştir.
    kreatin kullanımı bilindiği üzere birkaç çeşide ayrılıyor. bunlardan “kreatin yüklemesi” dediğimiz kullanım ’93 senesinde nottingham üniversitesi’nden dr. paul greenhaff tarafından öne sürülmüş ve dr. hultman’in yardımıyla bir makale yazılarak dünyaya sunulmuştur.* makalelerinde, ilk 1 hafta günde belli zaman aralıklarında toplamda 20 gram kreatin yüklemesi yapan sporcuların kas kreatin konsantrasyonunda %25 artış olduğunu belirtmişlerdir. ilk haftadan sonra bu dozu günlük 2 grama çekerek kreatin alımına devam etmişlerdir.
    ‘93 senesinde yayınlanan başka bir makalede (bkz: http://onlinelibrary.wiley.com/….tb00378.x/abstract) kreatin yüklemesi yapmanın vücut kitlesinde bir artış sağladığını (1 hafta içerisinde) ve hiit idmanlarında performans artışını tetiklediği yazılmıştır.

    vücut geliştirmede amaç, kademe kademe artan ağılıklarla kaslara uyarı göndererek gelişmesini ve kasların bu ağırlıklara adapte olmasını sağlamaktır. ağırlık idmanları farklı şekillerde yapılır: kasılma gücünü ağırlık arttırarak ileri taşımak (yüksek ağırlıkla çalışmak), kasın uyarı aldığı zamanı arttırarak çalışmak (set sırasında ağırlık kaldırırken 6-8 saniyede bir tekrar yapmak ) ya da tekrar sayısını arttırarak çalışmak (minimum 15 maximum ölene kadar). kreatin de bu 3 anlattığım idman şekillerine yardımcı oluyor. yağsız kas kütlesini arttırarak güçlenmeyi sağlıyor; enerji sağlayarak daha uzun süre idman yapabilmeyi sağlıyor; tekrar sayıları yüksek setlerde, setler arası yenilenmeyi hızlandırıyor.
    araştırmalar kreatinin protein sentezini tetikleyerek kas gelişimini desteklediğini söylüyor. bunu iki yolla anlatabiliriz. ilki, kreatin alımında ek enerji ortaya çıktığından daha fazla idman sürelerine ulaşılabiliyor ve kastaki yorulma erteleniyor. ikinci ise kas dokusunda depolanan “bonus” kreatinden geliyor. bilindiği üzere kas dokusuna ne kadar kreatin depolanırsa, o kadar su depolanabilir (tabii ki bir sınırı vardır) ve bu da kasa dolgun bir görünüm verir. ayrıca araştırmalar kreatinin kas dokusunu hacimlendirdiğini ve böylece protein ve ek olarak glikojen sentezini tetiklediğini söylüyor. burada bilinen bir klişeyi tekrarlamak istiyorum. kas yapınızı bir balon olarak düşünün ve bu balonun en az %70’inin su ile dolu olduğunu varsayın. eğer balona biraz daha su koyarsak biraz daha şişecek ve daha sert olacak, eğer suyu alırsak küçülecek ve daha yumuşak hale gelecektir. dolayısıyla kreatin almaya başladığınızda kaslarınızın dolgun gözükmesi bir mucize değil beklenen bir olaydır.

    yapılan diğer araştırmalardan birinde kreatinin tampon vazifesi görerek laktik-asitin salgılanmasını geciktirip daha uzun antreman sürelerine izin verdiği yazılmıştır. kaslar anaerobik enerji sistemini kullandığı zaman laktik-asit ortaya çıkar ve bu da daha fazla idman yapmanın zor olduğunu ve kaslarınızın yorulduğunu size söyler. yorulduğunuzu size söylettiren iki neden vardır; ya enerji depolarınız tükenmiştir ya da vücudunuzda laktik-asit çok fazla birikmiştir. daha fazla detaya inmeden, kreatinin enerji üretimi sırasında açığa çıkan hidrojen iyonlarını emerek laktik-asit tamponu gördüğünü ve dolayısıyla size idmanda ekstra güç/zaman verdiğini söyleyebilirim.

    peki neden kreatin monohidrat tercih ediliyor? çünkü kreatin fosfatın şu ana kadar besinsel bir kaynak olarak kullanıldığı, ergojenik ya da anabolik bir efekt verdiği görülmemiştir (enjekte olarak kalp kası rahatsızlığı tedavisinde kullanıldığı kayıtlarda vardır). kreatin monohidratın 1 gramında kreatin fosfata oranla %41 daha fazla kreatin içerir ve fosfat formu monohidrat formuna oranla çok çok daha pahalıdır.
    kreatin sitrat ise supplement pazarında abartılmış bir üne sahiptir. sitrat formu monohidrata göre suda daha iyi çözünür fakat sitratın konstresi daha azdır. yani sitratın 1 gramında yaklaşık 400-500 mg varken sırf suda daha iyi çözüldüğü için aynı paralardaki supplementlerden sitratı almak gereksiz olacaktır.

    peki kreatini kullanmak sağlıklı mıdır? şu ana kadar kayıtlarda kreatin kullanımı yüzünden hayatını kaybeden herhangi bir spor dalından profesyonel yoktur. 32-70 yaş arası erkek ve kadınları içeren 51 gün süren bir araştırmada ilk 5 gün günlük 20 gram, daha sonra kalan günlerde günde 10 gram kullanılmış ve katılımcılarda herhangi bir sorunla karşılaşıldığı kayıtlara geçmemiştir. aksine bu süreçte vldl kolestrolünde %22’lik ve kandaki trigliseritte ise %23’lük bir azalma görülmüştür.*

    kreatin konusunda en sevdiğim araştırma ise “double-blind” dediğimiz katılımcıların ve araştırmacıların deneyler sırasında kimin ne aldığını bilmemesi üzerine kurulu, araştırma öncesi katılımcıların bench press’te kaldırdıkları maksimum ağırlığı, 100 metre koşusundaki en iyi dereceleri ve patlama gücünü gösteren kutular üzerine sıçramaları (en fazla kaç kutu üzerine) not alındığı bir araştırmadır. katılımcılara üstünde hiçbir şey yazmayan supplementler verilir ve bunlardan ilk 5 gün günde 4 ölçek, diğer günler ise günde 2 ölçek almaları söylenmiştir (bütün katılımcılara aynı beslenme programı uygulanır). kreatin alanların almayanlara göre kat ettiği yol neredeyse 2.5 katıdır. *

    peki ne zamanlar kullanılmalı? aslında bunun pek bir önemi yok çünkü siz değil vücudunuz karar veriyor kreatinin ne zaman kullanılacağına. yani sabah da alsanız idmandan önce de alsanız vücudunuz ihtiyaç duyduğu zaman kullanacak. benim önerim yükleme evresinde sabah, öğle ve akşam öğünleriyle beraber 3’e bölerek ve devam evresinde de (günlük 5-10 gram) sabah ve akşam öğünleriyle beraber alın.

    peki kreatine ara verilmeli mi? ara vererek kullanmanın daha iyi olduğunu düşünen ve hisseden profesyoneller olduğu gibi, yükleme evresi yaparak ve bunu devam ettirerek (bu süreci tekrarlayarak) daha iyi sonuçlar aldığını düşünen profesyoneller de var. benim tavsiyem bu konuda (ben de böyle kullanıyorum) ilk 1 hafta yaklaşık 20-25 gram arası yükleme yapmak ve daha sonra 5-10 gram arasına düşerek toplamda 5-6 hafta kullanmak ve daha sonra 3-4 hafta ara vermek. eğer bu methodun işe yaradığını düşünürseniz devam edersiniz, işe yaramazsa da başka methodlar (2 ay boyunca günde 5-10 gram arası kullanmak) deneyebilirsiniz.

  • sosyoloji derslerinde gonul rahatligi ile kullanilabilir bu video.

    1- soforun stop kelimesini istop'a evrimleyerek "istop asagi" cumlesini "kacin, minibusu yok etme butonuna bastim" tandansi ile tonlamasi ve ufak bir tonlamanin insanlar uzerindeki yikici etkisi.

    2- sofor ile goz goze gelen teyze sakin kalsa, muhtemelen hic panik yasanmayacak. ama "tehlikeyi" soforun gozlerinden anlayan teyzenin zengin kalkisi yapmasi ile suru psikolojisinin tetiklenmesi.

    3- suru psikolojisi devreye girdikten sonra, insanin en temel ve en ilkel duygulari olan egoistlik ve hayatta kalma mucadelesi basliyor. bu hayatta kalma mucadelesini, yardimci kadin oyuncu teyze ile amansiz bir omuz omuza mucadeleye giren gence ve harekete gectikten sadece 1.7 saniye sonra minibusten inen kizlara bakarak anlayabilirsiniz.(teyzenin yasama sevinci gozlerimi doldurdu bu arada)

    4- son olarak da, gencin arkasindaki kadinin kacarken yere dusurdugu kitabi almaya calismasini incelersek, canlilarin hayatta kalmak icin ne tur donanimlara sahip olmasi gerektigini goruyoruz. orada minibus patlamak(!) uzereyken kadin hala kitap derdinde. karar verme mekanizmasi hizli calismadigi icin hayatta kalma sansi teyzeye gore cok dusuk. oysa teyze orada guclu bir rakibi ekarte ederek hayata tutunuyor.

    niyahetinde tekrar anlasildi ki, minibus soforleri toplumlarin afyonudur. her eylemleri toplumsal bir deney adeta.

  • ılkokul 2deki cocugun her delıkanlı gıbı asık oldugu bır kız vardır ve aıle efradı klasık bır paranoya olarak cocugun uzerıne gıtmektedır...

    dayı: ekrem..
    ekrem:efendım dayıcım
    dayı:beyza napıyo?
    ekrem: iyi işte napsın..
    dayı: sen aşıksın dı mı ona..?
    ekrem: uffff..bı gıdın basımdan..

    çocuk sıkıntıdan mutfakta hede hodo hazırlayan ablanın yanına sıgınır..

    dayı+yenge+anne+anane+sülale: gel gel kaçma..inkar etme aşıksın aşık...

    seslerı ıcerıkı odadan yukselır..

    ekrem: abla yaa..üstüme gelıyolar baksana..beyza diyip duruyolar..
    ben: bosver guzelım..sen de evet asıgım de kurtul..gelmezler bı daha ustune..
    ekrem: abla sen hıc asık oldun mu??

    verecegı olumlu cevabın ıcerıye dırek ıspıyonlanacagını bılen ilgibocugu temkınlı davranır..

    ben: hayır canım..
    ekrem: o zaman benı anlayamazsın...!!
    ben: hönkk..??!???!! nası yaa!!!

  • oncelikle sunu dikkatli bir okumak gerekiyor. ozellikle su kismini:

    "...o dönemde köşk'teki müstahdemin, yaverlerin, muhafız polislerinin iaşesi ve köşk'ün diğer masrafları da atatürk tarafından karşılanıyordu. başvekil ve vekillere ödenen harcırah cumhurbaşkanı için söz konusu olmadığından seyahatlerde ulaşım dışındaki, yemek ve içki dahil bütün masraflar, tamamen kendi kesesinden çıkıyordu... "

    o zaman neredeyse cumhurbaskanligi butcesi anlamina gelen bir parayla bugunku cumhurbaskani maasini karsilastirirsan boyle oran cikar tabii.
    (bkz: beyin bedava)

  • yapamadığımdır.

    aklım o mesajda kalıyor arkadaş.karşımdaki nasıl bu kadar manyakça geç yazabiliyor anlamıyorum.mal sanki dünyayı yönetiyor.

    geç yazan insanlar için en güzel temennim 'umarım ölmüştür.'

    debe editi: bir anlik sinirle yazilmis entryme destek vererek yalniz olmadigimi hatirlatan herkese tesekkurler efenim.

    mesajlariniza erkenden cevap alabilmeniz dilegiyle.