hesabın var mı? giriş yap

  • gençlerin anlayacağı dilde yazmaya çalışacağım.

    dedem, babamı ağaca bağlayıp, kemerle dövermiş.
    babam bunu bize yapmadı. (ama 360 derece döne döne temiz dayağını yemişliğim vardır. her aklıma geldiğinde yeşilçam figüranlarına benzetirim kendimi. slow motion dönerek yere düşüyordum.)
    evet, babam bizi ağaca bağlayıp dövmedi, çünkü kişisel işletim sistemi bunun yanlış olduğunu anlamış ancak dayağın kötü olduğunu anlayacak kadar güncelleme almamıştı.

    babamlar yemek yerken, tabağa et sayılı konurmuş. mesela 2 şiş kebap yapılırsa, adam başı bir tike... babam bunu da bize yapmadı. bol bol verdi ama her yediğimiz yemek için, "beleş ekmek var yer misin?" dedi. yine aynı mesele, işletim sistemi aç yatmanın kötü olmasını anlamış ancak boğaza dizmenin yanlış olduğunu anlamamıştı.

    doğuda çok çocuklu ailelere horanta denir. birey değil, aile değil, insan değil... horanta... kelimenin sertliğine dikkat lütfen. zorunlu ihtiyaçların karşılanması yeterli bir ahır ismi gibi... bu yüzden özel ihtiyaçların için para, aile içinde paylaşılan bir şey değil, şahsen kazanılması gereken, özgürlük anahtarı bir şeymiş. babam da genç yaşta çok çalışmış, çok çalışmış, çok çalışmış. öyle bokunu çıkarmış ki, saat 09:00-21:00 arası bir iş yapmış, 21:00 - 02:00 arası ek iş... geceli gündüzlü çalışmak özgürlük getirmiyor. peki ne getiriyor?
    sinir,
    hakkının yenildiği hissi,
    dünyanın ağzına sıçma arzusu.

    babamın işletim sistemi bu tempoya 15 yıl kadar dayanmış. sonra?

    işte tam burası, bu başlığın tanımına geliyor. eğer, ortadoğu bataklığında ve cahilce büyüdüysen, eğer ninen, dedene göre, nazım'ın dediği gibi, öküzden sonra değerli geliyorsa, eğer lokman sayılırsa, çok genç yaşta insani şartların çok üzerinde çalışırsan çöküyorsun. bu çökme(fiziki değişimleri kapsadığı kadar) karakteri, aile değerlerini, sevginin önemini de kapsıyor.

    çöküyorsun! su veren itfaiye'ye, işine yaramayan papazın kilisesine, gogen'e sana ve bana... her şeye çöküyorsun.

    ben babama kızgın değilim ama benim versiyonum da ona karşı sevgi duymamayı bana öğretti. hayatımda huzurla uyuduğum ilk gece, evlendiğim gündür. gram'ı bile değerli bir şeymiş evdeki huzur. varsa kıymetini bilin dostlar.

  • arkadaş:
    "yaşıyor musun nerelerdesin? hakanlar size geldi mi? x'e gidecek misiniz? sınavlar açıklanmış haberin var mı? ben geçmiş miyim? haftaya gelecek misiniz okula?"

    fragile:
    "evet,evet,hayır,evet,hayır,hayır"

  • aynı durumu ben de yaşadım. 33 yaşında, lösemiden hayalleri olan kardeşimi kaybettim.

    4 yıl filan da beklemeden yengemi birinci senesinde dertleşmek için yemeğe çıkardım. haddim olmasa da beni seviyorsan söz ver, devam edeceksin diye söz aldım. ertesi sene nişanlandı, sevebileceği bir insan denk geldi ve gördüğüm kadarıyla da çok mutlu. instagram'da her fotoğrafına olmasa da onun mutluluğundan ailecek mutlu olduğumuzu belli eder arada bir kalp bırakırım.

    insanların mutlu olmasından mutlu olanlardan olabilirseniz, dünya çok güzel bir yer olabilir.

  • 24 haziran seçimlerine 4 gün kala katıldığı radyo programında alışık olmadığımız şekilde vatandaş şikayetleri dinletildi. umursamaz ve muhattap almaz bir şekilde not almaya bile tenezzül etmeden dinlemesi.
    verecek bir cevap bulamayınca teessüf etmesi.
    15 yıl önce yani 2003 de evlerimizde buzdolabı ve fırın var mıydı gibi saçma sapan bir retorik soru sorması,
    emeklilik için yaşı bekleme konusuna adeta fransız kalması ve her halinden böyle bir şeyden haberdar olmadığının görülmesi,
    bu kıraathane saçmalaması,
    dün tatar böreği de vereceğiz dediği mitingin kayıtlarından tüm türkiye tarafından izlenmesine rağmen demedim öyle bir şey demesi,
    bu garabet sistemde bir koalisyon seçeneği olmadığı halde koalisyon kurarız demesi,
    açıkçası erdoğan bugün yeni biri olarak çıksa bu performansla %1 bile alamaz.
    normalde de kıvrak zekalı cevaplar verebilen biri değildi ama sanki demans belirtileri veriyor. ortamdan kopuk, donuk ve ne olup bittiğinin farkında değil gibi.

  • on yıllardır domuz spider-man olmasına rağmen bundan değil de siyahi bir baba, porto riko'lu bir anneden olma miles'dan rahatsız olan faşist dalyarakları görmemizi sağlamış marvel karakteri.

    miles morales ilk olarak, peter parker'ın ölümünün ardından ultimate fallout # 4'te (ağustos 2011) göründü. afroamerikalı bir baba ve porto rikolu bir annenin 13 yaşındaki genç oğludur. ana akım marvel evreninden ayrı bir sürekliliğe sahip diğer bir evren olan ultimate marvel'de göründü. peter parker'dan sonra, ikinci örümcek adamdır. ultimate comics: spider-man çizgi roman serisinde yer aldı ve marvel 2015'te bu seriyi sona erdirdikten sonra all-new, all-different marvel serisi ile ana marvel evrenindeki bir karakter haline geldi. karakter örümcek-adam: örümcek evreninde animasyon filminde yer aldı.

    miles'in spider-man'i mahvettiği falan yok aksine ürünleri akıl almaz çok satar.
    ayrıca herif zaten farklı evrende amk..
    diğer evrenselde kadın spider da var domuz spider da noir spider da.

  • los angeles clippers'ın kendisini recruit ettiğini sandığımız son 1 hafta içinde, aksine kendisinin diğer superstarları** clippers'a recruit ettiğini öğrendiğimiz superstar. hepimiz ortada bir the decision olacağını beklerken kawhi leonard sessizce oynayacağı şehri, takımı ve oyuncuları seçmiş ve gerçekleşmesi adına beklemeye-oyalamaya başlamış. goat olabilmek için puppetmaster misali gizliden çalışmış.

    toronto raptors ve los angeles lakers fanlarının hayal kırıklığa uğraması oldukça anlaşılabilir, 1 hafta boyunca kendi takımlarında oynayacağını hayal ettikten, medyadaki çoğu kişinin bu yönde tweetlemesinden sonra oldukça normal. kawhi'nin hareketinin sorguladığını ve kirli bulunmasını dahi empati duyulabilir.

    bir tarafta şampiyonluğa taşıdığın ve tüm ülkeyi peşine taktığın bir takım, oldukça geniş bir kadro ve son derece başarılı bir yönetici olan masai ujiri varken toronto'ya tekrar dönmedi. diğer tarafta, bütün şaşası ile, anthony davis ile, lebron james ile ve max. boşluk yaratmak için ellerinde kalan genç ve ucuz kontratlı oyuncuları** bedavaya göndermiş lakers'ı seçmedi. gerçekten amiyane tabirle ben seçilmem seçerim dedi.

    neden los angeles clippers seçtiğine cevap olarak çok fazla etken buluruz. underdog olduğu ve evine yakın olduğu için dersin, veya kendi karakterine yakın olan(medya ile içli dışlı olmayan) sessiz sakin bir organizasyon olduğu için dersin, dersin de dersin. ama clippers denince bugüne kadar 2 şeyi diyemezdin. birincisi kazanmak kültürü, ikincisi güvenilir yönetim kadrosu için.

    clippers, 2016 yılında doc rivers'ı president of basketball operations mevkinden azlederek ve profesyonel bir yönetim kadrosu kurmaya başlayarak, son 3 senede gösterdiği gelişim (#92236999)nolu entride hamleler üzerinden güzelce özetlenmiş. 2017 yılında kawhi'nin san antonio spurs ile ilişkisi bozulup, gözünü dışarıya çevirdiğinden bu yana doğru hamleler yapan bir takım ve güvenebileceği bir yönetim kadrosu ile karşı karşıyayız.

    bir diğer ve önemli etken ise takımın lob city sonrası nba haritasında kalıcı olabilmek adına kadronun kazanmak için herşeyi yapan, karakterli veteran oyuncular ile doldurulması. ek olarak son 2 yıl draftlarda, yüksek karakterli, söz dinleyen genç oyuncularla mükemmel bir rol dağılımı içinde playoff yarışında bulunması. playoffları 2018'de son 2 maçta kaybetmesi lakin 2019'da 48 galibiyete ulaşması ve ilk turda sağlıklı warriors hanedanı karşısında 2 maç alabilmesi takımın ve rol oyuncularının olası yeni bir hanedan yolculuğuna hazır olduğunu gösterdi.

    kawhi için geriye kalan tek seçim, goat hedefi için en doğru oyuncuları seçme kararı kaldı. ilk olarak kevin durant ile aynı takımda birleşmek istemiş, ama durant'in kyrie ırving ile brooklyn nets yolunu yapması sonrası diğer alternatif paul george a yöneldi. bu noktada belli ki kendisi kariyerinin geri kalanında en uyumlu olacağı superstar ile birlikte geçirmek istemiş, keza lebron james ve anthony davis yanına gitse başarı açısından çok daha kolay kazanabileceği yöne gidebilirdi.

    paul george seçimi biraz detaylandırmak istiyorum, ikiside southern california'da birer yıl arayla doğdular. paul george palmdale doğumlu, koleji fresno state university'de okumuş, aynı kawhi gibi sonuna kadar socal kültüründen çıkmış bir star. oyuncu karakteri ise diğer socal çıkma yıldızlar westbrook-harden gibi defolu değil scottie pippen profiline çok daha yakın bir isim. kawhi bundan sonraki kalan 6-7 yılında lige kendi yoluyla *gümbür gümbür damgasını vuracaktır.

    istediği ortamı ona verecek aday takımlardan, paul george ile birleşmesi adına salary cap ve draft compensation bakımından zengin ve geri kalan kariyerinde planların altüst olmasını engelleyecek bir front office'e sahip takım ile devam etme kararı almış ve son 2 sezon yaptığı her hamleyle kendisini bu vitrine çıkarmış olan los angeles clippers'ı seçmiş olan superstar.

    zannedersem önüzmüdeki sezonda yeni bir dynasty başlangıcı olarak (clippers yönetimine ciddi bir assist de yaparak), aynı şehirde olan rakibinden meşaleyi devralacaktır.

    hoşgelmiştir.

  • "selam, ben feysybuk'ta sürekli laf sokulan eski sevgili.
    olayları bi'de benden dinleyin istedim, bunun anasıgil beni istemedi."

  • karşısındaki insanı yeteri kadar bir süre dünya ilişkilerinden uzaklaştıran beyne oksijen gitmesini engelleyen mucizevi dialogların bütünü..
    örnek verelim..
    yer: boğazdaki teknelerden bir tanesi. (balık yeniyor)

    tekne azıcık sallanmaya başlar. yan masadaki ufak kızımız bir anda.. "anneeeee bağla kendiniiii. anneeeeaa bağla kendiniii." muhtemelen anne olan şahısta "niye?" diye bir soruyla karşılık vermiştir. bunun üzerine kızımız "anne bağla kendini çünkü gemi batıyor..".

    heh afferim. bağla kendini daha derine batalım birlikte..