hesabın var mı? giriş yap

  • yandaş olmamak..

    özellikle sanat camiasındaki tiyatrocu, şarkıcı, sinemacı isimlerin para amacı güden işleri söz konusu olduğu için 13 yıldır nasıl direndiklerine hayret ediyorum. helal olsun, hakikaten zor iş. gencebay gibi, inanır gibi işin kolayına kaçmak paraya para katmak varken direnen levent üzümcü gibi sanatçılara hayret ediyorum. omurga böyle bir şey..

  • kurum: sağlık bakanlığı
    görev: beyin cerrahisi uzmanı
    kıdem: 2/1
    mesai saatleri: haftada 45 saat artı ayda 10-11 nöbet, geçen ayın hesabı ile ayda 192 saat, nöbet ertesi izinsiz devam ( yani aralıksız 33 saat )
    izin: resmi izinler geçerli ( ama nöbet yoksa, bayram gibi tatillerde mutlaka nöbet olur ), 10 yılı aştığım için yılda 30 gün
    maaş: 1900 lira civarı maaş ve ek olarak döner sermaye ile ayda 5000 lira, her şey dahil, döner sermaye yıllık izinlerde kesilir ve emekliliğe bir faydası yoktur
    artıları: ?
    eksileri: liseden sonra altı yıl üniversite ve 6 yıl uzmanlık sonrası 30 yaşında meslek sahibi olmak. evden çok hastanede kalmak, çocuklarını başkalarının büyütmesi, yorgunluktan arabanı eve kadar uyumadan sürebilmek için dua etmek, tüm bu yorgunluğuna rağmen hata yapma lüksünün olmaması, her türlü enfeksiyonun bulaşabileceği şartlarda riskli meslek sayılmamak, beklentisi yüksek ve zor durumda kişileri görmek, mr yazmadığın ya da istediği ilacı vermediğin ya da hastayı getirmeden kim olduğunu bilmediğin kişilerce getirilen filmlere bakmadığın ya da tuvalete gittiğin ve bir süre poliklinikte bulunamadığın ya da randevusuz gelenler yüzünden randevululara zamanında bakamadığın, vs gibi nedenlerle sürekli şikayet edilmek ve uydurma şikayetler nedeniyle bile savunma vermek, tehdit ve hakaret duymak, dayak yemek, sistemin hatalarının yüklendiği kişiler olmak... daha o kadar çok şey var ki, ben sadece durmak ve unutmak istiyorum.
    mesleğimi seviyorum, keşke ideal şartlarda yapabiliyor olsaydım. kişisel tatmin, akademik kariyer, vs isteyen yine seçsin ama arkamızdan küfredildiği kadar kolay değil. bir de benim branşımı seçecek bayan meslektaşlarımın kulağına küpe olsun, bugün ameliyatını yaptığım hasta ile vizitte yeniden yaşadım; ameliyatı sizin yaptığınızı öğrendiklerinde "eline sağlık" yerine "olsun" diyorlar tevekkülle. erkekle bir olamıyorsunuz, eksiksiniz, ikinci kalitesiniz.
    edit: new old boy haklıydı. kaç yıl sonunda meslek sahibi olabildiğimi yazmamışım.
    edit2: "ayda 30 gün" "yılda" olarak düzeltildi. teşekkürler mayalilithowsky.
    edit3: kıdem 1/4. yeni hastanede yıllar önce aldığım toplam parayı alıyorum, maaş 2800 oldu, toplam değişmedi; ama neyse ki nöbet sayısı bire indi. 15 senelik doktorum. borçlar dağ gibi...
    edit4: arabayı eve uyumadan sürebilmekle ilgili...

    https://www.idealmedicalcare.org/…-home-after-work/

    edit5: bugün radyoda teknoloji sektöründe satış temsilcisi olan bir arkadaş maaşına ek olarak 3 ayda bir 21000 tl prim aldığını söyledi. asgari ücretten çalışıp çalışmadığını sordular, asgari ücret değilmiş. hata yaptım ben...

  • her kış 5 kilo alıp yaza kadar 5 kilomu vermem lazımcı tiplerin dramını okurken sinirleniyorum resmen. biz burada obezite ile mücadele etmeye çalışıyoruz, millet 60 kilo oldum kilolarımdan insan içine çıkamıyorum diyor. sanki 150 kiloyla morbid obezsin de yürüyemiyorsun anasını satayım yaa...

    hangi bakış açısı sadece 50 kiloda fit olacağınıza inandırıyorsa sizi, gidin ona öfkelenin lütfen.

    hala tartıda gördüğü rakam için delicesine bunalıma giren insanlar görüyorum ki asabım bozuluyor.

    az ağırlık kaldırın ki kaslarınız güçlensin. her yaz aynı teraneler için kafa şişirip durmayın. kilo vermenin ve fit olmanın tek yolu temiz beslenip, spor yapmaktır. bugün kilo vermenizi sağlayan mamalarınızı (!) ömrünüz boyunca kullanamayacağınıza göre sürdürülebilir alışkanlıklar kazanmak yararınıza olacaktır.

    special k, çilekli activia yiyip tatlı krizine girmeniz çok normal. kalorileri değil etiketleri okumaya başladığınız an doğru yola giriyorsunuz demektir.

  • roma imparatorluğu'nun defalarca dağılmanın eşiğine geldiği üçüncü yüzyıl krizi döneminden günümüze gerçek boyutlu heykeli ulaşabilmiş yegâne imparator.

    m.s. 251 ilâ 253 seneleri arasında ve oldukça çalkantılı bir dönemde taç giymiş olan gallus, savaş meydanında hayatını kaybeden ilk imparator olarak kayıtlara geçen decius'un gotlar karşısında girişilen abritus muharebesi'nde hayatını kaybetmesinin ardından gotlar ile bir ateşkes imzalayıp moesia valiliğinden istifa etmiş ve apar topar roma'ya giderek senato'nun artık iyiden iyiye onursal bir hal almış onayını almak suretiyle imparatorluk makamına yükselmiştir.

    bu süreçte gotlar'ın tuna'nın berisine çekilme süreci oldukça sıkıntılı olmuş ve nehrin güney yakasında kalan imparatorluk kent ve kasabaları yoğun bir yağmaya maruz kalmıştır.

    doğuda da m.s. 252 senesinin başlarında mareades isimli antakyalı bir soylu, imparatorluğa baş kaldırmış ve antakya'dan fırat nehri'nde kadar olan bölgede kısa süreli olarak bağımsızlığını ilân etmiştir. fırsat bu fırsat diyen sasani şahanşahı birinci şapur da mareades'i sarayına davet etmiş ve ardından kendisinin emrine güçlü bir ordu vererek roma'nın suriye ve ermenistan vilayetlerini ele geçirmesini istemiştir. bu amaçla yola koyulan sasani ordusu, halep yakınlarında bir kasaba olan barbalisus'ta sasani kayıtlarına göre 60 bin kişilik bir roma ordusuyla karşı karşıya gelmiş ve bu muharebede roma ordusunu kelimenin tam anlamıyla yıkıma uğratmıştır. sasani kayıtlarına göre roma ordusu tamamen yok olmuştur ki muhtemelen anadolu ve doğu'da konuşlu tüm lejyonlardan bir araya getirilerek tertip edilmiş olması çok olası olan bu ordunun bu ağır mağlubiyetinden birkaç sene sonra dura-europos ve antakya gibi bölgenin tüm kıymetli kentleri birer birer sasani idaresi altına girmiştir. gallus'un hayatını kaybetmesinin ardından valerianus döneminde de süren savaşlarda sadece antakya'da tahminen yüz bin kişinin hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir.

    bu sırada galya'da bulunan imparatora karşı aemilianus adlı bir soylu isyan bayrağı açmış ve italya'ya doğru yola koyulup tahtı gasp etmek istemiştir. ordunun da trebonianus gallus'tan pek memnun olmadığı bilindiğinden senato da büyük ölçüde aemilianus'a destek vermiştir. ne var ki dönemin en meşhur generali valerianus, gallus'a desteğini sürdürmüştür ve aemilian'ı roma'ya varmadan mağlup etmek için ren lejyonlarını emri altına almaya başlamıştır. ancak bu sırada italya'ya gelen gaspçıyı karşılamakta geç kalacağını anlayan imparator gallus, büyük kısmı süvarilerden oluşan bir orduyla terni yakınlarında aemilianus'a yetişmiştir. kaynakların epey yetersiz olduğu bu çatışmaya dair bilinenler pek az olmakla birlikte aemilian'ın galip geldiği ve gallus'un bir şekilde ya kendi askerleri ya da aemilian'ın askerleri tarafından yakalanarak infaz edildiği anlaşılmaktadır. tarihçi alan bowman'a göre askerlerine ödeme yapmakta güçlük çekmekte olduğu bilinen trebonianus gallus, belki de aemilianus ile hiç savaşamadan kendi askerleri tarafından da katledilmiş olabilir.

    tahtı ele geçiren aemilianus ise yalnızca 26 gün sonra kaderin bir cilvesi sonucunda kendi askerleri tarafından infaz edilmiştir ve taht, dönemin nüfuzlu generali valerianus ve oğlu gallienus'a kalmıştır.

  • abi lincoln gelmiş 15 sene sonra plaket veriliyor, sen yayıncı kuruluş olarak yalandan 10 saniye arka planda gösterip tek kelime etmiyorsun, üstüne hemen yayından kesip lincoln taraftarı selamlarken eski kaleci tolga’ya berkan’ın sol kanatta oynamasını yorumlatıyorsun.

    bunlar ufak detay gibi görülebilir ama değil. büyük beceriksizlik. kim sikler tolganın galatasaray’ın dizilişi hakkındaki yorumunu maçı izleyen galatasaraylılar arasında allahaşkına. beceriksizsiniz. her alana yansıyor bu beceriksizlik sonunda işte.

  • üniversitenin ilk yılı olması heyecanıyla bir sene filan kadar evin bkunu çıkarttıktan ve geçen zamanla bıkıp sakinleştikten sonra, üst katta oturan 80+ yaşındaki teyzenin bir gün kapımı çalıp,

    "evladım senin eskiden arkadaşların gelirdi müzik filan dinlerdiniz, çok eğlenirdiniz, niye hiç öyle olmuyo artık?" diye sorması.

    ekleme: dün bu teyzenin vefat haberini aldım. bu da ondan öyle bir anı kalsın burada. huzur içinde yatsın.

  • gazi ünvanı; çanakkale'de, sakarya'da, kore'de, dağlarda pkk ile savaşanlara verilir. sen nasıl gazi oldun? polisin ve askerin yapması gereken görevi neden üstlendin? kimin dost, kimin düşman olduğunu bilmeden kendini nasıl sokağa attın? salak mısın sen? yoksa önceden kurgulanan bir şeye alet mi oldun? çok soru var kafamda sözlük. bir insan doğduğu, aşık olduğu ülkesinden bıkar mı? evet sözlük bıkar.! bıktık.! bıktırdılar.!

    edit: imla

  • herkes bilir ki tuz şekerin anti-maddesidir. dolayısıyla böyle bir harekette bulunulursa tuzun şeker ile birbirlerini yok ederek dünyayı saniyeler içinde yutacak bir kara delik yaratacağı ortada.

  • ben rakamlardan durumu pek anlamiyordum, sonra ankara'nin 2. buyuk ilcesinin buyuk bir hastanesinde epey sure randevu bekleyip nihayet gidebildigim gun sadece 1 tane gastroenterolog oldugunu gordugumde durumu anladim.

    danisikli dovus mudur, kabul edilebilir kayip midir bilmem ama turkiye, savasa girip neredeyse kiyma makinesinden gecirilmis ukrayna gibi bir jenerasyon hediye etti avrupa ve abd'ye. birbirinden koklu fakultelerden zehir gibi doktorlar, bilgisayar muhendisleri, elektrik ve makine muhendisleri, endustri muhendisleri, matematikciler istatistikciler fizikciler, hem dogrudan piyasa hem de akademi anlaminda adamlara sifir maliyetle dunyalari hediye ettik.

    dogumundan yetismesine 0 kurus katkida bulunduklari binlerce odtulu, itulu, bogazicili, hacettepeli, ankara tipli vs ogrenci ulkelerine girdi, mortgage kredilerine girip ev aldi, araba aldi, para da sistemden cikmamis oldu boylece. vergilerini verirler, suc islemezler, kamu hizmetlerine katki saglarlar, firmalara fayda saglarlar... dunyanin en karli ticareti amk. kar marji %500, hatta yetmez %1000.

    belki de reflumu cozecek hoca su an dusseldorf'ta cocuklarinin cantalarini hazirlamis sabah kindergartena birakacagi saate alarm kuruyor. kaliteli nufus ihracati - kalitesiz nufus ithalati kadar buyuk bir hainlik olamaz. asml olacak ulkeyi don dikme pazarina cevirdiler cebirle.

  • kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesi veren tek kişi, tek hasta. hastanede yatan geri kalan herkes oraya tatile gelmiş belliki.

    okuduklarımdan anladığım kadarıyla aynı katta bulunan hastaların refakatçileri dışarı çıkartılıyor (tehlike arzettikleri için), hastaların cep telefonlarına el koyuluyor, hatta ve hatta -abartılmamışsa şayet- hastaların kapıları dışardan kitleniyor. çok normal, çünkü o insanlar oraya tedavi olmak için değil hastanenin otel hizmetinden faydalanmaya gelmişler. hastalar ibrahim tatlıses için bu kadar tehlikeli bulunurken, hastanenin içi ana baba günü gibi. bütün ünlüler bir koridora toplanmışlar sanki, durumu iyiymiş çığlığı, aman durumu kötüye gidiyormuş çığlığı.. onlar, hasta ibrahim tatlıses için duydukları endişeden ne yaptıklarını bilmiyorlar, diğerlerine saygı göstermeyi düşünecek kadar kafaları yerinde değil. zaten onlar ünlü. kimse hesap soramaz, kimse onlara lütfen burada beklemeyin, şurada bekleyin diyemez. onların telefonlarından dışarıya bilgi sızamaz, onlar tehlike arzedemez.

    aynı katta odasına kapatılmış refakatçisiz hastayla o kalabalıkta kim ilgilenebilmiş, "bu ne gürültü uyuyamıyorum" dediğinde hangi şık cevap verilmiş çok merak ediyorum.

  • kazanırken iyiydi geleceğin para birimiydi ... kaybedince de, kriz savaş haa öyle mi ?

    buyurun sokaklar sizin, kimse size garanti mi verdi?

    kendinizi zora sokacak miktarları, ne olduğu bilinmeyen bir şeye yatıran net kumarbazdır.

    zorunlu edit: bitcoin'in batacağını ima etmedim, sadece belli sayıda (5-10 kişi) sermayederin kontrolünde olan, istedikleri zaman çıkartan istediklerinde düşen bir para birimi, bütün coinler de ona endeksli, ne bekliyorsunuz ki ne olacağı tamamen muamma