ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
çirkin olmak
-
"...banyoya gittim ve yüzüme biraz su çarptım, saçımı taradım. keşke yüzümü de tarayabilseydim.."
charles bukowski
"tipimi sikiim.."
umut sarıkaya
sözlükçülerin stadyumda izledikleri en güzel gol
-
elbetteki hagi reyiz'in monaco'ya attığı gol.
hatta kapalıya dönüp eliyle bayrağı salla diye işaret etmiş (15. saniye)ve o soğukta üst bedeni nü olan ben o zamanlarda bir akım başlattığımız büyük (3'e 5 m)sopalı bayrağı alıp nasıl koydun laaaan diye bağırıp kendimden geçip sallamıştım(38.saniye)
(bkz: ifşa olduk amk)
ahanda
kezbanik şiir denemeleri
-
"kim o gidiyorum dediğin eceler?
mşglsn snrm bn ytyrm ii gclr..."
hamit altıntop
-
bugün şutu direkten içeri girecektir.*
borsa istanbul'un %10'unun katarlılara satılması
-
kesinlikle gündem'de tutulması gereken haber. bugün yüzde 10, yarın 20 derken bi bakmışız hepimiz katarlıların marabası olmuşuz. yazık ki ne yazık bu millete...
yaran fıkralar
-
üç arkadas tren istasyonuna gitmisler. içlerinden biri giseye
yaklasip bilet almis ve trenin kalkmasina ne kadar zaman oldugunu
sormus.
- bir saat on bes dakika... arkadaslarına dönmüs:
- daha çok var, hadi gidip su karsıkı kafede çay içelim... oradan
buradan derken laf lafı açmis... birden
tren düdügüyle kendilerine gelmisler.
kosarak disari firlamislar ama, nafile... tren kaçmis..
sormuslar:
- sonraki tren ne zaman?
- bir buçuk saat sonra... yine dönmüsler kafeye. yine çay, yine laf
ve derken yine düdük sesi...
kosmuslar ama bu defa da treni kaçirmislar.
bir saat sonra bir tren daha varmis. dönmüsler kafeye...
ama bu kez uyanik duruyorlar.
trenin sesini duyar duymaz kalkmislar ve kosmaya baslamislar.
içlerinden ikisi; biri bir vagona, digeri baska vagona zar zor
yetismis...
üçüncü ise geride kalmis ve yetisememis...
bir süre dövündükten sonra baslamis katila katila gülmeye.
durumu gören istasyon memuru dayanamayip sormus:
- hem treni kaçirdin hem gülüyorsun!
- nasil gülmeyeyim!... onlar beni ugurlamaya gelmisti...
sokağa hayvanlar su içsin diye su koyan mallar
-
doğal seleksiyon denen şeyin yalan olduğunu ispatlayan entry'i yazan arkadaşın kızdığı mallardır. amk doğal seleksiyon olsa sen nasıl entry girecen.
komşuyla yaşanan en anlamsız olay
-
bir gün korku filmi izleyip salonda uyuyakaldım. sabaha karşı beyaz bir şey üstüme atlayıp beni uyandırdı. resmen altıma sıçtım. bir baktım bembeyaz bir kedi. acıktı herhalde benimki dedim kalktım. ayılınca hatırladım benim kedim yok ki! sokak kedisi olamayacak kadar temizdi. ben de kapıcıyı arayıp evimde kedi var dedim. o da sabahın beşi aq banane dedi. doğru dedim. sonra yan komşunun kapısındaki paspasda kedi resmi olduğunu hatırladım. bir iki saat sonra gittim kedilerini geri verdim. balkondan benim eve zıplamış manyak.
bir kaç gün sonra duştan çıktım, bir baktım kedi gene benim evde. kapı çaldı verdim direkt.
1 günlüğüne şehir dışına çıktım. geldiğimde kedi gene bendeydi. kapı çaldı, kediyi verirken kadın sizin evi çok seviyor, sürekli size geldi dün biz de balkondan geçip aldık dedi. ben de ehüehü diye gülüp kapattım kapıyı. sonra bir dakika lan dedim bunlar benim eve girmişler! bunu bana söyledi ben de mal gibi gülüp uğurladım kadını.
aynı gün kapıcıya anlattım durumu abi dedim ailecek bana musallat oldular, önce kedi alıştı sonra komple yan daire bana geliyorlar dedim. o da çok yanlış, özel hayat diye bir şey var belki ben birini öldürdüm kuvvette saklıyorum demesin mi!
o günden beri balkon kapısını kitlerim. kedi neyse hadi yan komşu da neyse ama kapıcı girerse büyük sıkıntı.
kadıköy ve şişli türkiye'nin kaymağını yiyor
-
evet...
1000 odalı sarayda oturuyorum...
ismini bile bilmediğim meyveleri yemeden duramıyorum...
bilin bakalım ben kimim.
dost ile arkadaş arasındaki farklar
-
dost kitabevi, arkadaş yayınevidir.
the matrix resurrections
-
official adının "the matrix: resurrections" olarak gözüktüğü ilk trailer'ı bir grup şanslı kişiye gösterilmiş:
--- spoiler ---
- neil patrick harris'in canlandırdığı karakter (sanırım terapist) neo ile konuşmaktadır.
- sahnede san francisco'nun, yakın gelecekteki bir hali resmedilmektedir.
- neo, 1999 yılındaki ilk filmde olduğu gibi, tekdüze bir dünyada sıkışmış durumdadır, etrafındakilere anlam verememektedir.
- "ben deli miyim?" diye sorar neo.
- "biz burada bu kelimeyi kullanmıyoruz" diye cevaplar neil patrick harris'in canlandırdığı karakter.
- neo, trinity ile bir kafede karşılaşır.
- trinity, neo'ya "daha önce karşılaştık mı?" diye sorar.
- bir lavaboya dökülen mavi haplar görülürken, arkada jefferson airplane'den"white rabbit" çalmaktadır.
- neo aynada kendine bakarken yaşlı bir adama dönüşür.
- genç morpheus, neo'ya kırmızı bir hap uzatır ve "uçmanın zamanı geldi" der.
- bir matrix filminden bekleneceği üzere, bir çok aksiyon, havaya uçma, karate ve akrobasi izlenir.
- "directed by lana wachhowski" ve "22 aralıkta vizyonda" ibareleri belirir.
--- spoiler ---