hesabın var mı? giriş yap

  • gelsin destekliyorum.
    ayda 3-5 bin lira kazanan akp seçmeni 1.000 lirasını sadece elektriğe versin de görsün.
    üstüne 1.000 lira da doğalgaza verdi mi tadından yenmez.
    benzin de 20 lira olsun, sigara da 40 lira olsun.
    partinin oyu %30'larda dolanıyor.
    başka türlü ineceği yok.
    başka türlü huzur ve refah bulacağımız yok.

  • benim gibi bir yetenek düşmanına bile resim çizdirmeyi başarabilmiş yöntemdir. kulağına yeteneğini fısıldar ve içindeki kızıl canavarı uyandırır.

    'resim yapmayı öğrenin' diye başlar,
    'yapamaz mısınız?
    yapabilirsiniz! üstelik şimdi resim yapmak üzeresiniz. ' diye devam eder ve 'tab'ooolum bakma sen o kadar sığır bi adam da değilsin esasında lan' mesajını işler. sen 'valla mı nasıl lan harbi mi' iç sesiyle okumaya devam edersin.
    conni gordon'un ressam olabileceğinizi anında kanıtlama yönteminin kullanılması başlangıç için uygun bir yoldur. (iddialı)

    aşağıdaki conni gordon egzersizini uygulayın. göreceksiniz ki sadece dağların biçimini değiştirerek, ufkun yüksekliğini değiştirerek, ağacın dallarının ve yapraklarının sayısını, biçimini değiştirerek veya resimdeki başka öğeleri değiştirerek, başka başka birçok görünüm elde edilebilir.

    başlamadan önce, birkaç dakikanızı vererek, gökyüzü, tepeler, bir ağaç ve bir de gölden oluşan basit bir manzara çizin.
    aynı manzarayı çizmek için kullanacağınız conni gordon yöntemi şu basamaklardan oluşur:

    birinci basamak - anahatlar:

    https://i.hizliresim.com/oydkxq.jpg
    (şu resmi bir köşeye açın ve yönergeleri uygulayın)

    büyükçe bir dikdörtgen kutu çizin; merkezine bir nokta koyun. nokta ile kutunun alt kenarı arasındaki uzaklığın yarısından yatay bir çizgi çekin. sonra, bu çizgi ile merkezdeki nokta arasına inişli çıkışlı bir çizgi çekerek değişik yüksekliklerde bir tepeler dizisi yerleştirin.

    ikinci basamak - destek:

    https://i.hizliresim.com/qp2jmk.jpg

    çizginin üstünde kalan beyaz alan gökyüzü alanı olarak destek sağlayabilir. tepe yamaçlarını kalemi çok bastırmadan çizgilerle doldurarak gölgelendirin ve kalemi daha çok bastırarak su yüzeyini gösteren çizgiler oluşturun; ama göl alanının tümünü bu çizgilerle doldurmayın.

    üçüncü basamak - biçim

    https://i.hizliresim.com/6ynq3v.jpg

    göl kıyısı boyunca uzanan tepelerin eteklerine değişik boylarda gelişigüzel sazlıklar çiziktirin. kutunun tepesinden alt kenarına kadar uzanan 's' biçiminde bir ağaç gövdesi çizip içini doldurun. gövdeye daha kısa, 'y' biçiminde dallar ekleyin.

    dördüncü basamak - ayrıntılar:

    https://i.hizliresim.com/rodxm7.jpg

    ağacın ana dalları arasına kabaca çizilmiş, yaprak biçimlerinden oluşan başka başka büyüklükte, koyu, kıvrık yaprak kümeleri yerleştirin ve bunları yeni dallar çizerek ana dallara bağlayın. yeri, eğimli çayır ve yaban otu alanlarıyla kaplayın.
    nasıl, kolay değil miymiş!

    kaynak: tony buzan - aklın gücü(head first)

    not: valla oluyor. kendi çalışmalarımı bilahare aktaracağım.

    edit: aktaramadım.

    (bkz: https://youtu.be/qmklnnfy_x0)

  • oğlum beni iyi dinleyin lan . şeker çuvalından annemin bana şort yapıp giydirdiği zamanlar ( çok sağlam oluyordu ve tekstil bu kadar gelişmemişti ) . her yaramazlık yaptığım zaman annem bana baban eve gelsin sana gösterteceğim derdi . bir çocuk için babası eve geldiği zaman yüzünde tebessüm belirmesi gerekirken ben nasıl bir dayak yiyeceğimin hesabını yapardım ve babamın eve gelme saati biraz daha yaklaştıkça korkularım daha çok artardı . her nekadar babamın beni dövdüğünü hatırlamasam da çok zor gelirdi lan o süreç .

    geçenlerde annemle konuşuyorum dedim ki neden anne sen beni dövmedinde babamın mesai bitimine kadar beni korkuyla yaşattın . hiç olmazsa döverdin dayağımı yer otururdum .

    çok yaramazdın oğlum napayım dedi .

    babam bir kere anneme demedi ki ben kapıda beni özleyen çocuğumla karşılaşmak istiyorum korku dolu gözlerle bekleyen değil diye .

    bunu bir yere not edin ve çocuğunuza karşı böyle bir söylem kullanmayın rica ediyorum .

  • kazıdayız. yaz vakti. 20 tane öğrenci, kazı evinde kalıyoruz. gündüz ne kadar yoğun çalışıyorsak, geceleri de aynı oranda içiyoruz. bozkırın ortasındaki kazı evinde, içki içmek için alternatifler belli... bazıları eski bir ilkokuldan bozma kazı evinin merdivenlerinde içiyor, bazıları bahçe duvarında, bazıları laboratuvarda, bazıları mutfakta.

    hepimiz rock dinliyoruz. kazıya iron maiden külliyatını getiren de var, teoman dinlerken kafa sallayıp kendisini metalci sayan da var. o sene, kazı uzadıkça uzadı. hoca "haftaya bitiriyoruz!" diyor, bir sonraki hafta, tekrar bir hafta uzatıyor kazıyı. yorgunluk artıyor. akşamları içerken neşelenenler, yavaştan hasrete düşüyor.

    çarşamba günleri izinliyiz. kazı evindeki müzik seti bozulmuş. sadece kasetçaları çalışıyor. birkaç kaset bakalım diye bir müzik markete giriyoruz arkadaşımla. raflarda, neşet ertaş'ın ondan fazla kasetinden oluşan best of serisi var.

    "neşet baba alsak iyi olur ama hangi birini alacağız!" diyorum.
    "para dayanmaz o kadar kasete." diyor arkadaşım.
    tezgahtar gençten bir eleman...
    "abi" diyor, "siz istediğiniz şarkıları seçin, ben size karışık bir kaset çekeyim."

    karışık kaset lafını duyunca yaşadığım nostaljiyi anlatamam. karışık kaset çekenlerin nesli tükendi sanıyordum ben. tarih öncesinden çıkagelen bir dinozora bakar gibi hayranlıkla bakıyorum kasetçiye. alıyoruz kağıdı kalemi...
    "çek baba bize bunları!" diyoruz.
    3 saat sonra uğrayıp alıyoruz kaseti.
    doksanlık, önlü arkalı neşet ertaş külliyatı.

    akşam kazı evindeyiz. diğerlerinden mutfağı bize bırakmalarını rica ediyoruz arkadaşla.
    "niye?" diyorlar.
    "biz neşet baba dinleyeceğiz." diyoruz.
    gülüyorlar bize.
    "sizin olsun mutfak.” diyorlar.

    ışıkları söndürüp kuruluyoruz mutfak masasına. biralarımızı açıp basıyoruz play tuşuna. uzatmayayım... iki saat içinde, kazı evindeki tüm öğrenciler yavaş yavaş toplanıyorlar mutfağa. kaseti birkaç defa dinledikten sonra, bir tarafın ilk şarkısı olan ah şu yalancı dünya'yı sürekli başa sararak tekrar tekrar dinlemeye başlıyoruz.

    iki kişi içmeye başladığımız mutfakta yirmi kişi oluyoruz.
    masaların üzerindeki boş bira şişelerinin üzerine mumlar dikiliyor.
    herkes teslim olmuş müziğe, kimse konuşmuyor.
    bazıları başını masaya dayamış, ağladığını göstermeden usulca ağlıyor.

    bozkırın çocuğu vuruyor sazın teline... o sazın teli, bozkırdaki çocukların yüreğine dokunuyor.

  • çizgi roman kültürü üzerine yazılmış en kapsamlı ve eğlenceli kitaptır. çizgi romanların tarihi, kültürü, sosyolojisi çizgi roman mantığı ile ortaya konulur. kitabın yazarı ve aynı zamanda çizeri olan scott mccloud kitabın sevimli bir öznesi olarak bizi çizgi roman kareleri üzerinden bir yolculuğa çıkarır. ilk örnekler, kuzey amerika ve japon çizgi romanı arasındaki farklar, iki kare arasındaki boşluğun anlamı, çizgi romanda yaratıcı denemeler, kimi zaman resim sanatından referanslarla ortaya konur. kitabın son karesinde çizerin karısının kucağında çocuğu ile kapıda belirmesi ise kitabın tüm eksiklerini kapatan bir çizimdir. bu kitabı çevirip yayımlamak kimi gereksiz çizgi romanlar basan pek çok ilgili yayınevinin görevi olmalıdır. iyi çizen ama anlatacak bir şeyi olmayan pek çok çizerin yastığının altına koyması gereken bir çalışmadır, anlayana...

  • uluslararası hukuka uygun bombalamadır.

    suriye egemen bir devlettir. bm'de kabul görmekte, diğer ülkeler tarafından muhatap kabul edilmektedir.

    rusya, suriye'deki operasyonlarını suriye devletinin izniyle yapmaktadır. suriye'nin egemenliği altındaki operasyonlar uluslararası hukuka uygundur. (bizim ırak'tan izin alarak, kandil'i vurmamız gibi)

    türk tırları, egemen suriye devletinden izin almadan suriye topraklarına girmiştir. kaçak giriştir, hukuk dışıdır.

    uluslararası hukuka uygun biçimde suriye'de bulunan rus kuvvetleri, uluslararası hukuka aykırı biçimde suriye'den izin almadan suriye topraklarına giren tırları vurmuştur. olay bu kadar basit.

  • asansör fobimi depreştiren videoya konu olmuş asansör. ben hep kontrolsüz bi şekilde aşağı düşmesinden korkarım asansörün. hiç tavana çakılma korkum yoktu. teşekkürler ekşi sözlük!

  • üniversite 2. sınıfta evlenseydim, kuracağım cümle olurdu.

    herhalde bu cümleyi kuran ilk erkek de ben olurdum amk.