hesabın var mı? giriş yap

  • olayın kahramanı bir muhabir:
    (ne olur ne olmaz yanınıza bir bardak su alınız)

    kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. gazetesine, iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca "yol verin.. yol verin.. ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. kenara çekilip yol verdiler.. foto muhabiri yaklaştı:

    arabanın önünde bir eşek yatıyordu!!!

  • akçay tarzı yerleri (ege ve akdeniz) kuşatan, yerel halka ve esnafa dünyayı dar eden emniyetin nedense dokunmadığı doğulu çeteler var böyle. defalarca sosyal medya da gündem olmuştu. bu 'şey' de onlardan biri muhtemelen.

  • rize belediye başkanı reşat kasap, seçim döneminde '10 numara projeler' başlığı altında kamuoyuna açıkladığı meydan projesi için çalışma başlattı. cumhuriyet meydanı'na yerleştirilen tabelada yer alan proje çiziminde, atatürk anıtının yerine çay bardağı figürü yerleştirilmesi ise anıtın kaldırılacağı tartışmalarına neden oldu. tepkiler üzerine açıklama yapan rize belediye başkanı reşat kasap, meydan projesi inşaatı süresince valilik önündeki tören alanına taşınacağını duyurduğu atatürk heykelinin daha sonra eski yerine konulup konulmayacağına halk oylaması ile karar verileceğini açıkladı.

    kaynak: cnn türk - rize'de atatürk heykeli için referandum kararı

    gün geçmiyor ki akp'li belediyelerden rezil bir haber daha duymayalım.

    orası hangi ülkenin toprakları, siz ne ara bu ülkenin kurucusu atatürk'ün heykelini referanduma taşıyacak kadar araplaştınız.

  • osmanlı imparatorluğunun az bilinen çöküş nedenlerinden biri. özellikle 18. yüzyıldan sonra vergileri alanlar ile vergiyi verenler arasındaki ilişkinin cılkı çıkmıştı. vergisel ilişkiler cıvımıştı. abdullah efendi buğdayını ver, raci efendi bulguru ver, nurllah efendi patatesi ver, pelin hatun'a gelince "pelin zorlanacaksan bu seferlik verme ya sen, sonra verirsin önemli değil". ya önemli değil... gitti işte devlet.

  • birkaç ay kahve içmeyin, alkol almayın falan tamam ama en önemlisi büyük markete alışverişe gitmeyin derim ben. sigara içseydim şu kadar para harcamış olcaktım diye diye saçma sapan şeylere acımadan para veriyor insan.

    -güney dakota mantarı... hmm.. şekli de ne değişikmiş. köftenin yanına koysam... oha kilosu 60 lira yuh!
    (iç ses: 200 gr alsan iki paket sigara parası eder. sigaraya olunca acımadan veriyodun ama?)

    -bu neymiş pekin inciri.. hmm. hiç yemedim. tadı nası acaba... tanesi 7 lira aherey delimiskiyo be!
    (iç ses: bi paket sigara parası hepi topu. sigarayı bıraktığıma göre...)

    uzatmayayım sonuçta karfurun normalde yanından geçmeyeceğin yok avrupa mutfağı, yok uzak doğu bişeysi raflarında ne kadar pahalı değişik abur cubur varsa, sebze meyve reyonunda ne kadar abidik gubidik ekvator meyvesi varsa, sigara paketi açısından ederini hesaplayıp "e sigarayı bıraktım nasolsa" diyerek alıp dolduruyorsun, bilincin yerine geldiğinde de için yanıyor o verdiğin paralara. bu yüzden ilk birkaç ay şekilli büyük markete sakın girmeyin, mümkün mertebe bakkala, mini markete gidin derim ben, domates, kabak, tat salçadan başka bir şey görmeyin rafta.

  • üyelerden biri "bu kadar boş beleş insanın toplandığı bir platform daha yok. " yazmış. bunu donanımhaber'de okuyunca bir gülme geldi.

  • bana bir yiğit özgür karikatürünü hatırlatan şarkı sözü:

    - yokluğunda çok kitap okudum esra.
    - ne okudun mustafa?
    - insanın okumak için bol bol vakti oluyor..
    - neler oludun mesela?
    - uzun uzun düşündüm ikimiz hakkında..
    - mal mal denizi seyrettin değil mi?
    - aşka yürek gerek esra..

  • 600 yıldan fazla geçmişi bulunan ve kraliyet taçları, cüppeleri ve diğer törensel nesnelerden oluşan paha biçilemez olarak kabul edilen reelde ise 20 milyar sterlin'den daha değerli koleksiyondur. 1600'lü yıllardan bu yana tower of london'da sergilenmektedir.

    tower of london yılda yaklaşık 3 milyon ziyaretçi tarafından bu mücevherleri görmek üzere ziyaret edilir. mücevherler fransız kadifesi üzerinde ve 5 cm kalınlığında kırılmaz cam vitrinlerde sergilenmektedir.

    ziyaretçiler mücevherlerin sergilendiği odaya girmek için nükleer patlamaya dayanıklı güvenlik kapılarından geçmek zorundadır.

    sergilenen mücevherlerden bazıları aktif olarak kullanılmaktadır. örneğin "imparatorluk devlet tacı" kraliçe tarafından eyalet parlamentosu açışı (state opening of parliament) sırasında kullanılmaktadır.

    aç parantez (
    bu parlamento açılış törenleri ise hayranlık uyandırmaktadır.
    2015 yılı açılış töreni (çekimler daha çok hoşuma gitti)

    özellikle avam kamarasının kapısının black rod'un yüzüne kapanması, kapıyı üç kere vurması sonrası kapının açılması ve derin sessizlik oluşması, kraliçenin emri ile lordlar kamarasına geçiş...

    her anı ufak detaylarla dolu masal gibi...

    2020 açılış töreni - 1958 yılı açılış töreni
    ) kapa parantez

    neyse mücevherlerden bahsediyorduk.

    tower of london'ın sıkı korunmasına rağmen ikinci dünya savaşı sırasında bu mücevherlerin korunması için farklı bir yöntem kullanılmıştır. altıncı george'un talimatı ile üzerlerindeki değerli taşlar sökülmüş ve bir bisküvi tenekesine konulmuştur. bu kutu ise windsor kalesi'nin (windsor castle) sally bağlantı noktasına (sally limanı) açılan bir delik içerisinde muhafaza edilmişlerdir.

    black prince's ruby, st edward's sapphire, kaşıkçı elmasından 200 kat büyük cullinan ve koh-i-noor gibi değerli taşların en iyi korunabileceği yer pek tabii ki altıncı george'un kızlarını da korumak için gönderdiği windsor kalesidir.

    [sally bağlantı noktası korunan bir bölgeye güvenli şekilde girmeyi sağlayan arka kapı görevi gören bir giriştir.]

    kaynak: bbc history extra