hesabın var mı? giriş yap

  • ''allah'a hamdolsun ki bu salgın günlerinde kongremiz lebaleb dolu. ''
    diyen birisinin yaptığı açıklamalardır.

  • kaldı ki kürdistandaki elektrik kesintisini neden t.c. devleti yapsın? kürdistanda elektrik kesiliyorsa kürdistan devletinin işidir.

  • sanırım "bir yerden başlamak lazım abi" diyerek işe başlamışlar. ya da çocukluk hayalleridir belki, bilemiyorum ama şu şeyi hayata geçiren her kimse bir 10 dakika oturup konuşmak isterdim.*

  • birinci sorgu ekranında benden iki tane gösteren hizmet. biri evlenmeden önce, biri evlendikten sonra.

    evlilik insanı çok değiştiriyor :(

  • gerçekten de bu durum bu şekildedir. gezegenimizin yüzeyinin ısı alışveriş tablosuna baktığınızda güneş dünya'yı tek başına ısıttığını anlıyorsunuz.

    peki dünyayı madem tek başına güneş ısıtıyor o zaman neden yeraltına indikçe sıcaklık artıyor, yer kabuğu 7000 derece değil mi? içeridende ısınmıyor mu diye sorası geliyor.

    esasen dünya oluşumundan beri yüksek sıcaklığa sahiptir ve içerisinde yer alan radyoaktif izotopların bozunumuyla da ısısını muhafaza eder. yine de gezegenimizin çekirdeği çok sıcak olmasına rağmen bu enerjiyi yüzeyine aktaramaz. görsel

    bunun sebebi de magma'daki eriyik maddenin harektleridir. atmosfer katmanları benzeri dünya'nın içinde de çekirdekle kabul arasında manto katmanları oluşmuş ve bu katmanların içindeki magmanın devir daim etmesi nedeniyle de çekirdeğin sıcaklığının yüzeye erişimi kısıtlı miktarda gerçekleşir görsel

    işte bu nedenledir ki dünya yüzeyine, binlerce derecelik sıcak çekirdeği ve magmasından, ağırlıklı olarak okyanuslardaki tektonik plakaların arasından sızacak şekilde, yalnızca 47 terawatt gücüyle enerji ulaşırken görsel
    güneş'ten gelen ışınlardan 173.000 terawatt gücüyle enerji atmosferde soğurulmaktadır. [1] aradaki 4000 kat düşünüldüğünde güneş dünya'yı tek başına ısıtıyor denebilir.

    [1] kaynak

  • böyle düşünen insanlara gaz vereceğini düşündüğüm bir yazıyı izninizle paylaşmak isterim.

    --- spoiler ---

    amerikalı bir iş adamı meksika’nın küçük bir kıyı kasabasında iskeleye oturmuş denizi seyretmektedir. bu sırada bir balıkçı teknesi kıyıya yaklaşır. teknenin içinde bir balıkçı ile birkaç tane de ton balığı vardır. amerikalı, balıkların kalitesini övükten sonra bu balıkları tutmanın ne kadar sürdüğünü sorar.
    meksikalı “çok az sürdü.” diye yanıtlar.
    bunun üzerine amerikalı “o zaman niçin denizde daha uzun kalıp daha fazla balık tutmuyorsun? ” diye sorar. “peki geriye kalan zamanda ne yapıyorsun?” diye sorularını sürdürür.
    balıkçı ailesinin ihtiyacı kadar balık tuttuğunu anlatmaya çalışır.
    amerikalı sormaya devam eder “peki geriye kalan zamanlarda ne yapıyorsun?”
    balıkçı yanıtlar:
    -geç yatarım. çocuklarımla oynarım. karım maria ile öğle uykusuna yatarım. her akşam kasabanın merkezine inerim. dostlarımla şarap içerim. biraz gitar çalarım. dolu ve meşgul bir hayatım var bayım.
    amerikalı balıkçıyı alaylı bir tavırla süzdükten sonra konuşmaya başlar. ”harvard’dan derecem var. sana yardımda bulunabilirim. bunun için balık tutmaya zaman ayırmalısın. kazandıklarınla daha büyük bir tekne almalısın. bu büyük tekneyle kazanacağın paralarla, daha başka tekneler alabilirsin. böylece bir balıkçı filosu kurabilirsin.”
    balıkçının dikkatle dinlediğini gören amerikalı konuşmasını tam gaz sürdürür.
    “tuttuğun balıkları bir aracıya satacağına doğrudan onları işleyenlere satarsın. sonunda kendi fabrikanı açarsın sonra da bu küçük kasabadan ayrılır önce mexico city’e ardından los angeles’e oradan da new york’a taşınıp kendine ait bir firma açıp onun başına geçersin.”
    balıkçı sorar “peki bayım tüm bunlar ne kadar sürede olur?”
    “15 veya 20 yıl.” diye yanıtlar amerikalı.
    balıkçı sorar “sonra ne olacak bayım?”
    amerikalı gülerek konuşmaya başlar “hikayenin en güzel kısmı da bu ya.” der ve konuşmasını sürdürür “zamanı geldiğinde şirket hisselerini halka satar, milyon dolarların olur. çok zengin olursun.”
    balıkçı “sonra ne olacak bayım?” dedikten sonra amerikalı yanıtlar “sonra emekli olursun. geç yatacağın, akşamları bir şarap evinde, dostlarınla şarap yudumlayacağın, gitar çalacağın, küçük bir sahil kasabasına taşınırsın.”
    --- spoiler ---

  • iğrenç yorumdur. kimi savunduğu, ideolojisi önemli değil. sorun kafada, kafanın işleyişinde. bir kadın nasıl kendini sadece çocuk doğuran, ev işi yapan, konuşmaya bile korkan, ikinci sınıf, hayatta var olmayan biri olarak görür bunu kendine yakıştırır? bunu anlamıyorum.