hesabın var mı? giriş yap

  • oyunu neredeyse bitirdim, spoiler vermek istemiyorum ancak son savaştayım diyeyim. bu akşam evil playthroughmu bitirip paladinle iyi oynamaya başlayacağım umarım. girişi yaptıktan sonra tek tek notlara geçelim.

    -oyun muhteşem olmuş, özellikle benim gibi 80 -90 arası doğumlulara "bitmiş oyunun" nasıl olması gerektiğini hatırlattığı için üzünsem mi sevinsem mi bilemedim. artık bütün büyük oyun şirketlerinin corporate kafasıyla kar daha çok kar modelinde yönetilmesi yüzünden adam gibi oyun oynayamaz olmuştuk, taze bir soluk oldu bizler için. z kuşağı kardeşlerimiz de umarım iyi oyunun nasıl olması gerektiğine dair beklentilerini biraz yükseltirler de her sene geçen senenin kopyası olan ac veya benzeri serileri almaktan vazgeçerler firmalar adam gibi oyun yapar.

    -bana göre en imba party 2 melee 1 sorc ve 1 cleric. nette bulabilirsiniz, 2h melee buildları inanılmaz güçlü, baldurs gateteki 2 taşşaklı bossu tek meleem olmasına rağmen stundan çıkarmadan 2 turda kestim. sorceroru zaten anlatmaya gerek yok, cleric hem ofansif hem defansif olarak çok güçlü. ben sevdiğim için astarionla oynadım ama easy mode istiyorsanız astarionu sallayıp 2. meleeyi alın kesinlikle. roguelar maalesef end gamede hiç scale etmiyor, sneak atak damagei bg2'ye göre yok gibi bir şey, nerede o eski buildlar :)

    -ben chaotic evil kafasıyla oynadım ortalık birbirine girdi :d oyunu en az 3 kere bitirmenin gerekli olduğunu düşünüyorum, çünkü gerçekten çok emek var, sadece 1 kere bitirirseniz bir çok olayı kaçırırsınız.

    -diyaloglar muhteşem, adamlar hiç üşenmemiş race ve classa göre bile farklı diyalog seçenekleri eklemişler.

    -yukarıdakş entryimde yazdığım gibi oyunda bir çok ufak tefek trick var bunları kesinlikle öğrenin ve uygulayın, çok eğlenceli. misal silahınızın takım arkadaşınızın ateşli silahına değdirerek bile fire dmg vermesini sağlayabiliyorsunuz. diyorum ya adamlar psikopat gibi herşeyi düşünmüş.

    -githyanki jump efsane bir özellik, küçümsemeyin. oyunda jump, fly, misty step vs çok çok önemli. bu özellikleri veren aksesuarları sakın atmayın ne zaman lazım olacağı belli olmaz

    -oyunu öve öve bitiremem ama gelelim ufak tefek de olsa eleştirilere.

    -inventory yönetimi çok vakit alıyor, çeşitlilik yapalım derken bence biraz boku çıkmış, oturup yarım saat inventory düzenlemek beni artık bayıyor ama bundan zevk olanlar da olacaktır ondan gerçek bir eleştiri diyemem

    - düşmanlar bence fazla "ranged" odaklı, melee takılan düşmanlarda zorlayan yok gibi bir şey. insan şöyle bg1 deki sarevok gibi kodu mu oturtan düşman özlüyor. bunun yerine 10 tane farklı adamdan ufak tefek hasarlarla uğraşıyor olmak bence epiclik seviyesine biraz zarar veriyor. az ama taşşaklı 4-5 düşmanla uğraşmayı tercih ederim.

    -bazı classlar maalesef çok zayıf kalmış. thief çok sevdiğim bir classtır, bg2'nin de en güzel classlarından biridir ama bu oyunda ancak kapı, sandık açıyoruz. wizardda maalesef sorcerora göre çok daha zayıf. paladin, barbar, figther benzer seviyede hepsi zikertiyor :)

    -en sona en büyük eleştirimi sakladım. oyun bence fazla lineer. tabii ki itiraz edenler olacaktır ama özellikle bg2'deki ordan oraya gezme hissini hiç verememişler. çok büyük haritalarda aynı act içinde görevleri yapıyorsunuz. örneğin bg2'de firkraagla ilk savaşımı hala hatırlarım. levelim çok düşük geldiği için 4-5 level sonra dönüp kesmiştim. maalesef burada actlere geri dönme şansı olmadığı için öyle bir durum yok. levelları buna göre ayarlamışlar ama işte hep benzer güçlükte savaşlar yapıyorsunuz. çok kolay ya da çok çok zor savaşlar hiç yok. rpg oynarken bazen insan geriye dönüp tek büyüde bazı savaşları (abu dalzhims vs :d ) bitirmek istiyor. ayrıca baldurs gatein sadece 2 kısmını gezebiliyorsunuz. evet bu 2 kısım çok büyük ama benim gibi 1 ve 2 yi oynadıysanız insan 6-7 kısım bekliyor. özetle özgürlük hissi bana az geldi.

    şimdilik yorumlarım bu kadar, takılan olursa her türlü konuda yardımcı olmaya çalışırım. dediğim gibi evil oynadığım için bazı questleri komple atlamak zorunda kaldım şimdilik ama onları da en kısa sürede yapacağım.

    herkese iyi oyunlar, yılın oyununun tadını çıkarın!

  • 26 yaşına kadar bir kedi sahibi değildim. hep köpek besledim. cooker,irlanda setteri falan ama genel olarak hayvanları severim yani kedi sokakta görünce sevdiğim bir hayvandı. annem inanılmaz korkardı o yüzden hiç düşünmedik kedi sahiplenmeyi. 1 sene önce bir tekir aldık eve galiba bu hayatta beni en çok üzecek şey kediye bir şey olması. o kediden korkan annem büyük ihtimalle yataklara falan düşücek kediye bir şey olduğunda. beraber yatıyorlar,annem işten döndüğü zamanda camda karşılayıp kapıyı açıyor. her sofraya oturduğumuzda gelip kafasını sürtüyor deli gibi sevgi gösterisi yapıyor kimseyi ayırt etmiyor. kedi gerçekten sözlükte belki abartılıyor ama aslında abartıldığı kadar muazzam bir hayvan. ve işin garibi gerçekten söylenenleri galiba anlıyor. patini yıka diyorsun suya sokuyor,yatmaya gidiyoruz dediğimiz zaman bir bakıyoruz yatağa gidip yatmış,hadi balkona çıkalım diyoruz balkon kapısına gidiyor. aslında insanlarla iletişimi inanılmaz güçlü. her dondurma almak için buzdolabını açtığımda evin diğer köşesinden koşarak gelen,büfenin üstünde uyurken cornflakes yediğimi duyup hemen yanıma uykulu gözlerle koşan bir hayvan nasıl sevilmez...

  • kendilerine istanbul sokaklarını dar eden başta kediler, kargalar ve martılar yüzünden daha tenha bölgelere çekildikleri için yaşanan durum.

    tabii bunun asıl sorumlusu da her köşe başına kediler için yiyecek bırakan hayvan severler. (serçeleri sevmiyorlar ama?!)

    bol yiyecek bulan kediler, üredikçe ürüyor. onların yiyip bitiremediği mamaları kargalar ve martılar yiyor. onlar da çoğalıyor. ufacık boylarıyla serçelerin bunlarla baş etmesi olanaksız.

    o yüzden gece 3'te o sivrisineğin vızıldamasıyla uykundan uyanıyorsun.
    tropik bölge sineklerinin çoğalmasıyla bu sorunu daha da derinden hissedeceğiz.

  • atatürk 14 yıl eğitim görmüş.
    14 yıl boyu fransızca eğitim almış.
    fransızca eğitimi veren de osmanlı devleti’nin okulları.
    düşman olmak cahil olmayı gerektirmiyor.

  • haydar:
    "sıfır bir değer değildir. bir sayı bile degildir. ancak başka bir sayının yanına gelince değer yaratır, tıpkı sevda gibi. sevdanın da tek başına değeri yok. ille de biri olmalı. sıfır ne kadar çoksa sayı o kadar çoğalır. sevda ne kadar çoksa insan o kadar çoğalır, büyür.

    biri dese ki, "sevdamı al, kendine ekle, bir ömür ile çarp, sonra sonsuza eşitle". yine değeri sıfır mı olur senin için?"

    evet (bkz: yedi numara)

  • 80li yıllarda, ders esnasında tam ortadan iki gruba ayrılmış bir sınıfta karşılıklı osuruk savaşı yapılmaktadır...
    kurallar nettir... bir taraftan birisi sesli bir şekilde osurduğunda diğer taraftan 10 saniye içinde cevap gelmek zorundadır... aksi taktirde gololur...
    ateşli bir savaşın ortasında, gaza gelen bir arkadaşın ikinci turda gürülltülü ve kokulu bir şekilde *altına zıçması ile ortam şenlenir...