hesabın var mı? giriş yap

  • bir değil bin tane var ama ben birine yoğunlaşacağım çünkü ben uzun zamandır bunu yaptığım için layığımı buldum;

    arkadaşlar, yöneticiniz ile hakkınız olan şey için konuşun, kariyerinizin nasıl şekilleneceğini, mutlaka konuşun . öyle yılda 1 defa değil, yılda 3-4 defa konuşun.
    size bir yol çizmesini, ne zaman terfi vereceğini belirlemesini mutlaka sağlayın, o sizden iş için bitirme saatleri tarihleri ister ya, siz de ondan kariyer yolunuz ile ilgili yapılacak çalışmalar için bitiş tarihi isteyin.

    ben yapmadım; saygılı olayım, gidip ağlamayayım, habire şikayetlenen bir konuma düşmeyeyim dedim. onlar zaten anlar benim hakkım olanı verirler dedim. bu beni insan olarak yüceltti ama beni onların gözünde "daha iyi çalışan" yapmadı.
    aksine isteksiz olduğum için operatif biri olarak göründüm belki.

    diyeceğim o ki, vaktim yok konuşamamlara kanmayın, sen daha yenisin neyin terfisilere kanmayın, çünkü bendeniz çok köklü çok kurumsal bir şirkette çalışmama rağmen 2 senede 2 terfi alıp hiyerarşik olarak üstüme basan insanlar gördüm. ben ise 2 sene de bir konuşup bana ne zaman terfi vereceksin diye soran bir insandım. demek ki bu arkadaşlar senede 4 defa konuşmuş, gitmekle tehdit etmiş. ben hiç tehdit etmedim, saçma bulurdum ama bir çok iş arkadaşımın gitmekle tehdit ederek maaşlarını arttırdığını öğrendim.

    bu pis dünyada başka türlü iyi maaş almak ve hatta ayakta kalmak zor.

    edit: mesajlar geliyor sıklıklar diyorlar ki ben tehditi savurunca terfi aldım, zam aldım, şu an için 10 kişiden 1 kişi tehdit olmaz dedi, ama denememiş, tehdit eden diğer arkadaşlar ise muvaffak olmuş. bu da bizim türk kafasının korku ile ittirildiğinin ibaresi. ben de tehdit etsem mi diye düşünmüyor değilim.

    yıllar sonra gelen edit: entry' den 2 sene sonra şans da yardım edince tehdit de işe yarayınca 2 kademe birden atladım. hiç hoşuma gitmedi tehdit ama, mecbur bırakıldım

  • motosiklet sürücü tamamen geri zekalı. en sağ şeritten tam gaz gidip de niye önüme kırdın diye mal mal hareketler sergiliyor.
    ben de aktif motosiklet kullanıcısiyim ve çok şükür çevremde böyle mal apaçiler yok.

    arkadsslarina güvenip de arabanın önünu kesip kavga etmek falan. katıksız mal.

  • "maradona zaman zaman maradona oluyordu, messi ise her gün maradona." - jorge valdano

  • 13 yaşındaki kız, durumuna;

    " yeter artık aşk beni de gör "

    yazmış. seni daha sensörlü lamba görmüyor aşk nasıl görsün...

  • son durum: kars valiliği açıklama yapmış:
    disiplin soruşturması açılmış soruşturmanın selameti açısından görevden uzaklaştırılmıştır.

    valilik duyurusu

    bugün facebook'ta paylaşılan bir atatürk videosu altında yorumuna denk geldiğim rafı ceran isimli jandarmanın yüz karası astsubay.

    türk jandarması bünyesinde atatürk ve cumhuriyet düşmanlarını mı barındırarak koruyor türkiye cumhuriyetini?

    söz konusu atatürk videosu

    jandarmanın fetö ağzıyla yaptığı yorum:
    atatürk'e ingiliz ajanı demesi

    profili gezilirse kendisinin atatürk ve milli mücadeleyi aşağılayan daha bir çok paylaşımı bulunabilir.

    facebook profili

    bir 15 temmuz daha yaşamak istemiyorsak umarım bu gibi adamlar turk jandarması ve ordusundan temizlenir.

    edit: facebook hesabını kapatmış yeni fırsatım oldu edit yapmaya. şikayet etmek isteyenler için kendisinin facebook'ta yazdığı aktif görev yeri kars arpaçay doğruyol jandarma karakol komutanlığı.

    bazı arkadaşlar mesajla soruyor atatürk eleştirilemez mi diye, elbette eliştirilebilir. ama milli mücadelenin liderine ingiliz ajanı ve çanakkale'nin kıçı boklu bir yarbayı demek başka bir şey. hele de bunu diyen bir türk jandarması olunca..

    burada hesabındaki tüm benzer paylaşımları özetlemişler

    edit3: an itibariyle krttv, t24 gibi bazi ulusal yayin organlarinda haber konusu olmustur. umuyoruz ki gereken cezayi alacaktir.

    haber 1
    haber 2
    haber 3
    haber 4

    edit2: rafi ceran isimli halen kars arpaçay doğruyol jandarma karakolunda görev yapan bu astsubay kd. başçavuş facebook hesabını tekrar açmış, atatürk'e hakaret içeren paylaşımları olduğu gibi durmakla beraber tüm kişisel bilgilerini temizlemiş. umuyorum bu rezil adam ulusal basında da gündem olur da savcılar ve içişleri bakanlığı harekete geçer. türk jandarması içindeki atatürk düşmanlarını temizler.

    facebook profili

  • güneşten uzaklığı 108m km ile 250m km arasında kalan kısımdır. tabi ki bu bizim güneş sistemimizde bu şekildedir ve sayılar ortalamadır.

    dünya ortalama 150m km ile bu aralıkta yer alır.

    mars ise 250m kmlik sınırda yer alır. bu nedenle de geçmiş zamanda marsta dünyadakine benzer bir hayat oluşumunun olmuş olabileceği düşünülmektedir.

  • normal bir durumdur.

    kılık kıyafet özgürlüğü varsa bu sadece başörtüsü takanın özgürlüğü değildir.

    başörtülü öğretmene çocuğunu emanet edebiliyorsan kot giyene de halı saha ayakkabısı giyene de emanet edebilirsin.

    "ama o ayrı" diyemezsin. konu kılık kıyafet özgürlüğüyse bahsi geçen hiçbir şey ayrı değil.

  • masamda gönülsüzce doldurulmuş bir form, üstünkörü yanıtlanmış ya da yanıtsız bırakılmış sorular. "bu görüşmede başlıca ele almak istediğiniz sorunlar" kısmı özellikle boş, anne baba ile ilgili soruların olduğu kısımlar detaysız.

    bir kurum görevlisi giriyor odaya, başka birkaç form bırakıyor öncekinin üzerine. yirmi dakikalık bir görüşmenin ardından tanı ve tedavi bilgileri yazılacak üzerine. tanınacak ve iyi edilecek, iyi oldu mu diye kontrol etmek için yeni bir randevu tarihi belirlenip yazılacak.

    bir oğlan çocuğu giriyor sonra içeri, donuk bakışlarını yerleştiriyor masamın üzerine. gözlerini yakalamaya çalışıyorum, gönülsüzce bakıyor. sorular soruyorum, üstünkörü yanıtlıyor ya da yanıtlamıyor. başlıca ele alınması istenen sorunlara yanıt yok, anne baba kısımları detaysız. formda eksik kalan görüşmede tamamlanmıyor.

    buraya getirildiği için mi tedirgin ve öfkeli yoksa buraya getirilmesini gerektiren şeyler nedeniyle mi, hiçbir fikrim yok. bir sonraki sorulacak soruyu kestiremeden bir şeyler soruyorum, her seferinde birkaç kısa birkaç cümle ile etimi koparıyor.

    on dört yaşında. annesi birkaç yıl önce kansere yakalanmış, birkaç yıldan az yaşayabilmiş. babası uyuşturucu kullanırmış, altı ay önce cezaevine girmiş. belki salınırmış birkaç aya, salınmasa ne iyiymiş. dövermiş, sadece dövse yine iyiymiş.

    altı ay bir başına yaşamış evinde, doğum günü gelmiş geçmiş. on dört olmuş.

    bir esnaf lokantasında aşçı yamaklığı karşısında karnını doyurmuş. kış zaten henüz bastırmamış, battaniyeler örtünmesine yeterli olmuş. elektriklerin henüz kesilmediği zamanlarda televizyon izlermiş, ses olsun istermiş evde. ama bir de epilepsi hastasıymış. ışık nöbetlerini tetiklermiş, televizyon ışığı mesela. evin elektriği kesilene kadar zaman zaman nöbet geçirirmiş, sonra devrildiği yerden kalkar ve battaniyenin altına girermiş. allah vere nöbetleri pek sık değilmiş o aralar. zaten allah'ın ona verdiği ancak bu kadarmış.

    söylemiş miydim; altı ay bir başına yaşamış evinde, doğum günü gelmiş geçmiş. on dört olmuş.

    sosyal inceleme raporuna göz gezdiriyorum; üç beş akrabası varmış ama ona bakacak durumları yok imiş. hem babası ile de kavgalılarmış, yüzüne bakılacak adam değilmiş. teşekkür edip telefonu kapatmışlar. oğlanın yüzüne kimse bakmamış.

    yirminci dakika olmak üzere, görüşmede başlıca ele alınması istenen sorunlar kısmı hala boş. zihnimde evde bir başına nöbet geçirişinden, düştüğü yerden kalkıp kanepesine geçişinden başka sahne yok. kaç sahne tahayyül edilebilir, kaç sahne bilinebilir ve kaç sahneye katlanılabilir, bilmiyorum.

    bilinç hep sahnede, kapandığı birkaç dakikalık nöbetler dışında. bilinç orada ve odamda. başlıca olarak ele alınması istenen sorunlarda.

    üstelik ortada bir sahne de yok.