hesabın var mı? giriş yap

  • neredeyse tüm batı avrupa'nın çalışma şartlarında, hatta daha fazla, çalışıp 2500 lira para kazanmaktır. bir de buna asalaklık, rahatlık, tembellik, ücretli işsizlik diyen çıkabilir bu memlekette. çünkü bizim ülkemizde patron arkadaşlar bir insana üç kuruş maaş veriyorsa gece gündüz, haftasonu çalıştırmalı, asgariden sigorta yapmalı - ya da hiç yapmasa daha iyi, 2500 lira verdiği için ruhunu bile satın alabilmeli. yoksa ne olur? hop başka ülkeye taşınır, sizi işsiz bırakır, ekmek vermez. ekmek parası kazanacaksanız evinize makul saatte dönmeyi, ailenizle de vakit geçirmeyi düşünmeniz asalaklıktır, tembelliktir, işe yaramazlıktır.

  • hücum yeleğinin ön ceplerinde bulunan iki el bombasıyla beraber, muhtelif dağ zirveleri. insan gençken ne kadar cesur oluyormuş.
    (bkz: komando)

  • ne yazık ki son hırıltılı nefesini vererek aramızdan ayrılmış büyük efsane.

    kendisinden 1 yıl sonra doğan elvis presley, 1977'de genç yaşta öldü, elvis'in gitaristi scotty moore bu sene öldü, keza ilk albümünü cohen'le aynı yıl çıkaran* david bowie de bu yıl öldü. geçen ay çıkan röportajında; "tamamlanmamış şarkılarım için endişeliyim, aslında bu şarkıları bitirecek zamanımın kaldığını pek de sanmıyorum. kim bilir? ama ölüme hazırlıklıyım, umarım çok rahatsız değildir, benim için önemli olan bu." demişti. maalesef haklı çıktı.

    umarım ölüm rahatsız değildir.

  • yanlış ses basılması durumunda sesi yukarı veya aşağı çekerek entonasyon sorununu ortadan kaldırmaya dayalı, antares firmasının ürettiği plug-in'in adıdır.

    t-pain tarzı sesleri yaratma işlemi auto tune değildir çünkü sesi tona oturtmaktan ziyade karakteriyle oynanılmasıyla sonuca ulaşılır. bu plug-in ile gelen özelliklerden birisi olduğu için auto tune adıyla hafızalara kazınmıştır.

    entonasyon sorunları için bir diğer efsanevi yazılım için (bkz: melodyne)

  • hemen herkesin bilgisayarla ilk tanıştığında yaptığı, şimdi çoğu komik gelen mallıklardır.

    sene 1985-86 falan, babamın aldığı commodore 64 sayesinde hayatımda ilk kez bir bilgisayarı kanlı canlı görmüştüm.

    babam bilgisayarı televizyona bağladı, açtı. bilgisayar açılır açılmaz oyunlar başlayacak sandığım için elimde joystick ile bekliyorum.

    meşhur mavi açılış ekranı geldiğinde hayal kırıklığı yaşamıştım. babam da -anlamamıştı herhalde ki- bırakıp gitmişti.

    oyunun kasetle yüklenen birşey olduğunu da bilmiyorum daha. ready yazısı bana bakıyor ben ona bakıyorum, ne yapacağımı da bilemiyorum.

    bir komut verilip bilgisayar anlasın diye bir tuşa basıldığını ve o tuşun return olduğunu da öğrenmişim bir yerlerden, çocuk aklıyla "oyun oyna" yazıp return'e basmıştım ve hayatımın ilk syntax error'ünü almıştım.

    hala hatırladıkça gülerim.

  • --- spoiler ---

    markete giderken köpeği üzerime saldılar ama ben kaçamadım. canım çok acıdı.
    --- spoiler ---

    şimdi bu hayvanın sahibi ne kadar ceza alacak merak ediyorum. küçücük çocuğun üzerine yaratığı salmış. bildiğin cinayete teşebbüs bu.

  • 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar, sadece içerdiği iki kelimenin sözlük anlamlarını taşıyan "bootleg", "çizmenin bacak kısmı" anlamına gelmekteydi. ilk kez 1889'da nebraska, omaha'da, uygulamada kullanılan yöntemden ötürü, "içki kaçakçılığı yapmak" anlamında kullanılmıştır. daha sonra ise, diğer yasadışı veya korsan malları da kapsayan bir ifade haline gelmiştir.

  • üsteğmen: içinizde elektrik mühendisi varsa bir adım öne çıksın?
    ksd acemi asker: emret komtanım
    üsteğmen: bundan sonra koğuşun ışıklarının açılıp kapanmasından sen sorumlusun!
    90 tane ksd er: kıs kıs kıs
    üsteğmen: ulan yıllardır bu espriyi yapmayı bekliyodum.
    90 tane ksd er: puhaaahah

  • tipik bir akpli çomarın sözüdür.

    bunlarda ahlak, şeref, haysiyet diye bir şey yok. bunlar aşağılık yaratıklar.