hesabın var mı? giriş yap

  • ortada sorun görmeyen yazarlar için şöyle örnek verilmesi gereken olay; araç alıyorsunuz ama herhangi bir durum için yurtdışına çıkmanız gerekiyor ve 1 yıl boyunca aracı garajda tutuyorsunuz. 1 yıl sonra ülkeye dönünce bakıyorsunuz ki bir kanun çıkmış. kanunda deniyor ki 1 yıl boyunca plakasına benzin alınmayan araç trafiğe çıkamaz çünkü şase numarası başka bir araca geçirilmiş olabilir!

    her türlü anayasal hakka aykırı bir tasarıdır... mülkiyet hakkı, iletişim özgürlüğü vs. vs.

    aydınlatma eklemesi:
    - sim kart tak çıkar n'olcak ya, imei kopyalama engeli vs. vs. argümanları sunan arkadaşlar hala olayı anlamamış durumda. burada parasını verip her türlü kullanım hakkına sahip olduğunuz tamamen yasal ürüne "bir kanunsuzluk yapılma ihtimali var" argümanı üzerinden bir regülasyon getiriliyor. ancak getirilen bu regülasyon farklı şekilde de yapılarak "kişilerin anayasal hakları engellenmeden" de düzenlenebilir. insan yaşantısına müdahale eden içerikle çıkan kanunların etrafından dolanarak ya da kendince bir çözüm?! bularak o kanunun yapmaya çalıştığı şeyi altettiğini zannetme ata sporunu bir unutsak şu memleketteki yaşam kalitemiz birazcık artar.

    - halihazırda 7 yıl olan sürede zaten evde duran telefon belli bir zaman sonra teknolojik açıdan geri kaldığı için fiilen kullanılmaz hale geliyor. misal ilk çıkan iphone var bende. hala çalışıyor ama ne uygulama yükleyebilirim ne de doğru düzgün hat kullanabilirim. 7 yıllık sürenin oldukça dramatik bir şekilde 1 yıla düşürülmesi ekonomik açıdan da hala verimle kullanılabilecek cihazların doğrudan çöpe atılması demek oluyor ki bu da ekonomi için zarar verici bir olay aslında.

  • dizi bugun itibari ile dorduncu sezonuna girdi. 4 senede dunyada bircok degisti. turkiye'de bircok degisti. dizide cok fazla degisti. benim hayatimda bircok sey degisti. her sey degisti. ancak bazi seyler hic degismiyor.

    1- dizi 4 senedir cogunlukla diyalog uzerinden ilerlemis/ilerliyorken, istisnasiz her bolumden sonra ''bu bolumde de hicbir sey olmadi.'' diyenler.

    2- yine her bolumden sonra solugu bu baslikta alip ''ben kitabi okudum, bu bolum kitapta yoktu. ben kitabi okudum. kitabi okudum ama ben. ben kitabi okudum arkadaslar. kesin okudum. normal oyle boyle okumadim.'' diyenler.

    artik umudu da kestim ben. su iki izleyici tipinden kurtulmamiz mumkun degil.

  • evet başlığı doğru duydunuz.. olay abd' de geçiyor.. insan hakları konusunda tokat gibi ders vermişler nusret efendiye..

    öncelikle haber linki paylaşalım: buyrun

    olayın özeti ise şu; nusret amerika daki restorantında çalışan garsonları toplu şekilde işten çıkartıyor..

    tabi orası türkiye değil, insan hakları falan sistem tıkır tıkır çalışıyor.. garsonlar mahkmeye gidiyor.. ve olayın iç yüzü ortaya çıkıyor..

    nusret, ''garsonların aralarında bölüşmesi gereken tip (bahşişlere) el atıp bunlardan pay alıyor!!'' 4-5 garson buna itiraz ediyorlar.. ve o garsonlar, işte çıkartılanlar..

    federal mahkeme nusret'e haksız işten çıkartma yaptığı için 250.000 dolar ceza yapıştırıyor.. durur mu? durmaz.. bu garsonların tazminatları alacakları, faizleriyle beraber her şeyi topluyor.. hepsini de nusrete kitliyor bir güzel.. ''al koçum hak ettin'' diyor..

    bize de bu olayı konuşmak kalıyor..verilen kararı batı hayranlığına yormayalım hemen.. adamlar hukuk devleti imiş gerçekten.. batının iyi yanlarını alabilseydik keşke dedirtti bana.. nusret'e gelirsek.. bu adamın artık gelinecek tarafı kalmamıştır.. instagram kullanmıyorum da, kullansaydım da takip ediyor falan olsaydım.. tepkimi koymak adına takipten çıkartırdım diye düşünüyorum.. tabi taktir sizin..

    sonuçta garson bahşişlerine (o da nasıl bi bahşişse zaar artık) göz diken bir adamın 24 milyon takipçisi var bu dünyada..

    edit: (bkz: serebral palsi hastası yusuf'a umut ol)

    bugün bu başlıktan haberim oldu.. dünyada sağlıktan başka her şey yalan.. eğer maddi durumum yerinde ve yardımcı olacak birilerini arıyorum diyorsanız, bi inceleyin derim..

  • 86 yaşındaki bir adamın 80 yaşındaki diğer adama karşı başlattığı parti içi muhalefet tweetleridir. türk siyasi hayatının geldiği koltuk sevdasını en iyi açıklayacak örnek olabilir. demokrasilerde insanlar yerlerini gençlere bırakırken bizimkiler dinozor çağına doğru gidiyor.

  • uzun süredir müzik öğretmenliği yapıyor diye biliyorum. yani devlete kapak attığı falan yok, müzik öğretmeni olarak yaşamını sürdürmeyi tercih etmiş.

  • 20 sene önce aramızdan ayrıldığında daha 14 yaşımdaydım. o zamanlar yaptığı müziğe ne kadar hakimdim pek hatırlamıyorum ama hatırladığım; herkesin birbirine benzediği tek boyutlu ekrandaki belki de tek 3 boyutlu karakterdi, farklıydı. kostümüyle, konuşmasıyla, mimikleriyle, söyledikleriyle diğer herkesten ayrılıyordu, ilgi çekiyordu. o yaşlarda çocuklar hem aileleri tarafından, hem toplum tarafından hem de tv tarafından bir kalıba sokulmaya çalışırlar ve belki de bu kalıba uymamasına rağmen o ekranda görebildiğimiz tek kişiydi. belki de "herkes gibi olmasan da, sen sen olsan da olabilir" düşüncesinin tek umuduydu, bilemiyorum ama ilgimi çekiyordu.

    sonra o kendisine en yakışacak yerde, her şeye başladığı trt'de hayata veda etti ama arkasında bıraktıkları ile ben büyümeye devam ettim ve müziğine de aşık oldum.

    bugün her yerde kullandığım mahlasımın zeki müren'in mahlası olan mesut bahtiyar olması sadece yaptığı müzik midir? sanmıyorum. muhafazakar denilen bir ülkede mini şort giyebilmesidir, buna rağmen kendine paşa denmesidir biraz da. sosyolojik vaka olarak incelenmelidir zeki müren karakteri. zeki müren benim için bu ülkede bir umuttur. ne kadar toplum baskısı yaşanırsa yaşansın, "yok yok bu ülke farklı, korkma. sen sen olmaya devam et" umududur belki de.

  • elinde bıçakla kalabalığa doğru yardıran genç içeren görüntüler.

    mermiden hızlı koşamamış ve muhtemelen demirden zannettiği, etten kemikten bedeni delinmiş.

    demek ki neymiş; karşında devlet ve görevlileri varsa, çakallığın alemi yokmuş. artizlik mermiden korumazmış. "nasılsa silah kullanamaz" diye, molotof atıp yaktığınız, bıçakla satırla kestiğiniz kolluk güçleri artık silah kullanıyormuş.