hesabın var mı? giriş yap

  • osmanlı imparatorluğu'nda en tepedeki yönetici pekala padişah idi. padişah olmak için osmanoğulları hanedanına mensup olmak ve erkek olmak gerekir idi.

    kösem sultan, oğlu murad ( 4. murad ) tahta çıktığında henüz çok küçük yaşta olduğundan ötürü saltanat naibi sıfatıyla devleti yöneten kişi olmuştur bir süre.

    daha sonra vezir-i azâm gelmektedir. diğer paşalar gibi enderun'da yetiştirilen kimseler önceleri liyakat usûlü ile sonraları torpil ile bu makama erişebilmişlerdir. pek tabii saraya damat olmak da bu makama erişmekte olanak sağlamaktadır.
    osmanlı imparatorluğu, devşirme usulüyle enderun mektebine çocukları getirmiştir. acem, kürt, rus, yahudî ve çingene çocuklarının enderuna alınması; devlet adamı yapılması yasaktır!

    şeyhülislam, kazasker, kadı gibi ilmiye sınıfına mensup kimseler orhan gazi döneminden itibaren eğitim vermeye başlanan medreselerden yetişmiş kimselerdir.
    şeyhülislamı padişah atamakta, gerisi silsile halinde devam etmektedir bu atamaların. maalesef burada dahi rüşvet ve iltimas alıp başını gitmiştir.

    haremağası olmak için hadım edilmiş olmak lazımdır. daha sonra iş, sultanların gözüne girmekten geçmektedir.
    lâkin valide sultan dahi olsa kendi başına bir atama gerçekleştirememekte, padişaha muhakkak danışmaktadır.

    subaşı atamalarına osmanlı imparatorluğu çok fazla özen göstermiştir. subaşı olacak kişinin kaleminin ve kılıcının sağlam olması, örfe bağlı, ilim irfan sahibi kimseler olması gerektiği belirtilmiştir.

    bostancıbaşı olmak için de cesur ve güçlü kuvvetli olmak şartları aranmaktadır. ayrıca köse olmamalıdır.

    müneccimbaşı, ilmiye sınıfı tarafından seçilirdi. bu kişinin ilm-i nücûma en iyi hâkim olan kişi olmasına dikkat edilirdi. osmanlı imparatorluğu tarihinde toplam 37 kişi müneccimbaşı olarak görev yapmıştır.

    mahalle imamları o mahalle ahâlisinin ekseriyetinin istediği kişilerden seçilmektedir. yalnızca büyük camilerde atama usûlü gerçekleştirilmiştir.

    bakkalbaşı, kasapbaşı gibi esnaf yöneticileri de esnafların kendi aralarındaki seçimlere bırakılmış idi.

    türk tarihinin ilk seçimi 1830'da bolu'nun bir köyünde yapılan muhtarlık seçimleri ile gerçekleşmiştir. bu tarihten önce atama usûlü var idi ve seçimler giderek yaygınlaşmıştır sonrasında.

    türk tarihinde halk oylarıyla belirlenen ilk meclis de 1877 mart-haziran osmanlı meclis-i mebusanı nâm-ı diğer 1. meclis-i mebusan olmuştur. seçime girebilmek için 25 yaş üstü olmak ve ev bark sahibi olmak şartları aranmıştır.

    dipçe-i iman: tabii hepsinden önce kişi müslüman olmalıdır.

  • vardır böyle insanlar. ama benim başıma bundan daha ağırı geldi.

    bir gün aynı ofiste çalıştığım bir kızla iş için beşiktaş'a gittik. arabayı kadıköy'de park edip vapurla geçtik karşıya ve bir saat verip beşiktaş iskelesi'nde buluşmak üzere sözleştik.

    ben saat yaklaşırken başladım beklemeye. sonra saat 5-10 dk geçince aradım bunu ve bana; ayh yoldayım geliyorum, çok sıcak, şöyle oldu, böyle oldu gibi şeyler söyledi. ben de beklemeye devam ettim. 10 dk oldu 20 dk, 20 dk oldu yarım saat... ben bunu tekrar aradım, ne kadar sürer gelmen diye ve yine aynı rahatsız ifade ile 10-15 dk sonra oradayım dedi.

    ben de beklemekten sıkıldığım için barbaros bulvarı'ndaki starbucks'a kadar yürüyeyim hem bir kahve alırım hem de vakit geçer dedim.

    starbucks'a bir girdim ki ne göreyim. bu, masasında bitmiş bir kahve bardağı elinde bir dergi oturuyor. yanına gidip selam verdim sakince.

    beni görünce şeytan çarpmışa döndü ama öyle bir hale geldi ki açıklama bile yapamadı. nedenini bile sormadım çünkü bu kötücüllükte olan insanlara asla "neden" diye sorulmaz.

  • geçen sene arabamı satacağım zaman "ulan ilana 1200 kişi bakmış bir kişi bile aramaz mı" demiştim. o aramayan ibneleri buldum. herkese selam.

  • plaja filaş dedi geçen gün annem, anam anam canım anam...

    yalnız katalitiğe dili dönmeyip katolik deyişi var ki beni benden alıyor. "şu katoliği yaksana evladım" dedikçe gülmekten yerlere yatmamak için kendimi zor tutuyorum.

  • eylül-ekim gibi televizyonun bozulması. meğer okul açılınca çaktırmadan anten kablosunu çekermiş babam. biz izlersek ders çalışmayız diye. saf gibi inanırdık. biz yokken takıp izlermiş kafasına göre. yıllar sonra itiraf etti. ilk başta kızmıştım ama düşündüm de aslında büyük fedakarlıkmış. işçi adamın eve gelince tek lüksü televizyon izlemek o vakitler, bundan fedakarlık etmiş. alkışlar babam gelsin o vakit..

  • ben size en kısa yoldan nasıl alınacağını anlatayım.

    öncelikle şunu bilin, vizeyi konsolosluktan almanız gerekmiyor ve bunun için güvenilir aracı kurumlar var. konsolosluğa gitseniz bile görevliler sizi bu kurumlara yönlendirebilir. fakat insanlar genelde şöyle bir hata yapıyorlar; google'a girip "rusya vizesi" yazıyorlar ve karşılarına çıkan ilk linklere tıklayıp başvuru yapıyorlar ve sonu genelde hüsran oluyor. en doğru bilgiyi, bölgenize en yakın konsolosluğun web sitesinden öğrenebilirsiniz. örneğin antalya için yetkili kurum bu. konsolosluğa da gitseniz buraya yönlendirme yapacaklar. bu arkadaşlar da maksimum 7 güne vizenizi hazırlayıp verecekler.

    ilk olarak hazırlamanız gereken şey geçerli bir pasaportunuzun olması. bunun yanına iki adet fotoğraf ekleyip, şu linkten ulaşacağınız web sayfasındaki formu da doldurup çıktısını aldıktan sonra direkt olarak bu kurumların yolunu tutuyorsunuz. bu kurumlara 80 dolar vize bedeli ve 35 dolar hizmet bedeli ödedikten sonra işlemler bitiyor mu? hayır bitmiyor.. genelde yine aynı yerde olan başka bir kuruma otel voucher'ı almak için yönlendiriliyorsunuz. bu voucher'ı almak zorunlu. gerçekten bir otel rezervasyonunuz var ise zorunlu değil. çünkü sınır polisleri sizi sorguya alırlarsa, oteli gerçekten arayıp teyit edebilirler isminizi. öyle sahte rezervasyon yapan web sitelerine güvenip elinde kağıtla geri gönderilen çok insan oluyor. rezervasyon tarihleri ile vize tarihleri birbirini karşılamalı.

    pasaport ve evrakları verdikten sonra birde sms bilgilendirmesi için sizden 10 lira daha alıyorlar (antalya için) pasaport başına. vizeniz hazır gelin alın gibisinden bir sms işte.

    vizeniz üç aylık geliyor ve süre başvuru yapıldığı gün itibariyle başlıyor. bundan sonra yapmanız gereken tek şey bir uçak bileti bakmak. fakat şöyle tehlikeli bir durum daha var; rusya sizden pcr testi istiyor ve bunu her yaştan çocuklar ve bebekler için de talep ediyor. eğer ki test sonuçları pozitif çıkarsa yandı gülüm keten helva. bileti almışsanız uğraşır durursunuz evde eliniz kolunuz bağlı.
    bu test için kişi başı 175 tl alıyor devlet hastanesi ve uçak bileti ile pasaport talep ediyor. sağlık sigortası istenmiyor! rusya sizden herhangi bir sağlık sigortası talep etmiyor!

    pcr test sonuçlarını ingilizce olarak alıyorsunuz ve rusya'da sınır görevlileri bunu sizden istiyor. istemeyebilir de. türkiye tarafında fiziksel olarak hiç sorulmuyor fakat belki görevliler bilgisayardan falan görüyordur.

    türk tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz kolay fakat rus tescilli bir havayolu ile gidiyorsanız işiniz zor. uçakta size bir form veriyorlar ve doldurmanız talep ediliyor. bu formu rusya'da teslim ediyorsunuz havalimanı yetkililerine. dikkat etmeniz gereken nokta; formda konaklama adresinize gidip kız arkadaşınızın evinin adresini yazmayın. voucher'da neresi yazıyor ise orayı yazacaksınız.

    şimdi uçaktan indiniz ve sınır polisleri yarı yarıya ihtimalle sizi sorguya alabilir. pasaport polisi ufak tefek sorular sorabilir ve aldığı yanıtlar onu tatmin etmezse direkt sorguya gidersiniz. sorguda ülkeye geliş sebebiniz sorulur, ülkeden kaçtınız mı, iltica mı edeceksiniz, kurye misiniz vs soruşturma yapılır. vizenizin amacından farklı bir geliş sebebi söylerseniz geri gönderilirsiniz. turistik vizeyle gidip, iş bulmaya geldim diyen mallar çıkabiliyor. veya otel voucher'ından farklı bir yerde konaklama yapacağım diyenler de çıkabiliyor.. sırıtarak "kızlar çok güzel yaa, onları görmeye geldim" derseniz maalesef geri gönderilirsiniz.
    paranızı sorarlar, kılık kıyafetinize bakarlar, geri dönüş biletinizi, otel rezervasyonu kontrol ederler ve hatta hatta telefonunuza bile bakabilirler ansızın isteyip.
    eğer ki istenmeyen bir durum olan geri gönderme olayı başınıza gelirse, size uzattıkları hiçbir kağıda imza atmayın. geri göndermek tamamen onların sorumluluğu altında. karnınızı doyuracak ve biletinizi alacaklar. bağırıp çağırmak fayda etmiyor, elinizde telefon bir o yanı bir bu yanı aramak da nafile.. geri dönüyorsunuz..
    fakat müsterih olun, öyle kolay kolay kimse geri gönderilmiyor ve her geri gelen yolcu için karşılığında türkiye'de bir rus vatandaşını geri gönderiyor. umarım anlatabilmişimdir..

    az biraz şanslı iseniz bu olayları hiç yaşamadan, tek kelime bile sormadan mühürü basarlar ve geç de diyebilirler.

    rusya'ya hoşgeldiniz.

    dipnot: benim rusya'da oturma ve çalışma iznim var ve bu sebepten vizesiz geliyorum. yukarıda anlattıklarım turistik vize içindi. diğer vize türleri konusunda pek bir bilgim yok.

  • daha birinci sınıfın ikinci haftasında önündeki kıza "sevgilim" diyen çocuğu kızın öğretmene şikayet etmesi, öğretmenin öğrenciyi çok feci dövmesi akabinde çocuğun "sevmek günah mı?" diye bağırarak ağlaması.

  • elin karısı sevgilisi hakkında "abi, karın ne çok konuşuyor allah sana kolaylık versin." gibi cümleler kurması.

    kayınvalideden rol çalan erkek... amanın...

  • aq nun muhabiri inşallah açlıktan geberirsin, adam orada dertlerini dile getirmek istiyor g.tüm g.tüm uzuyorsun, utanman hiç yok gördüğüm kadarı ile. ben bu insanlara karşı tüm insani duygularımı kaybettim, gözümün önünde ölmüş, gebermiş, zerre s.kimde olmaz. yezidin değirmenine su taşıyanın çöp kadar değeri yok gözümde.

    not: bu adam için gelip sakın ekmek parası duyarı yapmayın. insanlar karnını doyurmak için çöp eşeliyor aq, bunların patronları daha fazla semirsin diye.

  • lahmacun siparişi verilirken,
    "hocam bu sefer 9 tane lahmacun söylüyorum bak, getirin artık bi ezme... var biliyorum."

  • ellenmesin. dursun orada. hani bi apocalypse falan olur, ne bileyim zombi istilası olur, sağ kurtulan bi kaç insan görsün de "bu yapıyı ne sikime yapmışlar" diye merak etsinler.