hesabın var mı? giriş yap

  • babadan kalan arsayı satınca sorun yok. eseri satınca var. he mi?

    ressam ölünce varisleri resimlerini satmasın. heykeltıraş ölünce heykeller bağışlansın vs. vs.

  • ulan bir kere de şu başlığa girdiğimde cevdet bey ve oğulları'na kafam girsin, kara kitap'ı üç sayfa okuduktan sonra duvara fırlattım, beyaz kale ne sikko bir kitap, kafamda bir tuhaflık'ı tuvalette mi yazdın tarzı yorumlar göreyim be, bu seviyede de olsa adamın kitaplarıyla ilgili yorum yapın bir kere de. varsa yoksa siyaset, hepiniz beyinsizsiniz.

  • şöyle özet geçeyim:

    zack snyder 214 dakikalık çekim yapıyor.

    warner bros'a 140 dakikasını teslim ediyor.

    joss whedon filmin %70'ini baştan çekiyor ve 120 dakika ile sınırlıyor.

    hala aynı film olacağına düşünen yoktur herhalde.

  • doğru.
    sadece 6 yaşındaki kız çocuğu değil.
    farklı yaşlardaki nice erkek ve kız çocuklar, kadınlar mesele.

    ve biz, neye taptığınıza bakmadan diyoruz ki
    çocuklardan kadınlardan elinizi, gözünüzü çekin artık!

  • yüce ulusumuza özgü bir takım uygulamaların yanlış adlandırılması. örnekler üzerinden anlatırsam daha kolay anlaşılır bence.

    mesela bir iki gün önce popüler olan avrupa şehirlerinde metroya beleş binme teknikleri bunun en güzel örneğidir. adamların devleti ile vatandaşı arasında saygı ve güven ilişkisi var. metroya güvenlik görevlisi bile koymuyor. benim vatandaşım da yaşadığı dünyaya bir katkıda bulunmak için harcamadığı kadar beyin hücresini "nasıl para vermeden yolculuk yaparım" üzerine harcıyor. sonra da "abi, 1 ay boyunca interrail yaptım, 1 kere bile para vermedim amk metroya, otobüse. bu adamlar valla aptal" diye gezinir ortada. hayır canım kardeşim, o adam aptal değil. hem senden akıllı, hem de senden saygılı.

    diğer bir örnek de, bu bozukluklarla çalışan makinelerin içindekileri bitirene kadar ne varsa almak. bozuk paraya ip bağlıyormuş da, istediğini aldıktan sonra parayı geri çekiyormuş. para vermeden karnını doyuruyormuş. sonra da çok zekiyiz amk biz ya diye övünürler.

    böyle işte, bizim millette böyle bir yanlış algı var. çalıyorlar, çırpıyorlar, insanları kandırıyorlar. sonra da bunları pratik zeka olarak adlandırıyorlar. halbuki bildiğin ahlaksızlık.

  • desteklediğim ve insan haklarına saygısı olan herkesin desteklemesi gereken devlettir. kürt halkının çektiği zulüm yetti de arttı, onların da devletinin olması gerekiyor. insanca yaşayabilecekleri bu devlet kurma mücadelesinde faşist fransa devletine karşı bir türk olarak kürtlerin yanındayım.

  • geçen yıl aralık ayı. bakü'deyim. bitirdiğimiz bir fabrika projesinde sisteme elektrik verilecek. biz de kontrol amaçlı oradayız, yani şantiyede. hava o kadar soğuk ki, 3 dk dışarı çıkıyorum, 3 dk trafo binasına girip ısınıyorum.
    derken azeri şantiye şefi ''gel ofise geçelim çay içip ısınalım biraz'' dedi. çıktık şantiyede yürüyoruz, her yer toz toprak. sonuçta inşaat halinde bir yer henüz. o kadar sert bir fırtına var ki düz yürümek mümkün değil. ayrıca fırtınadan toz toprak gözlere, kulaklara giriyor.
    neyse zor da olsa yürüyoruz. azeri arkadaş geri geri yürüyor, montunu da gözlerini kapatacak şekilde yukarı çekmiş. bana da aynısını yapmamı söyledi. ben de çektim montumu kafama kadar, geri geri yürüyorum. derken biri dokundu. arkamı dönmemle 1 metrelik çukur, içinde uçları sivri inşaat demirleri dimdik vaziyette çakılı bana bakıyor.
    ama işin tuhaf kısmı arkamda kimsenin olmaması.
    o gün tek bildiğim şey şu; kesinlikle iyilik yaptığım bir şeyin karşılığını aldım. allah beni 6 yaşındaki kızıma ve doğacak oğluma bağışlamıştı. aksi halde o çukura düşseydim feci bir ölüm beni bekliyor olacaktı.
    iyilik yapın arkadaşlar, size kötülük yapanlara da iyilik yapın. ben hep yapıyorum ve hiç yanıltmadı beni. her zaman işlerim rast gitti.

    şunu da ekleyeyim; olaydan sonra çukurun etrafını kapattırdım.

    zorunlu edit: hayat çok tuhaf. bu entride allah beni doğacak oğluma bağışladı yazmıştım ama oğlumu bana bağışlamadı. maalesef dün sabah ani bir komplikasyon sonucu kaybettik. halbuki haftaya doğumumuz vardı. dr. dediğine göre kordon bebekten kopmuş. biliyorum, oğlum cennette beni ve annesini bekleyecek.

    edit 2: siz ne güzel insanlarsınız yaa. destek mesajı atan herkesten allah razı olsun.

    önemli edit: geçen ay teste girmedim ama covid olduğuma eminim. eşime de bulaştığını düşünüyorum. hamilelerde kordon kopmasına neden olabilirmiş. lütfen hamileler dikkat edin kendinize. çünkü oğlumuz anne karnında öldü ama doktorların dediğine göre çok sağlıklı bir bebek.
    inşallah cennette oğlumuzla buluşuruz..

  • her gün milyarlarca fincan tüketilen kahve, iklim değişikliğine karşı oldukça savunmasız kalanlardan yalnızca biridir.

    iklim değişikliği tüm tarımsal ürünlerde hasarlar yarattığı gibi kahve üretimini de bir hayli derinden etkilemektedir. yaşanan olumsuz koşullara adapte olabilecek kahve türü pek tabi arabica değildir. artan sıcaklıklara karşı istenen verimin sağlanamaması ve yağışların miktarının yok denecek seviyelere gelmesi ile dünya üzerinde arabica türü kahve üretmek neredeyse önceki senelere oranla %60 azalmıştır. arabica türünde kaybedilen bu ciddi üretim miktarı, alt kalite kahve çekirdeği diyebileceğimiz robusta üretiminin katlanarak artmasına sebep olmuştur. kahve yetiştiren çiftçilerin belli bölgelerde yaşanan dona karşı ya da beklenenden çok daha yüksek olan hava sıcaklıklarına karşı robusta türünün çok daha dirençli olduğu belirtilmiştir. robusta daha düşük rakımlarda yetiştirilebilir, hastalıklara ve böceklere karşı dirençlidir. ve arabica türünün aksine çok daha hızlı olgunlaşır.

    yapılan modellemeler gösteriyor ki, 2050 yılına geldiğimizde kahve üretimine uygun alanların %60'ını kaybedeceğiz. ve görüldüğü gibi çoğumuzun tercih ettiği arabica kahveye ulaşmak neredeyse imkansız olacak. bu süreç alıştığımız kaliteli kahve tadını unutmamıza neden olabilir. ama arabica türüne eşdeğer bir kahve olan "coffea stenophylla" üretilmeye çalışılmaktadır. arabica ve robusta türünden önce aslında coffea stenophylla varmış. ancak yabani bir kahve türü olduğundan ve yetiştirmesinin zahmetli olduğu görüldüğünden kahve pazarına dahil olamamış ve "yayla kahvesi" adı ile öylece kalakalmıştır.

    araştırmacılar arabica ve coffea stenophylla kahvesinin yetiştirilmesi için gerekli olan iklim koşullarını modellemişlerdir. sonuçlar, stenophylla’nın potansiyel olarak arabica'dan en az 6 santigrat daha yüksek sıcaklıklara tahammül edebileceğini göstermiştir. şu an hala pazardaki yerini almış değil ancak stenophylla üretimi için destekler verilmektedir. ve her şey yolunda giderse 5-7 yıl içerisinde fincanlarımızla buluşmaya hazır olabilir.

    son olarak kahvesiz bir dünya benim için albaya mektup yok kitabındaki şu alıntıdan ibarettir.

    "albay kahve tenekesinin tepesini kaldırdı ve yalnızca küçük bir kaşık kahve kalmış olduğunu gördü. kabı ateşten indirip suyun yarısını toprak zemine döktü ve çekilmiş kahvenin son zerreleri de pas kırıntılarıyla karışıp kaba dökülene kadar tenekenin içini bir bıçakla kazıdı. kahveyle yatak odasına girdiğini gören karısı cibinliği kaldırdı. bir gece önce bir astım nöbetine tutulmuştu ve şimdi uykulu bir hali vardı. ama fincanı almak için doğruldu. ya sen? ben içtim, diye yalan söyledi albay. koca bir kaşık daha vardı."

    eğer bir gün kahvesiz bir dünyaya uyanacaksak, yanınızda en sevdiğiniz, en değer verdiğiniz insanın olması her şeyi yaşanır kılar.

  • sayıları oldukça azdır. çünkü hala yalnızım

    debe edit: yeşilimi yakan olmadı. demek ki burada da sayıları oldukça azdır.

    yıllar sonra editi: tanıdım böyle birini. kendisi yabancıydı. yollarımız kesişse de ayrılmak zorunda kaldık.