hesabın var mı? giriş yap

  • 90'lı yılların ergenleri hatırlar emre aşık ve aysun kayacı uzun yıllar (7 yıl) büyük bir aşk yaşamış fakat emre'nin ailesinin o yılların moda tavrı olan manken gelin istemeyiz tavrı sebebiyle evlenemeyip sonunda da ayrılmışlardı.

    umarım gelinlerinden memnun kalmışlardır. asfjgxdyujg

  • cool bir hareket. geçen kampüste yürüyorum, başladı bu elleriyle kollarını ovuşturup ''üşyrm yhaa x('' falan demeye. sigaramın dumanını diğer tarafa üfledikten sonra yavaşça dönüp o bomba cümleyi söyledim, ''koş ısınırhahahha yalanın sonunu getiremiyorum. kız üşüyorum dese komple okulu yakarım ısınsın diye amk öyle naçar durumdayım.

  • aklıma komutanımızın "bir kişi de demiyor ki adam orrospu çocuğudur belki." lafını getiriyor.

    yukarıdaki sözü tabii ki de çocuk için kullanıyorum. olayın öncesini bilmiyoruz.

    * belki öğretmen on beş defa uyarmıştır çocuğu,
    * belki oraya gidince çocuk öğretmene onur kırıcı bir laf atmıştır.
    nasıl olsa ses yok sadece görüntü var. bir de kalkıp "öğretmenlerin psikolojik tedaviden geçmesi lazım." diyor lan.

    lan oğlum benim öğretmenlik yaptığım okulda sınıfça bonzai kullanıyorlar lan? evet hep birlikte okul çıkışı bonzai partisi yapıyorlar oğlum? sen bunlara ne anlatacaksın? servet-i fünun mu?

    edit: okulda eğitim yüzünden dayak kalmadı beyler. o eskide kaldı. eğer bu zamanda bir öğretmen öğrenciyi dövmüşse bilin ki öğretmenin sabrı taşmıştır. bilin ki “öğretmenlik kıymeti” yerle bir edilmiştir. bilin ki gururu incinmiştir fedakâr öğretmenin.

    ve şunu da unutmayın: aileler bir çocuklarıyla baş edemiyorlar, biz o öğenciden 40 kişiyle bir sınıfta muhatap olmak zorunda kalıyoruz. annesi değiliz, babası değiliz. adam öğretmeni, bilgiyi, toplumsal değerleri sikine takmıyor. çünkü ona bir şey olmayacağını biliyor.

    yazacak çok şey var aslında ama ne önemi var. nasıl olsa 3 ay tatil yapıyoruz.

  • kireçli musluk suyu ile yapıldığında daha lezzetli olan içecektir.

    eth zürih'teki araştırmacılara göre, musluk suyundaki kimyasal kirlilikler, çayın yüzeyinde ince bir film oluşmasına neden olmaktadır. bu film, çayın saf su ile yapılan çaydan daha lezzetli olmasını sağlar. görsel

    bir bardak çay hazırlayıp biraz soğuması için bıraktığımızda çayın yüzeyince dokununca dağılan ince bir film tabakası görürüz. araştırmacılar, bu filmin oluşumunu etkileyen birçok faktör olduğunu, ancak birincil etmenin sudaki kalsiyum karbonatolduğunu belirtiyor. musluk suyu kalsiyum karbonat gibi yüksek miktarda mineral içerdiğinden sert su olarak adlandırılır.

    makalenin yazarlarından caroline giacomin, birçok bölgede musluk suyunun, suyun tadını daha sert yapan zararsız bir bileşik olan kalsiyum karbonatın bulunduğu kireçtaşı akiferlerinden geldiğini ve abd midwest'teki birçok evde, bunu önleyecek su yumuşatıcı sistemlerin olduğunu belirtmiştir.

    bu filmin oluşumunu etkileyen diğer faktörler arasında çaya eklenen süt, şeker veya limon, demleme sıcaklığı ve çayın konsantrasyonu yer alır.

    ekip, çayın yüzeyine metal bir cihaz yerleştirip döndürerek oluşan film tabakasının gücünün su sertliği bağlantısını incelemiş ve suda ne kadar fazla kalsiyum karbonat olursa, filmin de o kadar güçlü olduğu sonucuna ulaşmışlardır.

    araştırmaya göre saf su ile çay yaparsanız çay üzerinde hiç bir film oluşmaz ancak çayın tadı da oldukça acı olur.

    çay demlerken evinizdeki arıtma musluğundan aldığınız su yerine direkt olarak kullanma suyu musluğundan çay yapmak size daha lezzetli bir çay deneyimi sunacaktır.

    tabii bulunduğunuz şehirdeki suyun değerlerini, evinizin tesisatının durumunu (eski demir borular zararlı olabilir) göz ardı etmeyin.

    kaynak

  • öncelikle aya gitmek bizim için oldukça zahmetli bir işti. çünkü aya hemen gitmedik. bu belli aşamalardan sonra gerçekleşen bir sefer idi. aya insan gitmeden önce, insansız uzay araçları ile keşifler yapılıyordu. yani pat diye gidilmedi. insanoğlunun aya gitmek istemesi ile aya gittiği tarih arasında aşağı yukarı dokuz, on yıllık bir süre vardır. tabiki de insanoğlu her zaman aya gitmek istemiştir, ben modern anlamda demek istedim. aya gidilmeye karar verildiğinde aşağıdaki gibi bir diyalog gerçekleşmiş midir? ,

    -+ evet, aya gidiyoruz!. uzay aracını derhal hazırlayın.
    - peki efendim
    + peki kimler gitmek istiyor. hmmm, sadece üç kişi gidecek.
    - ben!
    - ben!
    - ben!
    + tamam sen, sen ve sen. derhal uzay kıyafeti giyin. uzay aracı hazır mı?
    - hazır efendim.
    + peki siz binin ondan geriye sayıp sizi fırlatıcaz.

    tabi ki de hayır. herşey bu kadar oldu bitti olmadı. yirminci yüzyılın başında insanoğlu ay hakkında geniş bilgilere sahip değildi. evet, ay yanıbaşımızda idi ve yüzyıllardır gözlüyorduk. lakin bu insanlı seyahat ciddi bir işti ve hala yüzyıl başında ( 20.) ay hakkında ve insanlı uzay uçuşları hakkında bilgi sahibi değildik. herşey aşama aşama meydana geldi. ilk önce astronotların ineceği yer belirlendi. sonra o bölgeye insansız uçuşlar yapıldı ve her seferde ay hakkında yeni bilgiler öğrendik. astronotların ineceği yerin haritası çıkarıldı, topraklar incelendi, ayın ısısı, atmosferi hakkında bilgi sahibi olduk. ve sonra 5,4,3,2,1,0 ve fırlat!!!!

    bu yazımda üstüme çokta vazife olmayan ama yinede ilgi alanım olan, aya insanlı seferin öncesine yapılmış olan çalışmaları yazacağım. eğer bir yanlışım olursa, bu işin bilginleri beni uyarabilirler.

    uzay çalışmaları ya da uzay çağı sscb'nin sputnik 1 uzay aracını fırlatması ile başlamıştı. çok kısa bir süre sonra abd explorer 1 uzay aracını uzaya fırlatıyordu. hatta explorer'in uzaya fırlatıldığı gün, sputnik 1 uzay aracı atmosfere girerek yanıyordu... tabii benim bu yazıda anlatmak istediğim komple uzay çalışmalarını anlatmak değil. insanlığın aya gitmeden önce bu uğurda yapmış oldukları hazırlıklardan bahsetmektir. tabiki de aya amerikalılar gittiği için sadece onların yapmış oldukları çalışmaları yazacağım. kısacası sputnik ve explorer uzay araçlarının fırlatılmaları ile uzay çağı başlamıştı.

    nasa 1958'de kurulduktan bir yıl sonra hedefini ay olarak belirledi. 1961 yılında başkanlık koltuğuna oturan kennedy bu hedefi benimsedi ve 1969 yılına kadar ayın yüzeyine insan göndereceklerini açıkladı.

    dediğim gibi insanoğlu ayı her zaman gözlemlenmiştir ancak bu uzun bir süre teleskopik bir gözlem olarak kalmıştır. hala ay o zamanlar bir çok noktada muamma idi. madem ki oraya insan göndereceğiz o zaman ayı iyice tanımamız gerekiyordu.
    3 mart 1959 günü pioneer 4 uzay kapsülü aya fırlatıldı. araç 4 mart günü ayın 56.000 yakınından geçti ve güneşin yörüngesine girdi.
    28 mayıs 1959'da bu sefer baker ve able adında iki hint maymunu uzaya gönderildi. sorunsuz bir şekilde 1 saat 33 dakika sonra dünyaya döndüler. bu iki maymun uzaya sorunsuz bir şekilde gidip gelen ilk canlılar oldular. fakat able'ye takılan elektrotlar'ın çıkarılma işlemi sırasında maymun öldü ( 1 haziran). 2 haziran'da ise bakerin vücuduna konan elektrot başarılı bir operasyon ile çıkarıldı.

    abd, surveyor uzay aracını aya gönderdi. araç ayın üzerine yumuşak bir iniş yaptı. bu aya indirilen insan eli ile yapılmış ilk araçtı (1966). bu araç 112.377 resim çekti. bütün resimleri başarılı bir şekilde dünyaya gönderdi. başarısız olan surveyor 2'nin ardından surveyor 3 gönderildi. ayın gündüz bölgesinde iki hafta çalıştı. 6300 fotoğraf çekti ve dünyaya gönderdi. bu fotoğrafların büyük bir kısmı ayın toprak yapısı hakkında bilgi vermek içindi. bu araç yüzey üzerinde araştırmalar yaptı. artık ay hakkında yeni bir bilgi sahibi olmuştuk. ay toprağının deniz kumlarına benzediği anlaşılmıştı.

    tüm bunlar aya insanlı seferler için yeterli değildi. nasa hala apollo görevleri için yeterince bilgi sahibi olmalıydı. bir sonraki adım ayın ekvator bölgesini incelemekti. bunun için beş tane lunar yörünge uzay aracı hazırlandı. hepsinde fotoğraf makinesi vardı.
    lunar orbiter 1 uzay aracının ayın yüzeyinden göndermiş olduğu fotoğraflar, kamera hatasından dolayı bulanık çıkmıştı. ama yine de işler sanıldığı gibi kötü değildi. görevin %75'i tamamlanmıştı. apollon'un inmesi düşünülen bölgenin 41.500 km'lik bölümü, onun yakınındaki 360.000 km'lik alan ve daha uzakta bulunan 2.007. 917'lik alanın fotoğrafları çekildi.

    lunar orbiter 2 ise apollo uzay araçlarının göremeyeceği alanların fotoğrafını çekti. lunar orbiter 3 ise 182 resimle döndü. bu resimlerden 10'u apollon'un ineceği bölgeler idi. bir tane surveyor 1'in resmi idi. lunar orbiter projelerinin 4 ve 5'incsi yakın yörüngelerde ayın fotoğrafını çektiler. lunar orbiter 4, tam 163 fotoğraf, lunar orbiter 5 ise 213 resim çekmişti.
    ayrıca lunar orbiter projesinin bir diğer önemli misyonu ayın yer çekimi ile ilgiliydi. küçük meteorid ve radyasyon verileri topladılar. bunların yörüngesi izlenerek ayın yer çekimi 'nin haritası çıkarıldı.
    ayrıca explorer 35 uzay aracı ayın yörüngesine yerleştirildi. görevi radyasyon aramaktı. çıkan sonuca göre ayın manyetik alanı yok denecek kadar azdı ve radyasyon kemerleriyle iyon kümelerinin olmadığını keşfetti. bu araştırmadan çıkan sonuç şöyle idi: dünya da olduğu gibi ay yüzeyinde de güneşten gelen rüzgarların bütün güçleriyle ay yüzeyine vurmasını engelleyecek bir güç yoktu.

    aya gidilmeden bir yıl önce yani 1968 yılında surveyor 7 aya gönderildi. aynı yılın aralık ayında apollo 8, ay yörüngesinde başarılı bir yolculuk yaptı.
    tabi bu uğurda kayıplarda yok değildi.
    1967 yılının 27 ocak günü apollo projesinin ilk mürettebatı kennedy uzay merkezinde yanarak öldüler.

    kaynak: uzay ansiklopedisi, milliyet, 1991

    işte yukarıda yazdığım gibi aya ha deyince gidilmemiş, onun öncesinde insansız uzay araçları ile planlı bir ay keşifleri yapılmıştır. her bir görevin bir amacı vardı. bilim adamları aya gönderdikleri her araçtan mutlaka ay hakkında yeni bir bilgi sahibi olmuş ve bu sayede 21 temmuz 1969'da saat 01:56'da onun için küçük bizim için büyük bir adım atılmış oluyordu.

  • içine edilen ekonomiyi, satacak başka bir şey bulamayınca, yıllarca hizmet etmiş ve emekliliğini hak ederek alıp inzivaya çekilmişleri hedef tahtasına oturtarak çamur atmaktır bu.

    emekli vatandaşı suçlayamazsınız, buna hakkınız yoktur çünkü hali hazırda zaten vergisini de alıyorlardır onlardan.

    bir ülke "planlar" dahilinde yönetilir, 20 yıl öncenin iktidarıyla şimdinin iktidarı aynıdır. hiç değişmemiştir. bugün bunu bir sorun olarak görüyorsanız "vakti zamanında gerekli önlemleri ya da reformları yapsaydı o zaman iktidar" denir... yapıldı mı? hayır!

    ekonominin bitmiş olması; yapılan hatalar ve yapılmayan doğrular neticesindedir. ne "dış mihraklar", ne "emekliler", ne "işçiler", ne de bir başkası suçlanabilir.

  • sevgili esmer kız! saçlarını sarıya boyatınca maalesef marilyn monroe'ya değil, trabzonsporlu ibrahim yattara'ya benziyorsun.