hesabın var mı? giriş yap

  • durduk yere yaşamı sorgulattıran histir. zamanında yırtık slayer tişörtü giyerdim lan ben şimdi takıda sıra kapmaya çalışıyorum diye düşünürken zorla halaya kaldırmaya çalışan yenge sayesinde kendinize gelirsiniz.

  • bir insanın ne derece şerefsiz ve haysiyetsiz olduğunu göstermek olabilir. 20 liralık tuşlu telefonu ve hattı var diye bir insan fakir olamazmış. ne diyebilirsinki bu şeref yoksununa...

  • isigin, dunyanin cevresini yaklasik 0.133 saniyede (13 salise, evet) dolastigini dusunursek, bu yildizin cevresinin dunyanin cevresinin 215778 kati oldugunu hayretle bulabiliriz.

    bu arkadasin icine 7 katrilyon tane dunya sigabildigini de dusunursek, biz insanlarin uzayda minicik bi gezegenin uzerinde donup duran, got kadar kucuk varliklar oldugumuzu sanirim anlayabiliriz. olsun, herseyin kucugu daha tatli olur*

  • kişinin kendini kendinden çıkararak dış dünyadaki fenomen/ideoloji/din/mezhep gibi herhangi bir kavramı bütün yönleriyle değerlendirebilme becerisidir.

    eksikliğinin yaratacağı sonuçlardan ufak bir kesiti her gün siyaset ve futbol başlıklarında görüyoruz. ama bugün çok canlı bir şekilde mgtow başlığında gördüm.

    1) kendini kendinden çıkarmak ne demektir?

    eleştirel düşünebilmek için duygulardan sıyrılmak gerekir. hepimiz bir siyasi parti, takım, din, ideoloji gibi kavramlara ya da bazılarına yakınlık hissederiz. bu durum, düşünürken taraflı varsayımlar üzerinden hareket etmemize neden olur. günlük hayatta taraftar olmanın, taraf olunan şeyin toplum algısına karşı olmasını birey konfor alanına bir tehdit olarak algılar ve sinirlenir.

    bu tepkiselliği anlayabilmek ve buna karşı kontra argüman geliştirerek bu tepkiyi çürütebilmek için bireyin bütün bilgi birikimini yanına alıp duygusal reflekslerini, yani duygusal hafızasını, yani tecrübelerini geride bırakması gerekir.

    başka bir deyişle eleştirel düşünebilmenin ön şartı olarak tüm objektif bilgileriyle yani entelektüel birikimiyle bireyin baş başa kalması gerekir. yani tüm olarak kendinden, subjektif kendini çıkarması gerekir.

    2) her yönüyle ele alabilmek için bu çıkarma işlemi tek başına yetmez. ciddi bir entelektüel birikimi de bireyin yanına alması şarttır. entelektüelin tanımı burada önemli, çok şey bilen değildir entelektüel, bilgi üretebilendir. bilgi üretebilmek için birikim ve zeka bir arada olmalıdır. zekanın eksikliğinde birikim sadece ansiklopedik birey yaratır. buna benim vermeyi en çok sevdiğim örnek, mehmet barlas ve emre kongar'dır. bunların biri entelektüeldir diğeri ansiklopedi bilin bakalım hangisi hangisi?

    3) insan politik bir hayvandır. zaman zaman eleştirel düşünce ürünü olamayacak kadar sığ fikirlerin çok ciddi bir politik temeli olduğunu görebilmek kolay değildir. çünkü bütün değerlendirmelerimizi, başkalarının davranışlarının zihnimizdeki yansımaları üzerinden yaparız. toplumsal getirisi olan ama eleştirel düşünce ürünü olmayan türk siyasi tarihinde her zaman başarısızlık getirmemiştir ve getirmemektedir.

    4) eleştirel düşünce, progresivist bir çerçeveden de, idealist düzeyde de toplumun zamana göre türevini pozitif eksene çekebilecek olmazsa olmaz şarttır. algıları farklı olabilir, progresivizm eleştirel düşünceye ontolojik bir onay mekanizması geliştirirken, idealizm onu kendi ideallerine göre yontmak ister.

    5) eleştirel düşünce yokluğu, toplumda sürekli yeni tansiyonlar çıkartır. karşıt görüşlü öğrencilerin... şeklinde başlayan haberlerden tutun da bugünkü mgtow başlığı entry'leri arasındaki düzeysizliğe kadar onlarca örnek sıralanabilir.

    6) kimi görüşe göre entelektüel kişiliğin yalnız kalarak, eleştirel perspektif geliştirebilmesi için aşılması gereken entelektüel eşik vardır. yani birey belli bir seviyeyi geçtiğinde, bireyin kendinden kendini çıkarabileceğini savunur. bu satırların yazarına göre bu hipotez külliyen sakattır. ortalık eleştirel düşünceden bihaber yürüyen ansiklopediden geçilmiyor. burada kontra argüman olarak kişisel entelektüel eşik kavramı geliştirmekse doğru arayışından çok kazanma arayışıdır ki amacı doğruyu bulmak değil politikadır.