ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ömer seyfettin'in çocukların psikolojisini bozması
-
başını vermeyen şehit isimli fantastik-korku türündeki hikayesini okuduğumda ilkokuldaydım. aradan yaklaşık yirmi sene, testere 1,2,3, 48546'ler, sevenlar , hatta chaki geçti hâlâ ödümü bokuma karıştıran nadide eserlerde zirveyi muhafaza ediyor.
biliyorum sana giden
-
biliyorum sana giden yollar kapali
ustelik sen de hic bir zaman sevmedin beni
ne kadar yakindan ve arada ucurum;
insanlar,evler,aramizda duvarlar gibi
uyandim uyandim, hep seni dusundum
yalniz seni, yanliz senin gozlerini
sen bayan nihayet, sen olumum kalimim
ben artik adam olmam bu derde duseli
simdilerde bir kopek gibi kosuyorum ordan oraya
yoksa gururlu bir kisiyim aslinda, inan ki
animsamiyorum yari dolu bir bardaktan su ictigimi
ve icim goturmez kenarindan kesilmis ekmegi
kac kez sana uzaktan baktim 5.45 vapurunda;
hangi sarkiyi duysam, bizimcin soylenmis sanki
tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini
cocukca ve seni uzen girisimlerim oldu;
bagisla bir daha tekrarlanmaz hicbiri
raslasmamak icin elimden geleni yaparim
bu boyle pek de kolay degil gerci...
alisirim seni yalniz duslerde oksamaya;
bunun verdigi mutluluk da az degil ki
cikar giderim bu kentten daha olmazsa,
sensizligin bir adi olur, bir anlami olur belki
inan belli etmem, seni hic rahatsiz etmem,
son istegimi de soyleyebilirim simdi:
bir geceyarisi yaziyorum bu mektubu
yalvaririm onu okuma carsamba gunleri
cemal sureya
gelmiş geçmiş en iyi türk filmi esprisi
-
-obur tarafta babama selam soyle nha ha haa
-ben ananin oldugu tarafa gidiyorum
melikşah ve bartu'yla mücbir sebepler
-
mal turnosolü instagram yayınıdır.
çin seddi
-
inşa edilmesinde birden fazla sebep vardır:
1- başta moğol ve türk olmak üzere bozkır kavimlerinin akınlarından korunmak.
2- o dönemlerde de çok kalabalık nüfusa ve yerleşik bir düzene sahip olan çin'in, yönetim altına aldığı tebaasını dışarıya kaçırmak istememesi. yani çinli yöneticiler, o dönemde yönettikleri insanların kendi bulundukları coğrafi alan dışına çıkmalarını izin vermiyorlardı ve ekip-biçme işlemlerinin belli sınırlar içinde kalmasını istiyorlardı ki böylece tarım havzalarının oluşmasına olanak sağlayıp kendi içinde üretimi en yüksek seviyeye çıkartıyorlardı. yani kısacası çin, elindeki insan gücünü dışarıya kaçırmak istemiyordu ve bu nedenle kendine sınır belirledi.
3- çin'in savaş politikası pasiftir. çinliler o dönemde biraz daha kendi içlerine dönüktü ve savaş gibi büyük toplumsal olayları diplomasi ile çözmek istiyorlardı. yazının ve diplomasinin milattan önceki dönemlerde çin'de çok geliştiğini anlatmaya lüzum yok sanırım. bu yüzden çin, tarih boyunca saldırıya değil savunmaya ağırlık vermiştir. bozkır kavimleri ise bunun tam aksi yönünde hareket etmiştir.
tabi burada saydığım 1. madde, ana etkendir. 1. madde dışındakilere daha da ekleme yapılabilir. zaten çin toplumu o dönemin savaşçı ve sert bozkır kavimleri gibi bir yapıda değildi. öteden beri yerleşik düzene sahip olan çinliler, tevekkül içinde topraklarını işleyip beklemek (bu açıdan din, yerleşik toplumlarda daha çabuk ve daha tesirli yayılmıştır), ibadet etmek ve barış içinde yaşamak arzusunda bulunuyordu. türkler başta olmak üzere diğer bozkır kavimlerinin ise yerleşik düzenleri olmadığı için ''saldır, yağmala ve kaç'' düsturu bu kavimler tarafından benimsenmişti. bilhassa tanrıkut mete döneminde çin devleti çok güçlükler yaşamış, fakat hiçbir zaman çin türkler tarafından sahip olunamamıştır. bunda çin'in kalabalık nüfusu ve türklerin sayıca az olarak çin içlerinde asimile olma tehlikesi en büyük etkendir.
''saldır, yağmala ve kaç'' düsturu, bilhassa bozkırlı göçebelerin kıtlık zamanlarında en çok uyguladıkları yöntem olmuştur. zorlu kış şartlarında etin zaman zaman az bulunduğu dönemlerde tahıl gibi temel besin maddelerine ihtiyaç duyan bozkır kavimleri, çin'i istila ederek daha çok yiyecek-giyecek (ipek önemlidir) alıp kaçmışlardır. çin hiçbir zaman tam manasıyla işgal edilememiş; ancak sürekli taciz edilmiştir.
oruç tutmak
-
bu olay "fakirleri anlamak için yapıyoruz biz bunu." argümanını temel alır.
peki biri bana söylesin; kaç tane fakir akşama kendisini evde mezelerin, pidelerin, kebapların, tatlıların beklediği bilinciyle açlığa dayanıyor?
bu mudur fakirleri anlamak?
oruç tutulacaksa eğer, aza razı olarak, mütevazi bir şekilde tutulmalı ya da hiç tutulmamalı. öyle beş yıldızlı otellerde bilmemkaçyüz liralık iftar menüsüyle oruç açarken durumu yeterli olmayanların eriştiği farkındalığa erişilmez.
kısacası türkiye'nin büyük kısmı için artık dinsel değil geleneksel olan eylemdir.
reddedileceğini bile bile çıkma teklif eden erkek
-
eğer bu konuda bir istatistik çalışması yapılıyorsa, beni de yazın. ben de reddedildim.
yaklaşık 5 saat önce oldu. denemek isteyenler için şunu söyleyebilirim; pişmanım. söylemeseydim yine pişman olurdum. şunu da bilin; beklendiği oranda acı yaşatıyor, tek farkı bu gerçek, gerçekten, acıyor.
muhtemelen yarın cumartesi gecesi evde oturan ezik ve yalnız insan başlığına yazacağım.
size iyi eğlenceler :(
4 bin 500 tl'ye satılan 7 adet ekşi sözlük hesabı
konya'dan ankara'ya günübirlik gelip giden kız
-
oysaki üniversiteyi bir iki sene evvel kazansaydı abla evinde kalacaktı.
evdeki hesabı çarşıya uymayan kız, kızımız.
gece uyanmış anne
-
saatler 3:10'u gösterirken "saat 4 oldu yat artık!" diyendir.
canlıların en çöp elementlerden oluşması
-
kainatın en varoş galaksisinde olmamızla alakalı. adı bile samanyolu düşün.