hesabın var mı? giriş yap

  • muhtemelen biz türklerin biyolojik düzenini tanımaya çalışırken sıçacak telefon..

    gece 02.30'da üç çeyrek ekmek kokoreç gömen adamın biyolojik özelliklerini hesaplamaya çalışsan ne olur amk.

  • yahu tam aylık olmuş 185, öğrenci aylık olmuş 80 daha nasıl zarar ediyorsun ? her metrobüs full, her metro full, her marmaray full. bu paralarla nasıl zarar edildiğini biri açıklayabilir mi ?

  • onyargili olmadan gavuristanda bulundugunuz yerdeki marketi maksimum duzeyde kullanarak hazirlayacaginiz saheser

    -at sucugu
    -yuzde elli peynir ihtivali peynir
    -biber salcasi
    -zeytinyagi
    -4 adet dilimlenmis ekmek
    -tost makinesi

    makinanin ekmek gelecek yerlerine yagi fircayla ama bolca surun.ekmegi kizartin aralarinda sadece biber salcasi olsun.yagi cift tarafli olarak dis yuzeylerine surun ekmege yedirin.burnunuza nine evi kokusu geldiginde ekmekleri cikarin.tavada sucuklari dolastirin ocagi kapatin ocaginizin elektirikli oldugunu varsayarak yaziyorum peyniri aluminyuma sarip sonmus ocagin ustune atin.peynir tam peynir olmadigi icin macun kivamina gelecektir.bir tostu peynirli bir tostu sucuklu yapin ortadan ikiye bolun ve bir suru tostunuz olsun.ekmeklerin arasini bicakla aralayip malzemeleri boca edin.peynir ve sucugu makinada yapmadik dikkat ederseniz cunku ekmegin kizarikligini salacaklari yag azaltir.buna dikkat.bu arada bunu her gun yerseniz kabiz olursunuz at sucugu kuru oldugundan ve lif icermediginden 1 haftada karniniz siser sicamaz hale gelirsiniz balona donersiniz ama normal sucuk da bulmak zordur gavur ellerde ya oyle ya boyle bu yuzden bu harika tosta eslik edecek yulaf ezmesini yogurda katip yemeyi cidden dusunun sabahlari.

    afiyet olsun.

  • bir umut ve iyimserlik uzerine kurulu savunma mekanizmasi.
    kiza cikma teklif edilmi$, takilma teklif edilmi$, yatma teklif edilmi$, her ne teklifi edilmi$se edilmi$tir. eger burada net bir "- hayir olmaz..." yaniti alinmami$sa, her sinyal, her kelime, her tavir, her mimik hayra yorulur.

    "- ne oldu abi, tamam mi i$?"
    "- bir du$uneyim dedi, $a$irdi biraz galiba..."
    "- o ooo, tamamdir hocam, yenge hayirli olsun, oyle du$unucem falan dediyse tamamdir."

    "- nasil baba konu$tun mu kizla dun?"
    "- hiii konu$tum, ben seni arkada$ olarak goruyorum ama sen iyi bir cocuksun" dedi.
    "- o bitmi$tir tamam, iyi cocuksun dediyse bitmi$tir."

    "- sinemada yav$adin mi lan kiza, tuttun mu elini falan, tutabilir miyim falan dedin mi, efendi yapsaydin?"
    "- ooo kolumu sirtina attim, oyle izledik, cok guzeldi."
    "- guzel, yakinda yersin sen o kariyi bitti bu i$, kolunu attiysan tamamdir."

    "- dun cikma teklif ettim elif'e olm, elektriklenme var, gel olsun bu i$." dedim.
    "- eee o ne dedi?"
    "- benim ciktigim ve sevdigim bir cocuk var dedi..."
    "- oooo tamam o zaman, hemen oyle dediyse ondan ayrilip sana gelecek demektir ivedi olarak." (bkz: oha)

  • bu diyalogu başkasından duydum.

    mahkemede hüviyet tespiti yapılıyor :

    -doğum tarihiz ?
    -15 temmuz
    -hangi yıl ?
    -her yıl

  • size bir soru soracağım.

    ben bir türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak vergimi ödedim, trafik kurallarına uydum ama seçim var diye vergi borçları silindi, trafik kurallarına uymayanlar ise adeta ödüllendirildi.

    ben enayi miyim

  • - sene 90. ventolin, güzel sanatlarda okurken bir denizcilik şirketiyle görüşür. kendisinden gemilere uygulanmak üzere logo tasarımı istenmektedir. öğrenci ventolin, ortalama bir ajansın çekeceğinin 5'te biri kadar bir rakam söyler, fiyatta hemen anlaşırlar. iki hafta sonra logoların sunumu yapılır, müşteri bayılır, teşekkürler eder. artık son aşama işin uygulanmasıdır. ancak müşteri bir daha aramaz, telefonlara da çıkmaz. sınavlardı, kızlardı derken aylar geçer. olayı çoktan unutan ventolin, msü'den karaköy iskelesine doğru yürürken bir nakliye gemisi görür. sunduğu logolardan biri, sanki beş yaşındaki bir çocuk bakarak tekrar çizmiş gibi, daha önce görüştüğü şirketin gemilerinden birinin bacasındadır. delirir, adamları allem eder kallem eder bulur, yakalarına yapışır, "ne iş bu?" der.

    konuya geliyorum:

    şirketin patronu, "ne kızıyorsun ya ventolin kardeşim?" der. "senin on liraya yaparım dediğin logoyu matbaacı yeğenime tarif ettim, bilgisayarda bir liraya çizdi. senin işini kullanmadık ki, ayıp oluyor ama."

    bu, mesleğimi ilgilendiren acı bir türkiye gerçeğiyle ilk tanışmamdır.

  • hem reklamın iyisi kötüsü olmaz diyerek adlarından söz ettirmeyi bilmişlerdir hem de "ama siz haklıydınız ve biz de patateslerimizi değiştirdik" diyerek samimiyet puanı toplamak istemişlerdir. reklamcılık başarısıdır.