hesabın var mı? giriş yap

  • katar'da düzenlenecek olan fıfa 2022 dünya kupası organizasyonunun güvenliğini bizim polisimiz sağlayacakmış.

    içişleri bakanı süleyman soylu, “katar'ın bize emanet ettiği güvenlik konusunda sanki bizim bir düğünümüz var ve biz heyecanlıyız. bunu başarıyla bitirme arzusu içerisindeyiz” dedi.

    la ne düğünü? 10 milyar $ para dilendiniz, bir de polisimizi sanki sizin malınızmış gibi gönderiyorsunuz.

    cb diyor ya hani, ihracat ile kazanacağız vs. askerimizin yanına polisimizi de kattık artık satılık-kiralık olarak.

    edit: kaynak eklendi:
    https://www.birgun.net/…ar-gibi-heyecanliyiz-368702

  • cumhuriyetin kurulduğu zamanlar, yeni fabrikalar da beraberinde açılmış ama çalışmak isteyen işçi bulunamadığı için işçilerin en az 5 yıl çalışmaları karşılığında ayrılsalar bile alabilecekleri paranın teminatı olarak ortaya çıkmış bir şeydir bu kıdem tazminatı ve zamanla şimdiki halini almıştır. velev ki bugün kaldırılması gündemde, hal böyleyken bizler ötv’nin çok yüksek olduğunu, kaldırılması isterken. hükümet daha da tezat bir hareketle kıdem tazminatını kaldırmak istemektedir, bu ne yaman bir çelişkidir? bizleri yok etmek mi istiyorsunuz? kolayca işten çıkarılıp, taş mı kemirelim istiyorsunuz?! hiç mi vicdan, allah korkusu yok siz de? bu nasıl bir aymazlıktır, yardım et allah’ım!

  • filmin süresi belli olmuş. 3 saat 20 dakikalık bir film bekliyor izleyiciyi. afişi de belli olmuş harika yine. (görselin linkini aşağıya bıraktım.)

    filmin hikayesi şöyle; genç bir öğretmen, küçük bir köyde zorunlu görev süresinden sonra istanbul'a atanmayı bekler ancak uzun süre bekledikten sonra bu kasvetli hayattan kurtulma umudunu tamamen kaybedecektir. bu noktada meslektaşı nuray, ona bir bakış açısı kazanmasında yardımcı olmaya çalışır. yabancılaşma, merkezden uzaklaşma ve kenarlarda var olma duygularına içsel bir yolculuk...

    nuri bilge ceylan'ın 9. filmi olan bu filmin yapımcılarından alexandre mallet-guy'a göre bu, nuri bilge ceylan'ın bugüne kadarki en iddialı filmi olacak. mallet-guy ayrıca filmi, aileye, aşka ve ilişkilere dokunan parlak mercekli bir fresk olarak tanımlamış.

    filmin senaryo öncesi de ilginç. aslında nuri bilge ceylan'ın bir önceki filmi ahlat ağacı'ndan (2018) önce çekilmesi planlanıyormuş. ancak senaristlerden biri olan akın aksu ile tanışması ve kişisel hikayesine aşina olması üzerine ceylan, akın aksu ile aksu'nun babası arasındaki ilişkiyi anlatan ve akın aksu'nun yazdığı 80 sayfalık uzun bir metinden yola çıkarak senaryoya dahil olmuş.

    film erzurum'da çekilmiş. hikayeyi okuyunca aklıma "bir zamanlar anadolu'da" filmindeki doktor geldi. varoluşçu bakış açısının ve yine bolca sembolizm kullanımının olacağını tahmin ediyorum.

    film sony venice ile çekilmiş. (meraklıları için link)

    filmin afişi: link kaldırılmıştır.

    edit: afişlerin resmiyeti şimdilik şüpheli. imdb sayfasında yayınlansa da nbc'nin sitesinde mevcut değil. o nedenle doğrulayamadım.

    edit 2: filmin imdb sayfasındaki afiş resmi olmadığından linki kaldırdım. resmi afiş önümüzdeki ay sanırım yayınlanacakmış. imdb'ye keyfi olarak birisi yüklemiş. entry'den sonra internette de paylaşıma girdiğini fark ettim bu nedenle başta nuri bilge ceylan olmak üzere tüm yapım ekibinden ve sanatseverlerden özür diliyorum.

  • travma sebebi: nikolai çavuşesku ve elena cavusesku

    bunu nasıl unuturum... ötekiler hadi şuydu buydu geyikti de, yuh be kardeşim, o zaman bir de tek kanal vardı. kaç gün gösterdiniz bu adamların kurşuna dizilmelerini? hala gözümün önündedir cavusesku'nun gözleri açık gitmiş hali. günümüzün iğrenç, özensiz özel televizyonları bile bu görüntüyü mozaiksiz yayınlamaz şu devirde. komünizmi kötü göstereceğiz diye yaptığınız şeye bak, helal olsun trt!!

  • nyc'ye çok yakın bir şehirde yaşayan biri olarak katılmadığım önerme. sınıflı toplumların ne kadar kusuru varsa hepsini içinde taşıyor new york.

    bir tarafta inanılmaz gökdelenler, şıkkıdı şıkkıdı yürüyen -ve yüksek ihtimalle rahatsızlık verecek derecede umursamaz- adamlar ve kadınlar, ihtişamlı gökdelenler ve onların gökyüzünü aydınlatan ışıkları, diğer tarafta sokakta/metroda yaşamak zorunda kalan, yiyecek bulmak için bin takla atanlar. ayrıca şehrin az çeperlerine gittiğinizde yerleşim yerleri de rezil bir hal alır. insanların bin bir zorlukla yaşadıklarını görürsünüz. metrosuna inersiniz, kesif bir sidik kokusuyla yüzleşmek zorunda kalırsınız. bazen de fareler gelir dibinizde dolaşır, göz göze gelirsiniz. alın size dünyanın süper gücü abd ve onun en büyük şehirlerinden biri olan new york.

    ama şehir dendiğinde bunlar nedense akla gelmiyor. şehir dediğin şey o bölgede yaşayan insanların o coğrafyayla etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hadise değil midir? gökdelenler, şehrin merkezi yerindeki üç beş hoş bina bazı kesimlerce hem sinir olunan ama aynı zamanda tapılan amerikan hegemonyasının zihin dünyamızda işgal ettiği alanla birleşince "new york dünyanın en güzel şehri" dedirtiyor insana rahatça.

    pek öyle değil o iş.

    edit: ayikiza tesekkur ediyorum umarsiz kelimesinin yanlis kullanimiyla alakali olarak beni uyardigi icin. umursamaz olarak duzelttim o kelimeyi.

  • 200 lira civarına satışa koyduğum parfüm için arayan birisi "hocam amerikada bunun fiyatı 100 lira civarı, 100 liraya veriyorsan senden alayım" demişti mesela. 100 liraya bulduysan bana da bi tane al dedim kendisine, sonra kapattık. 1-2 saat sonra gene aradı "bak hocam şu an amerikadan sipariş veriyorum 50 küsür dolara, satmıyor musun emin misin" diyor.

    adamın şantajına bak. elimdeki parfümü amerikadan daha ucuza almakla tehdit ediyor beni. al abicim amerikadan, hasta mısın dedim. "alıyorum bak kardeş, sen kazansaydın elin amerikalısına kazandırıyosun" falan diyor. suçlu olduk bi de ayaküstü.

    yakında bi telefon daha bekliyorum "kardeş parfüm amerikadan geldi" deyip telefonun ahizesine fıslatacak.

  • az önce almanya'daki kuzenimin söylediğine göre, istanbul'a uçak bileti bulamadığı için taksiyle yola çıkmış teknik direktör. ayakkabı bile giymemiş adam, terlikleriyle ve gazi eşofmanıyla apar topar çıkmış evden.

    edit: lan yazık adama be. aykut istifasını geri alınca öyle ortada kaldı adam. 7 bin euro taksi parası da cabası...