hesabın var mı? giriş yap

  • adam hızır a.s gibi gelmiş.

    yemek bırakmış montunu üstüne örtmüş ve gitmiş.

    yeminle bu dünya bunun gibi adamlar sayesinde dönüyor yoksa çoktan kıyamet kopmuştu

  • aynı anda hem sahtecilikten, hem de devlet sırrı ifşasından hapis istemek için ne kadar yüzsüz olmak lazım?

    aynı tır muhteviyatının, hem gıda ve ilaç yardımı, hem özgür suriye ordusuna silah yardımı, hem mit'in kendi içindeki malzeme sevkiyatı, hem türkmenlere silah yardımı olduğunu iddia etmek için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    ses kayıtları konusunda aynı anda hem montaj suçlaması yapıp, hem de görüşmelerinin dinlendiğinden yakınmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    birbirinden haberi olmayan devlet kurumlarını, operasyonu eline yüzüne bulaştıran miti, ve tabii ki kendini sorumlu tutmak yerine tüm ihaleyi bir gazeteciye yıkmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    cahil, hırsız, yalancı, kindar, baskıcı egomanyaklara peygamber gibi tapmak için ne kadar yüzsüz olmak gerekiyorsa o kadar.

    can dündar herhalde hapse girecek. taşakları hücreye sığar mı bilmem, koğuşa alırlar artık. ola ki yurtdışına çıkmayı ister ve becerir, ihtiyacı olmaz ama kendisine yardımcı olacak onbinlerce insandan biriyim. elden bu geliyor ancak, onun kadar cesur ve etkin olmadığım için.

    (hapisten kaçıp gelmesin yalnız, biz de casus diye arada kaynamayalım sonra. zaten yabancı memleket vatandaşı ve ateist olarak profile uyuyorum, devlette kimse yaralı parmağıma işemez. havlu da getirsin yanında).

    edit: "aynı anda hem sahtecilik hem de casusluk olabilir, mantıken mümkün" diyenler için: #51925461

  • 20 senedir ssk örnekleri vererek bu dönemi kötüleyenler bir gidin artık.

    hadi o zaman ben sayayım sizin döneminizi.
    suriyeli terörist mülteciler yoktu.
    ülke toprakları araplara peşkeş çekilmemişti.
    tarım ve hayvancılık vardı.
    samanı bile yurtdışından ithal etmiyorduk.
    türk ordusuna fetöcüler doldurulmamıştı.
    kiralar emekli maaşından daha yüksek değildi.
    emekli ikramiyesiyle ev araba alınabiliyordu.
    okullarda andımız okunuyordu.
    türklük ayaklar altına alınmamıştı.
    ingiltere nin çöpü satın alınmiyordu.
    televizyonlarda kaynım bana atladı programları yoktu.
    her yer apaçi rapçi dolu değildi.
    para karşılığı vatandaşlık satılmıyordu.
    devlet kurumlarını tarikatlar yönetmiyordu.
    kağıt, sigara, içki fabrikaları vardı.
    okulu biten gençler yurtdışına kaçmıyordu.
    pkk ile gizli anlaşmalar yapılmıyordu.
    cihatçı örgütler ülkede bomba patlatmıyordu.
    araptaparlık yoktu.
    cuma hutbelerinde atatürk e küfredilmiyordu.
    üniversite bitirmenin bir değeri vardı, diplomalı kasiyerler yoktu.

    edit: bana faili meçhuller demeyin; muhsin yazıcıoğlu, kaşif kozinoğlu, sinan ateş der olayı kapatırım.

  • bir insanla tek vücut olamamak , senin paran, senin araban, seninkiler gibi kopukluklar olduğu sürece insanlar boşanır,
    evlilik tek vucut olmaktır gerçekten. insanlar internet, tv gibi nedenlerle sürekli hayali ilişkilere özeniyor ilk başlarda güzel giden ilişki, zamanla kişiler gerçek yüzlerini gösterdikçe dağılıyor.

    saçma sapan evlilik adetleri yüzünden gerek kendi özentisi, gerek ailesinin ısrarı yüzünden kızlar hep bir prens bekliyor. pahalı ev eşyaları, pahalı takılar bir kere evleniyorum saçmalığı vs borç harç ile evleniliyor. gelinler ya da damatlar eve gelen dangalak misafirlere saçma sapan eşyalarını gösterip bununla hava atmak istiyor. sosyal paylaşımda kendilerini prens ve prenses gibi gösterip çevresine bunu paylaşmak tek amaçları oluyor.

    sonradan hayatın, evliliğin başlaması ile aylar önce gelinliğiyle ya da damatlığıyla olan çiftin karşısında atletle, pijama ile oturduğunu gece horladığını gören çiftler o hayal aleminden çıkıyorlar. evet evliliği düğünden, yılışık sevgi gösterilerinden sanan çiftler en kolayından birbirlerinden vazgeçip boşanıyorlar. sonuç o artık tanıdığım kişi değildi oluyor.

  • aşı karşıtlarının verileri çarpıtmaktan bıkmadıklarını gösteren bir başka haber. örneğin:

    - 100 kişilik bir popülasyonda, 95 aşılı + 5 aşısız varsa,

    - 95 aşılıdan 7'si ve 5 aşısızdan 3'ü hastaneye yatıyorsa,

    eğer aşı karşıtı bir cahilseniz, hastaneye yatan 10 kişiden 7'si aşılı olduğu için buradan hastaneye yatanların %70'i aşılı diye manipülasyon yapabilirsiniz. kağıt üzerinde doğru bilgi ama bu orana bakıp aşılar işe yaramıyor demek için salak olmak lazım.

    aklı başında mantıklı biriyseniz, aşının hastaneye yatıştan koruma oranının %90'ın üzerinde olduğunu, aşısızların hastaneye yatış oranlarının ise %60 gibi yüksek bir oranda olduğunu hesaplayabilirsiniz. işte aşı karşıtları bu iki oranı görmezden gelip yukarıdaki gerçeği yansıtmayan oranı işlerine geldiği gibi yayıyorlar. bunların veri çarpıtma tuzağına düşmeyin.