hesabın var mı? giriş yap

  • 59 dakika sürer. filmden büyük bir sinema keyfi duymak isteyen ve demek modern sinemanın baş tacı bu filmmiş diyenler için hüsranla; bu zamanlara ne yollardan gelindiğini görmek isteyenler içinse gururla sonlanır.

  • sanildigi kadar geri zekali olmayan down sendromlular, down sendromsuzlarin bir çogundan daha dikkatli ve de akillidirlar. dikkatlerini islerinden baska birseye vermediklerinden isyerinde dedikodu yapma, baskalarinin kuyusunu kazma, hirsizlik yapma gibi adetleri de yoktur. ozellikle getir-gotur isleri (bkz: office boy), garsonluk gibi isleri itina ile yaparlar. bu tur islerde ise alinasidirlar ve bir suru hiyardan iyidirler.

  • tebrik ettiğimiz vatandaş. lütfen elindeki paraların bir kısmını taksicilere bütünletsin de 'abi bir lira yok' muhabbetinden kurtulalım biz de. hadi kahraman, sıra toplumsal duyarlılık projelerinde.

  • mükemmel bir duygu:) inanılmaz bir his:)
    güneş sanki bugün benim için doğdu. sanki hayata gelmemin anlamı bu.
    güzeller güzeli bir kıza bakıp "sen benim hayatımın aşkısın" demek tarifi zor bir mutluluk. kelime karşılığını bulamıyorum be sözlük.
    çok mutluyum, çooookkkk:)

  • cogu turkun vazgecilmezidir, yurtdisinda bir nebze olsun islak mendille giderilse de, siz, siz olun islak mendil alirken uzerinde ne yazdigina bakin, yoksa benim gibi aksam eve varana kadar kicinizda mentol ferahligini hissedersiniz.

  • tek kaldı eddie vedder lan.. oğlum tüylerim diken diken oldu ya. bu adam hakkında anlatacak o kadar çok şeyim var ki. bütün ortaokulum soundgarden, temple of the dog, pearl jam, alice in chains, nirvana ile geçti. singles dizisinde hoperlörleri denemek için son ses açan elemanın yanına gelip kafa sallamasıyla sempatikliğini pekiştirmiş, sahnede adeta modern rockın cisıs ı gibi adamdı. ulan tüylerim diken diken oldu be.

    ilk rock n coke'ta izledim bu abiyi. soundgarden, audioslave, temple of the dog hepsinden çalmıştı bizleri mest etmişti. pankart bile hazırlamıştık lan öyle seviyorduk, 10 kişilik bi arkadaş grubumuz vardı bi oduncu gömleğimiz bir de ayı gibi botlarımız eksikti o yaz sıcağında.

    sonra bir de soundgarden olarak istanbul'a geldiler, küçük çiftlikpark'a. basscının kokain krizi geldi sanırım bi ara, ama öyle muhteşem çaldılar ki, teyp(evet teyp ulan)'ten dinler gibiydik. bu abilerle büyüdük, kendisinden daha çok eddie'i severim ama tabi ki hayallerimdi bir şekilde bir yerde elini sıkabilmek, sarılabilmek, ve 1 kelime dahi olsa konuşabilmek..
    mekanın cennet olsun, güzel adam.