hesabın var mı? giriş yap

  • 28 şubat mağdurlarından güzel bir sample sunan türbanlı bacılarımızdır. heykelin yıkılması için protesto yaparken "başörtüsüne uzanan eller kırılır" diye pankart açmışlar aslşkdaslş. heykelin yanından geçerken türbüşüne falan sürtmüşse demek ki.

    işte türbanı kadın özgürlüğü sayıp bu ortaçağ artıklarıyla el ele veren liberal femilis gerzekler görsün bunların gerçek yüzünü. heykele bile tahammülü olmayan bunun gibi tipler soyut değil gerçek kadın özgürlüğü mücadeleleri karşısında hikmetyar'dan farksız tavır alırlar.

    http://haber.sol.org.tr/…laksiz-zihniyetin-urunudur

  • --- spoiler ---

    söz konusu düzenlemelerle yerli üreticilerin desteklenmesi ve istihdamın korunması amaçlanıyor.

    --- spoiler ---

    oyun konsollarına getirilen ek vergiyle ülkemiz artık daha güçlü. teşekkürler cumhurbaşkanım!

  • franklin d. roosevelt tarafından 5 nisan 1933'de çıkartılmış ve amerikan vatandaşlarının altın para, külçe ve sertifika bulundurmasını, saklamasını yasaklayan kanun hükmünde kararname*. bu kararnameye göre, bütün amerikan vatandaşları 25 gün içinde yani 1 mayıs 1933 tarihine kadar ellerinde bulunan bütün altın varlıkları fed'e onsu 20.67$'dan teslim etmek zorundaydı. bu süre zarfından sonra elinde altın bulundurmanın cezası bugünün parası ile 160.000$ ve 10 yıl hapis cezası idi. bütün altın toplandıktan kısa bir süre sonra fed altının satış fiyatını 35$ seviyesine çekerek, bir nevi halkın elindeki doların değerini %41 devalue etmiş oldu.

    işin ilginç yanı roosvelt'in bu kararnameyi çıkartmasının sebebi o yıl yaşanan büyük banka panikleriydi. spekülatörler ve halk bankacılık sistemine güvenini kaybetmiş ve ellerindeki doları altın ile değiştirmek istiyorlardı. bu durum fed'in altın rezervlerin ciddi şekilde tehdit eder duruma gelmesi nedeniyle bu kararname çıkartılmıştı.

    http://www.the-privateer.com/…old-confiscation.html

  • marvel evreni'ndeki büyük uzaylı ırklarından bir tanesi. binlerce yıl önce skrull denen ırka mensup bireyler, kree ırkının yaşadığı gezegen olan hala'ya geldiler. tabi o zamanlar skrulllar pis savaşçı bir ırk değil, kendilerine ticaret yolları oluşturmaya çalışan, barış dolu bir ırktı. bunlar hala'ya gelince burada iki büyük ırk olduğunu gördüler, kree ve cotati. hangisine yardım edelim gelişsinler derken, bi' karar vardılar, iki ırktan çeşitli sayıda üye alıp, bunları ay'a getirdiler burada ellerine teknolojik donanım verip hadi bakalım beğeneceğimiz bi' şey yapın diyip gittiler. kree ırkı burada görkemli bir şehir yaptı, cotati ise güzel bi' bahçe yaptı. skrull'lar geri döndükten sonra yarışmayı cotati ırkının kazandığını söylediler, kree ırkı bunu çekemedi, skrull'lara ve cotati'lere saldırdı öldürdü, gemilerini alıp kendi gezegenlerine döndüler. burada geminin teknolojisini çözüp teknolojik atılımlar yaptılar, sömürgeci olup diğer gezegenlere yayıldılar. işte skrull'larla kree ırkının rekabeti buradan doğdu. birbirleriyle amansız bir savaşa girdiler. barışçıl skrull'lar bu yüzden savaşçı bir hale geldi.

    bu yüzyıllar süren savaş süresinde skrull'lar cosmic cube denen silahı geliştirdiler. kree ırkı da biz de bi' silah yapalım dedi, organik bi' süper bilgisayar olan supreme intelligence'ı yarattı. savaş sırasında dünyanın yakınlarına gelen kree ırkı buradaki insan türünün genetik potansiyelini farketti. (bkz: celestials)
    buradan insanları alıp üzerinde deneyler yaptılar, sonucunda inhumans denilen tür ortaya çıktı. kree ırkı dünyadan gitmeden, yer altına gömülü nöbetçi robotlar bıraktılar. çoooook uzun yıllar sonra, insanlık geliştikten falan sonra, bu robotlardan bi' tanesi fantastic four'la savaştı yenildi, robottan haber alan kree topluluğu hemen ronan the accuser adındaki cengaver savaşçıyı dünyaya yolladı. işte modern marvel karakterleriyle kree ırkının ilk karşılaşması bu şekilde oldu.

    sonraları kree-skrull war dünyaya da bulaştı. avengers falan çok uğraştı bu iki ırkla ama sonuçta savaş bitti.

    kree'ler mavi ve pembe tenli olmak üzere ikiye ayrılır, aynı insan gibi vücutları vardır. şu anda supreme intelligence tarafından yönetilmektedirler.

  • bu sorunun tek cevabı var, o da sirius black. tartışması bile kabul edilemez.

    bazıları bu soruya remus lupin, severus snape ya da fred weasley cevabını verir ama hayır, gerçekten bahtsız olan kişi sirius'tu. remus hayatının çoğunu acı içinde geçirdi ama ailesi tarafından seviliyordu ve hayatının son döneminde mutluluğu buldu. evli ve çocuklu bir kahraman olarak öldü. hele severus snape hiç değil. evet, ailesi onun tercihi değildi. evet, lily onu seçmedi ama kendisi bir ölüm yiyendi ve hak ettiği azkaban'ı boylamak yerine dumbledore'un desteğiyle yırtarak özgür bir şekilde yaşadı. hayatının son iki yılında çok istediği karanlık sanatlara karşı savunma öğretmeni ve hogwarts müdürü oldu. öldüğünde de harry, onun bir kahraman olarak anılması için her şeyi yaptı. fred weasley ise sevgi dolu bir ailede doğdu ve hep sevgiyle büyüdü. ölümü hem hp evreni hem fanlar için bir yıkımdı ve hep sevgilye hatırlanacak.

    oysa onların aksine sirius gerçekten de gün yüzü görmedi. ilk talihsizliği karanlık büyü düşkünü, kuralcı, sert ve baskıcı bir ailenin parçası olarak dünyaya gelmesiydi. ailesinin fikirlerini hiçbir zaman paylaşmadı. her zaman onlarla çatışma halindeydi. sevilmeyen çocuktu. sürekli kardeşiyle kıyaslandı ve istenmeyen evlat ilan edildi. öyle ki kendi annesi aile ağacındaki portresini bizzat elleriyle uçurdu. daha on beş yaşında ailesinden kaçmak zorunda kaldı.

    hogwarts'tan mezun olduktan sonra arkadaşlarıyla mutlu olabilirdi belki ama james çok erken evlenerek odak noktasına ailesini koydu. en yakın arkadaşıyla arasına lily ve harry girdi. üstelik daima savaş içerisindeydiler ve çok kısa sürede zümrüdüanka yoldaşlığı'nın birçok üyesini kaybettiler. sevdiği insanların, arkadaşlarının ölümünü izledi.

    üstelik bu arkadaş dediği kişilerden biri ona ihanet ederek 12 yıl azkaban'da yatmasına neden oldu. tek amacı arkadaşlarına yardım etmekti ve sonucu hapishanede bitti. masum bir adam olarak 12 yılını hapishanede geçirdi. bu da yetmezmiş gibi kendini en yakın arkadaşının ölümünden sorumlu tuttu. zira kılkuyruk'un sır tutucu olması fikrini o ortaya atmıştı. amacı ise "ne de olsa en yakın arkadaşı olduğum için herkes benim sır tutucu olduğumu düşünür ve benim peşimden gelir. beni sıkıştırıp büyüyle söyletseler bile sır tutucu olmadığım için arkadaşlarımı tehlikeye atmam" fikriydi. yani sirius, sırf arkadaşları yaşasın diye kendi hayatını hiçe saydı. karşılığı da hapis ve vicdan azabı oldu. evet, snape de vicdan azabı çekti ama bu vicdan azabını dışarıda, özgür bir adam olarak çekti. 12 yıl hapis yatmadı.

    sirius'un hapishaneden kaçması bile "ben masumum, burada olmamam gerekir" düşüncesiyle değil, vaftiz oğlunun tehlikede olduğu fikriyle oldu. kendini değil, harry'yi düşünerek azkaban'dan kaçıp kılkuyruk'un peşine düştü.

    tam harry ile yeni bir hayat kurup mutlu olacakken kılkuyruk kaçmayı başardı ve sirius kaçak hayatı yaşamaya başladı.

    kaçak hayatı da pek parlak gitmedi. zümrüdüanka yoldaşlığı'nda herkes aktif olarak çalışırken ona "gereksiz adam" muamelesi yaptılar. sevdiklerine yardım etmek isterken payına kenarda oturmak düştü.

    talihsizliği burada da bitmedi. harry'yle kolay iletişim kurmak için hediye ettiği ayna kenara atıldı. harry, sirius'un hayatını kurtarabilecek o nesnenin ne olduğunu ancak o öldükten sonra öğrendi.

    ölümü de çok büyük şanssızlıktı. vaftiz oğlu olacak harry, sirius'un ona verdiği aynayı kullansaydı tuzağa düşmeyecekti. sirius da onu kurtarmak için canından olmayacaktı.

    bitti mi sanıyorsunuz? bitmedi. hayatını doğruluk ve iyilik için adamış, her türlü bencillikten uzak, diğer karakterler gibi "kendi tercihiyle" asla kötü yola sapmamış, sevdiği insanlara yardım etmek için hapsi, kaçak hayatı ve ölümü bile göze almış, en sonunda da hayatını harcamış bu kişi büyücü dünyasında bir "kahraman" olarak değil, "kaçak bir ölüm yiyen" olarak anılıyor. şimdi söyleyin bana, var mı daha şanssızı? iyiliğinden, cesaretinden ve doğruluğundan asla taviz vermeyen biri olarak sirius'un bahtına mutluluktan uzak bir hayat ve kaçak bir ölüm yiyen olarak anılmak düştü.

  • kendisini ribery ve robben desteklerken rvp'yi kariyeri boyunca hollanda, arsenal ve manu'da mehmet yozgatlı ve niyazi güney desteklemiştir.

  • kuşbaşılı pide 24 euro yazıyor, karşısında tl değeri olarak 184.78 tl yazıyor.
    fişin sonlarına gelirken tanesi 6 eurodan 4 tane maraş dondurmasının (24 euro) tl karşılığı 184.80 tl yazıyor.
    amk fiş bitene kadar tl değer kaybetmiş, ben burdan bunu anladım.
    edit: çok fazla mesaj geldi fişin başındaki 3 kola 8 eurodan (24 euro) tl karşılığı 184.77 tl yazıyor, bu da teorimi kanıtlar nitelikte.