ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
eski sevgiliyi televizyonda görmek
-
uzucu bir hadisedir.... hele ki ben bilmem esim bilir adli programda topuklu ayakkabi giyen kocasinin pesinden kosarken gorurseniz aci verir ,ama uzulmeyin bir sonraki yarismada 30 adet biber yerken cektigi aci sizin acinizi hafifletebilir ....
yaran olaylar
-
eski$ehir'de vergi dairelerinden birtanesinin pvc i$lerini almaya cali$an esnafimiz vergi dairesi müdürüne telefonda fiyat teklifi vermektedir;
- valla müdürüm fatura istersen $u kadar para, faturasiz $u paraya olur bu i$
- !!??!?!?
yaran inci sözlük entry'leri
-
http://inci.sozlukspot.com/e/22128258/
--- spoiler ---
cumhurbaşkanını bu başlığa bekliyorum
evet beyler şu 20 yıllık yaşantımda en sonunda kafamı kemirip yiyen o harikulade düşünceyi netleştirdim. uykumdan uyandığı gibi geldim ve inci sözlük ten dünyaya duyuracağım bunu.
---
türkiyenin dünyanın en güçlü ülkesi olma projesi
---
türkiyede 75 milyonun üzerinde vatandaş var. 75 milyon alıyoruz düz hesap. şimdi trt 1 den her gün 1 kişinin hesap numarası gün boyu duyrulcak ve herkes gidip o hesaba 1 tl yatırcak. nedir lan 1 tl 2 çay parası. her gün 1 insanımız trilyoner olacak beyler. ayda 30 kişiyi dünyanın en zengin insanları arasına sokcaz. yeni fabrikalar açılcak süper güç olcaz yani. savaşcaz filan ama hep biz kazancaz çünkü o insanlar gidip silah uçak fabrikası filan yapcak. düşünün 365 fabrika açılsa yılda. her birinden 2 uçak 730 uçaktan bahsediyorum. hepsini aynı anda kaldırsak kim karşı gelebilir dünyada bize. sadece 1 senede en güçlü ülke olabiliriz. lütfen bu sese kulak verin.
özet: ccc okuyun ccc
--- spoiler ---
letarjik ensefalit
-
birinci dünya savaşı'nın sonlarına doğru aniden ortaya çıkıp avrupa'yı silip süpürdükten sonra, yine aniden yok olan bir salgın olup, bugün sırrını hala koruyor.
bu alışılmadık beyin rahatsızlığı 1916'nın sonlarına doğru viyanalı nörolog ve psikiyatrist constantin von economo'nun dikkatini çekti. economo, hastalığa bugün de kullanılan letarjik ensefalit ismini verdi. bu beyin enfeksiyonuna yakalanmış hastalar viyana psikiyatri kliniğine çeşitli tuhaf belirtilerle geliyorlardı.
bazı hastalar birkaç gün boyunca uykulu bir uyuşukluğa dalıyordu; bazıları katatonikti, saatlerce veya günlerce doğal olmayan duruşlarda kaskatı kesiliyorlardı; kimileriyse istemsiz hareketlerle kendini gösteren krizlerin eşlik ettiği denetimsiz bir heyecanın etkisi altına giriyordu. hastalar ya uykuya (veya uyku benzeri şeylere) boğuluyor ya da sürekli uykuları kaçıyordu.
çesitli uyuklama hallerinden muzdarip hastalar otururken, ayaktayken, hatta yürürken veya yemek yerken, esneme ve yorgunluk gibi bütün belirtileri göstererek uykuya dalıyordu; ciddi vakalar ise haftalar veya aylar süren adeta daimi bir uyku haline girebiliyordu. buna karsılık, hiperkinezi hastaları yatakta döner durur, üzerlerinden yorganı atar, tekrar üzerlerine çeker, oturur, çılgınca kendilerini yataga atar, sonra yataktan atlar, amaçsızca oradan oraya yürür, konusmaları bozulur, dilini şaklatır ve ıslık öttürürler; bu huzursuzluk hali hiç durmadan günler ve geceler boyu sürer.
çogu bu tuhaf hastalıga yenik düsmüs, bazıları iyilesmis, birkaçı da, oliver sacks'ın awakenings adlı kitabında unutulmaz biçimde tarif edildigi gibi, onlarca yıl boyunca kötü bir uyarılmışlık ve hareketsizlik durumunun alacakaranlıgında yaşamaya terk edilmiştir.
hastalıkla ilgili görüntüler :encefalitis letargica teşekkürler katkıların için 3 kere 3 etti mi sana 9
çilem doğan
-
''erkekler takım elbise giyip önüne bakınca cezası iniyor, benim takımım, kravatım yok. annem apar topar bu tişörtü bulabilmiş. bir de ne yalan söyleyeyim hayatta kalmış olmanın saklayamadığım bir sevinci var içimde. o ölmese ben ölecektim. o size, beni pazarlamaya karar verdiğini söylemeyecekti, başka adamların koynuna beni sokma planlarını anlatmayacaktı, benim patlıcan fazla pişti diye, perdeler azıcık kirlendi diye, masada kırıntı kaldı diye yediğim dayakları söylemeyecekti, kaç kere hastanelik olduğumdan bahsetmeyecekti.
çay bahçesinde çekilmiş bir fotoğrafım var. biraz yan gülmüşüm. belki de o fotoğrafı gösterip namussuz karılar gibi çıkmış filan diyecekti.
karısını başka adamlara satan o değilmiş gibi “namusumu temizledim” diyecekti.
siz onu 3-5 yılla yargılayıp, namusu kirlendi diye mazur görüp, yandan gülüşümü tahrik sayıp bir de üzülecektiniz adama.
oysa namus benimdir hakim bey, bir kağıda imza attık diye kimselere bırakmam.
sonuna kadar idare edebilmiş olmam, elaleme değil de başıma gelenleri hep karakollara anlatmış olmam, kızıma hiç fark ettirmemiş olmam namusumdur.
o utanmamış yaptıklarından, benim utanacak bir şeyim yoktur.
içimdeki hayatta kalma mutluluğunu atamıyorum hakim bey.
ağlayamamam bundandır.
ne yalan söyleyeyim aynı acının çemberinden geçmiş, sağ kalabilmiş kadınlarla aynı koğuşta, bir ömür kazasız belasız da yaşarım ben ama benim bir kızım, bir de memleketin aç kaldığı bir adalet var.
gel sen, ölmedim diye beni cezalandırma, benim bir derdim; kızımın bari mutlu olmasıdır.
yanında ben olayım.
can alan bir katil değil, can derdinde bir kadın de bana.
kurşunla yatıp kurşunla kalkan, yastığın altında silahla yatan adamlar hiç eceliyle ölmüş mü?
hem sevebilseydi o da ölmezdi di mi ama?
öldüyse hepsi benim suçum mu?''
edit: yanlış bilgi aktarımı olmaması adına düzeltmek istedim. yazı çilem doğan ın karar duruşması sırasında, mahkemeyi takip eden bir arkadaşım tarafından yayınlandığı için çilem'in kendi ifadeleri olarak düşünmüştüm fakat yazı ayşen aksakal tarafından kaleme alınmış. çilem'in yaşadıklarını ve hiç kaybetmediği dik duruşunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm için yazıyı bu haliyle editliyorum.
edit 2: dahili meddah tarafından böyle de güzel bir kampanya başlatılmış; (bkz: çilem doğan'a mektup yolluyoruz)
ben yazacaklarımı düşünmeye başladım.
yaran the simpsons replikleri
-
homer ölecektir, son gece çocuklarını yatağında ziyaret edip onlar uyurken onlara güzel şeyler söyler, över tek tek. maggie'ye "ne tatlısın, ne şirinsin" der, lisa'ya "ne zeki, çalışkan b kızsın , övünç kaynağımızsın" falan der. sıra bart'a gelir, bakar bakar diyecek bir şey bulamaz ve:
-bart, (bi kaç sn. sessizlik) ,yorganın çok güzel
yaşlı bir insan gibi yaşayan genç
-
dışarıda olan işlerini bitirip kendini bir an önce eve atmak ister. ilişki olayının kasıntısına girmez. heyecanı yoktur, öyle sevinmek, şaşırmak gibi reaksiyonlar vermez. yemek yediği zamanlar en keyifli anlarıdır günün. gezmek, sosyalleşmek, yeni heyecanlar bulmaya aman kim uğraşack diyerek karşı çıkar. veya şartların istediği gibi olmayacağına kanaat getirmiştir.
kısaca üzerine ölü toprağı serilmiş bir gençtir. elini eteğini çekmiştir hayatın getirisinden. nasılsın sorusuna yuvarlanıp gidiyoruz diye cevap verir. kendisiyle ortak yönlerim mevcuttur.
0-0 bitmiş lecce cagliari maçını banttan seyretmek
-
maç öğlen saatlerinde oynanmış tribünler yarı dolu ve kenardan teknik kadronun italyanca bağırış sesleri geliyor, top sahada stadyum binasının gölgesinin geldiği yere gittiğinde hiçbir şey görünmüyorsa ve günlerden pazarsa o gün öleceğiniz garantidir.
caretta caretta'ların insanlara saldırması
-
--- spoiler ---
tatilcilerden idil kılıç da "bugün yaşadıklarımız karşısında şok olduk. gerçekten bir şey yapılmalı. psikolojim bozuldu. denize girmeye korkar oldum. üstelik yaz boyu teknede yaşayan biri olarak bu benim için çok kötü oldu" diye konuştu.
--- spoiler ---
ne yapılmalı lady'm? keselim mi hepsini ateşte kızartırız. sen sırf paran var diye git hayvanın alanını gasp et. sonra yok efendim o beni ısırdı. hanımefendinin yatı daha önemli ekosistemden. çünkü o zengin. o istediğini yapar. hayvan mı? parası neyse alırız canım kaç para bi kaplumbağa.