ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
90'ların en çağının ötesinde türk şarkıları
abd'nin batı trakya'ya yığınak yapma sebebi
-
atatürk başkenti ankara yaptı. savaş durumunda bu gerekliydi elbette. istanbul'u geri alınca başkenti taşımayı düşünmedi bile. belli ki istanbul'un 3 taraftan işgale açık olması kendisini böyle bir karar almamaya itti.
atatürk'ün bir diğer özelliği de sanayinin belirli bölgelerde değil de ülke genelinde yayılmasına dikkat etmesiydi. cumhuriyet dönemindeki fabrikaların açıldığı yerlere bakarsanız bunu çok iyi anlayabilirsiniz.
peki sonraları ne yapıldı?
sanayi istanbul tarafına kaydı. dolayısıyla nüfus da oraya gitti. bankalar oraya taşındı. bugün istanbul demek, türkiye'nin yarısı demek. istanbul'u alan, işgal eden ya da bombalayan türkiye'nin şah damarını keser. bununla birlikte istanbul askeri açıdan gerçekten savunması çok güç bir şehir.
bir gün birileri istanbul'a saldırırsa allah yardımcımız olsun.
atatürk'ün 2450 adet tavuğu
-
bugun milyonlarca koyunu olan liderler varken cok da abartilmamalidir.
24 bin lira aylıkla ülkene geri dön programı
-
ifade özgürlüğü de tarifeye dahil mi?
edit: başlık başa kalmış
500t'deki t
-
tuzla'nın t'sidir. 500'de uğradığı durak sayısını temsil eder.
türkçeye düzgün çevrilmiş film adları
ekşi itiraf
-
1. tekil şahıs olmakta sorun yoktu da, 1 çiftin yanındaki 3. tekil şahıs olmak yeterince kötü değilmiş gibi şimdi de 2 çiftin yanındaki 5. tekil mal olduk amk.
ağlamıyorum gözüme yalnızlık kaçtı.
buket'i amerika'ya yolluyoruz
-
bekir var öğrencim, mezun olacak 10 gün sonra liseden. harçlığını çıkarmak için garsonluk filan yapıyor hafta sonları ve hedefi için harıl harıl tirat çalışıyor. bir kaç ay evvel elime zorla bir oyun tutuşturdu; "hocam n'olur bir okuyup ... karakterin hastalığını söyler misiniz? ona göre hastalığı araştırıcam, performansıma yansır..." öyle içten istedi ki, zaten tiyatro okumayı da severim, aldım, okudum, anlattım.
geçen ay, rica etti, indim konferans salonuna, bir oynadı; ağzım açık kaldı.
sınava gireceği yerleri sayıyordu geçen; mimar sinan, akdeniz... en son ısparta dedi. "ısparta'dan emin misin? sıkıntı yaşama sonra" dedim. araştırmış, fransa'ya erasmusla öğrenci yolluyormuş ve yurtdışında eğitim almak en büyük hayali imiş, o nedenle önemliymiş.
bilemedim.
mart 2017 editi: bekir girememis, bir türkiye klasigi olarak özel bir durumundan dolayı ailesi tarafından dışlanmış, egitim alamamış, parasız kalmıs ve is arıyor. antalya'da iş konusunda yardım edecek ve/veya konservatuar sinavına girerken ona kocluk yapacak (tek basıma halledebilirim sanırım dese de) bir arkadaşım olur da bana ulasırsa bahtiyar olurum.
kasim 2017 editi: bekir istanbul'da garson olarak çalışıyor bir yandan ve hâlâ onu çalıştıracak üstadını arıyor. parası yok, sadece yeteneği, hayali ve kendisi var.
(bkz: stigma)
ece erken
-
ece erken'in vaktiyle benan hanım'a uyguladığı psikolojik şiddetten (kadına kocasının yatakta fotosunu göndermesi, fake hesaptan 's.kik' yazması, kadının otomobiline saldırması, yalan haber yayması, ölümden sonraki kayın valide kolu yarışı, "son yılını en çok sevdikleriyle geçirdi" yorumu...) rahatsız olanlara "gısganıyorsunuz, gısgançlar!!!" diye çıkışmak, varoşluğun kaçıncı mertebesi ben var anlamamak.
on paragraflık yazı yazılmış ama ece'nin şu yukarıda ettiklerine itina ile değinilmemiş, göz ardı edilmiş. he canım he, en çok duyarlı olan, en asil duygunun insanı sensin. o sürekli tek bir kişiye çalıştırdığın vicdanına da diyecek yok.
ece bu maçı istese şu noktada bile çevirebilirdi. olgun davranıp benan'dan af dilerdi, adamın kızlarına sahip çıkardı, aile hakkında ılımlı ve tamir edici demeçler verirdi. ama yok, ortada kocasının cenazesi varken bile 'tercih edilen benim' yarışında. şimdi ben bu kadının acısının neresine saygı duyayım. zaten ölen kocasının ne olduğu da belli değil. kusura bakmazsanız, duyar hakkımı başka bir ünlüde kullanmayı tercih ederim.
türk dizilerinden nefret etme nedenleri
-
çok fazladır. ancak en çok nefret etttiren, bitmek bilmeyen dram ve ağlaklık. tv'lerde yayınlanan hemen hemen her dizi dram ve ağlak. birbirinin kuyusunu kazan aile fertleri, bitmek bilmeyen gözyaşları. bunların dışında kalan nefretlikler ise mafya dizileri. takım elbiseler, siyah arabalar, korumalı ne idiği belirsiz tipler. ajitasyon ve magandalık sarmış sarmalamış. komedi dizileri yayınlanmaya başlıyor, birkaç bölüm sonra yayından kalkıyor (bkz: klavye delikanlıları) yani arz-talep meselesi. türk halkı seviyor ajitasyon ve maganda izlemeyi. iyi ki internet dizileri var.
(bkz: fi)
erkeğin yanında cüzdana ihtiyacınız olmaz
-
53 lira hesap kitlenen dh ölücüsüne denk gelmemiş kişi lafı.
yaran başlıklar
-
(bkz: hoşlanılan yazarın nick'ini mouse ile okşamak)
samimi.
13 ağustos 2015 polisin ağrı'da 2 çocuğu öldürmesi
-
oysa ki pkk nın öldürdükleri hep 120 yaş ve üzeri
(bkz: pkk nın çocuk militanlari)
edit : mumutt'a teşekkürler