hesabın var mı? giriş yap

  • enflasyon ile ilgili çok mesaj aldım. türkiye de malesef eğitim kalitesi düşük olduğu için kavramların anlamını bilmiyoruz. enflasyon dediğimizde iç içe geçmiş iki kavramdan bahsetmek gerekli

    1- talep enflasyonu
    2- para arzından kaynaklı enflasyon

    talep enflasyonu çok sınırlıdır. etkisi geçicidir.

    örneğin pandemi olur. üretim durur. ama insanların temel ihtiyaçları alması gereklidir. üretim yok tüketim var.
    fiyatlar geçici olarak yükselir. ve doğal olarak enflasyon ortaya çıkar.

    2- para arzından kaynaklanan enflasyon

    burada sorun üretim miktarı aynıyken ortamda bulunan paranın artmasıdır.

    ortada 1000 birimlik değer var.
    ülkede de 10 bin birimlik türk lirası var.

    her 1 birimlik değerin fiyatı 10 tl dir.

    günün birinde merkeze bankası kredi genişlemesi, para basmak gibi yöntemlerle sisteme para enjekte ederse ne olur. örneğin bin birimlik para sisteme ekledi.

    1000 birimlik değer.
    11 bin birimlik türk lirası olur.

    böylece artık eskiden

    10 tl ye aldığın herşeyin fiyatı 11 tl haline gelir.

    doların fiyatı 10 tl ise 11 tl olur
    süt 5 tl ise 5.5 tl olur
    ekmek 2 tl ise 2.2 tl olur

    bu para arzı enflasyonudur.

    şuan süt fiyatlarına zam geldi.
    ekmek zamlandı diyoruz ya

    aslında doğru ifade
    türk lirası süt ürünleri karşısında değer kaybetti.

    doların fiyatı artmadı
    türk lirasının dolar karşısında değer kaybetti.

    enflasyonun ne olduğunu anlamak için size bir örnek daha vereyim.

    balıkçısınız. hamsi avlıyorsunuz

    1 kilo hamsi ile 2 kilo domates alabildiğinizi düşünün.

    o sene av bereketli geçti.

    denizden çok fazla hamsi çıktı.

    bu sefer ne olur.

    1 kilo hamsi ile 1.5 kilo domates alabilirsiniz.

    böyle bir durumda balıkçılar federasyonu başkanı çıkıp deseki balıkçılara.

    domates lobisi balıkçılık sektörünü bitirmeye çalışıyor. domates fiyatlarını yükseltiyor.

    ne dersiniz.
    saçmalama. balık bol o yüzden hamsinin fiyatı düştü dersiniz.

    karadeniz merkez bankası dostlar.
    balık türk lirası

    balık çoğalırsa, merkez bankası kardenize kredi ve para basma ve diğer yöntemlerle hamsi eklerse

    balığın fiyatı düşer.

    domatesin fiyatı sabit.
    düşen balığın fiyatı

    şuan süt fiyatları et fiyatları artmıyor.
    türk lirası değer kaybediyor.

    keşke süt fiyatları artsa
    keşke et fiyatları artsa

    eğer öyle olsaydı çiftçi para kazanmaya başlar. kazandığı parayla yeni inek alır. başka insanlarda inek beslemek çok karlı. bende besleyim der. böylece inek sayısı artar.

    böylece uzun vadede inek fiyatları düşerdi. süt et

    ama şuan süte zam gelmiyor. şuan türk lirası herşeye karşı olduğu gibi süte karşı da değer kaybediyor.

    bu yüzden süt zamlanmadığı için fiyatı sabit hatta göreceli olarak ucuzladığı için süt üreticisi kar etmeyor bilakis zarar ediyor.

    süte zam gelmediğini nereden anlayabilirsiniz.

    çok kolay.
    bulgaristan dan insanlar gelip türkiyeden market alış verişi yapıyorsa demek ki ürünlere zam gelmemiş.
    bilakis ürünlerin fiyatı düşmüş demektir.

    saçmalama demeyin. evet et fiyatları 50 tl den 100 tl ye çıktı.
    ama burada fiyatı artan zamlanan etin fiyatı değil

    tl et ve süt ürünlerine karşı değer kaybetti.

    çünkü merkez bankası karadenizdeki balık sayısını artırıyor.

    çözüm

    balık sayısı azalacak

    piyasadan türk lirası çekip yok etmek lazım.

    dolar/tl
    ekmek/tl
    makara/tl kurlarında fiyat artışı olmasın isteniyorsa tl lirası miktarı azalacak.

  • w almanca'da "v" şeklinde okunan bir harf. v'yi de f gibi okuyorlar. cins adamlar. biz de o yüzden "dublü v" diyoruz. bu arada "dublü" ne amk, niye "çift v" dememişiz? duble de değil. dublü. acaba osmanlıca mı? "dubl-ü ve". bak olabilir ha. neyse.

    yani harfin doğru adı "çift v", zaten tipine bak: w. burada u yok. peki niye ingilizler "double u" (çift u) diyor?

    ingilizlerinki aslen almanca'dakinden başka bir harf. wynn adındaki rünik harften geliyormuş. şekli dört kibritten yapılan bir p harfine benziyor, üçgen bayrak gibi. okunuşu da "u" gibi. hatta eski ingilizce'de bazen "uu" şeklinde yazılıyor ve o yüzden "double u" ismini alıyor. amma velakin matbaa almanlar'dan ingilizler'e geçerken (malum "gutenberg") makinalarda wynn harfi bulunmadığından "dur lan şu harf bizim çift u'ya benziyor bari onu kullanalım" deyip bildiğin çift v'yi çift u yerine kullanmaya başlıyorlar.

    dolayısıyla "w" almanca'da "v" gibi okunurken ingilizce'de "u" gibi okunuyor. adı da ondan "double u" oluyor.

  • "anamıza bacımıza mı sövüyor allahın fransızı" diyenler için dev kültür hizmeti, buyrun:

    ritz'den bir süit verseniz, istemem!

    chanel'den mücevher, istemem!
    limuzin verseniz, ne yapayım limuzini?
    eleman verseniz, ne yapayım?
    neufchatel'de malikane, bana göre değil!
    eyfel kulesi'ni sunsanız, ne yapayım yahu?

    aşk istiyorum, neşe, eğlence, espri anlayışı istiyorum, paranla mutlu edemezsin beni, o zaman hep beraber: özgürlüğümü keşfetmeye, klişeleri unutmaya, hoşgeldin gerçekliğime!!

    iyi davranmandan yoruldum, bana fazla geliyor!
    ellerimle yemek yerim, ve evet ben böyleyim!
    sert konuşurum ve dürüstüm, kusura bakma!
    ikiyüzlülükle işim olmaz, kaçar giderim!
    boş laflardan bıktım!
    seni suçlamıyorum ve ben böyleyiiiiim!!

    aşk istiyorum, neşe, eğlence, espri anlayışı istiyorum, paranla mutlu edemezsin beni, o zaman hep beraber: özgürlüğümü keşfetmeye, klişeleri unutmaya, hoşgeldin gerçekliğime!!

    -mot a mot çevirmedim, gelip de kalbimi kırmayın- (burası şarkı sözü değil, çevirenin notu)

  • - ne oynuyorsunuz öyle ?
    - basket baba, ben yeniyorum oglunu...
    - verin biraz da ben oynayayim bari...
    - baba cok heyecanli, ya sonra oynatiriz seni...
    - olm iki dakka oynayayim, neymi$ merak ettim
    - babaaaaa
    - bu yüzden gelmiyorum, ilgilenmiyorum i$te, sizin gibi ewlatlarin ben anasini... nerde annen ?