hesabın var mı? giriş yap

  • mete - 3 yaşında
    mekan eczane. mete hapşurur.

    mete : sümüğüm aktı.
    baba : burnum aktı demen gerekiyor oğlum.
    mete : hayır burnum yerinde duruyor, sümüğüm aktı.

  • bolu'da her yere izzet baysal dendiğini öğretmiş olay. habaerden bi bok anlamadım. şimdi izzet baysal meslek liseli öğrenciler izzet baysal caddesinde diğer izzet baysal meslek lisesine doğru yürümüşler. sloganlar atıp izzet baysal dondurmacısının önünden geçip izzet baysal kaldırımlarına basmışlar.

  • türkiye gibi iş gücünün ucuz olduğu ülkelerde yapay zeka kimsenin mesleğini çalamaz, merak etmeyin siz böyle neredeyse bedavaya çalıştırılmaya devam ettiğiniz sürece hiç bir işveren sizin yerinize pahalı bir makineyi düşünmeyecektir. hadi yine iyisiniz!

  • şayet bir ülkede mafya, siyasi parti liderini tehdit edebiliyor ve hala sokakta geziyorsa o ülke artık bitmiştir.
    o ülkede adalet veya hukuktan bahsedemezsin.
    üstüne bir başka siyasi parti lideri, o mafyaya sahip çıkıyorsa; ve yine o siyasi lider, iktidar ortağıysa mafya-devlet ilişkisi ayyuka çıkmış demektir. iktidarın mafya ile işbirliği yaptığını gösterir bu, kimse kusura bakmasın.

    bir suç örgütü elebaşısı, ülkenin en çok oy alan 2. partisinin liderini tehdit ediyor.
    hakaret ediyor. olmaz lafı ediyor.
    sonra cumhur ittifakının yavru üyesi çıkıp, bu mafyaya sahip çıkıyor.
    rte'nin zürriyetsiz dediği üyeden bahsediyorum. hani rte'ye sende şeref işportaya çıkmış diyen üyeden.
    evet, o üye çakıcı için dava arkadaşımdır diyor.
    suçluyu ve suçu övüyor.

    savcılar sessiz. adalet bakanı sessiz.
    sokak röportajında iki laf etti diye cezaevine koydunuz gariban vatandaşı.
    bir mafya, siyasi parti liderini tehdit ediyor ama devlet sessiz.
    yargı bağımsız öyle mi? milyonlarca oy almış bir parti lideri, mafya tarafından tehdit ediliyor ve kimse ağzını açmıyor.
    üstüne bir başka siyasi parti lideri, o mafyaya sahip çıkıyor.
    ona cesaret veriyor. başka ülkede olsa edebiyatına hiç girmiyorum.
    çünkü biz numune bir ülkeyiz.

    bu milletten korkmayan herkes bedel ödemiştir tarihte.
    tarihten ders almayan, tekerrür eden tarihin sayfasında yer alır.

  • soru şahane. biraz inceleyelim. zaman kavramı ile zaman ölçümü aynı şeyler değil. mesela karanlık bir hücrede bekliyorsunuz yıllarca. zamanın aktığından haberiniz var ama ne kadar zaman geçtiği konusunda hiç bir bilginiz yok.

    zamanı ölçmek için dışardan bir referans bulamazsak kendimizden döngülerle ölçmeye çalışırdık heralde. mesela adet döngüsü ay olarak kullanılabilirdi. acıkma döngüsü de günü üçe veya dörde bölebilirdi. kişisel olarak bunlar çok değişse de toplum içinde daha sabit bir ölçüm yakalanabilirdi.

    teknoloji biraz ilerleyince kum saati gibi araçlar açlık, uyku ve adet gibi döngüleri yakalayacak şekilde standartlaştırabilirdi. hamilelik süresi hesaplanırsa 9 ay 10 gün bir yıla takabül ederdi heralde (mevsim döngüsü de yok kabul ediyorum) insan yaşı da buna göre hesaplanabilirdi. kısacası ortalama insanın biyolojik saatini standartlaştırıp biyoljik bir takvim ortaya atardık.

  • yeni stadını bitirmek üzere olan beşiktaşımızın ilk 5 hafta ortalığı yıkıp geçireceği sezon. 102 yasında dünyanın en yaşlı kulüp başkanı olma rekorunun haklı gururunu yaşayan aziz yıldırım galatasaray'a laf sokmaya devam edecek, galatasaray ise lucescu ile prensipte anlaşacaktır.

  • coca-cola dayı oğlumun şirketi olduğu için yıllık karını sağa sola kafasına göre bağışlayabilen bir firmadır. hissedarları filan yok, her ülkede ayrı ayrı vergi ödeyip, ortaklarına para kazandırmakla yükümlü değil. 2006 yılı karını pkk'ya, 2007 yılı karını asala'ya, 2008 yılı karını bahçelievler çocuk tiyatrosuna, 2009 yıllık karını mars için özerlik platformuna ve en önemlisi 1940-1945 yıllarının karını stalin'e bağışlamıştır.

    eğer fazla tüketirseniz mallık yapabilir. en iyisi az için hatta içmeyin. belli ki dokunuyor.

  • özel eğitime muhtaç olan arkadaşımın kafasını yardığım için iyi ki beni dövdün öğretmenim. o günden sonra engellilere karşı inanılmaz hassaslaştım.

  • bu olay "fakirleri anlamak için yapıyoruz biz bunu." argümanını temel alır.
    peki biri bana söylesin; kaç tane fakir akşama kendisini evde mezelerin, pidelerin, kebapların, tatlıların beklediği bilinciyle açlığa dayanıyor?
    bu mudur fakirleri anlamak?
    oruç tutulacaksa eğer, aza razı olarak, mütevazi bir şekilde tutulmalı ya da hiç tutulmamalı. öyle beş yıldızlı otellerde bilmemkaçyüz liralık iftar menüsüyle oruç açarken durumu yeterli olmayanların eriştiği farkındalığa erişilmez.
    kısacası türkiye'nin büyük kısmı için artık dinsel değil geleneksel olan eylemdir.