hesabın var mı? giriş yap

  • olm videonun başından sonuna kadar gözüm yere düşen telefondaydı.

    üstüne ha bastılar ha basacaklar diye gerildim lan amk yerinde.

    yeter artık teknoloji :(

  • her zaman ikili kanepede oturup, kazak giyip, boynu bükük şarkı söylemek zorunda olan kızlardır. yanlarında mutlaka, tuvaletten çıktıktan sonra ellerini yıkamayan tipli, sadece la minör, mi majör basan ama müzik ruhunun sillesini yemişler tavrıyla gitar çalan ergen bozması herifler olur.
    ben bu şarkıları hep aynı kişi söylüyor sanıyordum. başlıkta başka başka isimler görünce baktım hepsi aynı kız değilmiş ama ortak özellikleri çok kötü olmaları.

  • fatih, istanbul'u fethettiğinde bizans da son savunma için ayasofya'ya sığınmıştı. bizans artıkları da öyle yapıyor istemdışı olarak. kanlarına işlemiş bizanslık bunların. az ötede ecdadın helal parayla yaptığı cami var. adam ısrarla kafirin, domuz ticaretinden, şarap ticaretinden kazandığı parayla yaptığı yer olan ayasofya'da ibadet edecek. normal camiye gidince eksik hissediyor kendini. illa ayasofya olacak.

  • acı bir toplum gerçeği. bende silinmez izler bırkamış bu okul müdürü türü, pazartesi ve cuma günü yaptığı konuşmalarda düzeni sağlamak ve kendini dinletmek için ısrarla iklim koşullarına vurgu yapar. kış mı?

    - arkadaşım bak sıraya girin, düzgün durun artık!!!! kımıl kımıl kımıldanma be!!! (işte tam burada müdür böyle sanki bizi kıskandırır gibi konuşacak) ben dururum burada. benim yerim iyi... siz de soğukta öyle dikelirsiniz. benim yerim güzel, siz de soğukta bekleyin... benim için proplem (okul müdürlerinin "eğemenlik" sözcüğüyle birlikte yanlış söylemeye meyilli olduğu bir sözcük) yok. beklerim ben. siz de soğukta dikelin...

    ya da çok mu sıcak?

    - susun artık evladım be! susun! hizana bak! bak hizana! hizana bak! (başlıyoruz) bu sıcakta bekletirim sizi. gidemezseniz evinize. benim yerim güzel, rahatım ben. bana gölge... olan size olur. pişerseniz bu sıcakta. oğlum hizana gir artık be saygısız adam!

    bir gün x-men'e türk bir karakter dahil olursa bu olsun istiyorum. "magneto bak o sıcakta öyle kalırsın... ben iyiyim serin yerdeyim magneto. senin için kötü olur... öyle dikelirsin orda". bence bu müdür türünün asıl gücü soğuğa ya da sıcağa vurgu yaptığında o iklim koşulunu ekstradan hissetmeniz. "donduk lan yeter" söylentileri bu noktada zirveye çıkar zaten. rahatsız edici bir başka mesele de şu: müdürün kendi yeri de o kadar rahat değildir aslında. o da nihayetinde yüksekçe bir yerden, okulun girişlerinden birinin tepesinden hitap ediyor bize. sanki tahtta oturuyor. "benim yerim güzel, bana göre hava hoş". e sen de ayaktasın, sana da 38 derece. ne bu tavırlar müdür?

  • (bkz: malcolm gladwell)'in (bkz: outliers) isimli eserini okursanız konu çok daha anlaşılır olacaktır. başarı, zenginlik, güç, para, şan, şöhret gibi kavramlar yalnızca sizin elinizde olan ve yalnızca sizin kişisel çabanızla elde edebileceğiniz şeyler değildir. doğduğunuz tarih, okula yazdırıldığınız gün ya da içine doğduğunuz aile sizin kaderinizi şekillendirmekte büyük bir rol oynar. elbette çalışarak, 'deneyerek' zengin olabilirsiniz ancak insanların fakirliğine sebep olarak "denememelerini, daha çok çabalamamalarını, daha çok 'yenilmemelerini', ellerinden gelenin en iyisini yapmamalarını" sunamazsınız. tüm bunları yaptığı halde yine 'fakir' olarak hayatını sürdüren onlarca insan vardır. hayatta her şey birbiriyle ilişkili.

  • aramızdan erken ayrılmış olması dolayısıyla televizyon dizileri nde pek izleyemediğimiz büyük oyuncu. bu iyi mi oldu kötü mü oldu bilmiyorum elbette. yeşilçam'ın diğer usta isimlerinin televizyonda yaptıkları pek de büyük bir şey olmadı. ancak insan yine de kemal sunal yaşasaydı nasıl işler yapardı diye merak ediyor.

    yine de kendisinin çektiği bir kaç televizyon dizisi vardır.

    saygılar bizden: kemal sunal'ın rol aldığı ilk dizidir. mübaşir rıza karakterini canlandırmış, türk yargı sistemini eleştirmiştir. toplam 13 bölümdür. bölümler ise sadece 23 dakikadır. youtube üzerinden bölümlere ulaşılabilir.

    şaban askerde: isminden kemal sunal'ın hangi karakteri canlandırdığı ve nasıl bir rolde oynadığı anlaşılıyordur sanırım. kemal sunal'ın yanı sıra halit akçatepe de oynuyor bu dizide. toplam 28 bölüm yayınlandı. 14. bölümden itibaren yönetmen koltuğuna da halit akçatepe oturdu. kemal sunal'ın en başarılı dizisi olarak anılabilir.

    bay kamber: kemal sunal bu filmde dedektiftir. asistanı pınar bile birlikte vakaları çözer. bay kamber elbette biraz şabanvaridir. dizinin toplam 13 bölüm olarak çekildiği söylense de kemal sunal'ın kendi tezinde 11 bölüm olduğu yazıyor. bunun sebebi ise dizinin 2 bölümlük hakkının şaban askerde dizisinde kullanılmasıymış. bölüm süreleri yaklaşık 40 dakika.

    şaban ile şirin: kemal sunal'ın oynadığı son televizyon dizisi. bu dizide şaban'ın, ailesi ile problemleri olan küçük şirin ile dostluğu anlatılır. halit akçatepe, münir özkul gibi isimlerin yanı sıra ali sunal da oynamıştır. şirin ise bücür cadıda çiğdem rolünden de tanıdığımız tuğçe fatin gedik'tir. yine 13 bölüm sürmüştür.

    kemal sunal'ın kariyerinde bu diziler dönemi olarak adlandırabileceğimiz bu 4 diziden sonra propaganda filmi gelir. hepimizin de bildiği gibi propaganda çekilen son filmidir. bu 4 dizinin öncesinde ise varyemez filmini çekmiştir. bu iki filmin arasındaki dönemde ise herhangi bir filmde oynamamıştır.

  • piyango yine 65 yaşa vurdu. şimdi demez mi bu insanlar "e biz aşıyı niye olduk, covid-19'un askeri biz miyiz ulan" diye :) aşılanan insanlara yasak getirip, aşı olmayanları sokağa salan tek ülke biz miyiz gerçekten merak ediyorum. şimdi covid-19'a karşı kullandığımız en büyük kozumuz 65 yaşlar mıydı? her şeyin sorumlusu onlar mıydı? daha önce aşılama olmadığı halde bu denendi ve hiçbir sonuç alınamadı. zaten 65 yaş son zamanlarda herkesten fazla dikkat ediyor diye biliyorum.

    çok değil iki üç gün sonra vaka sayılarını düşürmeye başlarlar artık şöyle başardık, böyle yendik diye. alınan kararlar "dostlar alışverişte görsün" diye alınmış. hafta sonu ve gece yasaklarını zaten ipleyen yoktu. millet yolunu bulmuş, almış eline bir kağıt parçası at koşturuyordu sokakta. yine aynı şekilde devam.

  • ne yalan söyleyeyim okurken gülmedim, eğlenmedim değil. otelin sahibi yiğit özgür karikatürlerinden fırlama sanki . içinden seçip beğendiğim diyalogları paylaşmak istiyorum izninizle, birçoğu koleksiyonluk bence;

    müşteri: kahvaltıda verilen yumurtalar bayattı ve kahvaltı doyurucu değildi. üst katta sakın kalmayın, çok sıcak ve basıktı, klima kullanılmayacak kadar pisti. karşılama kaba ve kötüydü. yabancı misafirlere sevgi ve ilgi daha fazlaydı. / you can find a better place with less price.

    işletmeci: ahh ahh bu arkadaş ingilizcede biliyormuş bizim kavaltı herkesi doyuruyor da acaba sen nıye doymuyorsun mıdenı bır kontrol mu etırsen doktora yanı hem bizim yumurtalarımızda gunluk gelıyor taze taze . thıs person need to see the doctor because he has problem wıth hıs stomach everyone welcome . herkesin huzurla tatılını yapabılecek bır yerdır burası herkesi bekleriz saygılar hurmetler bızden butun mısafırlerımıze

    ******

    müşteri:hayatımda gördüğüm en pis oteldi bir önceki müşterinin banyoda pislikleri hatta çöpleri dahi duruyordu 1 gece zor kaldık ertesi günü oteli terk ettik özellikle banyo ve tuvalet pisliği akıl alacak gibi değildi

    işletmeci: yasemın hanım kendı reklamını yapmak ıcın mı boyle agresıfleştın madem pisti bızım bır resebsıyon var neden gelıp sızın oda pıs temizle yada ben pısliğin içinde kalamam demedin ? yoksa pisliğin içinde kalmak hoşunamı gidiyor !

    ******

    müşteri: herşey iyi.

    işletmeci: işte gerçeğin yansıması ısmı halil ibrahim herşeyi oldüğu gibi göstermiş kocaman bir teşekür