hesabın var mı? giriş yap

  • başlık içerisinde arattım, bazı şeyler buldum; fakat "x" bilinmeyeninin serüvenine ilişkin birtakım eklemeler yapmak gerekirse, hikaye şöyle:

    arapça'daki "şey" kelimesi tekildir. kelimenin çoğul hali "eşya"dır. bizim kullandığımız eşya kelimesi de aslında arapça "şeyler" demektir. benzer şekilde "hak" kelimesi tekil, "hukuk" kelimesi "haklar" anlamında çoğuldur.

    charles dickens'ın iki şehrin hikayesi isimli romanından sonra, yeni roman olarak amin maalouf'un semerkant'ına başladım. gerçekten harika bir kitap. amin maalouf'un başlığında bir suser'ın ifade ettiği gibi, semerkant'ı okumaya başladıktan sonra, maalouf'un tüm eserlerini sırasıyla okuyası geliyor insanın. yaptığım araştırmalar kadarıyla da her bir kitabı ayrı bir güzel.

    matematikteki bilinmeyen "x"in hikayesinin semerkant romanı ile bağlantısı da şöyle. ömer hayyam'a vaktiyle "sen çok deha birisin, neden rubailerle vakit harcıyorsun, sana tüm bu bilgileri veren hocalar kitap yazmadan öldü, sen bunları yazsana" diyorlar. ömer hayyam da "ilim kitapları, birbirlerini çürüte çürüte ilerler ve sonra gülüç duruma düşerim. fakat şiire, rubaiye yüzyıllar boyunca hiçbir şey olmaz, kimse bir şey diyemez" der.

    fakat hayyam kısa süre sonra bilinmeyen denklemler üzerine kitap yazar. 11. yüzyılda olduğumuzu unutmayalım. ömer hayyam'ın nizamülmülk ve hasan sabbah vb. gibi dönemin ağır toplarıyla da engin bilgisi sebebiyle bağlantıları olduğu bilinen bir durum.

    ömer hayyam yazdığı kitapta, bilinmeyen denklemdeki "bilinmeyen"e arapça "şey" sözcüğünü veriyor. daha sonra kitap ispanyolların eline geçince onlar da bunu "xay"e dönüştürüyorlar. daha sonrasında da "ay" atılarak ortada sadece "x" kalıyor. sonrasında da bildiğimiz "x" tüm matematikte bilinmeyen olarak kullanılıyor. (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar falan)(bkz: insan gerçekten hayret ediyor)

    romanda maalouf'un yazılarıyla olay aynen şöyle okuyucuya aktarılıyor:

    --- spoiler ---

    aslında ömer uzlaşmayı ve minnettarlığını göstermeyi bilecek, deyim yerindeyse şarabına su katacaktı. sonraki aylarda üçüncü dereceden denklemleri ele alan çok ciddi bir eser yazmaya girişti. bu cebir eserinde hayyam, bilinmeyen sayıyı göstermek için arapçadaki şey terimini kullanmış; ispanyolların ilmi eserlerine xay olarak geçen bu kelime zamanla kısaltılıp sadece ilk harfine indirgenmiş, sonra da x tüm dünyada bilinmeyen sayının simgesi haline gelmişti.

    --- spoiler ---

    amin maalouf, semerkant, yky, 89. baskı, sf 43.

    *

    (bkz: beyaz zambaklar ülkesinde/@dragonlady)

    (bkz: insanın düşünmekten canı yanar mı/@dragonlady)

  • diyarbakır etrafında bulunan piramitler, bu 5000 yıllık kültürün dünya mirasına bıraktığı sayısız eserlerden sadece birkaçıdır.

  • yüz yirmi bin yılı öğrenci seçme ve yerleştirme sınavını kazanarak bir üniversitenin tarih bölümüne yerleşmek. tabii o güne değin kıyamet kopmazsa.

    bu bölümü kazanıp sevinen arkadaşa söyleyeceğim şey şu: senin üniversite bitmez arkadaş. 2-3 binlik tarihi layıkı vechiyle öğrenmesi bir ömür sürüyor bizim neslin, sen 120.000 yılı kaç ömre sığdıracaksın?

    tabii biraz düşününce, mesela 0 ila 10.000 arasındaki yılları bir satırda özetleyebileceğiniz akla geliyor. biraz daha çalışkanlarınız bin bin özetleyecek yılları. ama en çalışkanınızın bile "1000'lerin sonu 2000'lerin başında internet çıktı, ekşi sözlük diye bir site vardı. orda eyco diye bir sözlükçü bizden bahsetmişti" deme ihtimali sıfır. hepinizin canı cehenneme güzel kardeşim o zaman.

  • "banzai charge" diye de bir şey var, ("banzai hücumu" diye çevrilebilir) 2. dünya savaşı sırasında çıkmış bu tanım. nedir olayı, japonlar tabi eski savaşçı gelenekleri sebebiyle yüz yüze, kılıç kılıca muharebeye alışık, bağırarak cenk ediyorlar. bizdei "allah allah" nidasına denk düşüyor bu bir yerde.

    şimdi bu "bağırma" süngü hücumunda, ya da benzeri kılıçla mızrakla yapılan hücumlarda filan savaşçıları motive edici bir şey, "battle fever" dedikleri şeyin bir parçası (bildiğimden de değil işte yalan yanlış ne duyduysak). ama tabi bir yerden sonra işler değişiyor, tüfek icad oluyor mertlik bozuluyor.

    japonlar 2. dünya savaşı sırasında sırf bu banzai hücumu ile düşmana kabak gibi yerlerini belli ettikleri için o kadar çok kayıp vermişler ki. binlerce asker mermi sıkamadan "banzai" diye bağırırken ölmüş. yani herifler samuray atalarına özeneceklerine ninjalara özenip atılan pusuları bozmasalar belki de 2. dünya savaşının seyri değişecekti (atom bombası attı herifler nereye değişiyor?).

    bunun bir istisnası var, o da iwo jima savaşı. buradaki japon komutanı general kuriyabaşi askerlerine banzai hücumunu yasaklıyor. amerikalılar tabi japonlardan hep bağırmalı çağırmalı ataklar beklediklerinden epey kayıp veriyorlar burada. ama iş işten geçmiş tabi, savaş çoktan kaybedilmiş artık...

    neyse işte, böyle de bir şey var banzai olayında. daha fazla ayrıntı isteyenler de buradan yaksınlar: http://en.wikipedia.org/wiki/banzai_charge

  • kimsenin allah lafından rahatsız olduğu yok arkadaşım. sizin bu en ufak olayda da mağdur müslümanı oynamanız gerçekten de komikleşmeye başladı.

    kurumsal bir hesabın, bir üniversite hesabının bu tarz cümlelerle yaptığı bu paylaşımı doğru bulmuyorum. birilerine yaranmaya çalışıyorlar, ötesi yok.