hesabın var mı? giriş yap

  • kaan'a çektiği şut için kızmak futbol cehaletidir. tüm takım neredeyse 18 içinde kalmış ve kaptırılacak top kontraya sebep olur. böyle pozisyonlarda atak sonlardırma tercih edilir ve bu yüzden de gol olursa süper gol olsun, olmazsa da dışarı çıksın vurusu tercih edilir. buna altyapı eğitimi deniyor.

  • gecenin bi' saatinde gelenleri her türlü afallatabilme gücüne sahiptir.

    03:52 babam - erkeklerden hoslaniyorum
    03:56 babam - hoslanmiyorum annen telefonumu almis
    04:13 babam - erkeklerden hoslaniyorum

  • dört yıldır cehennemde bronzlaşa bronzlaşa eda taşpınar'a dönmüştür fesli üstadımız.*

  • geçenlerde düşündüm de insanlık kendine elon musk gibi haftada 80 saat çalışmayı öğütleyen biri yerine ata demirer'i örnek alsaydı keşke. kapitalizme alternatif bir sistem öneriyorum; demirerizm. ata demirer yunan halk şarkısı söylüyor. türk sanat müziği söylüyor. piyano çalışıyor. ud çalıyor. stand-up yapıyor. belki bunların hiç birinde dünyada bir numara değil fakat tüm bu yeteneklerin birleşiminde ortaya çıkan şey dünyada bir numara; kendi deyimiyle de tek kişilik dev kadro. insanlık olarak bu gibi dev kadroları kendimize örnek almalıyız. kapitalizme kalsa bir kişi yunan halk müziğini en iyi şekilde icra etmeli. başka bir kişi türk sanat müziğini en iyi şekilde icra etmeli. belki daha verimlidir ama hayatı ıskalar. kapitalizm tüm verimine rağmen, gözün içindeki o gülümsemeyi ölçemez. hayır, demirerizm tam tersini söyler. her şeyden gönlünüzden geçtiği kadar alın ve paylaşın. kimseye de hesap vermeyin. teşekkürler ata demirer.

  • (bkz: hahahahahahahahah)

    lan gülmekten ölücem. adam versus'a ciddi ciddi cevap vermiş bir de altına not düşmüş fenerbahçeliyim diye. yani diyor ki fenerli olmama rağmen yiğidin hakkını teslim ederim diyor. messinin volkan'dan iyi olduğunu bizlere hatırlattığın içi sağol koca yürekli fenerli.

  • babam sorumsuz bir adam olduğundan, hayatı boyunca hiçbir işte dikiş tutturamadı. biraz da şanssız adamdı, neye elini atsa kuruttu durdu. bu yüzden asla maddi olarak düzlüğe çıkamadık. çok şükür hiçbir şeyimiz eksik olmadı ama yarınımızdan da hep endişe ettik.
    şanssız adamdı dedim ya, üniversiteyi kazandığım sene iyice dibe vurdu.

    üniversite eğitimimi dedem (babamın babası) sayesinde bitirdim desem, sanırım babama haksızlık etmiş olmam. üstelik bunu o da kabul eder. aklına geldikçe ''sen yat kalk dedene dua et'' diye hatırlatır durur.

    mavi önlük, beyaz yaka ile okula adım attığım ilk günden, lise son sınıfa kadar her sabah ayakkabımın içine harçlık bırakan dedem; üniversite hayatım boyunca da her ay emekli maaşını benim hesabıma aktardı. bu fedakarlığa rağmen 2 sene okulu uzattım, of! bile demedi. mekanı cennet olsun.

    diğer dedemle pek içli dışlı olamadım mesafeler yüzünden. ben tatillerde köye gitmeyi sevmezdim, o da gariban adam; ancak 2-3 yılda bir gelirdi. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgesinden ayrılmam.

    teyzem anlattı, duyunca mahvoldum. ölmeden 2 hafta önce ''yazık'' demiş.
    - yazık bize, hiçbirşey yapamadık çocuğa. uzak ilde bir başına yavrucak. ne bir kez yanına gidebildim, ne üç kuruş parayı denkleyip yollayabildim, kızmıştır bana.

    bir öğle vakti köy kahvesinde kalbine yenik düştüğü gün, gömleğinin cebinden adımın soyadımın yazdığı küçük bir kağıt çıkmış.
    adım, soyadım ve hesap numaram.
    duyunca mahvoldum..

    nurlar içinde yat güzel dedem.

    ve yeteri kadar öpemediğim için o pamuk ellerini, kızma bana. çocukluk işte, şimdi imkanım olsa gölgenden ayrılmam.

  • - seni anneme anlattım
    - buyrun ?
    - seni de anlattım
    - ha ?
    - seni de seni de onu da anlattım
    - hayırdır hanım kızım
    - hepinizi anlattım anneme hepinizi nıhhaha
    - deli galiba ?
    - seni de anlatıcam kaçma gel buraya

  • metinlerarasılık, özellikle 1960’lı yıllardan sonra, kısmen postmodern etkiler doğrultusunda yazan michel butor, simon, robbe-grillet ve sarraute gibi yeni romancıların eserinde genişçe uygulama alanı bulur.

    metinlerarasılık aracılığıyla, farklı alanlara, edebî türlere açılma imkânı da doğar. bu da postmodern romanların çok-sesli olmasını, hatta karnavallaşmasını sağlar.

    metinlerarası ilişkiler ile biçim-dış yapı açısından bir metin başka bir metinle ortaklık sağlar ve böylece farklı metinlerin varlığı ortaya çıkar. kısaca, bir metin, başka bir metin içinde kapalı şekilde verildiği gibi açık bir şekilde de verilebilir. burada okuyucunun bilgi-tecrübeleri öne çıkar.

    postmodern metinlerde herhangi bir düşüncenin kime ait olduğu belirtilmeden eserde doğrudan kullanılabilmektedir.

    metinlerarası biçimleri, alıntı, anıştırma, dönüştürme ve 'öykü(n)me' alt başlık-kavramları noktasında ele almak mümkündür.

  • insanlarin barut ficisi seklinde dolanmalari. herkesin para yok,ekonomi kotu derken her evde 2011 2 adet arabaya sahip olmasi. hersey daha pahali olmasina ragmen herkesten once herseye sahip olmaya calisan bir suru insan gormek.
    kimsenin sira bekleme huyunun olmamasi, aptala yatip onunuze gecmeye calisanlar. 2 seritlik yolun aslinda 3 araba icin yapildigi, 27-28 yasin evde kalma yasi oldugu, finansal ozgurluk daha yokken 50bin liraya dugun yapma hevesi. asiri derecede ve acik irkcilik. acik acik baska kultur ve kokenden gelen hakkinda tanimadan konusmak. sifir tolerans.

    ama bunun disinda hizmet sektorunde paraniz oldugunda dunyanin hicbir yerinde alamayacaginiz seviyede hizmet verilmesi, is gucunun inanilmaz ucuza satilmasi, baska ulkelerde yilda yuzbin dolar kazanilan islerin burda asgari ucretin biraz ustunde degerlendirilmesi.