hesabın var mı? giriş yap

  • rüştünün karşı karşıya pozisyonlarda dünyanın sayılı kalecilerinden birisi olmasında etkisi olan umuttur bu..henüz oyun devam ederken ofsayt umuduyla elini kaldıran rüştü , oyun devam edince rakibe hamle yapıcam derken, havada kalan koluyla az pozisyon kurtarmamıştır..

  • insana dair sınırların aslında ne kadar zihinsel olduğunun bir göstergesidir.

    deliliği, insanın dünyayla bilinen zihinsel bağlarının kopması ya da gevşemesi diye tanımlayabilirim. uzunlamasına bir süreç olabildiği gibi, geçici de olabilir.

    deli kuvveti ise bu durumun içindeki insanın olmadık yer ve biçimlerde ortaya koyduğu bedensel güçtür. onlarca örnek hatırlıyorum ama bir kaçı aklımda yer etmiş.

    18 yaşında bir hastamız vardı. gencecik, ufak tefek bir kız. bipolar bozukluk tanısıyla izliyorduk. manik atakla servise yattı. ufak tefek dedim, gerçekten minicikti. 1.50 boylarında, 40-45 kilo bir şey. yattığında zaptedilemez haldeydi. hemşire odasından kırılmaz camla izlenebilen bir gözlem odamız vardı. geniş gözlem odasında, 4 tane yatak ve devlet malzeme ofisinin o kocaman, ağır, hantal masalarından bir tane var. bazen hastaları kendilerine zarar vermesinler diye yatak tespitine alıyoruz, bazense diğer hastaları korumak için ilaç etki edene kadar gözlem odasında serbest tutuyoruz.

    neyse, kızı odaya aldık. ben alt servise indim bir sebeple. alt kattaki asistan odasındayım. yukarıdan bir ses geliyor. güm güm güm...tabii hemen yukarı koştum. gözlem odasının penceresinden baktığımda gördüğüm manzara şu: o minicik kız, o kocaman masayı kaldırıp kaldırıp yere vuruyor ve bunu sanki yastık kaldırır gibi kolayca yapıyor.

    elbette adrenalin gibi hormonların da etkisi var ama asıl mesele, inhibisyon. insan başkalarıyla ve dünyayla kontağında kendini sınırlar. yapılması gerekenler ve yasaklar, ahlak, yasalar, kurallar zihnimizi dönüştürür. delilik, insanı bu akıştan koparır. aslında bir kertede zihni özgürleştirir. inhibisyon yani baskılanma ortadan kalkınca, beden de farklı işlev görmeye başlar. kas kuvveti, acı eşiği ve hatta sıcaklık algısı bile değişir. yaz günü paltoyla gezip terlemeyen şizofrenlere rastlamışsınızdır sokaklarda.

    zihinsel zincirleri kırmak için 'delirmek' şart mı peki? dmo masasını tüy gibi kaldırabilir miyiz bilmiyorum ama zihnimizi kalıpların dışına çıkarmaya çalışırsak, doğru denileni sorgularsak, bize dayatılanları olduğu gibi kabul etmeden önce üzerine düşünürsek çok daha özgür ve güçlü olabileceğimize eminim.

    "where other men blindly follow the truth, remember;
    nothing is true."

  • tükettiğimiz etler, hayvanların kas dokusudur ve üç ana bileşenden oluşur: su, protein ve yağ.
    yürüme ya da ayakta durma gibi uzun süreli eylemler için kullanılmaya uygun tipte olan kas lifleri koyu renk ya kırmızı renk olurlar.
    yavaş kasılan bu lifler uzun süreli etkinlikleri(yürüme,koşma) gerçekleştirmek için sürekli olarak bir enerji kaynağına ihtiyaç duyarlar.miyoglobin proteini, sürekli aktivite halinde ihtiyaç duyulan oksijeni kas hücrelerinde depolar. bu protein, zengin pigmentli bir proteindir ve dolayısıyla hücrelerde ne kadar miyoglobin varsa, et de o kadar kırmızıdır.

    hızlı kaslardan oluşan beyaz etin içindeki kaslarda miyoglobin içeriği düşüktür.yer alan kas lifleri daha çok kanatlı hayvanlarda bulunan uçma ve kaçma gibi ani etkinlikler için kullanılmaya uygun. bu etkinlikler sayesinde sürekli bir enerji kaynağına ihtiyaç duymazlar. kas dokusu içinde depolanan glikojen gerekli olan enerjiyi sağlar.

    mesela balıklar, suda yaşadıkları için bedenlerini taşımak zorunda değildir. miyoglobine ihtiyaç duymayan balıkların eti bu yüzden beyazdır.

    kaynak

  • çocukluk dönemlerinde aşırı derecede ihmal edilmiş olmaları, ebeveynleri tarafından sürekli eleştirilmeleri vb.

    çünkü mutluluk çocuklukta öğrenilen bir şeydir.

  • bunun bir de babanın payına düşen mirası hacılayan hala versiyonu vardır. babaannem tarlalarını satıp üç halama gizlice ev aldı, babamın da bundan çok sonra haberi oldu.

    yıllarca babaanneme kızdım, konuşmadım biz borç içindeyken niye hiç yardım etmedi diye. aradan yıllar yıllar geçince bir bayram günü gittim yanına ve neden bütün mal varlığını kızlarına bıraktığını sordum. cevabı öfkemi hüzüne çevirdi. babaannem bir kadın olarak hem eşinden hem esinin ailesinden çok çekmiş, hiç mutlu olmamış hayati boyunca. ıstemiş ki oğlu bakar başının çaresine de kızları sürünmesin.

  • gercek bir musluman olarak oyumu kazanmistir.

    din istismarcisi akape varken boyle gercek muslumanlar benim oyumun sahibidir. evet.

    bi turk'e gore cok iyi tecvid yapiyor imamoglu. oyumun sahibidir.

    edit: din dusmani ak toto$lari kudurtan goruntulerdir efenim. baya bi rahatsiz olmuslar kuran okunmasindan. allah bu islam dusmalarini kahhar adiyla kahru perisan eder insallah. amin.
    cok eglenceliymis lan ehi ehi.

  • çok az kişi sonunda evlenip evlenmediğinizi anlayabilir, bir çokları için de evliliğiniz önemi olmayan bir ayrıntı olur.

  • üç sebeptendir.

    1- zekice kurgulanmış bir sci-fi yazacak kadar bilime yakın bi' halk olmamamız.
    2- adam akıllı bi' sci-fi yapımı için oldukça yüksek miktarda yatırım gerekmesi.
    3- izleyici kitlesi bulunmaması ve yapımın kendini amorti edemeyeceği gerçeği.

  • arkadaş bir tek benim başıma mı geliyor bilmiyorum ama internetten hangi sıkıntımı araştırırsam araştırayım muhakkak bir şekilde kansere bağlanıyor.

    örneğin kolumda kırmızı iki üç nokta görüyorum araştırıyorum:
    ... kırmızı lekeler gibi birçok belirti cilt kanserinin habercisi olabilir.

    arkadaşım "ağzımda aft çıktı" diyor beraber bakıyoruz:
    ... aft görünümlü yaralar ağız kanserinden iyi ayırt edilmediği takdirde tedavi için çok geç kalınmış olabilir.

    iş yerinde belim çok ağrıyor, bel ağrısına bakıyorum:
    ... uzmanlar bel ağrısının kanser habercisi olduğunu söyledi

    herkes felaket tellalı olmuş çıkmış...